Pazar Nisan 28, 2024

Batının Sessizliği ve Devrimci Direniş Cephesi /Umut Munzur

Kürt Özgürlük Hareketini, oyalama ve aldatmaya dayalı sürdürülen tasfiyeci saldırı duvara toslamıştır. Başta Kürt gençliği olmak üzere bir bütün Kürt halkı AKP/Saray kliğinin saldırılarını hendek ve barikatlarla durdurmayı, ilan ettiği öz yönetimleri hayata geçirme pratiğini, büyük bedeller ödeyerek sürdürmektedir.  Devrimci direniş çizgisi, Kürt kasabalarını ve ilçelerini aylardır savunmaktadır.  Onbinlerce özel harekât, polis ve askerin tanklarla ve ağır silahlarla kuşatmaya aldığı Kürt kentleri muazzam bir direniş sergilemektedir.

Kürt Özgürlük Hareketini ve önderliğindeki milyonları aldatacağını düşünen AKP/Saray kliği fena halde yanılmıştır. Kürt ulusu tarihsel olarak kendi devletlerini kurmaya hiçbir zaman bu kadar yakın olmamıştır. Ülkemiz ve bölgemizdeki gelişmeler Kürtler için ciddi avantajlar sağlamaktadır. Emperyalistler arasındaki çelişmeler ve buna bağlı olarak uşak devletler arasındaki sürtüşme, saflaşma ve rol kapma uğraşlarının tamamı Kürt Özgürlük Hareketine önemli fırsatlar sunmaktadır. Bu aşamaya kadar bu fırsatlar ezilen ulusun kazanımları adına geliştirilen taktik politikalarla başarıyla değerlendirilmiştir. Bu başarı Kuzey Kürdistan’nın çeşitli ilçelerinde hendek ve barikatlarla örülen özyönetim direnişi, Rojava’da TC’nin kırmızı çizgilerini aşarak yeşile sarıya kırmızıya boyanan bölgelerin varlığıyla açıklanabilir. Her biri  Emperyalistler arası çelişmelerden yararlanarak ulusal demokratik devrimi ve direnişi yaygınlaştırmanın başarılı sonuçlarıdır.

Bugün en çok dile getirilen ve “sıradanlaşan” bir tepkiye dönüşen batıdaki sessizliktir. Batıda yaşayan Kürtler ve ilerici devrimci-demokrat güçler “batı çok sessiz” demekten öteye geçememektedir. “Batı çok sessiz” diyenlerin başında batıda yaşayanların ve batıda işçi-emekçilerin öncüsü olduğunu iddia edenlerin olması oldukça trajik bir vakadır. 

Kürt Özgürlük Hareketi’ne akıl veren, “eleştiren”, milletvekili pazarlıklarına girişenler neden misyonunu oynamamaktadır? Bu sessizliğin nedeni tek başına onların örgütsel olarak zayıflığıyla açıklanabilir mi? Ya da çok şey mi beklenmektedir?

Kürt Özgürlük Hareketinin çeşitli alanlarda ittifak ve dayanışma içerisinde olduğu Türkiye Solu’nun istinasız tüm kesimleri sessizliğin sorumlusudur. Kürt Özgürlük Hareketi, takatsiz kalmış Türkiye Solu’nun bir şeyler yapmasını beklemeden kendi öz gücüyle, bu hareketleri de kapsayacak biçimde sürece önderlik etmesi gerekmektedir. Bu anlamıyla batıdaki devrimci-demokratik dinamikleri harekete geçirecek olan Devrimci Direniş Cephesi’nin oluşturulmasına yönelik çalışmaların sürdürüldüğü kamuoyuyla paylaşılmıştır. Pratik bir kez daha göstermiştir ki; Kürt Özgürlük Hareketi batıda bu işe önderlik etme işini yapabilecek tek harekettir. Bu anlamıyla devrimci-demokratik güçleri kapsayacak şekilde bir direniş mevzisinin oluşturulması Kürt Özgürlük Hareketi’nin omuzlarındadır. Eğer Türkiye Solu’ndan birşeyler yapma beklentisi sürdürülürse büyük bir yanılgı yaşanır. Türkiye Solu’nun reformist ve devrimci tüm kesimleri “hesap soran” örgüt bildirileri ve 3-5 mahallenin birkaç caddesi ile sınırlı korsan gösterilerin ilerisinde bir “direniş” gösteremez. Bunu aşacak ne “güçleri” ne de buna önderlik edebilecek kadroları vardır. Kendi potansiyelinin çok çok gerisinde vasat düzeyde pratik sergilenmektedir.  İttifak halinde olunan Türkiye Solu, (EMEP, ESP, DHF, Partizan, SDP…), Kemalist damarın ve sosyal-şoven yaklaşımların devrimci hareketteki en belirgin örgütü Halk Cephesi’nin bile gerisinde kalan bir pratik sergilemektedir.  7 den 70’e direnen Kürt halkının yanındayız demek yetmemektedir. Kesintisiz eylem ve direniş örgütlenmeden devrimci görevler yerine getirilemez. Habercilik yapmanın ötesine geçmeyen sahiplenmenin aşılması, başta İstanbul olmak üzere batı şehirlerinde devrimci direniş çizgisinin hayata geçirilmesi gerekmektedir.  Türkiye Solu tüm kesimleri ve alanlarıyla Kürdistan’da gelişen mücadelenin batıdaki sesi olması gerekirken asgari ücret, kentsel dönüşüm, yozlaşma konser gibi gündem ve etkinliklerle zaman geçirmektedir. Bu gündemler önemsiz değildir fakat tanklarla, onbinlerce özel kuvvetle Kürt halkı kuşatılmışken “an itibariyle önemsiz” bu gündemlere zaman harcamak bu hareketler açısından “üzüntü” vericidir. Çocuklar, kadınlar, gençler sokak ortasında katledilirken, evleri barkları tank, top, havan atışlarıyla vurulurken ve tüm bu saldırılara karşı muazzam deneyimlerle dolu bir direniş sergilenirken, batıda asgari ücret gündeminde olduğu gibi “üçün beşin peşine düşmenin” nasıl bir açıklaması olabilir.

 Esas ve ana gündem Kürdistan’da süren saldırılar ve direniş olmalıdır. Zaten yetersiz olan güçlerin farklı gündemlerle zaman tüketmesinin “an itibariyle” faydadan çok zararı vardır. Türkiye Devrimci Hareketi tüm alanları ve güçleriyle Kürdistan’a kilitlenmelidir. Saldırganlık dizginlerinden boşalmışçasına batı şehirlerini vurduğunda buna hazırlıksız olan devrimci güçlerin dağılması ve yetersiz kalması kaçınılmazdır. HDP binaları, Kürtlere ait işyerleri ve evlerine yönelik devlet merkezli sivil faşist güruhun saldırıları henüz yeni olmuştur. Prova havasında ve “kontrol”lü yapılan bu saldırıların daha kapsamlısının yapılması ciddi bir olasılık olarak durmaktadır. Saldırıların kapsamı genişletilerek devrimci güçlerin faaliyetlerini sürdürdüğü belli başlı mahalleleri hedefleyecektir. Kürtlerin ve Alevilerin ortak yaşadığı bu mahallerde olası saldırılara karşı devrimci bir hazırlığın yapılarak öz savunmanın oluşturulması gerekmektedir. 

 Kürt Özgülük Hareketi ülkemizdeki demokrasi ve özgürlük mücadelesinin en aktif gücü olarak sürece önderlik edecek olan Devrimci Direniş Cephesi’nin oluşturulmasına yönelik çalışmaları oldukça anlamlı ve önemlidir. Batıda yaşayan devrimci-demokrat kişilerin, grupların, örgütlerin, Kürtlerin ve Alevilerin,  Devrimci Direniş Cephesi etrafında kenetlenmesi gerekmektedir.   

          Umut Munzur 

44227

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Son Haberler

Sayfalar

Misafir yazarlar

Emperyalizm Üzerine Notlar -2

“Motor Üretimi Yoksa, Emperyalizm De Yoktur”

Soru: 2 -Türkiye'nin kendi tekniği (gelişmiş sanayisinin) yoktur. Örneğin bir motor bile yapamamaktadır. (Marksist Teori'nin Almanya-Frankfur'da 24 Şubat 2024"de düzenlediği "Lenin Dünyaya Bakmak" Sempozyumu tartışmalarından)

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: Partimiz Savaşımızı Aydınlatmaya Devam Ediyor: Ona Omuz Ver! Güç Kat!

Ailevi sorunlar, geçim derdi, gelecek kaygısı, hayaller, yaşanmışlıklar, günden güne ömrün tükenmesi ve sonuç olarak hiçbir şey yaşamadığını farkettiğin ve yüreğine bir acının gelip oturduğu an... bunu ikimize kendime armağan ediyorum. Dost varmı ki şu zaman da derdini alıp vuracak sırtına ..ve biz nelerden uzak kalmışız haberimiz yok...şimdi ki dostluklarda ne duman ne tüten var

TKP-ML MK: TKP-ML, 52 YAŞINDA!

“Daha Sıkı, Daha Sağlam, Daha Kararlı Bir Savaş” İçin Israr ve Sebatla!

Mao Zedung yoldaşın önderliğindeki Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin dünyayı sarsan fırtınaları içinde, coğrafyamız sınıflar mücadelesinin bir ürünü olarak doğan partimiz TKP-ML, 52 yaşında!

Emperyalizm Üzerine Notlar

Uzun bir zamandan beri emperyalizm üzerine makaleler yazıyorum, konferanslar veriyor, panellere katılıyorum. Bir de „Emperyalist Türkiye“ adlı kitabım yayınlandı. Bu kitapta'da Türk devletinin emperyalistleştiğini ve emperyalist bir devlet haline geldiğini; ekonomik, siyasi ve askeri olarak değerlendiriyorum.

Katıldığım seminer, panel, konferans ve çeşitli konuşma ortamlarında, yeni emperyalist ülkeler konusunda bana bir çok sorular soruldu, benim tezlerime karşı karşı tezler ileri sürüldü. Bir çoğu tezlerimi onaylarken, çoğunluk tezlerimi reddetti.

Patika, Politika mı Arıyor Yoksa..

"Başkası olma kendin ol

Böyle çok daha güzelsin"

Anasının kuzusu

Ciğerimin köşesi"

Marifet  solun sağıyla başarılı olmak değil ki.

Afyon, antalya, istanbul, ankara...

İmamoğulları, yavaşlar, böcekler... falanlar filanlar.

Sanki seçimleri kaybettiren  sol gibiymiş gibi

Sanki seçimleri kaybettiren de parlamentizm gibiymiş gibi

Hiç kimse zafer kazanan solun sağı karşısında solu ve parlamentizmi dahil ağzına almıyor.

Proletarya chp'nin sağını satın almış gibi.

Lenin’in Ölümünün 100. Yılı Anısına: Lenin’de Kararlılık ve İki Çizgi Mücadelesi SBKP’de İki Çizgi Mücadelesi*

Rusya’da Marksist gruplar ortaya çıkamadan önce “devrimci” çalışmayı Narodikler yürütüyordu. Narodniklerin Çar’a karşı verdikleri mücadelede temel aldıkları sınıf köylülerdi. Rusya’da kapitalizm geliştikçe işçi sınıfı da gelişip büyümesine rağmen Narodnikler işçi sınıfını değil köylülüğün temel alınmasını savunuyor ve ancak köylülüğün Çar’ı ve toprak ağalarını devirebileceğini savunuyorlardı. Narodnikler bireysel “terörü” savunuyor ve bunun geniş halk yığınları üzerinde büyük etkiler yaratacağını düşünüyorlardı. İşçi sınıfının partisinin kurulmasına karşı çıkıyorlardı.

Hepimiz Mazlum’a borçluyuz:Garabet Demirci

 

Devrimciliği Yaşam Tarzına Dönüştürelim

Bizim gücümüz, haklılığımız ve meşruluğumuzda; olayları, olguları diyalektik- materyalist bakış açısıyla ele almamızda yatıyor.

TKP-ML Merkez Komitesi : Newroz Piroz Be!

İmha, İnkar ve Asimilasyona; İşgal ve İlhaka; Sömürüye, Açlığa, Yoksulluğa, ve Faşizme Karşı

İsyan, Direniş, Serhildan!

Newroz, coğrafyamızda binlerce yıllık sınıflı toplumlar tarihinde sömürülen, ezilen, baskı gören halkların zalimlere, sömürücülere karşı isyanının simgesidir. Günümüzde de başta Kürt halkı olmak üzere bütün ezilen halkların, zalimin zulmüne karşı isyan ve direnişinin, Demirci Kawa’nın isyanının zalim ve katliamcı Dehaklar karşısında yükseltilmesinin, isyan ateşlerinin dört bir yanda yakılmasının adı olmuştur.

Oylar SADET'E.... Oylar DEVA'YA... Oylar İYİ PARTİ'ye....

"Bindik bir alamete gideyoz kıyamete."

Aklımızın sınırlarının zorlandığı günlerde geçiyoruz.

İlemde bir partiye oy verecekseniz....

Sanki iyi parti sizi öldürüyorda chp sizi öldürmüyorsa(?)...

Niye oy verdiğiniz millet ittifakı'nın parlamentizmden vaz geçmemiş paydaşlarından biri de olmaya.

Ve Bakırhan buyurdu: " İstanbul'da kent uzlaşısı sağladık" diye

Ve Sakık buyurdu: "CHP'ye oy yok." diye.

Ve ..

Kadınlar ve İşçiler

Kadınlar neden, niçin ve nasıl eziliyor, neden cinsiyet ayrımcılığın en temel ve en tepe noktasında yer alıyor, neden öldürülüyor neden erkek baskısı kadın üzerinde şiddetleniyor vb. soruların yanıtı ile; işçiler neden, niçin ve nasıl sömürülüyorsa verilecek yanıtlar aynı yerde arandığında, kadının kurtuluşu sorununa, daha genel anlamda ise işçi sınıfı ve emekçilerin kurtuluş sorununa daha doğru yaklaşılmış olacaktır.

Sayfalar