Pazar Nisan 28, 2024

Dağları mesken tutan ;"Bir çift yürek"Veysel Uyar , Erdogan Tekin ölümsüzdür .

Ne zamanki, yaz mevsimi yeni bir iklime evrilir güz ayları başlar , masallarda , romanlarda derler ya  "Uçsuz bucaksız dağların doruklarında  beyaz-bembeyaz karlar belirirmiş". Munzur dağlarıda her Sonbaharın ortalarında bir genç kadının gelinlik  giymesi gibi, beyaz karlarla süslenir,bizse Munzur dağlarının o heybetli  duruşuna mest olur,gözlerimizi ayıramazdık, gördüğümüz harika doğal manzara karşısında.Munzur dağları  gerillanın gönlünü çaldığını bilircesine gülüçükler gönderirdi bizlere... Ovacığın düz yemyeşil  ovasına kar düşünce bambaşka bir doğa güzelliği ortaya çıkardı. Geçit vermez ormanları , beyaz karla sevişircesine buluşunca bambaşka bir doğa güzelliği insanın ruhuna hükmeder oluyordu.
 
Hele birde karakışın dondurucu,yakıcı soğuklarında insanın ruhunu ısıtan   Munzur suyunun kural tanımaz meydan okuyan suyundan bir avuç yudumlamakta düşünce bizlere,kendini huzur içinde bulmaktan başka birşey kalmıyordu. İnsanın doğaya hükmetmediği ,tertemiz havasını kirletemediği Ovacık ovasında , Munzur dağlarının karla örtülü  görkemli yüzünü seyre dalmak ne haz verirdi gerillaya.

Kokum ve Erdoğan yoldaşlar  birlikte olduğumuz çok zaman bağdaş kurup gözlerini Munzura çevirip seyre dalarlardı. Bizse, onların bu sevda dolu , kararlı ve geleceğe umut taşıyan bakışlarını gıptayla izlerdik.Ardından silahlar çatılır,çay demlenir,kahkahalar atılarak türküler söylenirdi.Dersimin kış'ı serttir ama,Ovacığın kışı dahada sert ve yakıcıdır.Munzur dağları bembeyaz karla üstünü örterek kış uykusuna yattığında kendinden emindir.Metrelerce yağan karıyla sevgiliye sarılır gibi sarılır,sevda taşır.Anlatılmaz aşk yaşar mevsimiyle. Bilinmez denir ama,bu sebeble kimselere aman tanımaz, geçit vermez.Doğanın kendi doğal seyrinde taşıdığı bütün çelişkileri,çatışmaları,yakıcı,yıkıcı ve sonra durgunlaşarak,hafiften yüzü okşayan esintisiyle yeni bir güne , güneşe ve yaşama günaydın der, Ovacığın Munzur dağları...

Munzurun suyuda , dağlarıda görkemiyle, ürkütücülüğü olduğu  kadar güzel muhteşem görünüşüyle,insana güven ve huzur vermektedir  Gün doğumundan, gün batımına doğada yaşanan yeni güne gebe uzlaşmaz çelişkiler birbiriyle vuruşur , şidetli alt üst oluşlar,şiddetli patlamalar görülür,bir çelişki biter, yeninilenir ve yerini başka bir doğal çelişkiye bırakır.Tipisi,boranı,karı,dolusu,ayazı ve dondurucu,olurken buz kesen vede dehşeti andıran çığ düşmeleri ürkütücü ,korkunç bir gürültüyle  sanki deprem oluyor hissi yaratır insanda. Doğanın kendi içerisinde bu çelişkili vede  şiddetli savaşımı yerini başka bir Bahar iklimine gebe bırakır. Metrelerce karın altında yaşanan ağır sancılı geçişin sonucu yeni bir hayat filizlenir, yeni bir hayat başlar.

Böylece, Munzur dağları bir şekilde Baharda yağan yağmurla, esen rüzgarıyla,ötüşen kuşlarıyla kış uykusundan uyanır.Envay türlü şifali bitkileri bütün canlılara uzun yaşamaları  için çömertce sunar.Kengeri,Eşkını, Sarmısağı, Kuşu,Kurdu,Ayısı Domuzu, Geyik'lerin inanılmaz türleri,Şahin'i, Kartalı,Atmacası,Tilkisi,Tavşanı,Mantar çeşitleri , saymakla bitmeyen doğal harika güzellikleri ve dehşet veren ,insanı heyecana sürükleyen geçit vermez vadileriyle masallar ülkesinde yaşarsın. Lakin, gerilanın yaşadığı ne bir masal ,nede bir hayal ürünü hikayedir. Gördüğünü olduğu gibi anlatmak, yaşadıkları gerçekleri kaleme dökmektir. Bu manada , gerillanın doğduğu yer hariç , yerleşik bir toprağı, mekanı yoktur,gezgindir. Nerede ne zaman mesken tutacağı bilinmez. Birgün derin bir Orman da, birgün bir sığınakta,diğer gün bir mağarada ertesi gün bir yerleşim birimi köyde,diğer gün şehirde , bir bakmışsın geçit vermez bir vadide konaklamıştır. Gerillanın sabit bir mekanı olmaz,her zaman hareket halindedir. Olağanüstü hareketlidir,düşman gerilla mevzilerini bilmez ve bulamaz. Gerilla düşmanın bütün yerleşik mevzilerini bilir, ona göre tetbirini alır , mevzi tutar.

Nerede doğduğun önemli değildi, nerelerde neleri,nasıl yaşadığın belirleyici oluyordu!Eğerki , doğduğun topraklarda sana özgürce yaşama hakkı tanınmamışsa,baskı , zulüm görmüşsen,katledilmişsen ve diyar diyar sürülmüşsen,hala yüreğinin derinliklerinde bu acıyla yaşıyorsan gözlwrde okunan öfkeye söylenecek söz kalmaz. Bu sebeple sizleri olduğu gibi anlatmakta zorlanıyorum. Olsun , acılarınızı, acılara karşı direnişinizi,önü alınmaz özgürlük tutkunuzu yüreğimde birleştirerek sizleri anlatacağım. Çünkü ,sizler bizim yaşadığımız uğruna herşeyimizi verdiğimiz tarihimizin insanlığa ışık tutan bir parcasınız...

Ben 1978 de anlatımlarda,konuşmalarda duyduğum harikalar diyarına gittim.Her insanın hayalinde görmek , yaşamak, faşizme karşı mücadelede dağları mesken tutmak isteyen insanlardan biriyim. Bir çift yürekten biri olan ve uzun yıllar birlikte mücadele yürüteceğim Veysel Uyar'la 1978 in Güzü  Zemperiye  devirdiği bir dönemde tanıştım. Bu benimde dağları mesken tutuşumun ilk zamanlarıydı.Orhan Bakır ,Peyğamber,Mazlum(H.S),Çilli(Z.DÇ) ve Kor Osman partinin ABK' sında yer alıyordu. Bölgede askeri çalışma merkezi parelellik içerisindeki yürütülmekteydi.İlk toplantımız ertesinde, Kokum(Veysel Uyar)yoldaşı, Kor Osmana gerilla örgütlenmesinde parti çalışması yapabilecek kadro olarak verdiler. İlk kez Kokumla tanışıyordum. Tanışmamız yoldaş sıcaklığıyla sımsıkı birbirimize sarılmamız,tekrar sımsıkı sarılıp birbirimizi öpmemiz, tokalaşan ellerimizin birbirini bırakmazca kalakalması nasıl bir bağlılık duyggusu içerisinde olduğumuzu göstermekteydi.Benim onu süzdüğüm kadarda oda beni süzüyordu. Kendine özgüveni her davranışında belli olmasına karşın,ilk görünüşte çelimsiz,zayıf , avutları birbirine girmiş , dişleri dökük(aslındadüşmüş veya kırılmış)"genç yaşta ihtiyarlamış"bir görünüm sunuyordu.

Kendisi Dersimin-Ovacık İlçesi Birko köyünde dünyaya gelmişti.( Benden birkaç yaş küçük olmasına karşın,bebden yaşlı gözüküyordu.)Çakperi üzerinden ormana daldımı Mercanlara,Yasak mıntıkaya,Tornovaya, Pülümüre ve Vartiniğe uzanan muazam bir stratijik mevkidir,Birko köyü...Yoksuldur Birko köyünde yaşayanlar,emekçidir,onurludur,Dersim katliamından günümüze devlet onların gözünde katil ve soykırımcıdır. Bu sebeple olacakki, Kaypakkayacı bir geleneği bağrında taşımaktadır.Kaypakkaya ve yoldaşları ne zaman ayak bastılarsa Dersim toprağına Ovacığa Birkolularda top yökün devlete taşıdıkları kinle Kaypakkayacı oldular.Vaysel Uyar yoldaşta bu geleneğin doğumunda boy veren ,o dönemin yoksul , ezilen , ataları katledilen yüreği acılar dolu genç kuşağındadır. Veyseli burada bütünüyle anlatmam mümkün değil.Uzun yıllar Dersim'de,Erzincan 'da,Pülümür'de,Tercan'da,Çayırlı 'da,Kamah ve Kamaliye'de partifaliyeti yürüttü.Parti çalışması yürüttüğü her alanda sevilen ,güvenilen geleceğe yürümemizde kararlı ve tavizsizdi."Faşizmi yenmemiz için onunla savaşarak,savaşmayı öğrenmemiz  gerektiğini"hep söylerdi.

Erdoğan Tekin'de yaklaşık bu dönede  Pardi köyünde tanıdım. Oldukca genç,yakışıklı,bıyıkları yeni yeni terlemeye başlamıştı. Sürekli okuyan , öğrenen, araştıran kendini geliştiren, zorluklardan asla yakınmayan , zorlukları aşmak için kafa yoran bir yoldaşımızdı. liseli, ateşli bir gençlik militanımızdı. Parti çalışmasına profosyenel katılmak isteğini her zaman iletmiş ailesi İstanbula göç etmesine karşın , o İstanbula gitmeyi red ederek  Dersim'de  parti çalışmasına ve gerillaya aktif katılmayı seçmişti.Partinin aktif çalışanı ve aday üyesi kabul edildi.
Her iki yoldaşıda  yakın zamanda yazmaya başladığım 12 Eylül sonrası dönemi anlatan ikinci kitabım'da daha detaylıca anlatcağım. Burda,12 Eylül askeri faşist diktatörlüğün o döneme kadar tarihinde belkide en yoğun ve kapsamlı oparasyonunu olan 1981 dönemini bütün gerçekliğiyle anlatmaya çalışacağım. Çünkü , Dersim'de yürütülen faşist oparasyonlar bir günlük , bir aylık , üç aylık bir oparasyon değildi. Altı ayı,bir yılı kapsayan askeri faşist zulüm oparasyonuydu.Neler yaşandığını , neler çekildiğini  çok az insanımız dile getirmiştir.O dönem   Dersim'de ve dağda yaşananlar hala kapsamlı ve gerçekliğiyle yazılmamıştır.  Bu anlamda kısa bir anımı anlatarak Veysel ve Erdoğan Tekin yoldaşları  yad edeceğim:

12 Eylül 1981 yılı partimiz için hayati bir önem taşıyordu.Faşizmin en yoğun saldırıları altında partimiz ikinci konfaransını yapmıştı.Yeni bir dönemdi.Alınan kararlar doğrultusunda yeniden örgütsel yapılanma,gerilla güçlerimizi ona uygun şekillendirmemiz gerekiyordu . En üstten en alta parti güçlerini değerlendirilerek , yeni orgütsel  yapı oluşturuluyordu. Toparlanma,yürütülecek halk savaşında soluklanma,geri çekilme ve  , bu geri çekilmede konumlanma çok önemliydi.  Ufak tefek sağ ve sol homurdanmalar oluyordu . Esas olan ikinci konfaransın almış olduğu kararlardı. Bu doğrultuda çalışma yürütülüyordu.

12 Eylül 1980 itibarıyla çok yoğun faşist oparasyonlar sürmekteydi. Nisan ve mayıs ayında  faşist oparasyon Dersimin dört bir yanında artarak devam ediyordu. Biz oparasyonların fazla sürmeyeceğini , maksumum birkaç ay süreceğini hesaplarken,neredeyse süreklilik gösteren,durmak bilmeyen faşist oparasyonlar katliamlar yaparak devam ediyordu. Bizlerde oparasyonlara parelel tetbirler alıyorduk ama , fazla bir deneyim ve tecrübemiz yoktu. Gerillayı,savaşnayı,konumlanmayı,taktik taaruzları,stratijik duruşumuzu mücadele içerisinde düşe kalka, sınırlı imkanlarımızla öğreniyor,uyguluyorduk. Buna rağmen bizden katkat güçlü ve donanımlı olan faşist diktatörlüğe karşı dağlarda az bir güçle direniyor,savaşıyor,geleceğin umut tohumlarını ekiyorduk.

Dağlarda faşizme karşı direnişte kayıplarımız yok denecek kadar azdı. Partimiz yönetimi konfaransın almış olduğu kararlara uyuyor gözükmesine karşı, pratik yaşamda kendi kararlarına uymaması şehirlerde,metropol de ağır kayıplar almamıza yol açıyordu.Yönetici yoldaşların ezici çoğunluğu  buralarda yakalandı . Partinin belirlediği stratijik ve politik hatta çalışarak ana ve temel örgütlenmeye yüklenmediler. Böylece savunu ayrı,duruş ayrıydı.  Burda teoriyle pratik uygulamanın  uyumsuzluğu  açıkca görüldü. Kırları esas alacaksın , ama  başı düşmanın en güçlü olduğu şehirlerde konumlandıracaksın ! Özle sözün bir olmayışı bütün çalışmalarda yansıma buldu.Partimizin yenilgi almasına vesile oldular. Şehirlerde alınan darbe çözülmelerle  birlikte , oparasyonlar dağlara taşındı. Askeri faşist diktatörlüğün  sürekliliği devam eden oparasyonuna, çözülmelerde elde edilen bilgiler doğrultusunda daha yoğunluklu devam edildi.

Çok zor ve ağır dönemlerden geçiyorduk. Bir taraftan oparasyonları atlatmaya çalışıyor,diğer taraftanfaşizmin saldırılarına karşı direniyor,taktik tarruzlarla güçümüz oranında cevap vermeye çalışıyorduk. Ajitasyon , propagandaya yazılı  ağırlık veriyor , faşizmin top yökün saldırısına karşı , karşılık vererek mücadelemizi kalıcı kılmaya çalışıyorduk.Günlük ayrı yer ve mekanlarda konumlanarak faşizmin iz sürmesini engellemeye çalışıyorduk.  Faşizmin anlatılmaz ağır zulüm koşullarında birgün  Bezhat Firik yoldaşın (KareDeresi)köyüne oparasyon olduğu haberi geldi. Biz konumlandığımız alandan köyü görüyorduk.O dönem 60 binin üzerinde faşizmin militarist oparasyon gücü bulunmaktaydı. Parti askeri komitesinde bulunan Kokum yoldaşın yanına birkaç yoldaşı alarak çevreyi kolacan etmesini istenir.Yanına Erdoğan Tekin ve birkaç yoldaşıda alarak harekete geçer  ve  kısa zamanda geri gelirler ;"Bezhatın yakalandığını ,abisi Ali ekberle birlikte dereye indirildiğini, bölgede çok büyük çaplı oparasyonun sürdüğü" bilgisini verdiler.Uzaktan dürbünle  dereyi gözetlediğimizde , kulaksız Binbaşı'nın  Bezhat'a işkencesi yaptığını,yaptırdığını gördük.

Hemen devreye Kokum ve Erdoğan girerek ;"Daha ne bekliyoruz hemen saldıralım, gözümüzün önünde yoldaşımıza işkence yapılıyor,öldürecekler, Bezhat yoldaşı kurtarmalıyız, görüyorsunuz fazla bir faşist askeri güçte yok , biz onları yerle bir ederiz "sesler yükseldi. Diğer yoldaşların bir bölümüde aynı görüşte olduğunu söylediler. İlk etapta Kor Osman'da Kokumun "saldıralım"görüşüne katıldı. Ağırlık kazanan saldırı  planı yapılırken, Bezhat'ın bulunduğu derede duman ve alev  yükselmeye başladı. Dürbünle derede neler olduğunu gözeten yoldaş bir anda bağırarak Kor Osmanın yanına geldi,"Bezhat'ın yakıldığını,mutlaka saldırmamız ,Bezhatı kurtarmamız gerektiğini ",söyledi .Hepimiz saldırı için mevzilendik. Kor Osman birkaç yoldaşla çok kısa görüşma yaptıktan sonra,"saldırıyda hazır olun "talimatını verdi. Tekrar bir gurup yoldaşı etrafı gözetlemek yeni olağan birşeyin oluş almadığını tesbit etmek için gönderdi. Bu arada hangi birim nerde , nasıl mevzilenecek ve saldırıyı başlatacak konumlanmalar belirlendi. 

Çevreyi gözeten gurup geri döndüğünde har hallerinde belli oluyorduki,yeni gelişmeler oluyordu. Kor Osmanla kısa bir bilgi alışverişi sonrası,Kor Osmanın yüzünde ciddi bir değişiklik belirdi. Hemen diğer sorumlularıda çağırarak durum değerlendirmesi yapıldı. Karar vermek hem zor , hemde ağır bir sorumluluk gerektiriyordu. Kokum yoldaş , "ne pahsına olursa olsun saldırı yapmalıyız ,saldırı kararından vaz geçilmemesi gerektiği" üzerinde ısrar ediyordu. Kor Osman herşeyi iyi hesaplamalıydı,bu var olma veya toptan yok olmayıda beraberinde getirebilirdi. Duyguyla,öfkeyle hareket edilecekse bir anlık duygumuzla düşmana saldırabilirdik. O saldırı eyleminde başarılı çıkmamız zor olsada,zaferde elde etmiş olabilirdik. Tersine hiçbir başarı ve düşmana kayıp verdirmeden telafisi mümkün olmayan ağır bir yenilgide alabilirdik. Düşman bizim yerimizitesbite ve toplu imha etmek için Bezhat yoldaşı ateşlere atarak yakıyordu,gözlerini dağlıyordu. Bezhat'tan gerillanın kaldığı sığınak ve alan isteniyordu. Bunu bilen Bezhat ateşlere atılmayı,gözlerinin dağlanmasını, öldürülmeyi göze alıyor , yerini bildiği yoldaşlarının söylemiyordu. Çılgına dönen eli kanlı faşist Binbaşı  Bezhat yoldaşı katlediyordu.

Bütün bu gelişmeleri hesaba katan Kor Osman gözlerinin önünde yaşanan bu katliamın acısını yoldaşlarına seslenerek"yüreklerine gömmelerini,saldırı kararından vazgeçildiğini açıklar. Otuz'a yakın gerillanın hepsi üzgün , sessiz ve şaşkındır. Kor Osman saldırıyı durdurma gerekçelerini açıklar , çoğunluk  ikna olur. Buna rağmen Kokum yoldaş "saldırı" kararında ısrar eder ,"saldırı kararından vazgeçmenin oportünistlik" olduğunda ısrar eder,"karara uymayacağını" açıklar.Kokumun itirazına Erdoğan ve birkaç yoldaş daha katılırlar.. Sert süren tartışma disipline uyma kararıyla son bulur.Ama Kokum yoldaş ,bir haftaya takın kimseyle konuşmaz,Kor Osmana küser...
Burada yaşadığımız bu olay, yaşayanlarca unutulmaz bir tranvaydır bizde.Hala yaşadığımız bu acılarla hesaplaşmak istiyorsak,doğruluğunu ve yanlışlığını sorgulamaya çalışıyorsak en insani değerleri yüreğimizde taşıdığımızdandır.

Aradan çok zaman geçmeden,sınıf mücadelesi derlenip toparlanmamızı emrediyordu. Bu süre içerisinde partimiz ağır darbeler almıştı. Dağda ise gerilla tektük kayıplar hariç ana gövdesini,güçünü korumaktaydı. Faşizmin bir yılı aşkın süren oparasyonları kırda esasta boşa çıkarılmıştı. Süleyman yoldaş katledilmişti. Faşizmin saldırılarını teşir eden ajitasyon , propaganda çalışmaları moralimiz açısından olmazsa olmazdı. Bezhat ve Süleyman yoldaşların katlini teşhir eden bildirileri dağıtmak, partimizin bağlantıların yeniden sağlamak için  Kokum ve Erdoğan yoldaşlar görevlendirilmişti. Gittikleri köylerde kalmamaları gerekirken ,"birşey olmaz,bir akşam kalmaktan"mantığıyla ,5 Aralık  akşamı Hülükuşağı köyünde konaklarlar.Yapılan ihbar sonucu ,Hülük uşağı'na faşizmin ordusu baskın düzenler. Hülük uşağına girişte ikinci evde konaklarlar. Köy sarılır , oparasyo u fark eden Kokum ve Erdoğan yoldaşlar faşizmin ordusuyla geleneğimizde  bize miras olan nasıl savaşılırsa  öyle bir mevzilenme savunma hazırlığı yaparak  beklemeye koyulurlar . Oparasyonu yöneten başçavuş ve beraberindekiler yoldaşların bulunduğu eve baskın düzenlerler. Ancak beklemedikleri bir  gerilla direnişiyle karşılaşırlar. İlk etapta Başçavuş ve bir asker saf dışı kalır . Durmaksızın harekete geçen Kokum ve Erdoğan yoldaşlar çatışarak çemberi yararlar. Kendilerinden yüz kat bir güce sahip olan faşizm çil yavrusu gibi dağılır . Parti ve devrim marşları söyleyerek çatışmayı sürdüren ve çember dışına çıkan yoldaşlardan ilk vurulan Erdoğan yoldaş olur, sırtından aldığı kurşunlarla devrim kervanına katıldı. Kokum yoldaş durmaksızın çatışmayı sürdürür . Elindeki G 1 silahının kabzası kurşun alarak darbelenir işlevsiz hale gelir . Bunu gören faşizmin  ordusu yoldaşımızın yanına yaklaşamasada,uzaktan yüzlerce,binlerce mermi sıkarak yoldaşımız KOKUM'U KATLEDERLER..

Derler ya, acı haber tez ulaşırmış , aynı gün yoldaşlarımızın çatışarak devrim kervanına katıldıklarını öğrenmiş olduk. Bulunduğumuz alanda harekete geçilerek tedbirler alınmaya çalışıldı. Üzgündük,öfkeli ve sitemkardık.Çünkü, bir yılı aşkın zaman devam eden askeri faşist oparasyonlarda hatırı sayılır  bir darbe almamıştık .Oparasyonlar bitmişti tamda yeniden toparlanacağımız bir zamanda ihmalkarlık ve düşmanı küçümsediğimizden dolayı darbe alıyorduk . Bizi yaralayan, üzende böylesi aci kayıplar vermemizdi.Düşmanı hiçbir zaman küçümsemeyeceksin,ona uygun tedbir ve güvenliğini alacaksın, bu her zaman taktik olarak akılda tutmamız gereken bir ilkedir. Faşizmi yenmenin yolu uzun soluklu yol olduğu bilinciyle hareket ederek hatalardan ders çıkarılacaktı. Hülükuşağında Askeri faşist diktatörlüğe karşı silah elde savaşarak toprağa düşenler onurumuzdur.Bağımsızlık,özgürlük,ve komünizm için şehit düşenler  mücadelemizde yaşıyacak ve unutulmayacaklardır.
 
      Hasan Aksu 

44887

Son Haberler

Sayfalar

Dağları mesken tutan ;"Bir çift yürek"Veysel Uyar , Erdogan Tekin ölümsüzdür .

Emperyalizm Üzerine Notlar -2

“Motor Üretimi Yoksa, Emperyalizm De Yoktur”

Soru: 2 -Türkiye'nin kendi tekniği (gelişmiş sanayisinin) yoktur. Örneğin bir motor bile yapamamaktadır. (Marksist Teori'nin Almanya-Frankfur'da 24 Şubat 2024"de düzenlediği "Lenin Dünyaya Bakmak" Sempozyumu tartışmalarından)

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: Partimiz Savaşımızı Aydınlatmaya Devam Ediyor: Ona Omuz Ver! Güç Kat!

Ailevi sorunlar, geçim derdi, gelecek kaygısı, hayaller, yaşanmışlıklar, günden güne ömrün tükenmesi ve sonuç olarak hiçbir şey yaşamadığını farkettiğin ve yüreğine bir acının gelip oturduğu an... bunu ikimize kendime armağan ediyorum. Dost varmı ki şu zaman da derdini alıp vuracak sırtına ..ve biz nelerden uzak kalmışız haberimiz yok...şimdi ki dostluklarda ne duman ne tüten var

TKP-ML MK: TKP-ML, 52 YAŞINDA!

“Daha Sıkı, Daha Sağlam, Daha Kararlı Bir Savaş” İçin Israr ve Sebatla!

Mao Zedung yoldaşın önderliğindeki Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin dünyayı sarsan fırtınaları içinde, coğrafyamız sınıflar mücadelesinin bir ürünü olarak doğan partimiz TKP-ML, 52 yaşında!

Emperyalizm Üzerine Notlar

Uzun bir zamandan beri emperyalizm üzerine makaleler yazıyorum, konferanslar veriyor, panellere katılıyorum. Bir de „Emperyalist Türkiye“ adlı kitabım yayınlandı. Bu kitapta'da Türk devletinin emperyalistleştiğini ve emperyalist bir devlet haline geldiğini; ekonomik, siyasi ve askeri olarak değerlendiriyorum.

Katıldığım seminer, panel, konferans ve çeşitli konuşma ortamlarında, yeni emperyalist ülkeler konusunda bana bir çok sorular soruldu, benim tezlerime karşı karşı tezler ileri sürüldü. Bir çoğu tezlerimi onaylarken, çoğunluk tezlerimi reddetti.

Patika, Politika mı Arıyor Yoksa..

"Başkası olma kendin ol

Böyle çok daha güzelsin"

Anasının kuzusu

Ciğerimin köşesi"

Marifet  solun sağıyla başarılı olmak değil ki.

Afyon, antalya, istanbul, ankara...

İmamoğulları, yavaşlar, böcekler... falanlar filanlar.

Sanki seçimleri kaybettiren  sol gibiymiş gibi

Sanki seçimleri kaybettiren de parlamentizm gibiymiş gibi

Hiç kimse zafer kazanan solun sağı karşısında solu ve parlamentizmi dahil ağzına almıyor.

Proletarya chp'nin sağını satın almış gibi.

Lenin’in Ölümünün 100. Yılı Anısına: Lenin’de Kararlılık ve İki Çizgi Mücadelesi SBKP’de İki Çizgi Mücadelesi*

Rusya’da Marksist gruplar ortaya çıkamadan önce “devrimci” çalışmayı Narodikler yürütüyordu. Narodniklerin Çar’a karşı verdikleri mücadelede temel aldıkları sınıf köylülerdi. Rusya’da kapitalizm geliştikçe işçi sınıfı da gelişip büyümesine rağmen Narodnikler işçi sınıfını değil köylülüğün temel alınmasını savunuyor ve ancak köylülüğün Çar’ı ve toprak ağalarını devirebileceğini savunuyorlardı. Narodnikler bireysel “terörü” savunuyor ve bunun geniş halk yığınları üzerinde büyük etkiler yaratacağını düşünüyorlardı. İşçi sınıfının partisinin kurulmasına karşı çıkıyorlardı.

Hepimiz Mazlum’a borçluyuz:Garabet Demirci

 

Devrimciliği Yaşam Tarzına Dönüştürelim

Bizim gücümüz, haklılığımız ve meşruluğumuzda; olayları, olguları diyalektik- materyalist bakış açısıyla ele almamızda yatıyor.

TKP-ML Merkez Komitesi : Newroz Piroz Be!

İmha, İnkar ve Asimilasyona; İşgal ve İlhaka; Sömürüye, Açlığa, Yoksulluğa, ve Faşizme Karşı

İsyan, Direniş, Serhildan!

Newroz, coğrafyamızda binlerce yıllık sınıflı toplumlar tarihinde sömürülen, ezilen, baskı gören halkların zalimlere, sömürücülere karşı isyanının simgesidir. Günümüzde de başta Kürt halkı olmak üzere bütün ezilen halkların, zalimin zulmüne karşı isyan ve direnişinin, Demirci Kawa’nın isyanının zalim ve katliamcı Dehaklar karşısında yükseltilmesinin, isyan ateşlerinin dört bir yanda yakılmasının adı olmuştur.

Oylar SADET'E.... Oylar DEVA'YA... Oylar İYİ PARTİ'ye....

"Bindik bir alamete gideyoz kıyamete."

Aklımızın sınırlarının zorlandığı günlerde geçiyoruz.

İlemde bir partiye oy verecekseniz....

Sanki iyi parti sizi öldürüyorda chp sizi öldürmüyorsa(?)...

Niye oy verdiğiniz millet ittifakı'nın parlamentizmden vaz geçmemiş paydaşlarından biri de olmaya.

Ve Bakırhan buyurdu: " İstanbul'da kent uzlaşısı sağladık" diye

Ve Sakık buyurdu: "CHP'ye oy yok." diye.

Ve ..

Kadınlar ve İşçiler

Kadınlar neden, niçin ve nasıl eziliyor, neden cinsiyet ayrımcılığın en temel ve en tepe noktasında yer alıyor, neden öldürülüyor neden erkek baskısı kadın üzerinde şiddetleniyor vb. soruların yanıtı ile; işçiler neden, niçin ve nasıl sömürülüyorsa verilecek yanıtlar aynı yerde arandığında, kadının kurtuluşu sorununa, daha genel anlamda ise işçi sınıfı ve emekçilerin kurtuluş sorununa daha doğru yaklaşılmış olacaktır.

Sayfalar