Çarşamba Mayıs 29, 2024

Alevi Açılımı mı, İzzettin'in Hançeri mi ?

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın okyanus ötesinde ikamet eden Fethullah Gülen hocayla ve Alevi toplumunun her dönem sisteme yedeklenmesi, demokrasi, temel hak ve özgürlüklerle kimlik mücadelesinden uzaklaştırılması için gönüllü olarak çalışan İzzettin Doğan’ın son asimilasyon projesi çalışması netleşmeye başladı.

 

Geçtiğimiz yıllarda sözde Alevi Açılımı ile takiyyeciliğine yeni özellikler katan R.T.Erdoğan bu son çalımıyla Alevi toplumunu bölmeye, Alevi toplumunu temsil eden Alevi örgütlerini by pass etmeye çalışıyor. Bu adımla bir yandan Alevilerin bir kısmını kandırmaya çalışıyor, diğer yandan da 1950’lerden bu yana onlarca senedir ailesi ve kendisi her zaman sağcıların, devletin hizmetinde olmuş İzzettin Doğan’ı öne çıkaracak bir projeyi gerçekleştirmek istiyor.

 

Projeye göre Alevi dedeleri Diyanet İşleri Başkanlığına bağlanacak bir Alevi İslam Din Hizmetleri daire başkanlığına bağlanacak. Her Cemevinden bir dedeye ve bir hizmetliye maaş bağlanacak, belediyeler Cemevleri için arsa tahsis edip elektrik, su, doğalgaz ücretlerini ödeyecek.

 

Kendisine memur atayacak olan devlet, diğer taraftan ise Alevilerin ibadet yeri olan Cemevi için bir statü belirlememekte, “İbadet Yeri” ve/veya “Kültür Merkezi” olarak değil de, sadece “Cemevi” demekle başka bir oyunu sahneye koymaktadır. Zira Alevilerin ibadet yeri ile ilgili bu “cemevi” tanımlaması, ya da bir başka deyişle tanımsızlığı, Fethullah – İzzettin projesi olan “Cami-Cemevi” projesinin sonucudur. Bu sebepledir ki, geçtiğimiz günlerde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Fethullah Gülen ve İzzettin Doğan birlikte “Cami-Cemevi” adını verdikleri bir projeyi gerçekleştirmek için Ankara Tuzluçayır’da bir temel attılar.

 

Çok açık bir asimilasyon projesi olan bu girişime karşı tepki veren binlerce Alevi’ye ise devletin kolluk kuvvetleri, düşkün İzzettin’in gözleri önünde gaz bombalarıyla, TOMAlarla, plastik mermilerle saldırdı.

 

Zaten babası, amcası, abisi gibi İzzettin Doğan için de önemli olan şey Alevilik ve Cemevi değil, özellikle rant ve paradır, sisteme, sağcılara hizmettir ve görülen odur ki, bugüne kadar Alevileri katleden devlet, katliamlarla sonuç alamayacağı tespitinden hareketle, bizzat katletmek yerine, İzzettin hoca gibi işbirlikçileri yardımıyla Aleviliği katletmeyi seçmiştir. Daha önce aile boyu defalarca Aleviliğe sapladıkları hançeri yeniden eline almış İzzettin hoca efendi..

 

Ama bu asimilasyoncu, inkârcı, Yezit zıhniyetli firavun ve işbirlikçisi İzzettin hoca bilmelidirler ki, ‘ne derse desinler, ne entrika çevirirse çevirsinler’ gerçekler değişmez, değiştirilemez. Güneşi balçıkla sıvanamaz! CEMEVİ Alevilerin ibadet yeridir!

 

Bir kez daha bu kör sağır, üç maymunu oynayanlara açık açık diyoruz ki, asimilasyondan vazgeçin! Asimilasyon insanlık suçudur. Alevilerin ne istediği bellidir. Oyunlara başvurmaktan vazgeçin. Aleviler yollarına, kültürlerine, felsefelerine sahip çıkıyorlar ve haklı, demokratik, insani taleplerini haykırıyorlar.


1-) Alevilerin dedeleri devletin maaşlı memuru olmaz, maaş kabul almaz, "HAKULLAH" alırlar.

2-) Aleviler, (Cemevi, Cami, Kilise, Sinagog, Havra) tüm ibadet yerlerinin, bizzat o inanç grubu tarafından belirlenmesini, giderlerin bu topluluklarca karşılanmasını, ibadetlerini nerede, hangi mekan ve koşullarda, nasıl yapacaklarına da kendilerinin karar vermesini istiyor. 
3-) Aleviler, devlet inançlardan elini çeksin ve DİB lağvedilsin istiyor. 
4-) Aleviler, Nevşehir Üniversitesinin adının Hace Bektaş Veli Üniversitesi olmasını değil, HBV Dergâhının derhal Alevi toplumuna teslim edilmesini istiyor.
5-) Aleviler, İstanbul’daki köprüye katil Yavuz Sultan Selimin adının verilmesini değil, ama 33 canımızın yakılarak katledildiği Madımak’ın derhal MADIMAK UTANÇ MÜZESİ olmasını istiyor..
5-) Aleviler, asimilasyon ve  İnsan Hakkı ihlali olan ZORUNLU DİN DERSİNİN kaldırılmasını istiyor..
6-) Aleviler, kendi köylerine CAMİ yapılmasın istiyorlar
7-) Aleviler, Cami-Cemevi projesi ASİMİLASYONDUR, iktidar bu politikadan vazgeçsin istiyorlar.

8-) Aleviler, sadece kendileri için herhangi bir ayrıcalık istemiyorlar.. Eşit Yurttaşlık talep ediyorlar ve tüm ülke için DEMOKRASİ istiyorlar.

 

Ve herkes bilmelidir ki, bu oyun boşa çıkartılacaktır. Tayyip Erdoğan, İzzettin Doğan ve Fethullah  Gülen’in  Cemevi – Cami projesi de, Alevi dergah ve vakıflarını kapatıp  Cem Vakfına  bağlaması projesi de  gerçekleştirilemeyecektir. Bu projede sadece kimi maddi çıkarları ön planda tutan bir kaç cemevi ile cem vakfına yakın ve bizzat AKP tarafından kurulun naylon dernekler bir araya getirilebilecektir. 

 

Alevi düşmanı, asimilasyoncu R.Tayyip Erdoğan, F.Gülen hoca, İzzettin Doğan hocanın 2 Kasımda Bostancı Gösteri Merkezinde bir toplantı tertiplemiş olmaları, tamamen 3 Kasımda Kadıköy’de yapılacak olan “İnkârcılığa ve Asimilasyona Karşı Eşit Yurttaşlık ve İnanç Özgürlüğü Mitingini” baltalamaya ve katılımı düşürmeye yönelik düşmanca bir manevradır. İzzettin Hoca Efendi daha önce Ankara Sıhhiye İstanbul Kadıköy’de yüzbinlerin katıldığı mitingler öncesi de bu tür oyunlara girişmişti. Her seferinde de Alevi toplumu kendisine hak ettiği yanıtı verdi. Bu kez de vereceğinden eminim. Aleviler, Alevi toplumu ve Alevilerin dostları bu inkârcı, asimilasyoncu, işbirlikçi plana itibar etmeyecek ve Kadıköy’e akın gideceklerdir.

 

Alevi–Kızılbaşlar, Pir Sultanca direnecek ve bu Osmanlı oyununu da boşa çıkartacaklardır!

 

Erdal YILDIRIM

17 Ekim 2013

102297

Erdal Yıldıırm

Sitemize özellikle Alevilik üzerine yetkin makaleleri vardır...

Son Haberler

Sayfalar

Erdal Yıldıırm

“Cabbar”laşan Ermeni (Nubar Ozanyan)

Sonu gelmez Ermeni-Kürt düşmanlığı üzerinden yaratılan büyük korku, bilinçleri kuşatıp yürekleri tutsak almaya devam ediyor. Aradan 108 yıl geçmesine karşın Ermenilerin baskı görme, işini kaybetme vb. korkularından dolayı kendilerini inkar ederek kimliklerini gizlemelerinin trajik hikayeleri yazılmaya devam ediyor. Her an baskı görecekleri endişesiyle güvercin tedirginliği içinde yaşamaya devam ediyorlar.

Soykırımlara Karşı Direnişi Büyütelim!

 

Seçim Tavrı(Mız): Oyumuz Devrime![*]

SİBEL ÖZBUDUN-TEMEL DEMİRER

 

“Vekil inançların

raf ömrü kısadır.”[1]

 

Umudun Adı ve Devrime Çağırıydı Yılmaz Güney[1]

“Bir pratik,

bir ideolojinin aracılığıyla

ve bir ideolojinin içinde vardır.”[2]

 

Reis Çelik’in, “Düzene başkaldırmış korkusuz bir devrimci”[3] diye betimlediği Onu; hayatının her alanında uçlarda yaşayan korkusuz, sahici insanı; hakikât savaşçısı komünist Yılmaz Güney’i nasıl anlatabiliriz? Bunu çok düşündüm. Sorumun yanıtını da yine Yılmaz Güney’in üç karesindeydi…

‘ÜMÜŞ EYLÜL KÜLTÜR-SANAT’A YANITLAR[*]

 

“Kâğıda dokunan kalem,

kibritten daha çok yangın çıkarır.”[1]

 

Ümüş Eylül Kültür-Sanat/ Hasan Şahingöz (HS): Sizce yazarlık nedir? Yazarlığın ayırt edici özellikleri nelerdir? Kime, neden yazar denir?

Temel Demirer (TD): “11. Tez”ci eyleminin saflarında, “Yazmak eylemdir; yazarlık ise son saatin işçiliği,” diyenlerden ve elime her kalem alışımda Friedrich Engels’in, “El yalnızca emeğin organı olmayıp, aynı zamanda emeğin ürünüdür,” uyarısını anımsayanlardanım.

 

Ben Ölüyorsam Sizde Ölün: Seçimleri (Kılıçdaroğlu'nu Boykot)

Proletaryalar faydacıdır; yararlanmasını bilene.

Seçimler ilginç bir şey.

Herkes seçimlerin neler değiştirip değiştirmeyeceğini tartışıyor.

Ama kime göre neye göre?

Devrimcilere göre mi proletaryalara göre mi?

Şayet tartıştığımız seçimlerin sisteme karşı devrimcilerin yaşamlarında neler değiştirip değiştirmeyeceği  ise...

İnanın dün olduğu gibi bu günde seçimlerin devrimcilere karşı sistemin davranışlarında herhangi bir şey değiştirmeyeceğini herkesbiliyor..

Sistem yine devrimcileri gördüğü her yerde katletmeye çalışacak.

Nisan Güneşi Yolumuzu Aydınlatmaya Devam Ediyor

Nisan’ın 24’ü çeşitli milliyetlerden ve inançlardan işçi sınıfının, emekçilerin, ezilen yığınların öncü müfrezesi proletarya partisinin kuruluş günüdür. Aynı zamanda Marks ve Engels tarafından 1848 yılında ilan edilen Komünist Manifesto’nun Türkiye ve Türkiye Kürdistanı topraklarında yeniden yaşam suyuna kavuştuğu tarihi ifade etmektedir.

BURJUVA SEÇİMLERİ ve PROLETER TAKTİK

Bilim, ….. , isteklere ve görüşlere uygun tarzda, tek bir grubun, ya da tek bir partinin savaşım hazırlıklarına ve bilinç derecesine göre siyaseti belirleme yerine, ülkedeki bütün grupların, partilerin, sınıfların ve yığınların hesaba katılmasını emreder.[1]

Enkaz Yaratan Çürük Düzeninizi Yıkacağız; Seçim Kurtuluşunuz Olmayacak!

6 Şubat depremleri sonrasında on binlerce insan taammüden katledildi, yüz binlercesi yaralandı ve milyonlarcası temel yaşam koşullarından mahrum bırakıldı. -Bir değil, iki değil, üç değil- on binlercemiz kendileri için bir mezar haline getirilen evlerinde öldürüldü. Sadece depremler nedeniyle değil enkaz altında kurtarılmayı beklerken yardım edilmediği için donarak öldürüldü. İnsanların yardım edin çığlıklarına, “Nerede bu devlet?” haykırışları eşlik etti.

Halkın İçinde Olmak (Sentez)

Halka dair söylenenler, devrimciliğe dair biçilenler, bireye dair yapılan sorgulamalar, bir politik öznenin hayatın içinde olup olmamasına dair yapılan vurgular, sömürenler ve onların devleti, bunların siyasi iktidarı ve muhalefeti, ordusu, sivil uzantısı her şey ama her şey mücadelenin tarihiyle kıyaslandığında kısacık denilebilecek bir zaman diliminde, yoğunlaştırılmış bir şekilde tartışmaya açıldı, tüm bunlarda yeni derinlikler kazanıldı, yeni bakışlar edinildi, ufuklar genişledi, renklilik geldi.

“İstibdat”tan Kurtulmak İçin Kürdü Çağırmak!

14 Mayıs’ta yapılacak olan cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri öncesi Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, seçimlere ilişkin HDP ile bir toplantı gerçekleştirdi. Toplantı çıkışı basın önünde bir açıklama yaptılar. CHP lideri K.Kılıçdaroğlu da HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar da TBMM’nin önemine, halk iradesinin temsiliyetine dikkat çektiler! Basın önünde verdikleri mesaj “Hiçbir sorun çözümsüz değil, TBMM çatısı altında Türkiye’nin her sorununu çözmek olası…” biçiminde özetlenebilir.

Sayfalar