TKP/ML: Newroz, ateşten zırhı kuşananlara selamdır!

Binlerce yıl evvel Demirci Kawa'nın yaktığı, baharın müjdecisi isyan ateşi; bugün Rojava'da ve özelde de Kobanê'den yanmaya devam ediyor. Newroz ateşinin sıcaklığında başta Kürt halkı olmak üzere bu coğrafyanın ezilen kadim milliyetleri ve azınlıkları ile bu ateşi harlamanın, bu ateşte yanmanın zamanıdır.
Kışın ardından dirilişin, zulmün ardından başkaldırının sembolü olan Newroz'u kutlamak, alanlara çıkmak bile kanlı bedellerin ardından elde edilen bir zaferdir bu topraklarda. Kürdistan'ı 4'e bölen yapay sınırların her bir parçasında faşist devletlerin imha, inkar ve asimilasyon politikalarının biçimde farklı, özde aynı uygulamalarına karşı halk, renklerin ve ateşin dansı Newroz'u ısrarla bu toprakların bir parçası haline getirdi.
Bu yıl ülkenin ve Kürdistan'ın dört bir yanında kutlamalarına başlanan Newroz, 7 Haziran 2015 tarihinde gerçekleşecek parlamento seçimleri öncesinde önemli bir dönemeç olarak da görülmelidir. % 10 barajı uygulamaları ile gözü korkutulmaya ve az ile kanaat etmeye zorlanan Kürt ulusal mücadelesine dönük bu tehdit, ülkedeki devrimci-demokratik güçlerin birlikteliği ile elbette boşa çıkarılacak ve “baraj” denilen faşizmin halka dönük duvarı delik deşik edilecektir.
İşte 2015 Newroz'u; bu hedefin, bu ortak mücadele ruhunun meydanlarda vücut bulmuş hali olmuştur/olmalıdır ve olacaktır!
Newroz kutlamalarına 17 Mart günü sınırın sıfır noktasında, yanı Pirsus'ta (Suruç) verilen start önemlidir ve anlam taşımaktadır. Emperyalizmin Ortadoğu üzerine akbaba sürüsü misali çökmesiyle oluşan kara bulutların altında türeyen DAİŞ terörüne karşı aylardır YPG/YPJ öncülüğünde verilen ve savaşçılarımızın da aralarında bulunduğu Türkiyeli devrimci güçlerin verdiği kahramanca savaş, ödenen bedeller ve zaferler sebebiyle Kürdistan'ın kalbi, tüm sıcaklığı ile hala burada atmaktadır.
Sınırın her iki yakasından Newroz için verilen start, bulunduğumuz tüm alanlarda aynı coşku ve militanlıkla karşılanmalı ve Şengal, Kobanê ve bir bütün Rojava için bulunduğumuz tüm alanlarda Newroz alevleri yakılmalıdır!
Newroz ateşinde yanmanın, alanları doldurmanın zamanıdır!
13 yıldır iktidarda olan AKP hükümetinin Gezi İsyanı, yolsuzluk protestoları, Berkin Elvan'ın ölümsüzlüğe uğurlanması, Soma-Torunlar-Ermenek İşçi Katliamları, Kobane Serhildanları derken yükselen isyan ve toplumsal muhalefet dalgasına karşı iktidarında açılan gedikleri tamir etmek amacıyla Meclis'ten geçirmeye uğraştığı İç Güvenlik Paketi, şimdilik geri çekildiği söylentileri ile tepkiler azaltılmaya çalışılsa da hala bir tehlike olarak durmaktadır.
Yalnızca devrimci, demokrat ve ilerici kesimler açısından değil, bir bütün halk için ülkeyi F tipine çevirmeyi hedefleyen AKP, bu “önlem”e, aynı zamanda ekonomik dar boğaza doğru tepe taklak ilerlerken ihtiyaç duymaktadır.
Hala Newroz kutlamaları için ülkeye gelen Kürt sanatçıları gözaltına alarak Kürtçe'ye, Êlîh'te (Batman) binlerin katıldığı Newroz'a saldırarak Kürt halkına düşman olduklarını bir kez daha gösteren egemenlerin kendi “güvenliğini” sağlayacak olan İç Güvenlik Paketi'ne karşı çıkışın alanıdır/alanı olmalıdır Newroz!
Bugün en tepesindeki diktatör heveslisi cumhurbaşkanı aracılığıyla; on binlerce evladını, kimlik savaşına bedel vermiş bir halka yönelik utanmadan “Kürt sorunu yoktur”, “Kürtlerin neyi eksik?” diyebilen faşist TC devletine karşı verilmesi gereken cevaptır Newroz'da alanları doldurmak! “Evlatlarının, eşlerinin, kardeşlerinin, yoldaşlarının kemiğini bile bulamayan bir halka ne cüretle 'neyin eksik' diye sorabiliyorsun” demek, bunun hesabını sormaktır!
Tüm halkımıza çağrımızdır;
Newroz'da militanca alanlara çıkmak demek; Rojava devriminin kazanımlarını büyüterek, Kürt ulusunun özgürce ayrılma hakkının T. Kürdistanı'nda da yaşam bulması için isyan olmak, Newroz ateşini yakmak ve o ateşten zırha bürünmek demektir. Komünist önder İbrahim Kaypakkaya'dan Mazlum Doğan'a, Arin Mirxan'dan Ivana Hoffman'a, Erkan Altun'dan Coşkun İnce'ye, Sinan Sağır'a bu zırhı bürünenlere selam durmaktır!
Newroz piroz be!
Newroz isyandır, isyanı kuşan!
Kobanê'de düşene, dövüşene bin selam!
Bijî berxwedana Kobanê!
TKP/ML Merkez Komitesi
Mart 2015"
Son Haberler
Sayfalar

Yolsuzluk
2010 yılında Anayasa refarandumu onaylanması için Maltepe meydanında halka hitaben yaptığı konuşmada Başbakan R.T.Erdoğan şöyle diyordu '' merhum Menderes'lerin biz bu yola çıkarken kefenimizi de yanımıza aldık'' dedikleri gibi,''biz kefenimizi zaten yanımızda taşıyoruz'' sözlerini şaşkınlıkla dinledim.Bir başbakan vatandaşlarına ''nasıl böyle bir şey der'' diye düşündüm.Ne yapmış olabilir ki ''kefene'' gerek duyulsun.Bu sözün ne anlam taşıdığını bugün daha rahat anlayabiliyorum.

Beni ve hamile eşimi çırılçıplak soydular!
Dışişleri eski bakanı Coşkun Kırca'nın, Kürt milletvekili K'ye cevap vermek için çıktığı meclis kürsüsünde, "Türkiye'de her Türk vatandaşı Türk'tür. Hepsi Türk'tür. Kendi vicdanınızda bunu hissediyorsanız öyledir; ama kendiniz sapmışsanız o zaman size ancak susmak ve susanlara karşı Türk devletinin gösterdiği sabırdan istifade etmek düşer, daha fazlası değil…"dediği günlerdi.

Hukuk Mu Dediniz?
Güney Afrika Cumhuriyeti'nde, emperyalist bir tekelin çıkarları uğruna maden işçilerinin katledilmesi (16.08.2012)
Burjuvazi ve onu hizmetindeki kalem erbabı; “hukuk”, “adalet”, “hukukun üstünlüğü”, “yargı bağımsızlığı”, “bağımsız Türk mahkemeleri”, “demokrasi” “insan hakları” gibi kavramları çok sever. Her fırsatta bunları dile getirirler. Burjuvaziyi tanımayanlar; “bunlar ne kadar da adalet ve hukuk düşkünüymüş” diye hayret içinde kalır ve alıkışlarlar, kendi zayıf “hukuk düşkünlüklerinnden" ve zayıf “adaletli” oluşlarından utanır olurlar.

“Zamanın ruh(suzluğ)u”na karşı İbrahim Kaypakkaya
“Geçmiş asla ölü değildir.Geçmiş, geçmiş bile değildir.”[1]
Postmodern vazgeçiş dört yanımızı kuşatmışken; çürüyen “zamanın ruh(suzluğ)u”na inat İbrahim Kaypakkaya hakkında yazmak, konuşmak çok önemlidir ve gereklidir…
Gereklidir çünkü gerçeklerin “unutuşa”, “suskunluğa” terk edilmek istendiği yalanın egemenliğinde, Mihail Yuryeviç Lermontov’un ‘Düşünce’ başlıklı şiirindeki, “Kaygıyla bakıyorum bizim kuşağa!/ Geleceği ya boş ya karanlık görünüyor...” dizeleri anımsamamak/ anımsatmamak elde değil…

Beşikçi ve Kürd resmi ideolojisi
Ömrünü Türk resmi ideolojisiyle mücadele etmekle geçirmiş,Kürdistan Ulusal Kurtuluş Mücadelesinin kırk yıllık emektarı İsmail Hoca’nın Apocu resmi ideolojinin yeniden üretiminden ve propagandasından sorumlu Ferda Çetin üzerinden eleştiri adı altında saldırıya uğraması hazin olmanın ötesinde Kürdistan’da Kürdistanlıların iktidarından yana kesimlerle Türkiyelileşme sevdalısı entegrasyoncu kesimler arasındaki ideolojik cephe savaşının başlangıç düdüğü olma potansiyeline de sahiptir.

Edebiyatin Latin Cephesine kenar notlari[*]
“Adını değiştir,öykü seni anlatsın.”[1]
“Resmi payeleri hep reddettim. Legion d’honneur’ü de kabul etmemiştim. Fransız akademisine de girmedim. Yazar kendisinin bir kuruma dönüştürülmesini reddetmelidir. Bu onur verici bir paye dahi olsa bunlar kişisel nedenlerim. Ayrıca şu da var: ben iki kültürün barış içinde bir arada yaşayabilmesi için uğraşıyorum. Elbette çelişki ve çatışma var ve olmalı. Burjuva bir ailede yetiştiğim hâlde sosyalist oldum. Sempatim ondan yanadır. Bir de bu yüzden, bu ödülü verenlerin konumundan dolayı, kabul edemem,” vurgusuyla ekler Jean Paul Sartre:

Latin Amerika'dan barış süreçleri 'El Salvador’ örnegi
* Anlaşıldı:Savaş artık Barış demek.Öyleyse bundan böyle domuzlara at,kız çocuklarına erkek deyip geçelim...”[1]
El Salvador’da iç savaşın tarihi, 1970’li yıllarda, topraksız köylülerin, kent yoksullarının, işçilerin, öğrencilerin sokaklara dökülen muhalefeti karşısında ABD destekli ordunun kanlı operasyonlarına dayanır.

Kanlı parseller
Bugün 2014'ün ilk günü. Hastalar sağlık, yoksullar varlık, mahpuslar özgürlük, âşıklarsa kavuşmayı diler her yeni yılda. Ben nice hayaller kurarak binlerce yıl öncesine gittim yeni yılın bu ilk dakikalarında. Hayal bu ya, Tanrı ilk yarattığında dünyayı, sihirli bir değnekle dokunsaydı eğer hayatın zümrüt yeşili bahçelerine, atalarımız olan ilk insanlar cennet bir dünyaya açacaklardı hayretle gözlerini.

Muharrem Erbey'in suçu ne
Geçenlerde Diyarbakır cezaevine gidip bazı dostları ziyaret ettim. Uzun yıllardır tutuklu olan Senanik Öner, Hatip Dicle, Şırnak belediye başkanı Ramazan Uysal, Muharrem Erbey ve İdil belediye başkanı Resul Sadak'la kısıtlı bir zamanda da olsa hasret giderdim. Hepsi yıllardır hapiste; hapislik adeta yaşamlarının bir parçası haline gelmiş. Kendisini meselenin tarafı olarak gören mahkemeden herhangi bir beklentileri kalmamış, hukuk ve adalet duygularını haklı olarak yitirmişler. Rehin olarak içeride tutulduklarını düşünüyorlar.

Ecdat(iniz)in VukatU(lar)i[*]
“İşte bir sürü olay sana. Ve bir sürü soru.”[1]
Hepimize Stephen Hawking’in, “Bilginin en büyük düşmanı bilgisizlik değildir, bildiğini zannetmektir,” sözünü anımsatan bir “Ecdat” yaygarası aldı başını gidiyor…
Semih Gümüş’ün, “Tarihi anlar yaratamaz”; Giorgio Agamben’in, “Tarih asla anda yakalanamaz, sadece bütüncül süreç olarak yakalanabilir,”[2] uyarılarını kavrayamayan “ecdat körlüğü” dört yanı sarıp sarmalıyor…

Umutlarımızı Büyütüyoruz
“... komünist için sorun, mevcut dünyayı köklü bir biçimde dönüştürmek (revolutionieren), varolan duruma pratik olarak saldırmak ve onu değiştirmektir.”Marx-Engels