Türkiye Rojava'ya giremez!

Günlerdir Türkiye Rojava'ya ha girdi ha girecek haberleri servis ediliyor ve bu AKP medyasının PYD'yi DAİŞ'den daha tehlikeli yapma girişimleriyle de tırmandırılıyordu. Ki dünden bu yana HPG gerillalarının denetiminde Güney Kürdistan sınırları içerisinde bulunan medya savunma alanlarına Türk ordusunun ateşkesi de göz ardı ederek hala devam eden bir saldırısı söz konusu oldu. Yazının başlığında Türkiye Rojava'ya giremez, dedik. Peki öyleyse Türkiye ne yapmak istiyor!
Türk ordusunun medya savunma alanlarını bombalaması bir tahrik olmakla birlikte çok yönlü savaşın da işaretleridir.
Peki Türkiye'nin böylesi bir gücü var mı?
Açıkçası Türk Devletinin böylesi bir gücü yok; hem Rojava'ya girme hazırlığı yapacaksın hem de HPG alanlarını bombalayacaksın; mevcut Ortadoğu konjonktürde bunun akılla izahı da yoktur. Tamam belki çok yönlü bir savaş ancak böyle başlatılabilir ama senin buna gücün yok ki!
Buradan akıllara şu soru geliyor!
Türkiye'nin tamamı yangın yerine çevrilerek ülke BOP için elverişli hale mi getirilecek? Yoksa Medya savunma alanları bombalanarak savaş Güney'de mi start alacak?
Yani bir taraftan Rojava'da DAİŞ desteklenecek ve yeni kapsamlı saldırılar gerçekleştirilecek, diğer yandan dünyaca da afişe edilen DAİŞ desteğin Güney çıkarmasıyla tabanın nezdinde mi unutturulacak? Afedersiniz ama göründüğü kadarıyla böyle balık hafızaya sahip bir Devlet toplum gerçekliği yok da değil!
Türkiye'nin Rojava'da bir tampon bölge isteği vardı ki bu yeni olmamakla birlikte İsrail'den de bağımsız değildi. Biliniyor ki daha bir kaç yıl önce mayın temizleme ihalesi İsrail'e verildi de sonra ertelendi.
Güney Hükümeti bombardımana sessiz!
Öte yandan şuanda Güney sınırlarındaki gerilla alanları bombalanmasına rağmen Güney hükümetinin bu duruma sessiz kalması da birbirinden çok bağımsız gibi durmuyor ve bu haliyle yoruma da muhtaçtır.
Medya savunma alanlarının dünden bu yana bombalanması Türkiye'nin mevcut durumda Rojava'ya girebilmesini mümkün kılmıyor. Tabi Türkiye'nin bu zikzak ve kafa bulandırma patiklerinde KCK yetkililerinin ve HSM komutanlığının gerekli açıklamaları yapmaları da neden olmuştur. Öyle Mustafa Suphilerin istihbaratını Türk cumhuriyetine verip Sol hareketi doğmadan Karadeniz sularında boğdurtan... Mele Mustafa Barzani'ye olan yaklaşımı... Kürt halk önderi Sayın Abdullah Öcalan'a olan ihaneti ve Türkiyenin barındırdığı iki Çeçen komutanı infaz etmesi karşılığında Rusya'daki bir Kürt diplomatı Türkiye'ye teslim eden bir Rusya ve Putin gerçekliği Türkiye'ye geri adım attıramaz. Türkiye'nin Rusya'nın açıklamalarıyla geri adım atacağını düşünmek de sadece naifliktir.
Özcesi biz; KCK ve HSM Komutanlığı beyni sulanan Erdoğan ve şürekası ile Devlet erkânının aklına kısmen hakikati enjekte ederek şimdilik görünmeyeni görmelerini sağlamıştır, diyebiliriz. PKK'nin bu açıklamaları sonrası MGK kararlarının bu doğrultuda olmasının başka bir izahı olamaz herhalde!
Yarın neyi gösterir bilinmez ancak şuan itibariyle görünen, Türkiye'nin Rojava'ya girmekten vazgeçtiği ve buna zorunda kaldığı gerçeğidir.
Artık Türkiye sona gelmiştir. Kaçınılmaz olan da; Ya Kürtlerle demokratik ve güçlü bir Türkiye, yani Özgür Özerk Kürdistan'lı bir Türkiye, ya da çok parçalı bir Türkiye ihtimalinin önümüzde durduğu gerçeğidir.
30.06.2015 Mehmet Serhat Polatsoy

Mehmet Serhat Polatsoy
Özellikle Kürt Ulusal Hareketi üzerine ve kürtlerin sorunları üzerine makaleler yazmakta olan yazarımız 2011 sonlarından beri yazılarıyla sitemizde yer almaktadır.
serhatpolatsoy@kaypakkaya-partizan.net(hazırlanıyor)
Son Haberler
Sayfalar

EĞITIM NOTLARINDAN ULUSAL SORUN
ULUSAL SORUN
Ulusal sorun oldukça geniş bir konudur. Ulusal soruna ilişkin kapsamlı tartışmalar yapılmıştır. Doğru görüşler bu tartışmalar sonucu ortaya çıkmıştır MLM’lerin ulusal soruna yaklaşımları Leninizm döneminde şekillenen ulusal soruna ilişkin görüşlerden farklı değildir. Ulusal soruna ilişkin ülkemizde de farklı değerlendirmeler vardır. Bu farklılıklardı da öğrenmek önemlidir.

Faşizm
Almanya’nın caddeleri ve şehirleri kanla sulandı. Viyana’nın işçi semtleri,askeri birliklerin ateşiyle yakılıp yıkıldı., harabeye döndü.Yoksulluk, yıkım, felaket ve acı. Üstünde insanlığın en ünlü beyinlerinin eserlerinin yakıldığı ortaçağa özgü odun yığınlarının alevleriyle aydınlatılmış kapitalist baskı ve uygarlığın batışı, giyotin ve cellat baltası. Faşizm işte bunları getirdi. Ayrıca dünyayı felakete, yeni bir korkunç katliama sürüklemek tehdidini de beraberinde getirmektedir. Dimitrov

Prometheus’un Torunları Ateşi Yeniden Harlıyor
Tarihte hep direnenler kazanmıştır. Haklı olanlar, düşmana karşı savaşta bir çok defa yenilmelerine karşın, direnmelerinin karşılığını eninde sonunda almışlardır. Bu kural, salt geçmişe ait olmayıp geleceğe de aittir. Yunanistan’da da olacak olan budur. İşçi ve emekçiler, alın terlerinin "borç” adı altında emperyalist tekellere peşkeş çekilmesini ve bu ağır sömürü dayatmasını asla kabul etmeyeceklerdir.

Hindistan İşçi Ve Emekçilerin Tarihi Mücadeleleri İle Enternasyonal Dayanışma Her Alanda Yükseltilmelidir
Emperyalist burjuvazinin ve gericiliğin "sosyalizm hayalleri öldü” yaygaraları, küçük burjuvazinin sosyalizmden öcü görmüş gibi kaçarak: ”işçi sınıfının devrimciliği bitti” söylemleriyle liberal burjuvazinin ideolojik ve siyasal güzergahında yerini almaları; dünyada işçi ve emekçilerin sosyalizme olan güvenini bütünüyle yıkmaya yetmediği gibi, onların sosyalizm için mücadele ateşini yükseltme savaşımının önünde de engel olamıyor.

Hindistan İşçi Ve Emekçilerin Tarihi Mücadeleleri İle Enternasyonal Dayanışma Her Alanda Yükseltilmelidir
Emperyalist burjuvazinin ve gericiliğin "sosyalizm hayalleri öldü” yaygaraları, küçük burjuvazinin sosyalizmden öcü görmüş gibi kaçarak: ”işçi sınıfının devrimciliği bitti” söylemleriyle liberal burjuvazinin ideolojik ve siyasal güzergahında yerini almaları; dünyada işçi ve emekçilerin sosyalizme olan güvenini bütünüyle yıkmaya yetmediği gibi, onların sosyalizm için mücadele ateşini yükseltme savaşımının önünde de engel olamıyor.

Merkel-Westerwelle ikilisiyle Alman Burjuvazisi Yeni Saldırılara Hazırlanıyor
Almanya’daki 27 Eylül genel seçimler öncesinde, nasıl bir hükümet kurulacağı, Alman tekelci burjuvazisi tarafından belirlenmişti. Kamuoyu anketleri de CDU-CSU ve FDP nin önde gittiğini teyit ederken, alman tekelci burjuvazisinin yeni hükümetini de onaylamış oluyordu. Emperyalist tekelci sermayenin, ülkeyi uzun bir süredir "büyük koalisyon” adını verdiği CDU-SPD ikilisiyle yönetmesi, onlara önemli kazanımlar kazandırmıştı.

BALIK VE MELISA
Uzun zamandır işsizdi. Hangi kapıya el uzatsa boşa çıkıyordu. Evde bulunmak, ev halkıyla göz göze gelmek istemiyordu... Erkenden kalkıyor, açlıktan guruldayan midesiyle zor atıyordu kendini dışarıya. Ardından şuursuzca, saatlerce dolaşıyordu sokaklarda, caddelerde...

ROBOSKİ’NİN KANAYAN KARANFİLİ
“Acıya yenilmek istemiyorsan,
onunla yüzleşmen gerek.”
(Lanza del Vasto.)
Masamın üzerinde bir karanfil duruyor şu an. Rengi kızıla çalan bir karanfil. Roboskî karanfili. Çamurlu patikadan otuz dört fidanın mezarlarının yan yana dizili durduğu mezarlığa doğru tırmanırken KESK’li Sedar’ın elime tutuşturduğu… Her şeyin acıya karıldığı o sisli anlarda ne yaptığımı, ne yapacağımı bilemeyip çantama atıvermişim. Eve döndüğümde çıktı…