Pazar Nisan 28, 2024

Avrupa Sürgünler Meclisi Yeni yıla merhaba diyor

Kaypakkaya-partizan
Her sürgün, yılbaşı mesajlarında biraz buruktur. Sıla hasretiyle yaralanmıştır cümleler, biraz devriktir. Yeni yıl dileklerinde barış vardır, özgürlük vardır, demokrasi ve insan hakları vardır sürgünün yüreğinde. Aslında her dilek, o topraklarla yeniden buluşma özlemini saklar biraz da içinde.

Anadolu-Mezopotamya topraklarından koparılarak sığındığımız Avrupa’da yaşayan biz sürgünler de yeni yılın bir kavuşma yılı olması özlemini dillendirdik her zaman. Ne yazık ki bu dileklerle başlayan her yeni yıl, bitip tükenirken ömrümüzle birlikte, yazılan mesajlar bir öncesinin tekrarı olmaktan öte bir anlam kazanamadı henüz. Ülkemizde 2014’ün açılışını, 2013’ün 14 Aralık tarihinden alarak başlattık yeni yılı. Dönemin başbakanı Erdoğan’ın da aile boyu içinde olduğu büyük yolsuzluk-hırsızlık yılın politik tartışmalarının eksenine otursa da, yavuz hırsızlar getirdikleri sansür sistemiyle halkların düşünme yeteneklerini köreltip, her zamanki gibi bu kez de ev sahibini bastırmayı becerdiler. Şimdi çalanlar özgür, ama bu konuda yazan ya da yazacak olan kalemler tutsak.

 

19 Ocak sadece Hrant’ın ölümüyle değil, Adana’da, El Nusra ve DAİŞ’e giden silah yüklü TIR’ları durdurup arama yapmak isteyen devletin görevlilerinin yargılandığı bir trajikomik olayla da anılacaktır artık.

 

Halklar olarak belki de “Devletin kirli bağırsakları temizlenmek isteniyor” demiştik Ergenekon Davası başladığında. Belki umutlanmıştık gelecek yıllar için. Yanılmışız: Kirli bağırsakları aynen yerinde bırakarak Ergenekon davası çöktü ve tutuklular serbest bırakıldılar.

 

2014 Berkin yılı oldu yüreğimizde. Gezi Direnişi’nde polisin sıktığı gaz fişeğiyle komaya giren Berkin’imiz 12 Mart’ta ekmeğini bize emanet ederek ışıklara yürüdü.

Mart’ta MİT Müsteşarı ile zamanın dışişleri bakanının “Suriye ile bir savaş çıkarmak için gerekirse Süleyman Şah Türbesine birkaç adam gönderir bombalatır ve Suriye’nin üzerine yıkarız” içerikli ses kaydını korkuyla dinledik medyadan. O zamanın dışişleri bakanı sonra Başbakan oldu.

 

Yerel seçimlerde devletin jandarması ve polisinin yanı sıra trafolara saldırarak Kürt oylarını karartan kedileri tanıdık.

Bahar ortasında Soma’da kaybettik 301 canımızı; yaz başladığında Musul’da Başkonsolosumuz ve heyetini DAİŞ misafir hanesine götürdü ve sonrasında yürüye yürüye vatanlarına döndüler. Sonbaharda Ermenek’te suya verdiler 18 maden işçimizi. “Barış süreci” dedik, 40 Kürt’ü katlettiler, Kobanê’de DAİŞ cellatlarına karşı kardeşlerinin verdiği direnişi desteklemek isterken.

Ama Kobanê’yi yarattık Anka kuşunun küllerinden. Halkı katledilen Şengal’i DAİŞ ve Türk Devleti’nin elinden söke söke aldık. Kürtlerin yanında Türkiyeli sosyalistlerde siper yoldaşı olarak destanlara eklediler direnişi.

 

Sosyalist solun kendini toparlaması süreci hız kazandı.

Yani bunca olumsuzluk içerisinde bile halkların kardeşliği için mücadele durmadı.

Yani bunca olumsuzluk içerisinde bile insanlığın özgürlük ve barış ideali direndi, yenilmedi.

Yani gelecek, her şeye rağmen yine de umudun tohumlarını yeşertiyor.

O halde emeğimizle büyütelim yeni yılda da umudu.

Yani barışı, özgürlüğü ve faşizme karşı mücadeleyi!

Yani aşkı, sevgiyi, sevdayı hep yaşatalım.

Yeni yıl sürgünlükten kurtulma özleminde yaşayanların emekleri üzerinde yükselecek bir özgürlük ve buluşma yılı olması dileğiyle…

Sevgi ve saygılar.

 

Avrupa Sürgünler Meclisi

Yürütme Kurulu

 

1227