Cumartesi Nisan 27, 2024

Bitip Tükenmeyen İçten Sesleniş: Orhan Velİ Kanık.

 

“Deli eder insanı bu dünya; Bu gece, bu yıldızlar, bu koku, Bu tepeden tırnağa çiçek açmış ağaç.”[1]

Şiirin en kendine has şairlerinden, yaramaz çocuğuydu. Şiirleri gibi hep genç kaldı; ölmedi.

Ve 14 Nisan 2014’de 100’üncü kez doğdu Orhan Veli Kanık.

Onu hep 36 yaşında biliyoruz bilmesine de, meğer O, 100 yaşına gelivermiş. 

Ama hâlâ öyle genç, öyle yeni, öyle sıcak, öyle yaratıcı ki... 

* * * * *

Kimileri inkâr etmeye kalkışsa da, şiir tarihindeki büyük değişimi başlatanların başında gelir Orhan Veli... Onu, belki de en iyi Oktay Rifat anlatır, “Birkaç neslin belki arka arkaya başarabileceği bir değişmeyi o birkaç yılın içinde tamamladı,” diye…

Orhan Veli, şair denildiğinde kalabalıkların aklına ilk gelendir. Çünkü o, “Üzerinde en çok durulmuş, zaman zaman alaya alınmış, zaman zaman kendini kabul ettirmiş, tekrar inkâr, tekrar kabul edilmiş; zamanında hem iyi hem kötü şöhrete ermiş bir şairdir” der Sait Faik… 

Sait Faik, Orhan Veli’yi şöyle çizer: “İki incecik bacak, kısaca bir trençkot, kanarya sarısı bir kaşkol, müselles (üçgen) bir yüz, şişirilmiş bir göğse benzeyen bir sırt, -denebilirse- ergenlik bozuğu bir yüz: İşte görünüşte Orhan Veli.”[2]

Garip akımının kurucularındandı Orhan Veli (Oktay Rifat ve Melih Cevdet ile birlikte)…

“Garipçiler, şiirde her türlü kurala ve önceden belirlenmiş kalıplara karşı çıkıp kuralsızlığı kural edinmişlerdi...”[3]

* * * * *

Mesela “Mirovê ku gotınê beredayî dikê mîna jamê ye, ji ber nav vala bûnê, jê zêde deng derdikeve/ Boş konuşan insan çana benzer, içi boş olduğu için çok ses çıkartır,” diye haykıran Onun şiirleri…

‘Gün Olur’un, “Gün olur, alır başımı giderim,/ Denizden yeni çıkmış ağların kokusunda./ Şu ada senin, bu ada benim,/ Yelkovan kuşlarının peşi sıra…/ Dünyalar vardır, düşünemezsiniz;/ Çiçekler gürültüyle açar;/ Gürültüyle çıkar duman topraktan…/ Hele martılar, hele martılar,/ Her bir tüylerinde ayrı telaş!/ Gün olur, başıma kadar mavi;/ Gün olur başıma kadar güneş;/ Gün olur, deli gibi,” dizelerindeki kadar özgürlükçü…

‘Sizin İçin’in, “Sizin için, insan kardeşlerim,/ Her şey sizin için;/ Gece de sizin için, gündüz de;/ Gündüz gün ışığı, gece ay ışığı;/ Ay ışığında yapraklar;/ Yapraklarda merak;/ Yapraklarda akil;/ Gün ışığında bin bir yeşil;/ Sarılar da sizin/ için, pembeler de;/ Tenin avuca değişi,/ Sıcaklığı,/ Yumuşaklığı;/ Yatıştaki rahatlık;/ Merhabalar sizin için;/ Sizin için limanda sallanan direkler;/ Günlerin isimleri,/ Ayların isimleri,/ Kayıkların boyaları sizin için;/ Sizin için postacının ayağı,/ Testicinin eli;/ Alınlardan akan ter,/ Cephelerde harcanan kurşun;/ Sizin için mezarlar, mezar taşları,/ Hapishaneler, kelepçeler, idam cezaları;/ Sizin için;/ Her şey sizin için,” dizelerindeki kadar eleştirel gerçekçi…

‘Bizim Gibi’nin, “Arzulu mudur acaba/ Bir tank, rüyasında/ Ve ne düşünür tayyare/ Yalnız kaldığı zaman?// Hep bir ağızdan şarkı söylemesini/ Sevmez mi acaba gaz maskeleri/ Ay ışığında?// Ve tüfeklerin merhameti yok mudur/ Biz insanlar kadar olsun?” dizelerindeki kadar anti-militarist… 

‘Lakırdılarım’ın, “Allah varsa eğer,/ Başka bir şey istemem ondan./ Bununla beraber istemem/ Ne Allahın olmasını,/ Ne de işimin/ Allaha kalmasını,” dizelerindeki kadar kuşkucu…

‘Sol Elim’in, “Sarhoş oldum da/ Seni hatırladım yine;/ Sol elim,/ Acemi elim,/ Zavallı elim,” dizelerindeki kadar eleştirel solcu… 

‘Bayram’ın, “Kargalar, sakın anneme söylemeyin!/ Bugün toplar atılırken evden kaçıp/ Harbiye nezaretine gideceğim./ Söylemezseniz size macun alırım,/ Simit alırım, horoz şekeri alırım;/ Sizi kayık salıncağına bindiririm kargalar,/ Bütün zıpzıplarımı size veririm./ Kargalar, ne olur anneme söylemeyin!” dizelerindeki kadar çocuksu içtenlikle toplumcuydu…

‘Pırpırlı Şiir’in, “Uyandım baktım ki bir sabah/ Güneş vurmuş içime,” dizelerindeki kadar insana aitti…

‘Tahattur’un, “Alnımdaki bıçak yarası/ Senin yüzünden;/ Tabakam senin yadigârın;/ ‘İki elin kanda olsa gel’ diyor/ Telgrafın;/ Nasıl unuturum seni ben,/ Vesikalı yârim?” dizelerindeki kadar tutkulu aşık…

‘Gözlerim’in, “Gözlerim,/ Gözlerim nerede?// Şeytan aldı, götürdü; / Satamadan getirdi.// Gözlerim,/ Gözlerim nerede?” dizelerindeki kadar hülyalı…

‘Anlatamıyorum’un, “Ağlasam sesimi duyar mısınız,/ Mısralarımda;/ Dokunabilir misiniz/ Gözyaşlarıma, ellerinizle?/ Bilmezdim/ Şarkıların bu kadar güzel,/ Kelimelerin kifayetsiz olduğunu/ Bu derde düşmeden önce./ Bir yer var, biliyorum;/ Her şeyi söylemek mümkün;/ Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;/ Anlatamıyorum,” dizelerindeki kadar kadar içten…

‘Macera’nın, “Ne yardan geçerim, ne senden/ Ne denizlerden, ne gökyüzünden,” dizelerindeki kadar kadar bağlanmış…

‘İstanbul’u Dinliyorum’un, “İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı;/ Önce hafiften bir rüzgâr esiyor;/ Yavaş yavaş sallanıyor/ Yapraklar, ağaçlarda;// Uzaklarda, çok uzaklarda,/ Sucuların hiç durmıyan çıngırakları;/ İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı.// Çekiç sesleri geliyor doklardan,/ Güzelim bahar rüzgârında ter kokuları;// İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı/ Bir kuş çırpınıyor eteklerinde;/ alnın sıcak mı değil mi, biliyorum;/ Dudakların ıslak mı değil mi, biliyorum;/ Beyaz bir ay doğuyor fıstıkların arkasından/ Kalbinin vuruşundan anlıyorum;/ İstanbul’u dinliyorum,” dizelerindeki kadar delicesine duyarlı…

‘Delikli Şiir’in, “Cep delik cepken delik/ Yen delik kaftan delik/ Don delik mintan delik/ Kevgir misin be kardeşlik,” dizelerindeki kadar kadar meteliksizdi…

Ve nihayet ‘Eskiler Alıyorum’un, “Eskiler alıyorum/ Alıp yıldız yapıyorum/ Musiki ruhun gıdasıdır/ Musikiye bayılıyorum…/ Şiir yazıyorum/ Şiir yazıp eskiler alıyorum/ Eskiler verip Musikiler alıyorum.../ Bir de rakı şişesinde balık olsam,” dizelerindeki kadar kadar şairdi…

* * * * *

13 Nisan 1914 tarihinde, İstanbul’da doğan Orhan Veli Kanık’ın, “Nüfus kağıdı” da denilen kimliğinin kopyasına göre, adı Ahmet Orhan’dır. Babasının adı Veli olduğundan, soyadı kanunundan (1934) önce Orhan Veli olarak tanındı. Aynı kaynağa göre 13 Nisan 1914 pazartesi günü İstanbul’un Beykoz semtine bağlı Yalıköy’de bulunan İshak Ağa yokuşundaki Çayır Sokağı’nda 9 numaralı konakta doğmuştur.

Cumhurbaşkanlığı Armoni Orkestrası şefi, klarnet üstadı Mehmet Veli Kanık ile Fatma Nigar Hanım’ın ilk çocuklarıdır. Mizah yazarı Adnan Veli Kanık’ın ağabeyi olan şairin, Füruzan (Yolyapan) adlı bir de kızkardeşi vardı. 1921’de Galatasaray Lisesi’ne gönderildi. Dördüncü sınıfa kadar bu okula devam ettikten sonra, 1925’te babasının tayini nedeniyle, ailesiyle birlikte Ankara’ya taşındı.

Okula Beşiktaş’ta Akaretler İlkokulu’nda başlayıp ertesi yıl Galatasaray Lisesi’nin ilk bölümünde yatılı oluşu, bu okul mezunu ve öğretmeni şairlere bir selam gibidir. 

Babasının Ankara’ya atanması Ankara’da okurken Ahmet Hamdi Tanpınar’la Rıfkı Melûl Meriç’in öğrencisi olmasını sağladı. Liseyi bitirdiği yıl, İstanbul Üniversitesi’nde Felsefe Fakültesi’ne girişi (hatta Talebe Cemiyeti Başkanı seçilişi) kaynaklarda akıl karıştıracak tarih farklılıkları, karışıklıklar gösterir. O yüzden kendi yaptığı özet kullanılmalı: “1 yaşında kurbağadan korktum. 9 yaşında okumaya, 10 yaşında yazmaya merak sardım. 13’te Oktay Rıfat’ı, 16’da Melih Cevdet’i tanıdım.” Orhan Veli Kanık, günün şiirde “devrim” denilecek değişiklikleri birlikte yapacağı arkadaşlarını bulmuştur. 

1933 yılında İstanbul’a geri döndü ve İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesinin Felsefe Bölümü’ne devam etti. 1936’da, lisans eğitimini bırakmaya karar verdi ve ertesi yıl Ankara’ya geri döndü. Başkentte bir süre, PTT Genel Müdürlüğü Telgraf İşleri Reisliği Nizamlar Bürosu’nda memurluk yaptı.

II. Dünya Savaşı nedeniyle uzatılan askerlik görevini, 1945 yılında, yedek subay rütbesiyle tamamlayan Orhan Veli, Ankara’ya dönerek Milli Eğitim Bakanlığı Tercüme Bürosu’nda tercümanlık yapmaya başladı. Burada Azra Erhat, Oktay Rıfat ve Erol Güney ile birlikte ortak çeviri çalışmaları yürütürken, 1947 yılında, Reşat Şemsettin Sirer’in Milli Eğitim Bakanı olmasıyla birlikte, yeni bakanlık yönetimini “antidemokratik ve tutucu” davranmakla suçlayarak görevinden istifa etti. Hemen ardından, Mehmet Ali Aybar tarafından yayımlanan, Hür ve Zincirli Hürriyet adlı gazetelerde, siyasal, sosyal, kültürel ve edebi konular üzerine eleştirel yazılar kaleme almaya başladı. 1948 yılında ise, bir süre, Ulus gazetesinde, Yolcu Notları başlığı altında makaleler yazdı.

Murat Yalçın’ın anlatımıyla Orhan Veli, “Lise mezunu, üniversiteye kaydolmuş ama gitmemiş. Memurluğunda dört defa işten uzaklaştırılmış, maaşına haciz gelmiş. Okulla, kurumlarla, işle alâkâsı hiç olmamış. Askerde de kaçıp kaçıp Salim adında salaş bir meyhaneye gidiyormuş. ‘Herkes gider talime ben giderim Salim’e’…” 

1944 yılında Muvaffak Sami Onat’a yazdığı mektubunda kendini şöyle tanıtıyor Orhan Veli:

“1914’te doğdum, 1 yaşında kurbağadan korktum. 2 yaşında gurbete çıktım. 

Yedisinde mektebe başladım. 9 yaşında okumaya, 10 yaşında yazmaya merak sardım. 

13’te Oktay Rifat’ı, 16’da Melih Cevdet’i tanıdım. 17 yaşında bara gittim, 18’de rakıya başladım. 19’dan sonra avarelik devrim başlar. 20 yaşından sonra da para kazanmasını ve sefalet çekmesini öğrendim. 25’te başımdan bir otomobil kazası geçti. Çok âşık oldum. Hiç evlenmedim. Şimdi askerim.”

Eserlerinin yayımlanmasında ve sergide emeği büyük olan Yücel Demirel de “En rahat ettiği dönem askerlik” diyor: “Askerde çok eğlenmiş, keyif sürmüş. En tasasız dönemi. Çünkü hayatı sıkıntı ve parasızlıkla geçiyor.”

10 Kasım 1950 gecesinde, onarım için kazılmış, ancak üzeri kapatılmamış bir çukura düşerek ayağını incitti. Ardından İstanbul’a dönen şair, bir arkadaş ziyareti esnasında aniden fenalaşması üzerine kaldırıldığı Cerrahpaşa Hastanesi’nde, 14 Kasım 1950 tarihinde beyin kanaması sonucu girdiği komada hayatını kaybetti.

“Urumeli Hisarı’na oturmuşum, Oturmuş da bir türkü tutturmuşum” diyen Orhan Veli’yi arkadaşları Rumelihisarı Mezarlığı’ndan başka bir yere gömmeyi düşünmezler. Mezar taşına sadece “Orhan Veli 1914-1950” yazılır. 

Ve nihayet, kendisini şöyle anlatır dizelerinde O...

“Ben Orhan Veli,/ ‘Yazık oldu Süleyman Efendi’ye’/ Mısra-ı meşrunun mübdii.../ Duydum ki merak ediyormuşsunuz/ Hususi hayatımı,/ Anlatayım:/ Evvelâ adamım, yani/ Sirk hayvanı falan değilim./ Burnum var, kulağım var,/ Pek biçimli olmamakla beraber.

Evde otururum,/ Masa başında çalışırım./ Bir anne bir de babadan dünyaya geldim./ Ne başımda bulut gezdiririm,/ Ne sırtımda mühr-ü nübüvvet./ Ne İngiliz kralı kadar/ Mütevazıyım,/ Ne de Bay Celâl Bayar’ın/ Ahır uşağı kadar aristokrat./ Ispanağı çok severim./ Puf böreğine hele/ Bayılırım./ Malda mülkte gözüm yoktur./ Vallahi yoktur.

Yayan dolaşırım,/ Mütenekkiren seyahat ederim./ Oktay Rifat’la Melih Cevdet’tir/ En yakın arkadaşlarım./ Bir de sevgilim vardır, pek muteber;/ İsmini söyleyemem,/ Edebiyat tarihçisi bulsun…”[4]

* * * * *

Sevgili(si)… dedik…

Orhan Veli’nin, 1947 ile 1950 arasında, Nahit Hanım ile yaşadığı aşkın belgesi mektupları, ‘Yalnız Seni Arıyorum’ başlıklı yapıttadır…

Zeynep Oral’ın, “Güzeldi, akıllıydı, zekiydi” diye betimlediği Nahit Hanım’a sırılsıklam tutkundu O; hatta şunları kaleme alacak kadar:

“Canım sevgilim, tekrar ne zaman buluşacağız? Arzum, ümidim, zevkim, neşem, her şeyim sensin. Ancak senin yanında bahtiyar oluyorum. Hiç ayrılmadan yaşayacağımız gün gelmeyecek mi? Sen bu arzumun ebedi olacağına inanmak istemiyorsun (...) Sevdiğim, hoşlandığım, arzuladığım, güzel bulduğum, eşsiz şekilde güzel bulduğum tek kadın sensin. Hep senin yanında olmak, sonunda da senin yanında ölmek istiyorum. Bu sözlerimi mübalağa sanma. Duyduklarımı anlatamıyorum bile. Ben senin hayranın, esirinim. Her şeyinin hayranı, her şeyinin esiri. Yüzünün, saçlarının, vücudunun, kokunun, sıcaklığının, her şeyinin. (...)

Diyordun ki ‘Ben başkalarından ne mektuplar aldım’. Ama ne çare ki onlar mektup, benimki hakikât. İş mektup yazmaya kalsa, yani mesele sadece bir edebiyat meselesi olsa ben de bir şeyler söyleyebilirim. Ama mesele benim için bir edebiyat meselesi değil. İşte bunun için değil mi zaten mektup yazmaya kalktığım zaman, elimden, duyup düşündüklerimi çırılçıplak söylemekten başka hiçbir şey gelmiyor...”[5] 

Sırılsıklam aşık ve meteliksizdi. 

Orhan Veli’nin halk tarafından sevilmesi ve sahiplenilmesi, halkının eskiye dayanan şiir sevgisi kadar, şiirlerinde gündelik olanı, sıradan insanları gündelik dille aktarması da etkilidir. Öykücülükte Sait Faik’te gördüğümüz bu yalınlık ve insan sevgisi şiirde Orhan Veli ile hayat bulmuştur.

Mesela Ahmet Haşim, “Göllerde bu dem bir kamış olsam” mı dedi, Orhan Veli, “rakı şişesinde balık olsam” diyordu. Haşim, “Cânân ki gündüzleri gelmez/ Akşam görünür havz üzerinde” mi dedi, Orhan Veli, “Canan ki gündüzleri gelmez/ Geceleri hiç gelmez” deyiveriyordu. 

O, sanatla edebiyatı birbirinden ayırdığını söylerken; şiiri sanata sokar, öyküyü ise roman ve tiyatro ile birlikte edebiyata…

Orhan Veli, “Fikir sanatta yer alamıyor. Ama edebiyat fikre dayanıyor” diye açıklardı edebiyatla sanatın farkını. “Bu itibarla edebiyatın halk kitlelerine bir şeyler söylemesi lazım. Okur- yazarları halka doğru götüren bir edebiyat isterim. Yani edebiyatın çoğunluğa hitap etmesini istiyorum. Çoğunluk okuyup anlamalıdır. Anlayabilmesi için de edebiyatta kendi meselelerinden bahsedilmesi lazım. Bugünkü dünyada, çoğunluğu fakir halk teşkil ediyor. Demek ki edebiyat da onların edebiyatı olacaktır.”

Gerçekten de Rıfat Ilgaz’ın, “Orhan Veli toplumcu gerçekçiydi,” demesi boşuna değildir…

Evet O, ‘Garip’çiliği üzerine birçok eleştiriye maruz kalsa da, “Yeni, değişik bir şiir (ile)… şiirin ‘insanın beş duyusuna değil, kafasına hitap eden bir sanat’ olduğu söyleniyor. Şairanelik reddediliyor. Geleneksel şiir anlayışına, ölçüye, uyağa karşı çıkılıyor”du.[6]

* * * * *

36 yaşında giden Orhan Veli, ardında unutulmaz dizeler, sözler bıraktı… 

Onun için “Orhan, genellikle güzel giyinirdi. Zarif bir adamdı. Hep ondan beklenmeyen şeyler yapardı, insanı şaşırtmayı çok severdi” diye anlatmış yakın arkadaşı Erol Güney. 

Orhan Veli kısacık yaşamına onca eseri, çeviriyi sığdırmasıyla, yaşam biçimini değiştirecek nitelikteki kararlarıyla, yapıp ettikleriyle hep şaşırtır.”[7]

“Şaşırtmak” Orhan Veli’nin şiirinin de temel özelliğidir. 

Hangimiz bizi şaşırtan bir Orhan Veli dizesinde aşık olmadık, hangimizin gözleri dolmadı? 

Aşkı, ayrılığı, yalnızlığı anlattığı şiirlerinde hangimiz kendimizden bir şeyler bulmadı? 

Hangimiz paylaşmadı aynı duyguyu Onunla? 

“Hayatta olduğun için sevin, hayatı sev, hayatı sevdir, derdi,”[8] Orhan Veli; bitip tükenmeyen içten seslenişiyle…

İş bu nedenle de yalnızca büyük bir şair değil, şiirle hayatın ne denli iç içe, bir arada yaşayan şeyler olduğunu göstermesiyle de benzersizdir.

18 Ağustos 2014 11:40:06, Çeşme Köyü.

N O T L A R 

[*] Patika, No:87, Ekim/ Kasım/ Aralık 2014… 

[1] Orhan Veli.

[2] Sennur Sezer, “Çok Âşık Oldu; Hiç Evlenmedi”, Radikal Kitap, Yıl:10, No:571, 24 Şubat 2012, s.14-15.

[3] M. Şeref Özsoy, “Garipçiler 100 Yaşında”, Radikal Kitap, Yıl:13, No:677, 7 Mart 2014, s.20-21.

[4] Hikmet Altınkaynak, Toroslu Kitaplığı, Çağdaş Türk Şiiri, Toroslu Kitaplığı, 2003.

[5] Orhan Veli, Yalnız Seni Arıyorum, YKY., 2014.

[6] Metin Celal, “Çok Yaşa Büyük Usta!”, Cumhuriyet, 12 Mart 2014, s.15.

[7] Metin Celal, “Orhan Veli’yi Göreceksin ‘Sakın Şaşırma’…”, Cumhuriyet, 9 Nisan 2014, s.15.

[8] Bülent Çetiner, “Orhan Veli veya İroninin İyimserliği”, Güney, No: 68, Nisan - Mayıs - Haziran 2014, s.37.  


78769

Temel Demirer

Hakkında

Objektifiz ama tarafsız değiliz. Tarafsız olmak korkaklıktır. Çünkü insan doğru ve yanlış arasında tarafsız olamaz.BiyografiKendimden söz etmenin pek anlamlı ve “şık” olmadığına inanan biri olarak çok düşündüm...
Ne yazacağımı kestiremedim...
Ve nihayet şunları diyebilmenin en doğrusu olduğuna karar kıldım...
“İnsana ait hiçbir şey bana yabancı değil,” diyen(lerden);
dünyaya aşağıdan bakan(lardan);
kendi kuşağımla müthiş bir serüveni yaşayan(lardan);
yaşadıklarımdan asla pişman olmayan(lardan);
ve hatta yaşadıklarımı yaşamış olmayı bir onur ve şans addeden(lerden);
John Maxwell’in, “İnsanlar, onları ne kadar umursadığımızı bilmedikçe, ne kadar bildiğimizi umursamazlar...”; Bertolt Brecht’in, “Yenilgilerimiz, rezalete karşı savaşa katılanlarımızın yeterince kalabalık olmadığından başka bir anlama gelmez”; V. İ. Lenin’in, “Silah kullanmasını öğrenmeyen, silah elde etmeye çalışmayan bir ezilen sınıf, ancak köle muamelesi görmeye layıktır,” sözlerine müthiş değer veren(lerden);
sevdasız kavga, kavgasız sevda olmaz diyen(lerden);
bir afet-i devrana aşık olan(lardan);
hâlâ “tek yol devrim” gerçeğine bağlı olan(lardan);
ve nihayet “Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek!” diyen(lerin) safındaki sıradan, vasıfsız, herhangi biriyim...
54 tevellütlüyüm... Kemal’den olma Necla’dan doğmayım... Çorum ili Kale mahallesi nüfusuna kayıtlıyım...
Okur yazarım...
Ve nihayet hâlen “sakıncalı” dedikleri(nden) ve GBT’lerindeyse sabıkalıyım...
11.01.2004 14:32:09, Ankara.

TÜRKİYE’DE YAYINLANAN KİTAPLARIM

* GÖZ GÖRMEZ BİLİNÇ GÖRÜR, Hazırlayan: Mehmet Özer, Nota Bene Yay., 2012, 152 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* ORTADOĞU: YALANCI BAHAR, Derleyen: Babür Pınar-Recai Ulutaş, Nitelik Kitap, 2012, 448 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* ALMANAK-2009 ANALİZLERİ, Sosyal Araştırmalar Vakfı Kitaplığı, İstanbul-2011, 434 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* BEYOND GLOBALIZATION – WORLD LEARNING/ INTERNATIONAL HONORS PROGRAM TURKEY READER 2011/12, Derleyenler: Yücel Demirer - Sibel Özbudun, 2011, 476 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif), (“Geopolitics of Turkey in the US-EU-Mideast Triangle”- Temel Demirer)


* EMPERYALİZM VE ULUSAL SORUN, Derleyen: Babür Pınar-Muzaffer İlhan Erdost, Nitelik Kitap, 2011, 335 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* İSMAİL BEŞİKÇİ, Derleyenler: Barış Ünlü-Ozan Değer, İletişim Yay., 2011, 589 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* SESİNİ YİTİREN ŞEHİR SİVAS, Editör: Mehmet Özer, Çankaya Belediyesi Yay., Temmuz 2011, 304 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* ALMANAK-2009 ANALİZLERİ, Sosyal Araştırmalar Vakfı Kitaplığı, İstanbul-2010, 659 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KRİZ, KAPİTALİZM, İSYAN, Ütopya Yay., 2010, 559 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KRİZ VE HAYAT YAZILARI: BİR TAŞ DA SİZ ATIN, Ütopya Yay., 2010, 464 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* ASLOLAN DEVRİMİN GÜNDEMİDİR, Kaldıraç Yay., 2010, 784 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* TEKEL DİRENİŞİ DERSLERİ 2010-SENDİKALARIMIZI GERİ ALACAĞIZ, Kaldıraç Yay., 2010, 206 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* LATİN AMERİKA: İSYAN HEP VARDI!, Sibel Özbudun (der.), Kaldıraç Yay., Ocak 2010, 661 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KUŞATMAYI YARMAK: EĞİTİM, BİLİM VE AYDINLAR, Kaldıraç Yayınevi, Ekim 2009, 392 sayfa, Temel Demirer-Sibel Özbudun.


* ALMANAK-2008 ANALİZLERİ, Sosyal Araştırmalar Vakfı Kitaplığı, İstanbul-2009, 608 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* HAK(SIZLIK), HUKUK(SUZLUK) MU? “SUÇUMUZ İNSAN OLMAK”!, (Sibel Özbudun’un önsözüyle), Kardelen Yay., Nisan 2009, 365 sayfa, Temel Demirer.


* HRANT’IN KATİL(LER)İ… (Sait Çetinoğlu’nun önsözüyle), Pêrî Yayınları, Şubat 2009, 336 sayfa, Temel Demirer.


* LİBERALİZM/MUHAFAZAKÂRLIK KISKACINDA KADIN, Kaldıraç Yayınevi, Şubat 2009, 237 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* ALMANAK-2007 ANALİZLERİ, Sosyal Araştırmalar Vakfı Kitaplığı, İstanbul-2008, 456 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* “HAYIR, EVET’TEN ÖNCE GELİR”! HUKUK(SUZLUK) YAZILARI, Ütopya Yay., Mayıs 2008, 496 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* “SÖYLENECEK YALAN KALMADI” İNSAN HAK(SIZLIK)LARI, Ütopya Yay., Mayıs 2008, 510 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* LATİN AMERİKA’DA İSYANIN TARİHİ, Hazırlayan: Sibel Özbudun, Ütopya Yay., 2008, 549 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KÜRESEL KAPİTALİZMİ MEŞRULAŞTIRAN SÖYLEMLER, Editör: Fikret Başkaya, Özgür Üniversite Kitaplığı: 67, Maki Yay., 2008, 218 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* YABANCILAŞMA VE..., Ütopya Yay., 2008, 316 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)
* ALMANAK-2006 ANALİZLERİ, Sosyal Araştırmalar Vakfı Kitaplığı, İstanbul-2007, 654 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* MİLLİYETÇİLİK, YURTSEVERLİK VE SOL, Editör: Fikret Başkaya, Özgür Üniversite Kitaplığı: 65, Maki Yay., 2007, 212 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* LATİN AMERİKA’DAKİ GELİŞMELER, TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Ankara Şubesi, Ankara-2007, 34 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KÜRESELLEŞME, KADIN VE ‘YENİ’-ATAERKİ, Ütopya Yayınevi, Ankara-2007, 228 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* İMPARATORUN SOYTARISI EGEMEN MEDYA, Ütopya Yayınevi, Ankara-2007, 319 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* ALMANAK-2005 ANALİZLERİ, Sosyal Araştırmalar Vakfı Kitaplığı, İstanbul-2006, 439 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* “DERİN” MİLLİYETÇİLİĞİN SİYASAL İKTİSADI, Ütopya Yayınevi, Ankara-2006, 384 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* MAFYA NARKOEKONOMİ VE SUSURLUK / ŞEMDİNLİ, Ütopya Yayınevi, Ankara-2006, 379 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* AVRUPA BİRLİĞİ VE “ÇOKKÜLTÜRCÜLÜK YALANI, Ütopya Yayınevi, Ankara-2006, 444 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* EĞİTİM ÜNİVERSİTE YÖK VE AYDIN(LAR), Ütopya Yayınevi, Ankara-2006, 543 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KIYAMETE ÇEYREK KALA! EKOLOJİ YAZILARI, Ütopya Yayınevi, Ankara-2006, 501 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* DÜNYAYI ISITAN LATİN ATEŞİ, Özgür Üniversite Kitaplığı, Maki Yayınevi, Ankara-2006, 302 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* LATİN AMERİKA YERLİLERİ: TEK BİR HAYIR, YÜZLERCE EVET, Anahtar Kitaplar Yayınevi, İstanbul-2006, 368 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KAVRAM SÖZLÜĞÜ-SÖYLEM VE GERÇEK (1), Özgür Üniversite Kitaplığı, Maki Yayınevi, Ankara-2005, 709 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* ALMANAK-2004 ANALİZLERİ, Sosyal Araştırmalar Vakfı Kitaplığı, İstanbul-2005, 464 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* LATİN AMERİKA BAŞKALDIRIYOR, Ütopya Yayınevi, Ankara-2005, 416 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* ELVEDA NİSYAN, MERHABA İSYAN, Ütopya Yayınevi, Ankara-2005, 558 sayfa, Temel Demirer.


* KÜRESEL İNTİFADA, Ütopya Yayınevi, Ankara-2005, 592 sayfa, Temel Demirer.


* “YENİ DÜZEN(SİZLİK)”DEN BAŞKALDIRIYA, Ütopya Yayınevi, Ankara-2005, 592 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* YENİ ROMA: TERÖRİST ABD-IV. KİTAP, Tohum Yayınevi, İstanbul-2004, 270 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KÜRESELLEŞME VE İMPARATORLUK: “YENİ EKONOMİ”DEN ÖNLEYİCİ SAVAŞA...-III. KİTAP, Tohum Yayınevi, İstanbul-2004, 382 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KÜRESELLEŞMENİN TİRANLIĞI: NE, NİÇİN, NASIL?-II. KİTAP, Tohum Yayınevi, İstanbul-2004, 384 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* YENİ MUHAFAZAKÂRLIK YOĞUNLAŞIRKEN KÜRESEL VAHŞET-I. KİTAP, Tohum Yayınevi, İstanbul-2004, 334 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* ABD SALDIRGANLIĞI: IRAK VE ÖTESİ-III. KİTAP, Ütopya Yayınevi, Ankara-2004, 304 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* 11 EYLÜL’DEN AFGANİSTAN’A ABD İMPARATORLUĞU-II. KİTAP, Ütopya Yayınevi, Ankara-2004, 287 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KOVBOYUN SÖMÜRGE İMPARATORLUĞU-I. KİTAP, Ütopya Yayınevi, Ankara-2004, 346 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* SAKLANMAYA ÇALIŞILAN BİR MEŞALE: İBRAHİM KAYPAKKAYA, Umut Yayıncılık, İstanbul-2003, 232 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* İSYANIN ADI: FİLİSTİN-İNTİFADA KAZANACAK!, Ütopya Yayınevi, Ankara-2002, 479 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* XXI. YÜZYILLA GELENLER: SÖYLENCELER VE GERÇEK, Ütopya Yayınevi, Ankara-2002, 447 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* SOSYALİST MÜCADELE ETİĞİ, Özgür Üniversite Kitaplığı, Maki Yayınevi, Ankara-2001, 336 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KÜRESELLEŞME VE TERÖR (TERÖRİZM, SALDIRGANLIK, SAVAŞ) II. KİTAP, Ütopya Yayınevi, Ankara-2001, 334 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KÜRESELLEŞME VE TERÖR (TERÖR KAVRAMI VE GERÇEĞİ) I. KİTAP, Ütopya Yayınevi, Ankara-2001, 364 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* AMERİKA: RÜYA MI, KÂBUS MU? YANKEE İMPARATORLUĞU, Ütopya Yayınevi, Ankara-2001, 368 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* ÖDP YAZILARI, Ütopya Yayınevi, Ankara-2001, 316 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)
* KÜRESELLEŞMENİN EKOLOJİK SONUÇLARI, Özgür Üniversite Kitaplığı, Maki Yayınevi, Ankara-2000, 190 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* EKOLOJİ POLİTİK, Özgür Üniversite Kitaplığı, Maki Yayınevi, Ankara-2000, 136 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* AVRUPA BİRLİĞİ ve SOSYALİSTLER: AKINTIYA KARŞI, Ütopya Yayınevi, Ankara-2000, 384 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* GERİCİLİK KÜRESELLEŞİRKEN FAŞİZM!.. YENİDEN Mİ?.., Ütopya Yayınevi, Ankara-2000, 299 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KADIN YAZILARI, Ütopya Yayınevi, Ankara-2000, 170 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* MARKSİZM VE EKOLOJİ, Öteki Yayınevi, Ankara-2000, 481 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* TERÖR NE? TERÖRİST KİM? (AVRUPA ASYA ve ORTADOĞU), Cilt:2, Ütopya Yayınevi, Ankara-2000, 384 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* TERÖR NE? TERÖRİST KİM? (ABD EMPERYALİZMİ ve LATİN AMERİKA), Cilt:1, Ütopya Yayınevi, Ankara-2000, 284 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* EĞİTİM: NE İÇİN? ÜNİVERSİTE: NASIL? YÖK: NEREYE?, Ütopya Yayınevi, Ankara-1999, 264 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* NEO-LİBERAL SALDIRI KRİZ ve İNSANLIK, Ütopya Yayınevi, Ankara-1999, 494 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* “YDD” KISKACINDA ÇEVRE ve KENT, Ütopya Yayınevi, Ankara-1999, 473 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* CHE FİDEL KÜBA, Özgür Üniversite Kitaplığı, Öteki Yayınevi, Ankara-1999, ikinci baskı, 135 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* YABANCILAŞMA, Özgür Üniversite Kitaplığı, Öteki Yayınevi, Ankara-1999, ikinci baskı, 112 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* MEDYA ELEŞTİRİSİ ya da HERMES’İ SORGULAMAK, Özgür Üniversite Kitaplığı, Öteki Yayınevi, Ankara-1999, ikinci baskı, 176 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* DÜNYANIN BALKONUNDAKİ İSYANCILAR, Özgür Üniversite Kitaplığı, Öteki Yayınevi, Ankara-1998, ikinci baskı, 304 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* ÖDP: İMKÂNLAR ve SORU(N)LAR, Öteki Yayınevi, Ankara-1998, 576 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* MAYALARIN DÖNÜŞÜ, Anahtar Kitaplar Yayınevi, İstanbul-1998, 311 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* POSTMODERN MÜDAHALE ve BAŞKALDIRI İMKÂNI (BRECHT “BİTTİ” FUTBOL “VERELİM”!), Özgür Üniversite Kitaplığı, Öteki Yayınevi, Ankara-1998, 528 sayfa, Temel Demirer.


* SOKAKTA ve DUVARDA 1968, Özgür Üniversite Kitaplığı, Öteki Yayınevi, Ankara-1998, 207 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* VE KİRLENDİ DÜNYA..., Özgür Üniversite Kitaplığı, Öteki Yayınevi, Ankara-1997, 319 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* SOKAK’TAKİNE NOTLAR, Özgür Üniversite Kitaplığı, Öteki Yayınevi, Ankara-1997, 456 sayfa, Temel Demirer.


* ÖDP’YE KENAR NOTLARI, İnsancıl Yayınları, İstanbul-1997, 88 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KOYUNLAR KURTLAR KÖPEKLER (YENİ DÜNYA DÜZENSİZLİĞİ EMPERYALİZM ve UMUT), Anahtar Kitaplar Yayınevi, İstanbul-1997, 160 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KARA PARA KİRLİ SAVAŞ (TÜRKİYE’DE MAFYA ve DEVLET), Özgür Üniversite Yayınları, 171 sayfa, Ankara-1996, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* İSPANYA’DAKİ II. KITALARARASI BULUŞMA İÇİN “YDD”YE KARŞI TEZLER - II. KITALARARASI BULUŞMA İÇİN EKOLOJİK KIYAMET TEZLERİ, Özgür Üniversite Yayınları, 56 sayfa, Ankara-1996, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* YENİ DÜNYA DÜZENİ AVRUPA BİRLİĞİ VE TÜRKİYE, Dev. Maden-Sen Yayınları, 64 sayfa, Ankara-1996, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* CANAVARLAŞAN MEDYA, 1996-İstanbul, Yorum Yayınevi, 287 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* YENİ DÜZENİ ya da DÜZENSİZLİĞİ, 1996-İstanbul, Pelikan Yayınları, 304 sayfa, Temel Demirer.


* SOLAN FOTOĞRAFLARDA BİTEN VE BAŞLAYAN, 1993-İstanbul, Sorun Yayınları, 248 sayfa, Temel Demirer.


* GERİCİLİK DÖNEMİNDE DÜNYA ve TÜRKİYE, 1993-İstanbul, Sorun Yayınları, 190 sayfa, Temel Demirer.


* DİSK’İN “ÖREN TEZLERİ” ve SOSYALİST TAVIR, 1992-İstanbul, Sorun Yayınları, 189 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* TOPLUMSAL DİNAMİKLER ve ÖRGÜTLENME EKSENLERİ, 1992-İstanbul, Sorun Yayınları, 270 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* SOSYALİZM “YENİ DÜNYA DÜZENİ” TÜRKİYE, 1992-İstanbul, Sorun Yayınları, 192 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* SOSYALİZMİN SORUNLARI ÜZERİNE AÇILIM TARTIŞMALARI, 1992-İstanbul, Sorun Yayınları, 256 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* YOL BALADI, 1988-Ankara, Ekin Yayınları, 61 sayfa, Temel Demirer.
* T.B.“K”.P PROGRAM TASLAĞININ ELEŞTİREL ANALİZİ, 1988-İstanbul, Sorun Yayınları, 86 sayfa, Temel Demirer.

İletişim:

temeldemirer@kaypakkaya-partizan.net(Hazırlanıyor)

http://www.facebook.com/TemelDemirer

https://twitter.com/temeldemirer

Son Haberler

Sayfalar

Temel Demirer

Emperyalizm Üzerine Notlar -2

“Motor Üretimi Yoksa, Emperyalizm De Yoktur”

Soru: 2 -Türkiye'nin kendi tekniği (gelişmiş sanayisinin) yoktur. Örneğin bir motor bile yapamamaktadır. (Marksist Teori'nin Almanya-Frankfur'da 24 Şubat 2024"de düzenlediği "Lenin Dünyaya Bakmak" Sempozyumu tartışmalarından)

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: Partimiz Savaşımızı Aydınlatmaya Devam Ediyor: Ona Omuz Ver! Güç Kat!

Ailevi sorunlar, geçim derdi, gelecek kaygısı, hayaller, yaşanmışlıklar, günden güne ömrün tükenmesi ve sonuç olarak hiçbir şey yaşamadığını farkettiğin ve yüreğine bir acının gelip oturduğu an... bunu ikimize kendime armağan ediyorum. Dost varmı ki şu zaman da derdini alıp vuracak sırtına ..ve biz nelerden uzak kalmışız haberimiz yok...şimdi ki dostluklarda ne duman ne tüten var

TKP-ML MK: TKP-ML, 52 YAŞINDA!

“Daha Sıkı, Daha Sağlam, Daha Kararlı Bir Savaş” İçin Israr ve Sebatla!

Mao Zedung yoldaşın önderliğindeki Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin dünyayı sarsan fırtınaları içinde, coğrafyamız sınıflar mücadelesinin bir ürünü olarak doğan partimiz TKP-ML, 52 yaşında!

Emperyalizm Üzerine Notlar

Uzun bir zamandan beri emperyalizm üzerine makaleler yazıyorum, konferanslar veriyor, panellere katılıyorum. Bir de „Emperyalist Türkiye“ adlı kitabım yayınlandı. Bu kitapta'da Türk devletinin emperyalistleştiğini ve emperyalist bir devlet haline geldiğini; ekonomik, siyasi ve askeri olarak değerlendiriyorum.

Katıldığım seminer, panel, konferans ve çeşitli konuşma ortamlarında, yeni emperyalist ülkeler konusunda bana bir çok sorular soruldu, benim tezlerime karşı karşı tezler ileri sürüldü. Bir çoğu tezlerimi onaylarken, çoğunluk tezlerimi reddetti.

Patika, Politika mı Arıyor Yoksa..

"Başkası olma kendin ol

Böyle çok daha güzelsin"

Anasının kuzusu

Ciğerimin köşesi"

Marifet  solun sağıyla başarılı olmak değil ki.

Afyon, antalya, istanbul, ankara...

İmamoğulları, yavaşlar, böcekler... falanlar filanlar.

Sanki seçimleri kaybettiren  sol gibiymiş gibi

Sanki seçimleri kaybettiren de parlamentizm gibiymiş gibi

Hiç kimse zafer kazanan solun sağı karşısında solu ve parlamentizmi dahil ağzına almıyor.

Proletarya chp'nin sağını satın almış gibi.

Lenin’in Ölümünün 100. Yılı Anısına: Lenin’de Kararlılık ve İki Çizgi Mücadelesi SBKP’de İki Çizgi Mücadelesi*

Rusya’da Marksist gruplar ortaya çıkamadan önce “devrimci” çalışmayı Narodikler yürütüyordu. Narodniklerin Çar’a karşı verdikleri mücadelede temel aldıkları sınıf köylülerdi. Rusya’da kapitalizm geliştikçe işçi sınıfı da gelişip büyümesine rağmen Narodnikler işçi sınıfını değil köylülüğün temel alınmasını savunuyor ve ancak köylülüğün Çar’ı ve toprak ağalarını devirebileceğini savunuyorlardı. Narodnikler bireysel “terörü” savunuyor ve bunun geniş halk yığınları üzerinde büyük etkiler yaratacağını düşünüyorlardı. İşçi sınıfının partisinin kurulmasına karşı çıkıyorlardı.

Hepimiz Mazlum’a borçluyuz:Garabet Demirci

 

Devrimciliği Yaşam Tarzına Dönüştürelim

Bizim gücümüz, haklılığımız ve meşruluğumuzda; olayları, olguları diyalektik- materyalist bakış açısıyla ele almamızda yatıyor.

TKP-ML Merkez Komitesi : Newroz Piroz Be!

İmha, İnkar ve Asimilasyona; İşgal ve İlhaka; Sömürüye, Açlığa, Yoksulluğa, ve Faşizme Karşı

İsyan, Direniş, Serhildan!

Newroz, coğrafyamızda binlerce yıllık sınıflı toplumlar tarihinde sömürülen, ezilen, baskı gören halkların zalimlere, sömürücülere karşı isyanının simgesidir. Günümüzde de başta Kürt halkı olmak üzere bütün ezilen halkların, zalimin zulmüne karşı isyan ve direnişinin, Demirci Kawa’nın isyanının zalim ve katliamcı Dehaklar karşısında yükseltilmesinin, isyan ateşlerinin dört bir yanda yakılmasının adı olmuştur.

Oylar SADET'E.... Oylar DEVA'YA... Oylar İYİ PARTİ'ye....

"Bindik bir alamete gideyoz kıyamete."

Aklımızın sınırlarının zorlandığı günlerde geçiyoruz.

İlemde bir partiye oy verecekseniz....

Sanki iyi parti sizi öldürüyorda chp sizi öldürmüyorsa(?)...

Niye oy verdiğiniz millet ittifakı'nın parlamentizmden vaz geçmemiş paydaşlarından biri de olmaya.

Ve Bakırhan buyurdu: " İstanbul'da kent uzlaşısı sağladık" diye

Ve Sakık buyurdu: "CHP'ye oy yok." diye.

Ve ..

Kadınlar ve İşçiler

Kadınlar neden, niçin ve nasıl eziliyor, neden cinsiyet ayrımcılığın en temel ve en tepe noktasında yer alıyor, neden öldürülüyor neden erkek baskısı kadın üzerinde şiddetleniyor vb. soruların yanıtı ile; işçiler neden, niçin ve nasıl sömürülüyorsa verilecek yanıtlar aynı yerde arandığında, kadının kurtuluşu sorununa, daha genel anlamda ise işçi sınıfı ve emekçilerin kurtuluş sorununa daha doğru yaklaşılmış olacaktır.

Sayfalar