Çarşamba Aralık 11, 2024

Sevdiği Renk Mavi; Tutkusu Da Aşk ve Devrimdi[*]

“Nerelerdeydin diye sorarsan ‘hep eskisi gibi’ diyeceğim.”[1]

 
Mütevazı bir dev nasıl anlatılır?
Çok zor. Ama yine de hakkında yazılabilecek şey, “Yazdıkları gibiydi” olabilir.
Aşkı, ayrılığı yazan ve “Tüm çiçekleri koparabilirler ama yine de baharın gelmesini asla engelleyemezler,” diye haykıran bir sosyalistti O.
“Evet, şiir isyandır… Biz şairler nefretten nefret ederiz ve savaşa karşı savaşırız,”[2] derdi.
Yaşamıyla, üretkenliğiyle, yapıtlarıyla XX. yüzyılın özgün ve üretken şairlerdendi Pablo Neruda. Aslında asıl adı bu değildi! Yazar olmasını istemeyen babasına itirazı; 14 yaşında adını değiştirmesi oldu... İsim tercihinde Çek yazar Jan Neruda’dan esinlendi.
Diplomatik yaşamı... Aşkları... İspanya iç savaşı günlerinden başlayan devrimciliği… Komünist Parti’ye katılması... Sürgün yaşamı... Nâzım Hikmet’le, Salvador Allende ile dostlukları... Cumhurbaşkanı Salvador Allende’nin 1973’teki askeri darbede katledilmesinden birkaç gün sonra göz hapsinde tutulduğu evde sonsuzluğa göçtü. Yani dolu dolu bir hayat yaşadı…
“Bir de bana şiirlerin/ Neden söz açmaz diye soruyorsunuz/ Düşlerden yapraklardan/ Doğduğun ülkenin koca yanardağlarından?/ Gelin görün sokaklar kan/ gelin görün/ Sokaklar kan/ gelin görün kanı/ Sokaklar boyunca akan,” mısraları Onun şiirini belki de en iyi anlatırdı.
Dünyayı kucaklamaktan, dünya şairi olmaktan, buğdayın türküsünü, emeğin türküsünü söylemekten vazgeçmedi hiç; “Halkım ben, parmakla sayılmayan/ Sesimde pırıl pırıl bir güç var/ Karanlıkta boy atmaya/ Sessizliği aşmaya,” dizelerindeki üzere…[3]
Çok şey öğretti hepimize aşka, hayata ve devrime dair…
* * * * *
“Aşk çok kısadır; unutmak ise çok uzun,” dizesinde dile gelen fırtınalı bir aşk yaşayan ve “Ve aşktan olacak ölümüm,” diyen Onun kimliğini “Hay un cierto placer en la locura que solo el loco conoce./ Delilikte, sadece delinin bildiği belli bir haz vardır,” sözü özetler.
Kolay mı? “Daha 16 yaşındayken yaşadığı dünyanın iyi gitmediğini ve büyük bir ‘Hayır’ diyerek onu değiştirmek gerektiğini düşünmektedir.”[4]
Bunlara bir de, “Benim hayatım, bütün hayatlardan oluşmuş bir hayattır; bir şair hayatıdır,” notu eklenmelidir!
En sevdiği rengin mavi ve en büyük tutkusunun da müzisyen eşi Matilde Urrutia olduğunu “es” geçmeden!
* * * * *
Bu kadar da değil elbette…
V. İ. Lenin’e için “Aklı hep ateşliydi, ama hiç kül olmadı,/ Ve ölüm, alev almış kalbini soğutamadı,” dizelerini yazan sosyalist şair Pablo Neruda’nın salt “Halkız biz, yeniden doğarız ölümlerde,” dizesi ona hayran olmaya yeter de artar bile.
Halk düşmanı katiller için “Ölüler adına, bizim ölülerimiz adına,/ bir ceza istiyorum.
Vatana kan sıçratanlara,/ bir ceza istiyorum.
Bu ateş emri veren cellatlar için,/ bir ceza istiyorum.
Bu suçla iktidara gelen hain için,/ bir ceza istiyorum.
Can çekişmeyi başlatanlar için,/ bir ceza istiyorum.
Bu suçu savunanlar için,/ bir ceza istiyorum.
Kanımızı emmiş ellerini/ bana uzatsınlar istemiyorum./ Bir ceza istiyorum,” diye haykıran Onu Pinochet’nin öldürttüğü söylenir.
Kolay mı? “Uşaklar ve ukalâlarla kuşatılmış bu efendiler rejimi ve yoksulluk devam edemez. Bunalımlar tepemizde; bu yaşam tarzının modası geçmiştir artık dünyada. Eskiyi korumak isteyen partiler olduğunu biliyoruz; onlara alaylı biçimde, muhafazakârlar ya da aldatıcı biçimde liberaller deniyor. Ama biz geçmişle savaşmaya hazırız. Temsil etmeyi sürdürdüğümüz aydınlık geçmiş değil, hayır, biz geçmişin en güzel bölümünü koruyacağız, ama geçmişin yozlaştırıcı kalıntılarını yok edeceğiz ve bunlar da, cehâlet, geriye dönüş ve ilgisizliktir,”[5] diyenlerdendi; Simón Bolívar’ın, José Martí, José Carlos Mariátegui’nin takipçilerinden bir Latin Amerikalı’ydı…
‘Oğulları Ölen Analara Türkü’sündeki, “Onlar ölmediler yok,/ Ateş/ Fitilleri gibi:/ Dimdik ayakta,/ Barut ortasındalar!” dizeleriyle başkaldıran isyancı kıta edebiyatının önemli entelektüel figürlerindendi; “Bizim kıtamızda umut, sık sık kan ve gölgeyle bastırıldı. İnsanlar tükendi, yürekleri terör dalgalarıyla paramparça oldu, biz yine de şarkı söyledik,” ısrarıyla Pablo Neruda…
* * * * *
‘Yaşadığımı İtiraf Ediyorum’[6] başlıklı otobiyografisindeki üzere serüvenlerle dolu bir yaşamdı Onunki: İçinde Federico García Lorca’nın, Paul Éluard’ın, Louis Aragon’un, Nâzım Hikmet’in ve daha nicelerinin yer aldığı… Belki de başkalarıyla iç içe geçmiş bir galeridir hayatı...
Asıl adı ‘Ricardo Eliecer Neftali Reyes y Basualto’ idi.
1904’de doğumundan 6 ay sonra annesi veremden ölür.
1917’de Temuco’daki La Mañana Gazetesinde Neftali Reyes imzasıyla ilk makalesini yayımlar.
30 Ekim 1918’de Santiago de Chile’de çıkan Corre-Vuela Dergisi’nde Neftali Reyes imzasıyla ilk şiirini yayımlar.
1919’da Çek şairi Jan Neruda’dan (1834-1891) esinlenerek bulduğu Pablo Neruda ismini kullanmaya başlar.
13 Ekim 1933’de Buenos Aires’te Federico García Lorca ile tanışır.
7 Kasım 1936’da Nancy Cunard’la birlikte “Dünya Şairleri İspanya Halkını Savunuyor” başlıklı bildiriyi kaleme alır.
7 Kasım 1937’de “Şili Aydınları Savunma İttifakı”nı kurar.
1938 Ekim’inde seçimlerde Halk Cephesi adayı Pedro Aguirre Cerda’yı desteklemek için tüm ülkeyi dolaşarak konuşmalar yapar.
1939’da Pedro Aguirre Cerda seçimleri kazanır. Paris’e İspanyol göçmenleri konsolosu olarak atanır. “Yaşamımın en gurur verici göreviydi,” dediği, iki bin kadar İspanyol mülteciyi gemiyle Şili’ye kaçırma işini gerçekleştirir.
1944’de Şili Komünist Partisi’ne katılır.
1949’da rejim muhalifi olarak kaçak yaşamak zorunda kalır. At sırtında And Dağları’nı aşarak Arjantin’e geçer. Dünya Barış Örgütü’ne üye olarak kabul edilir. Rusya, Macaristan ve Polonya’yı ziyaret eder. Şiirleri dünya dillerine yayılır.
1954’de dünyanın muhtelif yerlerinden şairler ve yazarlar 50. Yaş Gününü kutlamak üzere Santiago’da toplanırlar.
1966’da Matilde Urrutia ile evlenir.
1970 seçimlerinde Salvador Allende’yi destekler. Paris’e büyükelçi olarak atanır.
1971’de Nobel Edebiyat Ödülü’ne değer görülür. Şili’ye döner, Isla Negra’daki evine çekilir. Kanser teşhisi konulur. (Eşi ve dostları bunu kendisinden gizlerler.)
11 Eylül 1973 darbesi ardından Meksika’nın Şili büyükelçisi iltica teklifini reddeder. 23 Eylül gece yarısı saat 23’e doğru kalbi durur…
* * * * *
Şiirin, aşk ve devrim ateşiyle bütünleşmesiydi Pablo Neruda...
Hayatı şiir gibi yazarken; “Şiir, ona ihtiyaç duyanındır,” diyen müthiş bir şairdi.
Parmak ısırtacak kadar mütevazı idi; “Biz, bizden öncekilerin kitaplarından yardım gördük: bir Luis de Góngora y Argote olmadan Rubén Darío’nun olamayacağını, bir Arthur Rimbaud’suz Guillaume Apollinaire’in, bir Alphonse de Lamartine’siz Charles Baudelaire’in ve onların hiç biri olmaksızın Neruda’nın olamayacağını biliyoruz,” deyişindeki üzere…
Şiire yaklaşımını, “Sanat sanat içindir ilkesini reddederim. Ama Mallarmé’nin şiirlerini de benimsiyorum. Ne var ki, bizim Amerika’nın soğuk karı altında donan ve kızgın güneş altında kavrulan evlerindeki insanlar Mallarmé’ninkilerden daha başka türlü şiir istiyorlar,” biçiminde özetlerken; kadınlara, aşka, doğaya, devrime hak ettiği değeri sonuna kadar verdi.
“Seni sevdiğimi anlayacaksın, sevmediğim zaman” ya da “Kiraz ağaçlarından ne yaparsa ilkyaz/ Onu yapmak istiyorum senden” dizelerindeki gibi delicesine bir aşk ile seven Pablo Neruda, şiirleriyle insan(lık)ı cesaretlendirirdi…
Ve “Şiir ekmek gibidir; herkes tarafından bölüşülmelidir. Bilginler, köylüler ve geniş, inanılmaz, olağanüstü insanlık ailemiz tarafından,” derken; yeryüzü ezilenleri şiirini paylaştı ve onun tadını çıkardı.
1971’de Nobel Ödülü’nü alırken ifade ettiği düşüncelerini yansıttı dizelerinde: “En iyi şair, günlük ekmeğimizi yapandır: Kendisinin tanrı olduğunu düşünmeyen, köşedeki fırıncı.”
Tam da bu anlayışla şairin 1950’de -kendi ülkesinde değil, Meksika’da!- yayımlanan ‘Canto General’inin[7] okuru bir yandan Şili’nin tarihine, dolayısıyla Latin Amerika, hatta tüm Amerika tarihine tanık olur. Çünkü Şili’nin tarihi sömürgeciliğin getirdiği savaşların ve acıların tarihidir; öte yandan şairin birçok yaşamını, kişiliğini keşfederken onun insan ve ülke sevgisini, kişisel dramını başka bir cepheden görür.
Canto General, Neruda’nın dolaştığı bütün Güney Amerika kıtasında, Pasifik karşısında, And Dağları’nda, gizlilik içinde kaldığı halktan insanların evlerinde, gecekondularda ya da lüks otellerde, Arjantin’de, Peru’da, Meksika’da, Macchu Picchu Dorukları’nda, balta girmez ormanlarda yazılmıştır.
Her gittiği yerde gördüğü, halkının güzelliklerini, kadınlarının büyüsünü, dostlarının çalışmasını ve vatandaşlarının zekâsını güçlü bir biçimde duyumsatır. İnka, Aztek, Maya gibi büyük yerli uygarlıklarının beşiği olan Amerika’nın büyüklüğünü keşfettirir.
Neruda’ya göre Amerika halklarının yaşadıkları, en karanlıktaki olaylar gün ışığına çıkarılmalıdır. Amerika’nın ağaçları, çiçekleri, volkanları, ırmakları şiire dökülmelidir. Tarih ve toplum bilinci bunu gerektirmektedir.
Özelde Şili’nin, genel olarak Amerika’nın yazgısı aynı zamanda şairin de yazgısıdır. Dolayısıyla Şili’nin ve öteki Amerika ülkelerinin sömürgeci İspanyollarca istilasından, yakın zamanlardaki maden işçilerinin grevlerine dek geçen yüzyılları kucaklayan dizelerde Amerika’nın; onu teriyle, kanıyla kuran, köklerini derinliğine daldıran halkın tarihsel ve siyasal konumuna tanıklık edilir, yorumu yapılır.
Sonra adlar, adlar ve adlar... Yerli kabile reisleri, istilacı kaptanlar, hainler, diktatörler, işkenceciler, sendikacılar, şairler, değerli önderler, halkın dostları ve düşmanları, sade insanlar... Şili engin bir kitap gibi açılır önümüze.
Zaten Neruda da 1962’de, Şili Üniversitesi’nde yaptığı bir konuşmada şöyle diyecektir: “Ne var ki en önemli, en engin kitabım, Şili adını verdiğimiz şey olmuştur. Vatanı durmadan okudum, gözümü üstünden hiç ayırmadım.”
Canto General, Amerika kıtasında sanatın ve edebiyatın kötümserlik içinde bulunduğunu ve halktan uzaklaştığını düşünen şairin bu duvarı yıkmak için giriştiği çabanın da ürünüdür. Ona göre, acılarımızı aşmamız ve yıkımın üzerine çıkmamız gerekmektedir.[8]
* * * * *
Özetin özeti: “Ben ıstırap çektim ve savaştım,/ Ben sevdim ve şarkılar söyledim./ Dünya bölünürken, ben yendim/ Ve yenildim, ekmeğin,/ Kanın tadına vardım./ Başka ne arzular bir şair?” haykırışıyla Pablo Neruda’nın unutamadığım üç tümcesinden ilki: “Yalnızca ateşli bir sabır ulaştırır bizi, muhteşem bir mutluluğun kapısına”dır…
İkincisi: “Hayat yaşandığı kadardır. Ötesi ya hatıralarda bir iz; ya da hayallerde bir umuttur.”
Ve nihayet üçüncüsü de: “Hayat sana hep ekşi limonlar sunuyorsa, sende tekila ve tuz işte,” deyişiydi...
 
27 Nisan 2021 20:50:45, İstanbul.
 
N O T L A R
[*] Görüş 21, Mayıs 2021...
[1] Pablo Neruda, “Unutmak Yok”.
[2] Pablo Neruda, Şiir Boşuna Yazılmış Olmayacak, çev: Nesrin Arman, Broy Yay., 1994, s.114.
[3] Zeynep Oral, “Yavaş Yavaş Ölmemek İçin...”, Cumhuriyet, 12 Temmuz 2020, s.13.
[4] Volodia Teitelboim, Pablo Neruda, çev: Aytekin Karaçoban, Kavram Yay., 1999
[5] Salvador Allende’nin başkanlık kampanyası için yazdığı metinden, Pablo Neruda, Şiir Boşuna Yazılmış Olmayacak, çev: Nesrin Arman, Broy Yay., 1994, s.126-127.
[6] Pablo Neruda, Yaşadığımı İtiraf Ediyorum, çev: Ahmet Arpad, Evrensel Basım Yay., 2015.
[7] Pablo Neruda, Evrensel Şarkı (Canto General), çev: Adnan Özer, Can Yay., 2020.
[8] Aytekin Karaçoban, “XX. Yüzyılın Dev Yapıtı”, Cumhuriyet Kitap, No:1590, 6 Ağustos 2020, s.8.

 

4112

Comment form

Plain text

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Web sayfası ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantıya çevrilir.
  • Satırlar ve paragraflar otomatik olarak bölünür.

Temel Demirer

Hakkında

Objektifiz ama tarafsız değiliz. Tarafsız olmak korkaklıktır. Çünkü insan doğru ve yanlış arasında tarafsız olamaz.BiyografiKendimden söz etmenin pek anlamlı ve “şık” olmadığına inanan biri olarak çok düşündüm...
Ne yazacağımı kestiremedim...
Ve nihayet şunları diyebilmenin en doğrusu olduğuna karar kıldım...
“İnsana ait hiçbir şey bana yabancı değil,” diyen(lerden);
dünyaya aşağıdan bakan(lardan);
kendi kuşağımla müthiş bir serüveni yaşayan(lardan);
yaşadıklarımdan asla pişman olmayan(lardan);
ve hatta yaşadıklarımı yaşamış olmayı bir onur ve şans addeden(lerden);
John Maxwell’in, “İnsanlar, onları ne kadar umursadığımızı bilmedikçe, ne kadar bildiğimizi umursamazlar...”; Bertolt Brecht’in, “Yenilgilerimiz, rezalete karşı savaşa katılanlarımızın yeterince kalabalık olmadığından başka bir anlama gelmez”; V. İ. Lenin’in, “Silah kullanmasını öğrenmeyen, silah elde etmeye çalışmayan bir ezilen sınıf, ancak köle muamelesi görmeye layıktır,” sözlerine müthiş değer veren(lerden);
sevdasız kavga, kavgasız sevda olmaz diyen(lerden);
bir afet-i devrana aşık olan(lardan);
hâlâ “tek yol devrim” gerçeğine bağlı olan(lardan);
ve nihayet “Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek!” diyen(lerin) safındaki sıradan, vasıfsız, herhangi biriyim...
54 tevellütlüyüm... Kemal’den olma Necla’dan doğmayım... Çorum ili Kale mahallesi nüfusuna kayıtlıyım...
Okur yazarım...
Ve nihayet hâlen “sakıncalı” dedikleri(nden) ve GBT’lerindeyse sabıkalıyım...
11.01.2004 14:32:09, Ankara.

TÜRKİYE’DE YAYINLANAN KİTAPLARIM

* GÖZ GÖRMEZ BİLİNÇ GÖRÜR, Hazırlayan: Mehmet Özer, Nota Bene Yay., 2012, 152 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* ORTADOĞU: YALANCI BAHAR, Derleyen: Babür Pınar-Recai Ulutaş, Nitelik Kitap, 2012, 448 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* ALMANAK-2009 ANALİZLERİ, Sosyal Araştırmalar Vakfı Kitaplığı, İstanbul-2011, 434 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* BEYOND GLOBALIZATION – WORLD LEARNING/ INTERNATIONAL HONORS PROGRAM TURKEY READER 2011/12, Derleyenler: Yücel Demirer - Sibel Özbudun, 2011, 476 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif), (“Geopolitics of Turkey in the US-EU-Mideast Triangle”- Temel Demirer)


* EMPERYALİZM VE ULUSAL SORUN, Derleyen: Babür Pınar-Muzaffer İlhan Erdost, Nitelik Kitap, 2011, 335 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* İSMAİL BEŞİKÇİ, Derleyenler: Barış Ünlü-Ozan Değer, İletişim Yay., 2011, 589 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* SESİNİ YİTİREN ŞEHİR SİVAS, Editör: Mehmet Özer, Çankaya Belediyesi Yay., Temmuz 2011, 304 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* ALMANAK-2009 ANALİZLERİ, Sosyal Araştırmalar Vakfı Kitaplığı, İstanbul-2010, 659 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KRİZ, KAPİTALİZM, İSYAN, Ütopya Yay., 2010, 559 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KRİZ VE HAYAT YAZILARI: BİR TAŞ DA SİZ ATIN, Ütopya Yay., 2010, 464 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* ASLOLAN DEVRİMİN GÜNDEMİDİR, Kaldıraç Yay., 2010, 784 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* TEKEL DİRENİŞİ DERSLERİ 2010-SENDİKALARIMIZI GERİ ALACAĞIZ, Kaldıraç Yay., 2010, 206 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* LATİN AMERİKA: İSYAN HEP VARDI!, Sibel Özbudun (der.), Kaldıraç Yay., Ocak 2010, 661 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KUŞATMAYI YARMAK: EĞİTİM, BİLİM VE AYDINLAR, Kaldıraç Yayınevi, Ekim 2009, 392 sayfa, Temel Demirer-Sibel Özbudun.


* ALMANAK-2008 ANALİZLERİ, Sosyal Araştırmalar Vakfı Kitaplığı, İstanbul-2009, 608 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* HAK(SIZLIK), HUKUK(SUZLUK) MU? “SUÇUMUZ İNSAN OLMAK”!, (Sibel Özbudun’un önsözüyle), Kardelen Yay., Nisan 2009, 365 sayfa, Temel Demirer.


* HRANT’IN KATİL(LER)İ… (Sait Çetinoğlu’nun önsözüyle), Pêrî Yayınları, Şubat 2009, 336 sayfa, Temel Demirer.


* LİBERALİZM/MUHAFAZAKÂRLIK KISKACINDA KADIN, Kaldıraç Yayınevi, Şubat 2009, 237 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* ALMANAK-2007 ANALİZLERİ, Sosyal Araştırmalar Vakfı Kitaplığı, İstanbul-2008, 456 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* “HAYIR, EVET’TEN ÖNCE GELİR”! HUKUK(SUZLUK) YAZILARI, Ütopya Yay., Mayıs 2008, 496 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* “SÖYLENECEK YALAN KALMADI” İNSAN HAK(SIZLIK)LARI, Ütopya Yay., Mayıs 2008, 510 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* LATİN AMERİKA’DA İSYANIN TARİHİ, Hazırlayan: Sibel Özbudun, Ütopya Yay., 2008, 549 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KÜRESEL KAPİTALİZMİ MEŞRULAŞTIRAN SÖYLEMLER, Editör: Fikret Başkaya, Özgür Üniversite Kitaplığı: 67, Maki Yay., 2008, 218 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* YABANCILAŞMA VE..., Ütopya Yay., 2008, 316 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)
* ALMANAK-2006 ANALİZLERİ, Sosyal Araştırmalar Vakfı Kitaplığı, İstanbul-2007, 654 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* MİLLİYETÇİLİK, YURTSEVERLİK VE SOL, Editör: Fikret Başkaya, Özgür Üniversite Kitaplığı: 65, Maki Yay., 2007, 212 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* LATİN AMERİKA’DAKİ GELİŞMELER, TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Ankara Şubesi, Ankara-2007, 34 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KÜRESELLEŞME, KADIN VE ‘YENİ’-ATAERKİ, Ütopya Yayınevi, Ankara-2007, 228 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* İMPARATORUN SOYTARISI EGEMEN MEDYA, Ütopya Yayınevi, Ankara-2007, 319 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* ALMANAK-2005 ANALİZLERİ, Sosyal Araştırmalar Vakfı Kitaplığı, İstanbul-2006, 439 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* “DERİN” MİLLİYETÇİLİĞİN SİYASAL İKTİSADI, Ütopya Yayınevi, Ankara-2006, 384 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* MAFYA NARKOEKONOMİ VE SUSURLUK / ŞEMDİNLİ, Ütopya Yayınevi, Ankara-2006, 379 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* AVRUPA BİRLİĞİ VE “ÇOKKÜLTÜRCÜLÜK YALANI, Ütopya Yayınevi, Ankara-2006, 444 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* EĞİTİM ÜNİVERSİTE YÖK VE AYDIN(LAR), Ütopya Yayınevi, Ankara-2006, 543 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KIYAMETE ÇEYREK KALA! EKOLOJİ YAZILARI, Ütopya Yayınevi, Ankara-2006, 501 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* DÜNYAYI ISITAN LATİN ATEŞİ, Özgür Üniversite Kitaplığı, Maki Yayınevi, Ankara-2006, 302 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* LATİN AMERİKA YERLİLERİ: TEK BİR HAYIR, YÜZLERCE EVET, Anahtar Kitaplar Yayınevi, İstanbul-2006, 368 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KAVRAM SÖZLÜĞÜ-SÖYLEM VE GERÇEK (1), Özgür Üniversite Kitaplığı, Maki Yayınevi, Ankara-2005, 709 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* ALMANAK-2004 ANALİZLERİ, Sosyal Araştırmalar Vakfı Kitaplığı, İstanbul-2005, 464 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* LATİN AMERİKA BAŞKALDIRIYOR, Ütopya Yayınevi, Ankara-2005, 416 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* ELVEDA NİSYAN, MERHABA İSYAN, Ütopya Yayınevi, Ankara-2005, 558 sayfa, Temel Demirer.


* KÜRESEL İNTİFADA, Ütopya Yayınevi, Ankara-2005, 592 sayfa, Temel Demirer.


* “YENİ DÜZEN(SİZLİK)”DEN BAŞKALDIRIYA, Ütopya Yayınevi, Ankara-2005, 592 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* YENİ ROMA: TERÖRİST ABD-IV. KİTAP, Tohum Yayınevi, İstanbul-2004, 270 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KÜRESELLEŞME VE İMPARATORLUK: “YENİ EKONOMİ”DEN ÖNLEYİCİ SAVAŞA...-III. KİTAP, Tohum Yayınevi, İstanbul-2004, 382 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KÜRESELLEŞMENİN TİRANLIĞI: NE, NİÇİN, NASIL?-II. KİTAP, Tohum Yayınevi, İstanbul-2004, 384 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* YENİ MUHAFAZAKÂRLIK YOĞUNLAŞIRKEN KÜRESEL VAHŞET-I. KİTAP, Tohum Yayınevi, İstanbul-2004, 334 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* ABD SALDIRGANLIĞI: IRAK VE ÖTESİ-III. KİTAP, Ütopya Yayınevi, Ankara-2004, 304 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* 11 EYLÜL’DEN AFGANİSTAN’A ABD İMPARATORLUĞU-II. KİTAP, Ütopya Yayınevi, Ankara-2004, 287 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KOVBOYUN SÖMÜRGE İMPARATORLUĞU-I. KİTAP, Ütopya Yayınevi, Ankara-2004, 346 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* SAKLANMAYA ÇALIŞILAN BİR MEŞALE: İBRAHİM KAYPAKKAYA, Umut Yayıncılık, İstanbul-2003, 232 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* İSYANIN ADI: FİLİSTİN-İNTİFADA KAZANACAK!, Ütopya Yayınevi, Ankara-2002, 479 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* XXI. YÜZYILLA GELENLER: SÖYLENCELER VE GERÇEK, Ütopya Yayınevi, Ankara-2002, 447 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* SOSYALİST MÜCADELE ETİĞİ, Özgür Üniversite Kitaplığı, Maki Yayınevi, Ankara-2001, 336 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KÜRESELLEŞME VE TERÖR (TERÖRİZM, SALDIRGANLIK, SAVAŞ) II. KİTAP, Ütopya Yayınevi, Ankara-2001, 334 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KÜRESELLEŞME VE TERÖR (TERÖR KAVRAMI VE GERÇEĞİ) I. KİTAP, Ütopya Yayınevi, Ankara-2001, 364 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* AMERİKA: RÜYA MI, KÂBUS MU? YANKEE İMPARATORLUĞU, Ütopya Yayınevi, Ankara-2001, 368 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* ÖDP YAZILARI, Ütopya Yayınevi, Ankara-2001, 316 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)
* KÜRESELLEŞMENİN EKOLOJİK SONUÇLARI, Özgür Üniversite Kitaplığı, Maki Yayınevi, Ankara-2000, 190 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* EKOLOJİ POLİTİK, Özgür Üniversite Kitaplığı, Maki Yayınevi, Ankara-2000, 136 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* AVRUPA BİRLİĞİ ve SOSYALİSTLER: AKINTIYA KARŞI, Ütopya Yayınevi, Ankara-2000, 384 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* GERİCİLİK KÜRESELLEŞİRKEN FAŞİZM!.. YENİDEN Mİ?.., Ütopya Yayınevi, Ankara-2000, 299 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KADIN YAZILARI, Ütopya Yayınevi, Ankara-2000, 170 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* MARKSİZM VE EKOLOJİ, Öteki Yayınevi, Ankara-2000, 481 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* TERÖR NE? TERÖRİST KİM? (AVRUPA ASYA ve ORTADOĞU), Cilt:2, Ütopya Yayınevi, Ankara-2000, 384 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* TERÖR NE? TERÖRİST KİM? (ABD EMPERYALİZMİ ve LATİN AMERİKA), Cilt:1, Ütopya Yayınevi, Ankara-2000, 284 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* EĞİTİM: NE İÇİN? ÜNİVERSİTE: NASIL? YÖK: NEREYE?, Ütopya Yayınevi, Ankara-1999, 264 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* NEO-LİBERAL SALDIRI KRİZ ve İNSANLIK, Ütopya Yayınevi, Ankara-1999, 494 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* “YDD” KISKACINDA ÇEVRE ve KENT, Ütopya Yayınevi, Ankara-1999, 473 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* CHE FİDEL KÜBA, Özgür Üniversite Kitaplığı, Öteki Yayınevi, Ankara-1999, ikinci baskı, 135 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* YABANCILAŞMA, Özgür Üniversite Kitaplığı, Öteki Yayınevi, Ankara-1999, ikinci baskı, 112 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* MEDYA ELEŞTİRİSİ ya da HERMES’İ SORGULAMAK, Özgür Üniversite Kitaplığı, Öteki Yayınevi, Ankara-1999, ikinci baskı, 176 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* DÜNYANIN BALKONUNDAKİ İSYANCILAR, Özgür Üniversite Kitaplığı, Öteki Yayınevi, Ankara-1998, ikinci baskı, 304 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* ÖDP: İMKÂNLAR ve SORU(N)LAR, Öteki Yayınevi, Ankara-1998, 576 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* MAYALARIN DÖNÜŞÜ, Anahtar Kitaplar Yayınevi, İstanbul-1998, 311 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* POSTMODERN MÜDAHALE ve BAŞKALDIRI İMKÂNI (BRECHT “BİTTİ” FUTBOL “VERELİM”!), Özgür Üniversite Kitaplığı, Öteki Yayınevi, Ankara-1998, 528 sayfa, Temel Demirer.


* SOKAKTA ve DUVARDA 1968, Özgür Üniversite Kitaplığı, Öteki Yayınevi, Ankara-1998, 207 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* VE KİRLENDİ DÜNYA..., Özgür Üniversite Kitaplığı, Öteki Yayınevi, Ankara-1997, 319 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* SOKAK’TAKİNE NOTLAR, Özgür Üniversite Kitaplığı, Öteki Yayınevi, Ankara-1997, 456 sayfa, Temel Demirer.


* ÖDP’YE KENAR NOTLARI, İnsancıl Yayınları, İstanbul-1997, 88 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KOYUNLAR KURTLAR KÖPEKLER (YENİ DÜNYA DÜZENSİZLİĞİ EMPERYALİZM ve UMUT), Anahtar Kitaplar Yayınevi, İstanbul-1997, 160 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KARA PARA KİRLİ SAVAŞ (TÜRKİYE’DE MAFYA ve DEVLET), Özgür Üniversite Yayınları, 171 sayfa, Ankara-1996, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* İSPANYA’DAKİ II. KITALARARASI BULUŞMA İÇİN “YDD”YE KARŞI TEZLER - II. KITALARARASI BULUŞMA İÇİN EKOLOJİK KIYAMET TEZLERİ, Özgür Üniversite Yayınları, 56 sayfa, Ankara-1996, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* YENİ DÜNYA DÜZENİ AVRUPA BİRLİĞİ VE TÜRKİYE, Dev. Maden-Sen Yayınları, 64 sayfa, Ankara-1996, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* CANAVARLAŞAN MEDYA, 1996-İstanbul, Yorum Yayınevi, 287 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* YENİ DÜZENİ ya da DÜZENSİZLİĞİ, 1996-İstanbul, Pelikan Yayınları, 304 sayfa, Temel Demirer.


* SOLAN FOTOĞRAFLARDA BİTEN VE BAŞLAYAN, 1993-İstanbul, Sorun Yayınları, 248 sayfa, Temel Demirer.


* GERİCİLİK DÖNEMİNDE DÜNYA ve TÜRKİYE, 1993-İstanbul, Sorun Yayınları, 190 sayfa, Temel Demirer.


* DİSK’İN “ÖREN TEZLERİ” ve SOSYALİST TAVIR, 1992-İstanbul, Sorun Yayınları, 189 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* TOPLUMSAL DİNAMİKLER ve ÖRGÜTLENME EKSENLERİ, 1992-İstanbul, Sorun Yayınları, 270 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* SOSYALİZM “YENİ DÜNYA DÜZENİ” TÜRKİYE, 1992-İstanbul, Sorun Yayınları, 192 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* SOSYALİZMİN SORUNLARI ÜZERİNE AÇILIM TARTIŞMALARI, 1992-İstanbul, Sorun Yayınları, 256 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* YOL BALADI, 1988-Ankara, Ekin Yayınları, 61 sayfa, Temel Demirer.
* T.B.“K”.P PROGRAM TASLAĞININ ELEŞTİREL ANALİZİ, 1988-İstanbul, Sorun Yayınları, 86 sayfa, Temel Demirer.

İletişim:

temeldemirer@kaypakkaya-partizan.net(Hazırlanıyor)

http://www.facebook.com/TemelDemirer

https://twitter.com/temeldemirer

Temel Demirer

ALEVİLERİ İSTİSMAR ETMEKTEN VAZ GEÇİN, SAMİMİYETLE LAİKLİĞİ TALEP EDİP SAVUNUN!

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, katıldığı bir etkinlik vesilesiyle, şöyle demekte: “(…) Cemevleri ile ilgili taleplerimiz yıllardır ortadayken, bir yanda bu ülkede anayasaya göre her yurttaş eşitken, Sünni bir yurttaşın ibadethanesi camilerin her ihtiyacı karşılanırken, aynı vergiyi ödeyen; vergi verirken eşit ama hizmet alırken eşit olmayan Alevi yurttaşlarımızın ibadethaneleri Cemevleri, devlet nezdinde ibadethane kabul edilip, camiye ne yapılıyorsa Cemevine de  aynısı yapılacağı güne kadar bu talebinizin sonuna kadar arkasındayım.” (T24, 21.07.2024)

Kendi topraklarında özgür yaşayamayanlar (Nubar Ozanyan)

Nasıl bir adalet, nasıl bir vicdandır ki yüzyıldır Kürtler kendi topraklarında özgür yaşayamıyor? Nasıl bir kara zulümdür ki, on binlerce gerilla canını feda etmesine, on binlerce tutsak kör hücrelerde ömür çürütürcesine özgürlüğe ellerini uzatmasına karşın karanlık iş başında kalmaya devam ediyor? Ve yüz yıldır Kürt halkı bunca büyük bedel ödemesi karşısında sanki bir şey olmamış gibi duran Devlet, utanmadan elini “kardeşlik” adına DEM’e uzatıyor? Tarihte böylesine aymaz bir düşman görülmüş mü?

Nobel Ekonomi Ödülleri Hangi "Bilimsel" Buluş İçin Verildi?

Emperyalist sistemin içinde bulunduğu durumdan liberal ekonomistler, liberal entellektüellerde memnun değiller. „Eşitsizlikler“ büyümüş, „doğanın tahribatı alarm“ veriyormuş, „demokrasiler“ gerilemiş, „ekonomiler teknolojik gelişmelerin gerisinde“ kalıyormuş. „ekonomik büyümeler yavaşlamış“ vs. vs. En büyük buluşu 2005-2006'dan beri dünyada „demokrasi“lerin gerilemesiymiş.

SAVAŞA AKTARILAN PARA, EMEKÇİYE YAŞATILAN YOKSULLUĞUN BAŞLICA NEDENLERİNDENDİR!..

“Çözüm sürecinin en önemli sonuçlarından biri de kesinlikle ekonomik göstergeler, ekonomik nedenler olacaktır. Yapılan bir hesaplamaya göre, terörün Türkiye’ye son 29 yıldaki maliyeti yaklaşık 300 milyar dolardır. Çözüm süreciyle birlikte canları tehditten kurtardığımız kadar, ekonomiye de can suyu olacak yeni bir dönemi, yeni bir süreci başlatmış olacağız.”

“Filistin’de direnişin bir yılı ve Bahçeli’nin sözleri”(Deniz Aras)

7 Ekim Aksa Tufanı hamlesinin üzerinden tam bir yıl geçti. Bu süre içinde Ortadoğu, emperyalistlerin askeri, siyasi, lojistik ve istihbarat desteğiyle adeta bir koçbaşı olarak işlevselleştirdikleri Siyonist İsrail tarafından kan gölüne çevrildi.

İmha ve İnkar Politikalarına Karşı Direniş Sürüyor

Türk devletinin kuruluş süreci aynı zamanda Kürdistan coğrafyasında imha ve inkâr politikalarına sistemlilik kazandırma sürecidir. “Tek vatan, tek bayrak, tek millet” söylemi bu ırkçı, inkârcı politikanın en açık ve özlü ifadesidir.

Ve aynı zamanda bir devlet politikasıdır. Dolayısıyla Kürt coğrafyasına dönük saldırıları dönemsel görmek veya kimi burjuva partilerinin izlemiş olduğu politikalarla açıklamaya kalkmak yanılgılı bir tutum olur.

3. Dünya Savaşı riski hâlâ “güçlü olasılık” mı yoksa artık “kaçınılmaz akıbet” mi?

Son bir yılın ve ama özellikle de son ayların olguları öyle gösteriyor ki 3. Dünya savaşı artık sadece “güçlü bir olasılık” olarak değil; “kaçınılamaz bir akıbet” olarak ele alınmayı gerektiriyor. Bu hızlı tırmanış ise esasen şu iki ana etmen üzerinden yaşanıyor: Birinci etmen Rusya-Ukrayna Savaşı iken; ikinci etmen ise İsrail saldırganlığının tırmandırdığı savaştır.

Önderlerin Ardından… (Nubar Ozanyan)

Kafkaslar’ın en ileri devrim beyni ve en güçlü çarpan sosyalist yüreği, zulmün gölgesinde yaşam bulmaya çalışan Ermeni halkının yetiştirdiği en kalifiye önder kadrolardan olan ISTEPAN ŞAHUMYAN’IN başına gelenler bütün Sovyet devrim önderlerinin başına gelenler gibi oldu. Yok sayılmak, yaşanmamış kabul edilmek, itibarsızlaştırılmak, unutturulmak, nefret, işçiler ve ezilen halklar için yaptıkları büyük fedakarlıklarının ters yüz edilmesi, kahramanların hain olarak tanıtılmaya çalışılması kötülüklerin en büyüğüdür. Acıların en derinidir.

Emperyalizm Üzerine Notlar-7

Yarı-Sömürgeciliğe“ Sığnan Sosyal Şovenist Teoriler

Başka ülkelerin işçi ve emekçilerini sömüren bir ülke yarı-sömürge olamaz. Eğer bir ülke içinde yüksek düzeyde tekelleşme gerçekleşmişse, başka ülkelere sermaye ihraç ediyor, oralarda yatırım yapıyor, işçi çalıştırıyor, maden ocakları açıp işletiyor, banka açıp mevduat topluyor, kredi veriyorsa ve  bu ülke, ML literatürde, kapitalist sistem içinde  emperyalist bir ülke olarak adlandırılır.

Düşünüş ve Hareket Tarzında Devrimcileşmek

Kürt ulusuna, diğer azınlık milliyetlere uygulanan baskı ve asimilasyon politikalarına karşı sessiz kalıp harekete geçmemek, özünde işçi ve emekçilerin birliğine, ortak yürüyüşüne zarar vermektir. Dolayısıyla bu yönlü yapılan çağrılara kayıtsızlık ya meselenin özünü yeteri kadar kavramamaktan ya da bu demokratik istemlere karşı samimi bir tutum sergilememekten kaynaklanmaktadır. Çünkü samimi bir birlik istemi, ortak mücadele anlayışı Kürt ulusunun ulusal demokratik haklarını savunmayı, bu yönlü yapılan tüm saldırılara karşı net bir tutum almayı gerekli kılmakta.

Bay Özkök gibilerinin vicdan muhakemesi

Ertuğrul Özkök; “Akıl ve vicdan Orta Doğu’yu terk etti. Geriye sadece fanatizmi bıraktı.” Sözleriyle, kendince bir durum tespiti yapıyor. Ve “Hadi artık soralım” diyerek, T24’deki yazısında soruyor: “Orta Doğu’yu kim harabeye çevirdi; İsrail F-35’leri mi, Hizbullah Fadi füzeleri mi?” (25 Eylül 2024)

Sayfalar