Perşembe Mayıs 2, 2024

Bu Ne Hiddet, Bu Ne Celal; Bu Neyin Hezeyanı Böyle?!...H.Gündoğan

Bu Ne Hiddet, Bu Ne Celal; Bu Neyin Hezeyanı Böyle?!...

"Bir bardak suda koparılan fırtına" ya tanık olduk resmen..

Takınılan tavır, gösterilen tepki ve sarf edilen laflar kesinlikle eleştirel bir tutumun öğeleri olamazdı.

Çünkü her şeyden önce dostane değildi: LİNÇ girişimiydi. "Fırsat" bellenmiş olmalı ki, "ganimet" olarak kullanıldı. Kin ve nefretle saldırıldı. Kin ve öfkenin kararttığı bilinç, "vurun abalıya" desturuyla, insanlarımız ve kurumlarımız, adeta, "düşmanımın düşmanı dostumdur" denilircesine alenen teşhir edildi. Sokak serserileri edasıyla tehditlere maruz kaldı. vs. vs..

Herhaldeki bu,sol/sosyalist, devrimci/demokrat kurum ve insanlar arasında yaşanacak bir İDEOLOJİK MÜCADELE değildi.

Bu alenen; "kutsalımıza saldırdılar" paravanı arkasında örtülenmeye çalışılan PROVOKATİF BİR PRATİKtir.

"Devrimci/ proleter ahlak" kisvesiyle, bir nevi "yobazlık" sergilenmiştir.

"Kutsal" addedilen değerler çirkince suistimal edilmiş ve kötü emellere "alet" olarak kullanılmışlardır.

"Kadına sahip çıkma" kisvesi altında, kadın ve kadın bedeni feodal-ataerkil ve dinci yobaz ahlak değerleriyle saldırının odağına konmuştur.

Çünkü bu DÜŞMANCA SALDIRInın lanse edilen tek gerekçesi: "KUTSALIMIZA SAYGISIZLIK" tır!..

Somut durumdaki "kutsalımız" kavgamızda ölümsüzleşen/yıldızlaşan yoldaş ve devrimci dostlarımızın fotoğraflarıydı.

Keza somut durumda buna "SAYGISIZLIK" olarak addedilen şey de; kısmen örtük bir kadının dans etmesiydi. Ve üstüne üstlük bu kadın “normal” değil, trans kadındı!!!
İşte, "kutsal"a "saygısızlık saldırısı"nın denklemi böyle kurulduğuna göre; "saygısızlığı" oluşturan özne, kaçınılmaz olarak, "yarı çıplak" vaziyette dans eden kadın ve objektif olarak "lanetli" önkabulüyle damgalanan KADIN BEDENİdir.
Şöyle varsayalım bir anlığına: Aynı sahnede , örneğin "tarkan kostümlü" yani kıçını ve cinsel organlarını örten kıyafet misali, kısmen örtük bir erkek, benzeşen fügürlerle, örneğin "ateş dansı" performansı sergilemiş olsaydı, kesine yakın bir hükümle söyleyebiliriz ki bu görüntü ve edim asla "kutsalımıza saygısızlık" olarak değerlendirilmezdi. Hem zihniyet olarak değerlendirilmezdi ve hem de " geri/yobaz" değer yargılarından mustarip kalabalık bir kitlenin galeyana getirilmesinde "ELVERİŞLI BİR ARAÇ" olmadığı için.

Dolayısıyla buradaki örtük ve ama derin/köklü kadını/kadın bedenini "lanetli" varsayan zihniyet, kendisini tüm çıplaklığıyla ele vermiş durumdadır.

Fakat bu vahim durum, bu DÜŞMANSI SALDIRGANLIKtaki madalyonun sadece bir yüzündeki gerçekliktir. Diğer yüzündeki gerçeklik de en az bunun kadar vahimdir. Çünkü çok barizdir ki burada niyet "üzüm yemek" değildir; "bağcıyı dövme"nin vesilesi yapmaktır. "Fırsat" sayılmış ve "ganimet"e çevirmek suretiyle kullanılmıştır.

Ve bu pratiğin önemle vurgulanması gereken çok önemli bir yönü de şudur ki: BU PRATİĞİN STARTI KESİNLİKLE PROVOKATİFTİR!..
Ve üzülerek gördük ki yapının adeta tüm kurumları ve hatırı sayılır bir kitlesi bu provokatif düşmansı saldırganlığın ayırdına varamayarak ardında saf tuttu.

Denilmedi: "Ya arkadaşlar hele bir durun, önce şu işin aslını astarını bir öğrenelim. Nihayetinde muhatabımız halk saflarında olan dost bir yapı. Niye öyle bir şey yaptıklarını açıklamalarını isteyelim öncelikle."Dansöz oynatmışlar" da ne demek? Bu insanlar kendilerine komünist diyor, "dansöz oynatma" gibi bir şeyi yapmazlar. Yaptıklarının ne olduğunu açıklamalarını isteyelim. Keza varsayalım ki böylesi vahim bir hataya düşmüş olsunlar, buna karşı etkili eleştiri hakkımızı kullanma dışında başka bir şey yapmak bize düşmez. Bu düşmanca saldırganlık da neyin nesi? Bunları kim niye yapıyor?"

Evet, maalesef denilmemiş olmalı ki, hep birlikte koca bir devrimci yapı "KOLEKTİF AKIL TUTLMASI VE CİNNET HALİ"ne teslim olmuş halini devam ettiriyor.

Hem de şu olgusal gerçekler ve yapılan kurumsal açıklamalar ortadayken:

- Yapılan; "Parti ve Devrim Şehitlerini Anma" etkinliği değil;

- Kültürel/sanatsal bir gençlik festivalidir.

- Bu festivalde çeşitli branşlarda birçok etkinlik sergilenmektedir.

- Festivalin süregelen formatıdır bu.

- Bu kapsamda bireysel performasyonların sergilenebilmesine de imkan tanınmaktadır.

- Ve işte bu kapsamda olmak üzere, trans kadın bir yoldaşımız da kendi kimliği ve varlığının, yaşam ve saygı görme hakkının olduğunun görünür kılınması amacıyla, bireysel bir performans sergilemiştir

- Ne yarı örtük/hatta nü bedeni ve ne de icra ettiği oryantal dans lanetlidir. Peki haydi soralım kendimize: Bu ne hiddet bu ne celal; bu neyin hezeyanı böyle arkadaşlar?! Birileri bilerek veya bilmeyerek (ama bilerekse, durum gerçekten de çok vahim) devrimci dost güçleri birbirine düşürüyor ve düşmana peşkeş çekiyor. Bunu görelim ve karşı çıkalım; bu, devrimci bir sorumluluk gereğidir.

H. Gündoğan

4148

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Son Haberler

Sayfalar

Misafir yazarlar

Emperyalizm Üzerine Notlar -2

“Motor Üretimi Yoksa, Emperyalizm De Yoktur”

Soru: 2 -Türkiye'nin kendi tekniği (gelişmiş sanayisinin) yoktur. Örneğin bir motor bile yapamamaktadır. (Marksist Teori'nin Almanya-Frankfur'da 24 Şubat 2024"de düzenlediği "Lenin Dünyaya Bakmak" Sempozyumu tartışmalarından)

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: Partimiz Savaşımızı Aydınlatmaya Devam Ediyor: Ona Omuz Ver! Güç Kat!

Ailevi sorunlar, geçim derdi, gelecek kaygısı, hayaller, yaşanmışlıklar, günden güne ömrün tükenmesi ve sonuç olarak hiçbir şey yaşamadığını farkettiğin ve yüreğine bir acının gelip oturduğu an... bunu ikimize kendime armağan ediyorum. Dost varmı ki şu zaman da derdini alıp vuracak sırtına ..ve biz nelerden uzak kalmışız haberimiz yok...şimdi ki dostluklarda ne duman ne tüten var

TKP-ML MK: TKP-ML, 52 YAŞINDA!

“Daha Sıkı, Daha Sağlam, Daha Kararlı Bir Savaş” İçin Israr ve Sebatla!

Mao Zedung yoldaşın önderliğindeki Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin dünyayı sarsan fırtınaları içinde, coğrafyamız sınıflar mücadelesinin bir ürünü olarak doğan partimiz TKP-ML, 52 yaşında!

Emperyalizm Üzerine Notlar

Uzun bir zamandan beri emperyalizm üzerine makaleler yazıyorum, konferanslar veriyor, panellere katılıyorum. Bir de „Emperyalist Türkiye“ adlı kitabım yayınlandı. Bu kitapta'da Türk devletinin emperyalistleştiğini ve emperyalist bir devlet haline geldiğini; ekonomik, siyasi ve askeri olarak değerlendiriyorum.

Katıldığım seminer, panel, konferans ve çeşitli konuşma ortamlarında, yeni emperyalist ülkeler konusunda bana bir çok sorular soruldu, benim tezlerime karşı karşı tezler ileri sürüldü. Bir çoğu tezlerimi onaylarken, çoğunluk tezlerimi reddetti.

Patika, Politika mı Arıyor Yoksa..

"Başkası olma kendin ol

Böyle çok daha güzelsin"

Anasının kuzusu

Ciğerimin köşesi"

Marifet  solun sağıyla başarılı olmak değil ki.

Afyon, antalya, istanbul, ankara...

İmamoğulları, yavaşlar, böcekler... falanlar filanlar.

Sanki seçimleri kaybettiren  sol gibiymiş gibi

Sanki seçimleri kaybettiren de parlamentizm gibiymiş gibi

Hiç kimse zafer kazanan solun sağı karşısında solu ve parlamentizmi dahil ağzına almıyor.

Proletarya chp'nin sağını satın almış gibi.

Lenin’in Ölümünün 100. Yılı Anısına: Lenin’de Kararlılık ve İki Çizgi Mücadelesi SBKP’de İki Çizgi Mücadelesi*

Rusya’da Marksist gruplar ortaya çıkamadan önce “devrimci” çalışmayı Narodikler yürütüyordu. Narodniklerin Çar’a karşı verdikleri mücadelede temel aldıkları sınıf köylülerdi. Rusya’da kapitalizm geliştikçe işçi sınıfı da gelişip büyümesine rağmen Narodnikler işçi sınıfını değil köylülüğün temel alınmasını savunuyor ve ancak köylülüğün Çar’ı ve toprak ağalarını devirebileceğini savunuyorlardı. Narodnikler bireysel “terörü” savunuyor ve bunun geniş halk yığınları üzerinde büyük etkiler yaratacağını düşünüyorlardı. İşçi sınıfının partisinin kurulmasına karşı çıkıyorlardı.

Hepimiz Mazlum’a borçluyuz:Garabet Demirci

 

Devrimciliği Yaşam Tarzına Dönüştürelim

Bizim gücümüz, haklılığımız ve meşruluğumuzda; olayları, olguları diyalektik- materyalist bakış açısıyla ele almamızda yatıyor.

TKP-ML Merkez Komitesi : Newroz Piroz Be!

İmha, İnkar ve Asimilasyona; İşgal ve İlhaka; Sömürüye, Açlığa, Yoksulluğa, ve Faşizme Karşı

İsyan, Direniş, Serhildan!

Newroz, coğrafyamızda binlerce yıllık sınıflı toplumlar tarihinde sömürülen, ezilen, baskı gören halkların zalimlere, sömürücülere karşı isyanının simgesidir. Günümüzde de başta Kürt halkı olmak üzere bütün ezilen halkların, zalimin zulmüne karşı isyan ve direnişinin, Demirci Kawa’nın isyanının zalim ve katliamcı Dehaklar karşısında yükseltilmesinin, isyan ateşlerinin dört bir yanda yakılmasının adı olmuştur.

Oylar SADET'E.... Oylar DEVA'YA... Oylar İYİ PARTİ'ye....

"Bindik bir alamete gideyoz kıyamete."

Aklımızın sınırlarının zorlandığı günlerde geçiyoruz.

İlemde bir partiye oy verecekseniz....

Sanki iyi parti sizi öldürüyorda chp sizi öldürmüyorsa(?)...

Niye oy verdiğiniz millet ittifakı'nın parlamentizmden vaz geçmemiş paydaşlarından biri de olmaya.

Ve Bakırhan buyurdu: " İstanbul'da kent uzlaşısı sağladık" diye

Ve Sakık buyurdu: "CHP'ye oy yok." diye.

Ve ..

Kadınlar ve İşçiler

Kadınlar neden, niçin ve nasıl eziliyor, neden cinsiyet ayrımcılığın en temel ve en tepe noktasında yer alıyor, neden öldürülüyor neden erkek baskısı kadın üzerinde şiddetleniyor vb. soruların yanıtı ile; işçiler neden, niçin ve nasıl sömürülüyorsa verilecek yanıtlar aynı yerde arandığında, kadının kurtuluşu sorununa, daha genel anlamda ise işçi sınıfı ve emekçilerin kurtuluş sorununa daha doğru yaklaşılmış olacaktır.

Sayfalar