Pazartesi Mayıs 20, 2024

Avrupa da İbrahim olmak!

18 Mayıs 1973‘den bugüne Kaypakkaya yoldaşın işkencede katledilişinin ellinci yılı.

50 yıldır söndürülemeyen meşaledir İbrahim Kaypakkaya!! Bu yazının amacı İbrahim Kaypakkaya‘yı anlatmak değil, Onu anlatan onlarca yazı yayınlandı bu yazı da başlıktan da anlaşılacağı üzere İbrahim Kaypakkaya‘yı Avrupa‘da anan ardıllarının pratik, teorik düzlemde, Kaypakkaya‘yı nasıl andıkları? Neyi, nasıl, ne kadar anladıklarını  irdelemek  bu yazının amacı.

Bana göre Kaypakkaya‘yı yaşadığı koşullar içerisinde en iyi anlatan silah arkadaşı Muzaffer Oruçoğlu‘dur. Oruçoğlu  İbrahim‘in işkencede katledilmesinin; yani devletin Kaypakkaya düşmanlığının altını çizerken iki  temel meseleden kaynaklandığını söyler.

1.Milli mesele (Kürt meselesi)

2.Kemalizm Eleştirisi

Devrimin yolu, Cephe, vs ,vs  devrimin onlarca sorununa (genç yaşına rağmen) cevap aramış ve cevap olmuştur yoldaş Kaypakkaya.

Her meseleye yaklaşımında diyalektik bir metot görürüz. Kemalizm‘i incelerken, Kemalist hareketin hangi sınıfı temsil ettiğini incelemiştir, buradan doğruyu yakalamaya çalışmıştır. Ancak bundan dolayıdır ki; ezen ulus  şovenizminden gram  etkilenmemiş, milli mesele gibi  Türkiye  Devrimci Hareketi‘nin bugün hala üzerine fırtınalar kopartılan en önemli meselesine 50 yıl önce cevap olmuştur.

“Böyle bir öndere sahip olmak ayrıcalıktır“ sözünün altını bir kez daha çizmek gerekiyor diye düşünüyorum.

Almanya‘ya  göçün 62 yılında,n ölümsüzlüğünün 50. yılında Avrupa‘da yaşayan yerli ve göçmen emekçiler için  ne anlam taşır Kaypakkaya yoldaşın belirlemeleri? Şimdiye kadar hiç tartışılmayan  yada benim böyle bir tartışmaya şahit olmadığımdır üzerinde durmak istediğim bu mesele!

Avrupa cografyasında Kaypakkaya yoldaşı anma etkinliklerinin yapıldığı şu günlerde, Kaypakkaya yoldaş bir gece, bir kaç panelle anılabilinir mi? HAYIR! Yoldaş bir gece ve panellere sığmayacak kadar BÜYÜKTÜR!!

“Kaypakkaya’yı anmak demek,  onun görüşlerinin yılmaz savunucusu olmak demektir“ diye başlayan klasik bir söylem vardır! Evet  Avrupa  cografyasında Kaypakkaya‘yı anmak, Kaypakkaya cı olmak demek,  üretim alanında iş yerinde  örgütlenmek yerli emekçilerle dayanışmayı büyüterek en ilerici unsurlarla birleşerek yaşasın  proleterya enternasyonalizmi sloganını en güçlü şekilde haykırmak demektir!  Yaşamın her alanında yaşadığımız cografyanın sorunlarına duyarsız kalmadan sınıfın bilinci ile coğrafyamızda ve dünyada gelişen  olaylar karşısında sınıftan yana tavır koymaktır! Gençliğin yerli ve Uluslararası  Gençlik Hareketleri ile birleşmesi yaşadığı cografyanın ML hareketleri ile bütünleşmesi yaşadığı cografyanın siyasetine duyarsız değil, bizzat gençliği örgütleyen diğer uluslardan gençlerle ML hareket içinde bütünleşen bir gençlik hareketi yaratma becerisi Kaypakkaya‘yı anmak demektir!

Kısaca bedeni burada kafası Türkiye cografyasında yaşayan, mülteci devrimcilikle vakit geçirip nostalji yaşayan, üretim alanında sessiz, suya sabuna dokunmayan, işyerinde kedi, dernekte aslan kesilen bir şekilleniş  Kaypakkaya ile bütünleşemez!!

17.05.2023

İsmail.S

1786

Kaypakkaya haber

kaypakkaya haber

Son Haberler

Kaypakkaya haber

Seçim Tavrı(Mız): Oyumuz Devrime![*]

SİBEL ÖZBUDUN-TEMEL DEMİRER

 

“Vekil inançların

raf ömrü kısadır.”[1]

 

Umudun Adı ve Devrime Çağırıydı Yılmaz Güney[1]

“Bir pratik,

bir ideolojinin aracılığıyla

ve bir ideolojinin içinde vardır.”[2]

 

Reis Çelik’in, “Düzene başkaldırmış korkusuz bir devrimci”[3] diye betimlediği Onu; hayatının her alanında uçlarda yaşayan korkusuz, sahici insanı; hakikât savaşçısı komünist Yılmaz Güney’i nasıl anlatabiliriz? Bunu çok düşündüm. Sorumun yanıtını da yine Yılmaz Güney’in üç karesindeydi…

‘ÜMÜŞ EYLÜL KÜLTÜR-SANAT’A YANITLAR[*]

 

“Kâğıda dokunan kalem,

kibritten daha çok yangın çıkarır.”[1]

 

Ümüş Eylül Kültür-Sanat/ Hasan Şahingöz (HS): Sizce yazarlık nedir? Yazarlığın ayırt edici özellikleri nelerdir? Kime, neden yazar denir?

Temel Demirer (TD): “11. Tez”ci eyleminin saflarında, “Yazmak eylemdir; yazarlık ise son saatin işçiliği,” diyenlerden ve elime her kalem alışımda Friedrich Engels’in, “El yalnızca emeğin organı olmayıp, aynı zamanda emeğin ürünüdür,” uyarısını anımsayanlardanım.

 

Ben Ölüyorsam Sizde Ölün: Seçimleri (Kılıçdaroğlu'nu Boykot)

Proletaryalar faydacıdır; yararlanmasını bilene.

Seçimler ilginç bir şey.

Herkes seçimlerin neler değiştirip değiştirmeyeceğini tartışıyor.

Ama kime göre neye göre?

Devrimcilere göre mi proletaryalara göre mi?

Şayet tartıştığımız seçimlerin sisteme karşı devrimcilerin yaşamlarında neler değiştirip değiştirmeyeceği  ise...

İnanın dün olduğu gibi bu günde seçimlerin devrimcilere karşı sistemin davranışlarında herhangi bir şey değiştirmeyeceğini herkesbiliyor..

Sistem yine devrimcileri gördüğü her yerde katletmeye çalışacak.

Nisan Güneşi Yolumuzu Aydınlatmaya Devam Ediyor

Nisan’ın 24’ü çeşitli milliyetlerden ve inançlardan işçi sınıfının, emekçilerin, ezilen yığınların öncü müfrezesi proletarya partisinin kuruluş günüdür. Aynı zamanda Marks ve Engels tarafından 1848 yılında ilan edilen Komünist Manifesto’nun Türkiye ve Türkiye Kürdistanı topraklarında yeniden yaşam suyuna kavuştuğu tarihi ifade etmektedir.

BURJUVA SEÇİMLERİ ve PROLETER TAKTİK

Bilim, ….. , isteklere ve görüşlere uygun tarzda, tek bir grubun, ya da tek bir partinin savaşım hazırlıklarına ve bilinç derecesine göre siyaseti belirleme yerine, ülkedeki bütün grupların, partilerin, sınıfların ve yığınların hesaba katılmasını emreder.[1]

Enkaz Yaratan Çürük Düzeninizi Yıkacağız; Seçim Kurtuluşunuz Olmayacak!

6 Şubat depremleri sonrasında on binlerce insan taammüden katledildi, yüz binlercesi yaralandı ve milyonlarcası temel yaşam koşullarından mahrum bırakıldı. -Bir değil, iki değil, üç değil- on binlercemiz kendileri için bir mezar haline getirilen evlerinde öldürüldü. Sadece depremler nedeniyle değil enkaz altında kurtarılmayı beklerken yardım edilmediği için donarak öldürüldü. İnsanların yardım edin çığlıklarına, “Nerede bu devlet?” haykırışları eşlik etti.

Halkın İçinde Olmak (Sentez)

Halka dair söylenenler, devrimciliğe dair biçilenler, bireye dair yapılan sorgulamalar, bir politik öznenin hayatın içinde olup olmamasına dair yapılan vurgular, sömürenler ve onların devleti, bunların siyasi iktidarı ve muhalefeti, ordusu, sivil uzantısı her şey ama her şey mücadelenin tarihiyle kıyaslandığında kısacık denilebilecek bir zaman diliminde, yoğunlaştırılmış bir şekilde tartışmaya açıldı, tüm bunlarda yeni derinlikler kazanıldı, yeni bakışlar edinildi, ufuklar genişledi, renklilik geldi.

“İstibdat”tan Kurtulmak İçin Kürdü Çağırmak!

14 Mayıs’ta yapılacak olan cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri öncesi Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, seçimlere ilişkin HDP ile bir toplantı gerçekleştirdi. Toplantı çıkışı basın önünde bir açıklama yaptılar. CHP lideri K.Kılıçdaroğlu da HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar da TBMM’nin önemine, halk iradesinin temsiliyetine dikkat çektiler! Basın önünde verdikleri mesaj “Hiçbir sorun çözümsüz değil, TBMM çatısı altında Türkiye’nin her sorununu çözmek olası…” biçiminde özetlenebilir.

Vicdan ve ahlak mı dediniz? (Ertan İldan)

Aslında Türkiye'de 50 gün sonra yapılacak seçimler hakkında daha fazla konuşmak niyetinde değildim. Tüm sermayesini bu muharabe'nin sonuçlarına yatırmış ve temelde iki kutupa ayrılmış bir toplumsal psikolojide aykırı bir görüşün yankı bulmayacağını bilirim. Daha da önemlisi muhtemel bir yenilgide akli melekelerini yitirmiş ve umutlarını tüketmiş bir kesimin hışmına uğramak tehlikesi de yok değil. Oysa benim "gemileri yakmak" gibi bir mecburiyetim yok. Demokrasi, özgürlük, eşitlik ve adalet isteyen toplum kesimleri ile ilişkilerimi ve görüş alışverişimi sürdürmek isterim.

Kaypakkaya ve Kemalist Cumhuriyet

Bu yıl İbrahim Kaypakkaya’nın faşist Türk devleti tarafından katledilişinin 50. yıldönümüdür.

Ve faşist TC’nin de kuruluşunun yüzüncü yılıdır. Kaypakkaya yoldaşın siyasal yaşamı bu tekçi, inkarcı, katliamcı tarihle hesaplaşmakla geçmiştir. Hiç kuşkusuz onun analizleri yalnız geçmişi değil geleceği de içeriyor. Dolayısıyla cumhuriyetin yüz yıllık tarihini sorgularken onun görüşleri bize yol göstermeye devam ediyor.

Sayfalar