Pazar Mayıs 12, 2024

Hayatı yaratan kadınlara selam olsun !Esma Güneş Uzun

kaypakkaya-partizan
Özgür ve yaşanabilir bir dünya yaratmanın örgütlenmekten geçtiğine inanmiş ve bu bilinçle hareket eden kadınlara selam olsun !

 

Emperyalist paylaşım savaşlarının en büyük mağdurları çoçuklar ve kadınlardır.

Yani , kadın savaşın en ağır yara alan tarafıdır.

Savaş denildiğinde ilk akla gelen savşan erkekler , patlayan bombalar ölen insanlar ve ağlayan kadınlardır. Ama kadınlar savaşlarda sadece ağlamakla kalmıyor , aynı zamanda savaşıyor da , hem de erkeklerden daha güçlü olarak savaşıyor..

Çünkü savaş ile tecavüz birbirine benzer. Birinde toprak işgal edilir , diğerinde de kadın bedeni işgal edilir , talan edilir , yakılır..

Kadın , hem erkek egemen zihniyetle hem de egemen işgalcilerle savaşırken aynı zamanda kadının varlığınıda ortaya koymaya çalışır.

Erkek egemen sistemde , din hàlesiyle pekiştirilen kanun ve kurallar kadını erkeğin himayesine koymuş ve erkeğin namusu ve onuru haline getirmiştir.

Bu nedenledir ki , gerek savaş sırasında gerekse savaş sonrasında kadınlar toplu olarak esir alınır , toplu tecavüzlere uğrar ve acımasız işkencelere maruz kalır.

Bu zihniyetle bakıldığında hem kadına zulüm yapılmıştır hemde erkeğin yenilgisi sağlanmıştır.

Savaş , işgal ve zulümdür. Erkek de bu zulümün bir parçasıdır. Ve bu zulüm dünyanın her yerindedir.

20.yüzyılda Pakistan – Bangladeş , Bosna , Viyetnam , İran , Irak savaşların da onbinlerce kadın tecavüze ve akılalmaz şiddete maruz kaldı ve bu şiddet hala devam etmektedir.

Aralık 2014 tarihinde , yurdundan toprağından zorla koparılan , şiddete ve saldırıya uğrayan , sürgün edilen Kobané`li kadınları ve çoçukları yakından görmek , acılarını paylaşmak , onlara dokunmak için Urfa`nın Suruç ilcesine gitmistim.

Savaşı ve savaşın o acımasız , saldırgan , kan kokan ortamını , yapısını ve o soğuk yüzünü gören , bizzat yaşayan çoçuk ve kadınları ilk kez bu kadar yakından görüyordum.

Bedenim , yüreğim ve beynim ikiye ayrılmıştı.

Bir yanım , dimdik ayaktayken , diğer yanım ezilmiş , bitmiş , yok olmuştu.

Bir yanım , onurlu ve gururluyken , diğer yanım umutsuz , utanma duygusuna girmiş ve saklanma arzusundaydı.

Bu çeliskili ruh halimin en büyük nedeninin , çadır kampları gezip , Kobané`li kadınlarla yaptığım bire bir konuşma , dokunma ve onların içinde bulunduğu somut durumdan kaynaklı olduğunu biliyordum.

Bu bir empatinin neticesiydi . Çünkü ben de bir kadınım ve onları en iyi bir kadın anlardı.

Eziktim , çünkü ; onlar da eziklerdi. Yüz ifadeleri donuktu ve anlamsız bakıyorlardı. Sorulduğunda , „ ..sağ olun , iyiyiz , rahatız „ diyorlardı ama

bedenen burada olup aklen ve ruhen geldikleri topraklarda oldukları çok barizdi. O topraklar onların vatanıydı , ömürlerini oralarda geçirmişlerdi ve sevdiklerini , çoçuklarını , eşlerini , yakınlarını orada bırakmışlardı.

Savaş hala devam ediyordu. Birkaç kilometre ötede o çok sevdikleri insanların üstüne bombalar yağıyordu.

Her dakika ölümler yaşanmaktaydı.

Gençecik bendenler sevgiliye sarılır gibi mavzere sarılmış özgürlük uğruna toprağa düşmekteydiler.

Eziktim çünkü , savaş ortamıydı , zalimin zulmüne uğramışlardı , şiddete ve tecavüze maruz kalmışlardı ,utanıyorlardı , açıklayamazlardı.

Eziktim çünkü ; tecavüz ve şiddet çetesi İŞİD Şengalde 500 Ezidi kadını kaçırmış arap pazarlarında satıyordu.

Öte taraftan ;

Bütün bu olumsuzluklara ,şiddete ve savaşa rağmen , Suruç başta olmak üzere Kürdistan`nın diğer illerinde , kürt halkının birleştirici , yapıcı ve bütünleyici , tutumu ve fedakarca yardımlaşması , adeta lokmasını paylaşması beni çok gururlandırmıştı.

Bu dönemde özellikle kadınların her kurumda görev alması da takdire şayandı.

Hiç yorulmadan , savaş nedeniyle gelen misafirlerine hizmet ediyorlardı.

Onurluydum çünkü , savaşın bu çirkin ve zulüm dolu yüzüne rağmen , çoçuklarını , eşlerini , yakınlarını kaybetmiş olmalarına rağmen, yurtlarından sürgün edilmelerine rağmen kadınlar dimdik ayaktaydı.

Çok üzgünlerdi ama ağlamıyorlardı.

Aksine , dünyanin her yerinden gelen insanlarla halay cekiyorlar , onlara üzüntülerini göstermemeye calisiyorlardi.

Oğlunu toprağa vermiş bir annenin sesini duyuyorum.

„ Ben ağlamıyorum , siz de ağlamayacaksınız. Kobané özgürleştiğinde kaybettiklerimize hep birlikte ağıt yakacağız „ diyordu.

Onurluydum çünkü ; Kobané Halk Meclisi Eş Baskanı Ayşe Efendi`nin bir söyleminde dile getirdiği gibi , Kobané de kadınlar hem cephede vatanlarını korumak ve işgalden kurtarmak için savaşıyor , hem de savaşanların hayatlarını kolaylaştırmak için cephe gerisinde çalışıyorlardı.

Genç ve yaşlı bütün kadınlar özgürlük uğruna erkek yoldaşları ile birlikte mücadele etmekteydiler.

Yani kadınlar hayatı yeniden kuruyorlardı.

Kobané`li kadınlar , kürt kadınları özgürlüğe olan inanç ve bağlılıkları ile ve yürekli duruşları ile verdikleri mücedeleyi dünya kadınlarına armağan etmişlerdir.

Kutlu Olsun !

Yılmadan , yorulmadan özgürlük için mücadele eden ve hayatı yeniden yaratan kadınlara selam olsun !

Özgür ve yaşanabilir bir dünya yaratmanın örgütlenmekten geçtiğine inanmiş ve bu bilinçle hareket eden kadınlara selam olsun !

„ Bu daha baslangıç , mücedeleye devam „ diye haykıran kadınlara selam olsun !

Selam olsun 8 Mart`lara !


1969