Perşembe Mayıs 9, 2024

Bize Cesur İnsanlar Lazım

"Kurtuluş belki de senin gökyüzünü çizdiğin resimlerdir."

Ah cancağızım... vay cancağızım...

Antalya'ya gider sınırı gümrüksüz geçen metalarla fontiye durursun.

Dersim'e gidince de sınırı gümrüksüz geçen metaların nohut üretimini bitirdiğini öne sürerek içki şişelerini...

Fontiye duranların kafasında patlatırsın.

Sıra, korku politik bir davranış olduğundan üretince... öpülmekten... korkar hale getirilen dudakların tüm yaşadıklarını sosyo - ekonomik yapı içerisinde adlandırmasına gelince de....

Ah cancağızım... vay cancağızım...

İnan...

Söylenmemiş...

Söylenmemiş olması nedeniyle sanatçıya yazısının şekilsel güzelliğinden  başka bir şey kalmayan bu dünya da...

Söylenmemiş "tek" bir söz kalmış olsa...

Bu günün gerileyen devrimci - eternasyonalist muhalefetini, yıllardır, marks’ın - 68 kuşağı'nın yükselen devrimci muhalefet diliyle gizleyen, değerlendiren, eleştiren şekilcilere inat...

Söyleyecem de ...

Söylediğimiz... her söz de...

İlk önce yönetebilme kabiliyetini yitirmeyen emperyalizm nedeniyle komprador burjuva iktidarlarının yüzüne...

Sonra da...

Uğrunda fontilere durulan...

Kafalarda şişeler patlatılmasına katlanılan...

Kaçınılmazlığa... kadere...

Sınırları, bayrakları... proletaryaların haklarını gözeterek ortada kaldıran...  serbest metaya...

Alman sosyal demokratlarına...

Karşı olmakla...

Bu sınırları, bayrakları sırf kendi sınıfsal amaçları için orta da kaldıran serbest metaya...

Bismarck emperyalizmine...

Karşı olmanın aynı şey olmadığını kavramayan partilerin yüzüne çarpıp geri dönmese...

Söyleyecem de...

Söyleyememekteyim.

Elbetteki böyle söylerken de....

Proletaryalar her zamanki gibi yeni burjuva çelişkilerine zafer (veyahutta yenilgi yılgınlığı) sarhoşluğuyla bir kelebeğin ömrü kadar... özgür... olabilme uğruna saf tutarak girmemiş olsa...

Söylenebilecek herhangi bir söz de kalmış olsa...

Söylenmiş sözlerden dersler çıkarılır, umuduyla söylenmiş sözleri yeniden tekrarlar mıydım hiç...

Hemi de....

Yereldeki hiç bir insanda hala memleketin değişik hegemonyaya maruz kalmış tarihinin ayrılıklar tarihimiz olduğunun eleştirisini çıkaramamışken...

Hemi de....

Yereldeki hiç bir insanda memleketin değişik emperyalist hegemonyaya maruz kalmış olmasının farklı mücadele anlayışlarına da sahip olunması gerektiğinin eleştirisini de yapamamışken...

Hemi de....

Yereldeki hiç bir insanda memleketin değişik emperyalist hegemonyaya maruz kalmış olması nedeniyle farklı mücadele anlayışları içerisinde genel kabul görmeye başlayan bir mücadele anlayışının esaslaşmaya başlayan bir anlayışta olacabileceğinin eleştirisini de söyleyememişken...

"Kurtuluş belki de senin gökyüzünü çizdiğin resimlerdir.” diyerek haykırabilir miydim hiç?

1651