Perşembe Mayıs 16, 2024

AB Emperyalist bir birliktir dağıtılmalıdır

24 Haziran’da ingiltere de yapılan AB referandumu sonucu, AB emperyalist burjuvazisi içinde paniğe yol açtı. Brexit’in domino etkisi yaparak ABexit’e dönüşmesinden korkmaya başladılar.

Avrupa Birliği, “... başta ABD ve Japon emperyalist tekellerine rakip olarak ortaya çıkmışsa da, işçi sınıfı, ezilen halklar ve ezilen ulusların karşısında yer alan bir bloktur. Başta da Avrupa işçi sınıfı ve halklarına karşı oluşturulmuş emperyalist bir birliktir.”1

Emperyalist AB’ni ortaya çıkaran gerçek, emperyalist tekeller arası savaştı. Dünyayı yeniden ve yeniden paylaşmak, emperyalist tekelleri de farklı bloklaşmalara götürdü ve götürmeye devam edecektir. Emperyalizmin karakteristiği, “birliği” değil, bölünmeyi içerir. Emperyalistler arası “birlik” geçici, sermayelerini büyütme, birbirlerine karşı egemenlik alanlarını genişletme savaşı ise esastır.

AB’nin oluşumu, işçi sınıfı ve emekçilerin istemleri ve doğrultusunda bir birleşme olmayıp, emperyalist tekellerin sınıfsal çıkarları doğrultusunda ve onların dayatmasıyla oluşturulmuştur. Bu bağlamda da böylesi bir birliğin, işçi sınıfı açısından savunulacak hiç bir yanı olmadığı gibi, tüm emperyalist birliklerin karşısında olmak, işçi ve emekçilerin çıkarınadır.

Emperyalist AB’nin uygulayıcısı ve savunucuları en büyük AB tekelleriydi. Başta’da Almanya, Fransa ve İngiliz tekelleriydi. Özellikle Alman emperyalist tekelleri, AB’nin oluşumunda başat bir rol oynadılar. Alman burjuvazisi, uluslar arası alanda diğer emperyalist ülkeler ve bloklar karşısında daha güçlü yer almak için AB blokunun gerçekleşmesi için büyük çaba harcadılar. AB’nin oluşmasından sonra ise, Alman emperyalizmi her alanda, dünyanın paylaşımında kendilerininde olduğunu diğer emperyalist ülkelere ilan ettiler.

AB çelişmeli bir birlikti. Böyle bir birliğin dağılmasını da içinde barındırdığı ve barındıracağı çok açıktır. AB ülkeleri arası “kalkan” sınırlar, esas olarak tekellerin çıkarları içindi. Sınır kapılarının “açık” olması işçilere ve emekçiler için değil, burjuvazi içindi. (İstedikleri anda kapatıyorlardı. 2008 ekonomik krizinde ve göçmen krizinde kapttılar.) Bir taraftan tekellerin her yere özgürce ellerini kollarını sallayarak girmeleri, ucuz iş gücünden yaralanmaları ve sermaye birikimlerini artırmaları gerçeği varken, öbüt yandan ise, işçi sınıfının daha fazla ezilemesi ve baskı altına alınması gerçeği vardı.

AB oluşumu ve peşinden ise tek bir para birimi Avro’ya geçilmesiyle beraber, işçi ve emekçiler üzerindeki baskılar dahada artmıştır. Halkın alım gücünden önemli bir düşüş olduğu gibi, ekonomik ve demokratik haklara bundan sonra daha fazla saldırı olmuştur. Başta Fransa ve Almanya olmak üzere yoksullaşma artmıştır.

Sermayenin birliği, işçi sınıfının birliğini getirmemiş, tersine, sınıfın uluslar arası birliği önünde en büyük engel olmuştur. Emperyalist birliğin olduğu yerde, işçi sınıfının birliği ve demokratik kazanımları yara alır. Nitekim, AB’nin oluşumuyla beraber, Avrupa işçi sınıfının ekonomik ve demokratik haklarına yoğun bir saldırı olmuştur. Bugün Fransa’da işçi sınıfına karşı saldırının arkasında başta Alman burjuvazisi olmak üzere tüm AB tekelleri vardır. Yunanistan işçi sınıfının mücadelesinin ezilmesi ve zorla “borç” adı altında haraca bağlanması AB emperyalist burjuvazisinin zorbalığının sonucudur.

Yugoslav halkının birbirine kırdırılması ve etnik parçalara ayrılması, Afganistan işgalinin sürdürülmesi, Afrika halklarının tahrip ve açlığa mahkum edilmesi; Irak, Suriye başta olmak üzere Ortadoğu halklarının boğazlanmasının arkasında ABD olduğu kadar AB emperyalist burjuvazisi de vardır. Yugoslavya’daki uranyum bombaları ise başta Alman burjuvazisi olmak üzere AB’nin eseridir.

AB’yi en çok liberal burjuvazi savundu: “Küreselleşiyoruz.” “Sınırları kapitalizm kaldırıyor.” “Dünya birleşiyor”. “Bu bir enternasyonalizmdir.” vb. vb. övgüler, aslında emperyalist burjuvazinin neoliberal politikalarının uygulanmasının ve işçi sınıfına ve doğaya azıgınca saldırı ve tahribatının önün açılmasının ideolojik ve siyasal argümanlarıydı. Sosyalizme karşı AB’ni savunan burjuva ideologları, neoliberal emperyalist politikaların tahribatlarını ve yıkımını gizleyebilme çabası içindeydiler.

Komünistler, emperyalist bir AB değil, işçi sınıfı ve emekçilerin birliğinden oluşan bir AB ve dünya birliği istiyor. Bu ancak kapitalizmin yıkılıp sosyalizmin kurulmasıyla gerçekleşebilir. Sınıfsız, sömürüsüz, sınırsız gerçek bir birliğin kapılarını ancak ve ancak sosyalizm açabilir. Kapitalizm ise, bugün olduğu gibi halkları ve ulusları kutuplaştırır, ırkçılığı ve şovenizmi gelişitirip birbirine kırdırır. Sömürücü, yoksullaştırıcı, yıkıcı ve kutuplaştırıcı bir bitrliğe işçi sınıfı ve emekçilerin gereksinimi yoktur. Bu nedele de işçi sınıfı emperyalist AB'yi dağıtarak kendi sınıfsal birliğini kuracaktır.

Yazıyı, “Emperyalizm ve Markist Tarih Çözümlemesi” adlı kitabımın, “Emperyalist Bir Birlik Olarak Avrupa Birliği” adlı bölümün son paragrafını buraya aktararak bitireyim.

“... AB’nin demokrasi ve insan hakları anlayışı tümüyle reddedilmelidir. Dünya halklarının ve tüm ezilenlerin bu yağmacılara hiç bir gereksinimi yoktur. Bu aslaklar yeryüzünden atılmadıkça, insanlığın büyük bölümünün sosyal yaşamdan izole edilmesi kaçınılmazdır. Bunun önüne geçmenin yolu; kapitalist toplumun yıkılması ve yerine sosyalizmin kurulmasıdır. Kapitalist sistemde sömürü ve baskı altında yaşamaya mahkum edilen büyük insanlığın sadece ve sadece buna gereksinimi vardır.”

43122

Yusuf Köse

Yusuf Köse teorik ve politik konularda yazılar yazmaktadır. Ayrıca 7 adet kitabı bulunmaktadır. Kitapları şunlardır: Emperyalist Türkiye, Kadın ve Komünizm, Marx'tan Mao'ya Marksist Düşünce Diyalektiği, Marksizm’i Ortodoks’ça Savunmak, Tarihin Önünde Yürümek, Emperyalizm ve Marksist Tarih Çözümlemesi, Sınıflı Toplumdan Sınıfsız Topluma Dönüşüm Mücadelesi.

yusufkose@hotmail.com

http://yusuf-kose.blogspot.com/

 

 

Son Haberler

Sayfalar

Yusuf Köse

Selahattin Demirtaş'a ve bütün tutsaklara...

"YÜREĞİN UMUT ETTİĞİ O ADRESTE" "LI DILÊ KU DIL HÊVÎ DIKE"

Düşkünlüğün, alçaklığın, düzenbazlığın, bağnazlığın, ırkçılığın, sefilliğin, çürümüşlüğün, bencilliğin, rezilliğin ve vurdumduymazlığın rağbet gördüğü bu topraklar sana göre değil dostum.

Yıllardır tanırım seni.

Hani, yüz yüze görüşmüşlüğümüz olmasa da, beraber oturup bir bardak çay içmemiş, tek kelime sohbet etmemiş olsak da, sen hep aşinaydın bana.

Bir aralar bu aşinalığa bir isim bulayım dedim ama inan hiçbir yere oturtamadım.

Akraba desem, değil.

Komşu desem, hiç değil.

TKP-ML MK Siyasi Büro Üyesiyle Röportaj: “Partimiz 53. Mücadele Yılında Faşizme Karşı Savaşını Kararlılıkla Sürdürecektir”

” Kitlelerin hakim sınıfların siyasetinden bağımsız, kendi siyasetini örgütlenmesi ve dahası bir güç olarak ortaya çıkmasını önemsiyoruz. Bu anlamıyla başta İstanbul 1 Mayıs Taksim alanı olmak üzere, işçi sınıfının, emekçilerin, kadınların ve halk gençliğinin 1 Mayıs’ta Alanlara çağrısını değerli ve anlamlı buluyoruz.”

– Öncelikle kendinizi tanıtır mısınız?

– İsmim Özgür Aren. TKP-ML MK, Siyasi Büro üyesiyim.

Tayyip'i, tayyip'e olan güvende yendi

Ah... kuzucuğum ah...

Ne oldu bize böyle.

Ne oldu.

Her şey tıkırında giderken...

Neler yaşadık böyle.

Bu seferde kediler chp'nin lehine mi trafoya girdi ne

Veyahut da.... veyahut da...

"Sizin siyasetçiler bizim sermayeden bir kaç kişiyi yemeye niyetlenirde  bizde hemide hala iktidardayken sizlerden daha fazlasını ham... ham... etmeyiz mi ha..." demenin yarattığı korku uzlaşısı dolu komplo teorileriyle mi  bundan sonraki seçimleri açıklayacağız.

Yoksa... yoksa...

Daha dün bir; bu gün iki

1 Mayıs'ı Taksim'e Mahkum Etmek!

1 Mayıs; sıradan bir gün değil, sınıfın ortaya çıkışından bu yana, ulusal ve evrensel düzeyde, burjuvaziye karşı verdiği mücadele deneyiminin toplam deneyim ve birikimlerini içeren ve onu yaşatmak için ortaya koyduğu kavganın adıdır. Bu nedenle de 1 Mayıs Uluslararası işçi sınıfının mücadele ve dayanışma günüdür.

"Legal parti sorunu" Üzerine

Legal parti sorunu, aslında hem Uluslararası Komünist Hareket ve hem de Türkiye ve K. Kürdistan Devrimci Hareketi açısından hiçte yeni ya da ‘bakir’ bir sorun sayılmazken; ama nedense devrimci hareketin ‘radikal sol’ olarak addedilebilecek kimi kesim ve yazarlarınca, böyleymiş gibi sunulmaya çalışılmakta.

Emperyalizm Üzerine Notlar -2

“Motor Üretimi Yoksa, Emperyalizm De Yoktur”

Soru: 2 -Türkiye'nin kendi tekniği (gelişmiş sanayisinin) yoktur. Örneğin bir motor bile yapamamaktadır. (Marksist Teori'nin Almanya-Frankfur'da 24 Şubat 2024"de düzenlediği "Lenin Dünyaya Bakmak" Sempozyumu tartışmalarından)

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: Partimiz Savaşımızı Aydınlatmaya Devam Ediyor: Ona Omuz Ver! Güç Kat!

Ailevi sorunlar, geçim derdi, gelecek kaygısı, hayaller, yaşanmışlıklar, günden güne ömrün tükenmesi ve sonuç olarak hiçbir şey yaşamadığını farkettiğin ve yüreğine bir acının gelip oturduğu an... bunu ikimize kendime armağan ediyorum. Dost varmı ki şu zaman da derdini alıp vuracak sırtına ..ve biz nelerden uzak kalmışız haberimiz yok...şimdi ki dostluklarda ne duman ne tüten var

TKP-ML MK: TKP-ML, 52 YAŞINDA!

“Daha Sıkı, Daha Sağlam, Daha Kararlı Bir Savaş” İçin Israr ve Sebatla!

Mao Zedung yoldaşın önderliğindeki Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin dünyayı sarsan fırtınaları içinde, coğrafyamız sınıflar mücadelesinin bir ürünü olarak doğan partimiz TKP-ML, 52 yaşında!

Emperyalizm Üzerine Notlar

Uzun bir zamandan beri emperyalizm üzerine makaleler yazıyorum, konferanslar veriyor, panellere katılıyorum. Bir de „Emperyalist Türkiye“ adlı kitabım yayınlandı. Bu kitapta'da Türk devletinin emperyalistleştiğini ve emperyalist bir devlet haline geldiğini; ekonomik, siyasi ve askeri olarak değerlendiriyorum.

Katıldığım seminer, panel, konferans ve çeşitli konuşma ortamlarında, yeni emperyalist ülkeler konusunda bana bir çok sorular soruldu, benim tezlerime karşı karşı tezler ileri sürüldü. Bir çoğu tezlerimi onaylarken, çoğunluk tezlerimi reddetti.

Patika, Politika mı Arıyor Yoksa..

"Başkası olma kendin ol

Böyle çok daha güzelsin"

Anasının kuzusu

Ciğerimin köşesi"

Marifet  solun sağıyla başarılı olmak değil ki.

Afyon, antalya, istanbul, ankara...

İmamoğulları, yavaşlar, böcekler... falanlar filanlar.

Sanki seçimleri kaybettiren  sol gibiymiş gibi

Sanki seçimleri kaybettiren de parlamentizm gibiymiş gibi

Hiç kimse zafer kazanan solun sağı karşısında solu ve parlamentizmi dahil ağzına almıyor.

Proletarya chp'nin sağını satın almış gibi.

Lenin’in Ölümünün 100. Yılı Anısına: Lenin’de Kararlılık ve İki Çizgi Mücadelesi SBKP’de İki Çizgi Mücadelesi*

Rusya’da Marksist gruplar ortaya çıkamadan önce “devrimci” çalışmayı Narodikler yürütüyordu. Narodniklerin Çar’a karşı verdikleri mücadelede temel aldıkları sınıf köylülerdi. Rusya’da kapitalizm geliştikçe işçi sınıfı da gelişip büyümesine rağmen Narodnikler işçi sınıfını değil köylülüğün temel alınmasını savunuyor ve ancak köylülüğün Çar’ı ve toprak ağalarını devirebileceğini savunuyorlardı. Narodnikler bireysel “terörü” savunuyor ve bunun geniş halk yığınları üzerinde büyük etkiler yaratacağını düşünüyorlardı. İşçi sınıfının partisinin kurulmasına karşı çıkıyorlardı.

Sayfalar