Çarşamba Aralık 11, 2024

Komünistlerin Birliği Çağrılarına Dair

MKP’li arkadaşlar, arada kısa molalar vermekle birlikte, uzunca bir süreden beridir ki komünistlerin birleşmesi gerektiğine dair çağrılar yapmaktalar. Ve mütemadiyen yakınıp durmaktalar: "Muhataplarımızdan yanıt alamıyoruz" diye. 

Evet, görüldüğü kadarıyla muhatapları bu çağrılara ilgisiz olmalılar ki, yanıt vermiyorlar. MKP’li arkadaşlar da kendilerince bir basınç oluşturma adına; adeta Temcit pilavı misali, her fırsatta bu çağrılarını yinelemekte ve muhataplarını kamuoyuna şikâyet edip durmaktalar.

MKP’li arkadaşların birlik çağrı ve tartışma istemlerinin “devrimci kaygılar”ından doğduğu muhakkak; ancak doğru tarzda ele alınmayan her şey gibi bu çağrı ve tartışma istemleri de amaca hizmet etmeyen, önemli oranda ona ters düşen ve de aslında böylesi stratejik bir sorunu güncelleştirme kabiliyetini de esasen yitirmiş olan; dejenerasyona uğramış bu haliyle de aslında basbayağısından bir suiistimal aracına dönüşmüş olan bu ısrarlı çağrı gerçekliğinin görülmesi gerekiyor artık.

MKP’nin " komünistlerin birliği" çalgılarında ki gerçek muhataplarının tam olarak kimler olduğu ve bunların her biriyle, örgütsel birliğin üzerinde inşa olacağı devrim teorilerinde, bir araya gelmelerinin nasıl mümkün olabileceğine dair kamuoyuna yapılmış doyurucu bir açıklamaları da yok üstelik.

MKP’nin, “komünistlerin birliği”yle meramı, farklı renk ve tondaki oportünist yapı ve gurupların aynı çatı altında bir oraya toplaşması değilse şayet; o halde, kimleri hangi kriterler üzerinden komünist gördüğünü net olarak ortaya koyması gerekmektedir öncelikle. Öte yandan bunu sırf MKP nin yapması da yeterli gelmez; birleşmesi istenen yapıların karşılıklı olarak birbirlerini komünist olarak değerlendirmeleri gerekiyor. Ama biliniyor ki, başka sebepleri de olmakla birlikte, birlik çağrılarının muhatapları öncelikle MKP’yi komünist olarak görmemekte, bu bir gerçek. Öte yandan bu muhataplar, kendileri dışındaki diğer çağrılanları da komünist olarak görmemekteler. Hatta bazıları, tabiri caizse, birbirleriyle adeta “kanlı bıçaklı” vaziyeteler. Peki böylesi bir realite içinde MKP’nin bu birlik çağrılarının nasıl bir gerçekliği olabilir ki?!

MKP, birlik için her hâldeki sadece ideolojik olarak “kardeş yapılar” olma kriterini baz alıyor ve bunu da yeterli görüyor olmalı. Bu temel üzerinden, birbirlerini oportünist değerlendiren yapıların birleşebileceğine ve bununda komünistlerin birliği olacağına kendisini ikna etmiş olmalı ki, çağrısını yıllardır ısrarla tekrarlayıp duruyor. Biraz Nasrettin Hoca mizacı mı var acaba: “Ya tutarsa!”

Evet, keşke tutsa...

Ama maalesef ki hayatın gerçekleri farklı mecradan akıyor; “boş hayaller”e pek şans tanımıyor gibi.

Neden “boş hayal”? Çünkü her şeyden önce MKP’nin komünist olarak addettikleri birbirlerini komünist olarak değerlendirmiyor. Öte yandan, örgütsel birliğin olmazsa olmazı olan, üzerinde ortaklaşabilecekleri bir devrim teorisine sahip değiller. Örneğin MKP sosyo-ekonomik yapı tahlilinde ve devrim stratejisinde kiminle ortaklaşabileceğini sanıyor mesela? Kendi görüşlerinden vazgeçmeyi mi düşünüyor, yoksa diğerlerinin, kendi çizgilerini benimseyeceği beklentisinden midir?

MKP birlik uğruna kendi devrim teorisini terk etmeye, diğerleriyle uzlaştırmaya evet diyorsa, o zaman öncelikle bunu kamuoyuna deklere etmesi gerekmez mi? 

Keza, dışındaki muhatabı yapıları birbirlerini komünist görmeye ikna etmesi gerekmez mi? Yapılar birbirlerini komünist olarak görmüyor, ama MKP tutturmuş, “biz komünistiz gelin birleşelim.” Komik ötesi…

İşte tüm bu sebeplerden ötürü MKP’nin birlik çağrıları, hali hazırda karşılığı bulunmayan ham hayallerden ibarettir.

Bu gerçekliğe rağmen yapılıyor ve ısraren sürdürülüyor olması da kusura bakılmasın ama, o kadarda masumane değil, çünkü niyetlerden bağımsız olarak alenen bir suiistimale dönüşmüş durumda. Takdir edilecektir ki bu da nahoş bir durum. Aralık 2019

 https://halilgundogan.blogspot.com/2019/12/komunistlerin-birligi-cagrlarna-dair.html#more

[1]          2019 yılı sonunda halilgundogan.blogspot.com adresinde yayınalan bu makaleyi, güncelliği nedeniyle yeniden yayınlıyorum. Ayrıca „birliğe“ ilişkin yazıların devamı gelecek.

Halil GÜNDOĞAN

 

4938

Halil Gündoğan

Halil Gündoğan sitemizin köşe yazarıdır. Teorik ve politik konularda yazılar yazmaktadır.

Son Haberler

Sayfalar

Halil Gündoğan

TKP-ML Avrupa Komitesi: Kuruluşunun 50. Yılında Partiyle Devrim Yürüyüşümüz Devam Ediyor!

1972-2022… Kesintisiz süren 50 yıllık devrim yürüyüşümüz, partimizin yol göstericiliğinde devam ediyor.

24 Nisan 1972, Türkiye ve T. Kürdistanı açısından kritik önemde bir tarihtir. Yeni bir sayfanın açıldığı bir milattır.

TKP-ML MK: 50 Yıllık Mücadelemiz, Geleceği Kazanma İrademizdir!

YAŞASIN PARTİMİZİN 50. KURULUŞ YILI!

Partimiz 50 yaşında! 24 Nisan 1972’de İbrahim Kaypakkaya önderliğinde sınırlı sayıda kadro ve militan tarafından kurulan partimiz, bugün 50. yaşını kutluyor. Bir insan için uzun ancak sınıflar mücadelesi ve toplumlar tarihi açısından kısa bir süre olan bu zaman diliminde Partimiz, önemli başarı ve zaferler kazandı. Yenilgiler aldı ve gerilemeler de yaşadı. Ancak hiçbir zaman devrim iddiasından ve Halk Savaşı ısrarından, silahlı mücadelenin gerekliliği-zorunluluğu bilincinden kopmadı.

Leninist Emperyalizm Tanımının Bulanıklaştırılması

Rusya’nın 24 Şubat (2022)’da Ukrayna’ya saldırısıyla birlikte, emperyalizm üzerine tartışmalarda sıklaştı.  Ve kendini solcu olarak adlandıran bir kısım siyasi hareket ve bazı yazarlar, Rusya’nın emperyalist olmadığını, ama emperyalist amaç güden işgalci bir güç olarak değerlendirdi. Bazıları ise, “anti-emperyalist cephede” değerlendirmeye devam ediyorlar.

İlham ve güç kaynağımız…(Sentez)

Proletarya partisinin kuruluşunun ve mücadeleye atılışının ellinci yılındayız. Bu süre içinde mücadelesini kesintisiz sürdüren proletarya partisi, bundan sonra da mücadelesini sürdürecektir. Onu var eden koşullar devam ettikçe varlığını devam ettirecektir. Sınıf bilinçli proletaryanın öncü müfrezesinin ülkemizdeki varlık nedenleri, günümüzde sistemin çöküntü içine girdiği koşullarda çok daha kendisini dayatır duruma gelmiştir.  Elbette ki o, üstlendiği tarihsel rolü yerine getirecektir. Çünkü mücadelesine yol gösteren sağlam temellere dayalı ideolojik-politik bir pusulası vardır.

Beyaz dağ’dan arta kalan çığlık dizelerinin şairi EMİR ALİ YAGANI kaybettik… Hasan Hayri Aslan

Son yıllarda Dersim’in çok değerli kültür insanlarını kaybettik. Sılo Qız, Emre Saltık, Hasan Saltık, Mehmet Çetin, Remzi Aydın…  birer yıldız gibi kayıp gittiler. Remzi Aydın için “Gri İklimden Maviye yolculuk” yazı çalışmamı yaparken 9 Şubat günü EmirAli’nin ölüm haberi ile sarsıldık. Epey zamandır yolları taşımak zor geliyor bana; ziyaret edemedim, kısa mesajlaşmalarla yetindik. 13 Kasım 2018’de söyleşi için o gelmişti bulunduğum kente. O sıra aldığım kitaplardan “Beyaz Dağda Bir Gün”ü şöyle imzalamış: “İhtiyar, ne böyle yaşanmışlıklar, ne de bu kitap olaydı!

TKP-ML MK:Yol Göstericimiz, İlham ve Güç Kaynağımızdır Partimiz!

24 Nisan 1972, İbrahim Kaypakkaya önderliğindeki bir avuç komünist tarafından, karanlığa tutulan meşalenin kurumsallaşma adımı olarak tarihe geçti. Dönemin, savaş ve direniş geleneği, Mahir ve Denizlerle birlikte örülüyordu. Anti-emperyalist kavgada yakalanan ivme, devrimci militan bir mücadele yaratmıştı. İbrahim yoldaş, savaş cephesine proletaryayı temsilen katıldı.

Zafer ve yenilgilerle dolu bir tarih! (1)

Dünyada 1965-1970 yılları arasında emperyalist-kapitalist sistemin kaynaklık ettiği ana çelişkiler giderek şiddetleniyordu. Bu başlıca çelişkiler; emperyalizm ile ezilen halklar ve uluslar arasındaki çelişki, emperyalist-kapitalist ülkelerde proletarya ile burjuvazi arasındaki çelişki ve yine çeşitli emperyalist ülkeler arasındaki çelişkilerdi.

Lorenzo Orsetti… (Nubar OZANYAN)

Yolculuk boyunca başını arabanın arka koltuğuna yaslayarak uyurdu. Yaptığımız yolculuklarda Lorenzo’yu uyanık görmek neredeyse mümkün değildi. Araç içinde uyuyarak saatlerce yolculuk yapabilirdi. Ama “yeni bir özgürlük hamlesi olacak” cümlesini duyduğunda ne gözünde uyku belirtisi ne de yorgunluktan eser kalmazdı. Barış halinden savaş haline, uyku halinden silahlı tekmil haline nasıl hızlıca geçildiğinin örneğiydi Lorenzo.

Burjuvazi Parayı, İşçiler Ekmeği Düşünüyor

Burjuva sınıfı, daha fazla kar elde etmek için daha fazla alanı kontrol altına almak ve bunun için de daha fazla silahlanmak istiyor. Ağızlarında “barış” yok ve hiç bir zamanda “barış”  kelimesini tam anlamıyla kullanmadılar. “Barış” dedikleri anda da yine kafalarında savaş vardı.

Azami kar için birbirlerine karşı savaş açarken, savaşa sürdükleri askerler yine işçilerdi. Savaşta ölenler, bombalarla param parça edilenler, evleri yıkılanlar, göç yollarına  düşenler, burjuvaların egemenlik savaşında hiç bir çıkarı olmayan, ama, onlar vasıtasıyla sürdürülen bir savaş....

Sağlam proleter karakter örneği …Ali Asker YER

Pazar günü Stuttgart Arena Kültürhaus’da evgili yoldaşımız Ali Asker YER’in anma toplantısındaydık. Salon ve çevresi sevenleri ve yoldaşlarıyla doluydu. Bu sevgi seli hiç kimseyi şaşırtmadı, çünkü o gerçekten çok sevilen gerçek bir proleter devrimciydi. Onun yaşamından kareler içeren sinevizyon gösterimi sırasında salonu derin bir sessizlik ve hüzün kapladı, çok sayıda insanın gözleri ıslak ıslaktı. Hiç birimiz onun bu zamansız gidişine katlanamamıştık.

50. Yılın Deneyimi Newroz Ateşinin Görkemiyle1 MAYIS ALANLARINA!

Başta Kürt halkı olmak üzere Mezopotamya halklarının isyan ve direniş günü olan bir Newroz’u daha geride bıraktık. 8 Mart’ta kadınların dalgalandırdığı isyan bayrağı, 21 Mart Newrozlarında başta Kürt halkı olmak üzere Türkiyeli işçi ve emekçilerin kitlesel ve coşkulu eylem ve mitinglerine sahne oldu. 2020 Newroz’u salgın bahane edilerek yasaklanmış, 2021 Newroz’u salgının etkisi altında kalmıştı.

2022 Newroz’u ise gerek Kürt ulusunun artan özgürlük talebi ve gerekse de yaşanan ekonomik krizin derinleşen etkisiyle görkemli bir katılıma neden oldu.

Sayfalar