Cumartesi Nisan 27, 2024

“DEMİR LEYDİ” DENİLEN BİR “MILK SNATCHER/ SÜT HIRSIZI”… [*]

“Torbada ne varsa,çorbada da o vardır.”[1]

İngiltere’nin ilk ve tek kadın Başbakanı Barones Margaret Thatcher 8 Nisan 2013’de geçirdiği felç sonrası 87 yaşında öldü. 11 Nisan 2013 tarihli ‘The Independent’in haberine göre ölümünün ardından ilk 3 saatte internete girenlerin yüzde 92’si, hayatlarını perişan ettiği kömür madencilerinin çocuklarıydı…

Bir bakkalın kızı olan Thatcher, 1979-1990 yılları arasında İngiltere Başbakanlığı yaptı. Eski ABD Başkanı Ronald Reagan ile birlikte dünyada sıkı para politikaları uygulamasının lideri olan Thatcher, sert liderlik anlayışı ve katı ekonomi politikaları nedeniyle “Demir Leydi” lakabını almış ve çok eleştirilmişti. Ancak 1982’de ülkesinin Arjantin’e karşı giriştiği Falkland Savaşı’nda kazanılan zafer Thatcher’a desteği arttırdı.

Thatcher, çok yakın olduğu Reagan’la birlikte Soğuk Savaş döneminin sona ermesi ve Sovyetler Birliği’nin dağılmasına giden süreçte oynadığı rolle de tanınıyor. 

Siyasal-toplumsal açıdan muhafazakâr, iktisaden liberal ve dış politikada müdahaleci çizgisiyle “Demir Leydi” lakabını alan Thatcher için kimileri Kanat Atkaya gibi, “Malum, ‘Ölenin arkasından konuşulmaz’ demişiz ama, “Kör ölür badem gözlü olur” diye de kaş kaldırmış, bir nevi muhalefet şerhi düşmüşüz… Haydi iyi yolculuklar Margaret, artık her nerede yaşıyor ve yaşatılıyorsan; anladın sen beni...” derken; Hadi Uluengin de, “Toprağı bol olsun!” demeden edemiyordu…

Britanyalı yönetmen Ken Loach, Thatcher’ın cenazesinin özelleştirilip en düşük teklifi verene satılmasını önerdi. Zira Loach’a göre Thatcher’ın hayatı boyunca yaptığı şey buydu. 

‘New Left Review’un editörü Tarık Ali ise, Thatcher’ın yaptığının İngiltere’yi ekonomik olarak etkili bir şekilde harabeye çevirmek ve O’nu tamamen Amerikan imparatorluğunun bağımlı bir eyaletine dönüştürmek olduğundan söz ediyordu.

‘Amerika’nın Sesi’ ise, doğası gereği farklı telden ses verip, “Thatcher’ın düşman kazanmasının nedeninin devrim gibi başarıları” olduğunu açıklıyordu…

O, halefi Cameron’a göre, “İngiltere’nin çehresini değiştiren büyük lider”di. 

Merkel için Avrupa’yı derinden etkileyen muhteşem kadındı. 

Gorbaçov içinse, “Soğuk Savaş’ı o bitirdi. Güney Afrikalı siyahilerin gözünde, Mandela’nın idamını önleyen sağduyunun sesi”ydi; vs., vb’leri…

* * * * *

Öncelikle ve yeri gelmişken şunu belirtelim: 

Ronald Reagan ve Papa II. Jean Paul’den sonra Margaret Thatcher’ın da ölümüyle “Soğuk Savaş” dönemini sona erdiren üçlüden kimse hayatta değil artık. Thatcher’ın ölümünü İngiliz yüksek sınıfları üzüntüyle karşılarken, Londra’nın siyahların yoğun yaşadığı Brixton semtiyle İskoçya’nın Glasgow kentinde yüzlerce kişi sokaklarda kutladı. 

İngiliz siyasetinin hemen hemen her kanadından “Savaş sonrası Britanyası’nın en büyük başbakanı” övgüsü yükselirken eski Londra Belediye Başkanı Ken Livingstone’dan “Bugünkü konut, bankacılık ve sosyal yardım krizlerini yaratan oydu” değerlendirmesi geldi. Eski Başbakan Tony Blair, “Onu kendime örnek aldım” derken Durham Bölgesi Madenciler Sendikası Genel Sekreteri David Hopper, “Bu tüm madenciler için mutlu bir haber. Toplumumuza yaptıklarından ötürü bende ona karşı asla bir sempati yok. Köylerimizi, insanlarımızı perişan etti. Cenazesinde büyük bir gösteriye hazırlanıyoruz” dedi…

Hiç kimse, babasının da içinde bulunduğu ülkesinin emekçi sınıfını ezip geçen bir manav kızının dünyanın en önemli figürlerinden biri olacağına ihtimal vermiyordu. Hatta kendisi bile. Birçok başarısız girişimden sonra önce milletvekili olup ardından eğitim bakanlığına getirildiğinde bir soru üzerine “Yaşadığımız çağda İngiltere’nin bir kadın başbakana sahip olacağını sanmıyorum” deyişi meşhurdur. Tam üç kez, hem de arka arkaya 1979, 1983 ve 1987 genel seçimlerini kazanan ilk ve tek kadın başbakan olacağını elbette o da tahmin edemezdi.

1970-74 arası sürdürdüğü eğitim bakanlığı bir felaketti. Okullara ücretsiz süt dağıtımını “tasarruf önlemi” gerekçesiyle durdurduğunda “Süt Hırsızı”na çıktı adı. 1979’da başbakanlığa geldikten kısa süre sonra, 1981’de Kuzey İrlanda cezaevinde tutuklu bulunan İrlanda Cumhuriyetçi Ordusu (IRA) militanlarının siyasi

hakları için Bobby Sands önderliğinde başlattıkları açlık grevindeki insafsız tutumu tüm kesimlerin tepkisini toplamıştı. Sands, cezaevinden milletvekili seçilmiş, ancak grevin 66’ncı gününde 9 arkadaşıyla hayatını kaybetmişti. Açlık grevcilerinin ölümünü kılı kıpırdamadan izlemesi, acımasızlığına verilen en çarpıcı örnektir. 

Nisan 1982’de Falkland Adaları krizinin savaşa dönüşmesinde de Thatcher’ın uzlaşmaz tutumunun payı var. Görüşmelerle çözme şansının hâlâ olduğu bir sorunu savaşla çözme konusunda kabinesine yaptığı baskının eşi benzeri yoktur. Soğuk Savaş döneminde “en büyük düşman” saydığı Sovyetler Birliği’nde yayımlanan bir gazete acımasızlığına, inatçılığına vurguyu “Demir Leydi” yakıştırmasıyla yapınca, taraftarlarınca benimsendi hemen bu lakap. Oysa katılığının, soğukluğunun ifadesiydi. Ülkenin yoksul kesimlerinin üzerine bir karabasan gibi çöktüğünde, yaptığı özelleştirmeler sonucu 3 milyon işsiz yaratmıştı biranda. 

Haklarını vermediği madencilerin yerine yurtdışından madenciler getirdi. Ülkede grevcileri tehdit ederken “Orduyu üzerlerine sürerim” diyen tek başbakan o oldu. Dar gelirliler için yapılmış olan belediye konutlarını satışa çıkararak dünyanın en başarılı “konutlandırma” projesini yerle bir eden ilk başbakan da oydu. 

“Demir Leydi”yle anlatılmak istenen buydu. Aşırı bir İngiliz milliyetçisiydi. Dünyanın en ünlü soda markası (Fransız) Perrier’yi evinde bulundurmayacak kadar. “İngiliz sularının ne kötülüğünü gördünüz” cümlesi unutulmaz. 

Dünyanın neresine giderse gitsin hep İngilizdi. Hep Britanya üretimi kıyafetler giydi. Monarşiye son derece bağlıydı, bir ABD ya da bir Avrupa olma fikrinin de amansız düşmanıydı.

En çok Reagan’ı sevdi. En çok da Gorbaçov’la uyum sağladı. Gorbaçov’la, Kremlin’de tam dokuz saat süreyle konuştuğu kayıtlıdır. Seçim kampanyaları sırasında yaptığı kimi gafları da vardır. Nükleer silahlara sahip olmanın 40 yıl boyunca barış getirdiğini söylemek gibi örneğin.

Madenci çocuklarının hâlâ işsiz olduğunu söyleyen David Hopper’ın “Emekçilerden nefret ediyordu” deyişinde haklılık payı var. En iyi kanıtı da “Kelle Vergisi” olarak bilinen “Poll Tax” uygulamasıydı. Gelir durumlarına bakmadan herkesten aynı verginin alınmasını içeren bir vergiydi bu: “Kraliçe de işçi de aynı vergiyi ödeyecek.” 

“Yaptıklarını bir gün hatırlayacaksın Maggie” diye bağıran o maden işçisinin tahmini gerçekleşmedi. “Baroness Thatcher”, ömrünün sonlarına doğru, son on beş yıldır hiçbir şeyi hatırlamıyordu. Yemek yemeyi bile unutmuştu. “Demir Leydi”, Alzheimer hastalığıyla boğuşuyordu…[2]

Biraz geriye dönersek: Daha gençliğinde Muhafazakâr Parti saflarında hızla yükselen ve 1959’da milletvekili seçilen Margaret Thatcher güçlü kadın imajını 1979’da başbakanlık koltuğuna oturduktan bir yıl sonra İran’ın Londra Büyükelçiliği’ndeki, 6 gün süren işgali bitiren komando hareketiyle kazanmıştı. Komandolar 6 militandan 5’ini öldürüp rehineleri kurtarmıştı. 

Doğu Bloku ülkeleriyle mücadelesi ve izlediği katı politikalarla öne çıkan Thatcher tavizsiz bir özelleştirme politikası yürüttü. Kömür madenlerinin kapatılmasının ardından 1984’te başlayıp 1 yıl süren grevlerle ilgili “Falkland adalarında, olmayan düşmanla mücadele ettik. Asıl zor olan ve özgürlük bakımından tehlike teşkil eden ise içimizdeki düşmandır” diyecekti. 1982’de Falkland Adası’na askeri birlikleri gönderen Thatcher, Arjantin’i 2 ayda yenerek popülaritesini arttırmıştı. 

Thatcher’ı en çok zorlayan olaylardan biri 1984’te İrlanda Cumhuriyet Ordusu’nun (IRA) bombalı saldırısıydı. Brington’da verdiği konferans sırasında kendisine yönelik gerçekleştirilen bombalı saldırıyı yara almadan atlatan Thatcher yarıda kesilen konuşmasını ertesi gün tamamlamıştı. Avrupa’ya en büyük yetki devrine izin veren Avrupa Ortak Pazarı anlaşmasını 1986’da imzaladı ama parti içi muhalefet nedeniyle ortak para birimine karşı çıktı. ABD’nin 1986’da Libya’yı bombalamasını ve 1990’da Kuveyt’i işgal eden Irak’a saldırı kararını destekledi. 

SSCB’nin sonunu getiren Mihail Gorbaçov’un yükselişini de alkışlamıştı. Muhaliflerine göre Thatcher sosyal adaleti bozan özel sektörcü bir siyasetçiydi. 1985’te “Thatcherizm tarihte iltifat olarak görülecek” diyecek kadar iman etmişti, koçbaşılığını üstlendiği neoliberal politikalara. 

* * * * *

İyi de “Süt Hırsızı”na “Demir Leydi” dedirten neyin nesi miydi?

Gayet basit: “İngiltere’de burjuva demokrasisi, burjuva partileriyle kapitalist sınıf arasındaki doğrudan ve sıkı temsil ilişkilerine dayanır. Muhafazakâr Parti, kapitalist sınıfla iç içe yaşayan, onu temsil eden ‘akil adamlar’ (bunlara ‘Parti Mandarinleri’ deniyor) tarafından yönetilir. Partinin başına kimin geçeceğini, hangi liderin ne zaman tükendiğine bunlar karar verirler, seçimleri kaybeden bir lidere bir şans daha tanınmaz. 

Ted Heath tükenince başlayan arayış, sonunda Mandarinlerin Thatcher üzerinde karar vermesine yol açtı. Thatcher artık partinin işine yaramayan bir noktaya geldiğinde yine Mandarinler, ‘istifa et yoksa devireceğiz’ ültimatomuyla onu görevinden aldılar. Arabasına binmiş giderken yüzündeki ifade aslında hiçbir

zaman gerçekten iktidarda olmamış olmanın, ‘Demir Leydi’ söylemlerinin bir fanteziden ibaret olduğunun ayırdına varmanın ibret verici bir örneğini oluşturur.

Thatcher’in kaderini Mandarinlerin belirlemiş olması gibi, ‘bakkalın kızı’ söylemi de aslında iktidarın nerede olduğunu gösteriyor. Thatcher milyoner işadamı Denis’le evlenmemiş, Denis onun bir vergi uzmanı avukat olmasına olanak sağlayan eğitimini finanse etmemiş, gereken kapitalist sınıf bağlarını sunmamış olsaydı Thatcher ‘olayı’ da olmazdı.

Peki ya iktidardaki başarılarına ne demeli? İngiltere ekonomisini kurtarmadı mı? Hiç olmazsa bu konuda hakkını vermek gerekmez mi? 

Gerekmez! Birincisi, Thatcher, uyguladığı politikaların mimarı değildir. Monetarizmin kökleri Şili Pinochet darbesine gider. Neo-liberalizm, Thatcher başbakan olduğunda bir kriz yönetim modeli olarak, New York eyalet krizinde bankacıların dayattığı koşullarda, FED Başkanı Volcker’in işsizlik yerine enflasyonu hedef alan politikalara geçişinde, hızlı faiz artırımıyla çoktan şekillenmişti. Thatcher bu programı uygulamaya kararlı olduğuna ilişkin güven verdiği için partinin başına geldi kapitalist sınıfın desteğini, kültür endüstri tarafından iyice korkutulmuş (bu sendikaların, İşçi Partisi’nin gözü sizin servetinizde...) mülk sahibi ve orta sınıfların, hatta işçi aristokrasisinin oyunu alarak seçimleri kazandı.

Oliver Huitson’un, Open Democracy sitesinde yayımlanan yazısında yaptığı çok parlak bir saptama, Thatcher’in ekonomik performansını değerlendirmek açısından çok yararlı bir bakış açısı sunuyor: ‘Thatcherizm son tahlilde, şimdi yaşa, sonra öde. Hatta bundan da öte, bırak başkası ödesin demekti.’ 

Huitson’a göre ‘Geleneksel muhafazakârlığın kökleri, hem geriye hem de ileriye dönük biz zamanın içindedir. Thatcherizm ise -neoklasik ekonomi anlayışındaki gibi- esas olarak zamansal bir anlatıdan yoksundur; her şey tüketilmelidir. Her şey şimdi tüketilmelidir.’ (…)

Bugün Thatcher’in kapitalist sınıf tarafından bu kadar yüceltilmesinin arkasındaki esas neden, 1983 İskoçya parti kongresindeki konuşmasında ‘Bu mücadeleyi kazanırsak, bizi bekleyen büyük ödül Marksist sosyalizmin bu topraklardan kovulması olacaktır’ deyişindeki acımasız, kararlı sınıf savaşçısı kişiliğiydi. 

Thatcher’in bakanlarından David Mellor’un deyimiyle Thatcher’in ‘en büyük başarısı sendikaların belini kırmaktı’. Böyle bir hizmetçiyi kapitalist sınıf hiç unutur mu?”[3]

Söz konusu özellikleriyle yani fakirden alıp zengine veren politikalar ile “Yeryüzünde neo-liberalizmin bir librettosu yazılacaksa Thatcher’ın, adıyla anılacak uzunca bir bölümü hak ettiği kesin”dir.[4]

Bir şey daha: “Margaret Hilda (Roberts) Thacher, … 12 Eylül askeri darbesinin Türkiye’ye istikrar getirdiğini de söylüyordu!”[5]

‘The Independent’ gazetesinin Thatcher’ın kadın düşmanı bir kadın başbakan olduğunu rakamlarıyla yazarken; Cüneyt Özdemir de ekliyordu:

“2012’nin şubat ayında dünyanın en güçlü iş kadınlarından Güler Sabancı 1983 yılında Londra’ya geldiğinde Bankacılar Kulübü’nde bir öğle yemeği yemek istemişti ancak sadece kadın olduğu için bu kulübe girmesine izin verilmemişti. Zira Bankacılar Kulübü’nün bütün üyeleri erkeklerden oluşuyordu. 

İşte Margaret Thatcher böylesine erkek egemen, muhafazakâr bir ülkenin muhafazakâr partisinden ilk kadın başbakan oldu. Üstelik bunu bir bankacının kızı olarak değil bir bakkalın kızı olarak başardı. Başarmasına başardı ama içinden çıktığı sınıflara ve kadınlara da en büyük ihaneti yine o gösterdi.”

Geçerken anımsatayım: Fransa eski devlet başkanlarından François Mitterrand, ikisinin de iktidarda olduğu 80’li yıllarda Thatcher için “gözleri Caligula, dudakları Marilyn Monroe” dermiş. (Caligula acımasızlığı ve entrikaları ile ünlüydü).

Bir şey daha: Avustralya Dışişleri Bakanı Bob Carr, Thatcher’ın başbakanlığı bıraktıktan sonra bir sohbette “utanmazca ırkçı ifadeler” kullandığından söz eder…

* * * * *

Thatcher ölmesine öldü ama Thatcherizm ölmedi, yaşıyor.

Çünkü “Margaret Thatcher’in görüşleri ve vizyonu, dayandığı ideolojik temeliyle, adeta yeni bir doktrin olarak kabul edildi. İlk denemeleri İngiltere’de yapılan Thatcherizm kısa zamanda Latin Amerika’dan Uzakdoğu’ya kadar birçok ülkede bir model olarak algılandı ve bir esin kaynağı oldu.”[6]

Türkiye’de de 12 Eylül’le olduğu gibi…

‘The Independent’ın ifadesiyle, “Neo-liberal politikanın yerleşmesi için ABD Başkanı Reagan ile birlikte çabalayan, sendikasızlaştırma ve toplumun örgütsüzleştirilmesi için madenleri kapatan, özelleştirme furyasını yayan Thatcher, Malvinas Adaları’nın (Falkland Adaları) gaspı için Arjantin’e savaş açmaktan da geri durmamıştı. 

Thatcher, Kuzey İrlanda’yı sömürmeye devam etmek için kirli savaşı tırmandıran, İrlanda Kurtuluş Ordusu’nu (IRA) yenmek için her türlü vahşete imza atan isimdi. IRA’lılar ölüm oruçlarıyla direnirken, serbest

bırakmayarak ölümlerine sebep oldu. (Maze Cezaevi’nde Bobby Sands ve arkadaşları ölüm oruçlarıyla direniş tarihinde önemli yer edindiler)

Thatcher, Türkiye’de 12 Eylül darbesinin açtığı yolda Turgut Özal’ın çizdiği, emekçileri, yoksulları, sosyal güvenliği dışlayan neo-liberal politikaların da ilham kaynağı olmuştu.”

Kolay mı? Ahmet İnsel’in ifadesiyle, “Thatcher’ın en büyük düşman bellediği kavram, eşitlikti. İktisadi ve sosyal politikaları eşitliğe göre yönlendirmenin herkesi daha yoksul yapacağını iddia eden liberal-muhafazakârlığı imanla benimsemişti…”

 

29 Ekim 2013 13:20:15, Ankara.

 

N O T L A R

[*] Ümüş Eylül Hapishane Dergisi, Yıl:3, No:11, Nisan-Mayıs-Haziran 2014…

[1] Bulgar Atasözü.

[2] Mustafa K. Erdemol, “Halkın ‘Süt Hırsızı’ Egemenlerin ‘Demir Leydi’si”, Cumhuriyet, 10 Nisan 2013, s.9.

[3] Ergin Yıldızoğlu, “Thatcher Mitolojileri”, Cumhuriyet, 15 Nisan 2013, s.11.

[4] Özlem Albayrak, “Neo-Liberalizmin Hayaleti: Thatcher”, Yeni Şafak, 16 Nisan 2013, s.17.

[5] Özgen Acar, “13 Ekim’in Yazgısı!”, Cumhuriyet, 12 Nisan 2013, s.12.

[6] Sami Kohen, “Thatcher’in Mirası”, Milliyet, 10 Nisan 2013, s.23.

75120

Temel Demirer

Hakkında

Objektifiz ama tarafsız değiliz. Tarafsız olmak korkaklıktır. Çünkü insan doğru ve yanlış arasında tarafsız olamaz.BiyografiKendimden söz etmenin pek anlamlı ve “şık” olmadığına inanan biri olarak çok düşündüm...
Ne yazacağımı kestiremedim...
Ve nihayet şunları diyebilmenin en doğrusu olduğuna karar kıldım...
“İnsana ait hiçbir şey bana yabancı değil,” diyen(lerden);
dünyaya aşağıdan bakan(lardan);
kendi kuşağımla müthiş bir serüveni yaşayan(lardan);
yaşadıklarımdan asla pişman olmayan(lardan);
ve hatta yaşadıklarımı yaşamış olmayı bir onur ve şans addeden(lerden);
John Maxwell’in, “İnsanlar, onları ne kadar umursadığımızı bilmedikçe, ne kadar bildiğimizi umursamazlar...”; Bertolt Brecht’in, “Yenilgilerimiz, rezalete karşı savaşa katılanlarımızın yeterince kalabalık olmadığından başka bir anlama gelmez”; V. İ. Lenin’in, “Silah kullanmasını öğrenmeyen, silah elde etmeye çalışmayan bir ezilen sınıf, ancak köle muamelesi görmeye layıktır,” sözlerine müthiş değer veren(lerden);
sevdasız kavga, kavgasız sevda olmaz diyen(lerden);
bir afet-i devrana aşık olan(lardan);
hâlâ “tek yol devrim” gerçeğine bağlı olan(lardan);
ve nihayet “Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek!” diyen(lerin) safındaki sıradan, vasıfsız, herhangi biriyim...
54 tevellütlüyüm... Kemal’den olma Necla’dan doğmayım... Çorum ili Kale mahallesi nüfusuna kayıtlıyım...
Okur yazarım...
Ve nihayet hâlen “sakıncalı” dedikleri(nden) ve GBT’lerindeyse sabıkalıyım...
11.01.2004 14:32:09, Ankara.

TÜRKİYE’DE YAYINLANAN KİTAPLARIM

* GÖZ GÖRMEZ BİLİNÇ GÖRÜR, Hazırlayan: Mehmet Özer, Nota Bene Yay., 2012, 152 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* ORTADOĞU: YALANCI BAHAR, Derleyen: Babür Pınar-Recai Ulutaş, Nitelik Kitap, 2012, 448 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* ALMANAK-2009 ANALİZLERİ, Sosyal Araştırmalar Vakfı Kitaplığı, İstanbul-2011, 434 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* BEYOND GLOBALIZATION – WORLD LEARNING/ INTERNATIONAL HONORS PROGRAM TURKEY READER 2011/12, Derleyenler: Yücel Demirer - Sibel Özbudun, 2011, 476 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif), (“Geopolitics of Turkey in the US-EU-Mideast Triangle”- Temel Demirer)


* EMPERYALİZM VE ULUSAL SORUN, Derleyen: Babür Pınar-Muzaffer İlhan Erdost, Nitelik Kitap, 2011, 335 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* İSMAİL BEŞİKÇİ, Derleyenler: Barış Ünlü-Ozan Değer, İletişim Yay., 2011, 589 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* SESİNİ YİTİREN ŞEHİR SİVAS, Editör: Mehmet Özer, Çankaya Belediyesi Yay., Temmuz 2011, 304 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* ALMANAK-2009 ANALİZLERİ, Sosyal Araştırmalar Vakfı Kitaplığı, İstanbul-2010, 659 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KRİZ, KAPİTALİZM, İSYAN, Ütopya Yay., 2010, 559 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KRİZ VE HAYAT YAZILARI: BİR TAŞ DA SİZ ATIN, Ütopya Yay., 2010, 464 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* ASLOLAN DEVRİMİN GÜNDEMİDİR, Kaldıraç Yay., 2010, 784 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* TEKEL DİRENİŞİ DERSLERİ 2010-SENDİKALARIMIZI GERİ ALACAĞIZ, Kaldıraç Yay., 2010, 206 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* LATİN AMERİKA: İSYAN HEP VARDI!, Sibel Özbudun (der.), Kaldıraç Yay., Ocak 2010, 661 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KUŞATMAYI YARMAK: EĞİTİM, BİLİM VE AYDINLAR, Kaldıraç Yayınevi, Ekim 2009, 392 sayfa, Temel Demirer-Sibel Özbudun.


* ALMANAK-2008 ANALİZLERİ, Sosyal Araştırmalar Vakfı Kitaplığı, İstanbul-2009, 608 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* HAK(SIZLIK), HUKUK(SUZLUK) MU? “SUÇUMUZ İNSAN OLMAK”!, (Sibel Özbudun’un önsözüyle), Kardelen Yay., Nisan 2009, 365 sayfa, Temel Demirer.


* HRANT’IN KATİL(LER)İ… (Sait Çetinoğlu’nun önsözüyle), Pêrî Yayınları, Şubat 2009, 336 sayfa, Temel Demirer.


* LİBERALİZM/MUHAFAZAKÂRLIK KISKACINDA KADIN, Kaldıraç Yayınevi, Şubat 2009, 237 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* ALMANAK-2007 ANALİZLERİ, Sosyal Araştırmalar Vakfı Kitaplığı, İstanbul-2008, 456 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* “HAYIR, EVET’TEN ÖNCE GELİR”! HUKUK(SUZLUK) YAZILARI, Ütopya Yay., Mayıs 2008, 496 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* “SÖYLENECEK YALAN KALMADI” İNSAN HAK(SIZLIK)LARI, Ütopya Yay., Mayıs 2008, 510 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* LATİN AMERİKA’DA İSYANIN TARİHİ, Hazırlayan: Sibel Özbudun, Ütopya Yay., 2008, 549 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KÜRESEL KAPİTALİZMİ MEŞRULAŞTIRAN SÖYLEMLER, Editör: Fikret Başkaya, Özgür Üniversite Kitaplığı: 67, Maki Yay., 2008, 218 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* YABANCILAŞMA VE..., Ütopya Yay., 2008, 316 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)
* ALMANAK-2006 ANALİZLERİ, Sosyal Araştırmalar Vakfı Kitaplığı, İstanbul-2007, 654 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* MİLLİYETÇİLİK, YURTSEVERLİK VE SOL, Editör: Fikret Başkaya, Özgür Üniversite Kitaplığı: 65, Maki Yay., 2007, 212 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* LATİN AMERİKA’DAKİ GELİŞMELER, TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Ankara Şubesi, Ankara-2007, 34 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KÜRESELLEŞME, KADIN VE ‘YENİ’-ATAERKİ, Ütopya Yayınevi, Ankara-2007, 228 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* İMPARATORUN SOYTARISI EGEMEN MEDYA, Ütopya Yayınevi, Ankara-2007, 319 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* ALMANAK-2005 ANALİZLERİ, Sosyal Araştırmalar Vakfı Kitaplığı, İstanbul-2006, 439 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* “DERİN” MİLLİYETÇİLİĞİN SİYASAL İKTİSADI, Ütopya Yayınevi, Ankara-2006, 384 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* MAFYA NARKOEKONOMİ VE SUSURLUK / ŞEMDİNLİ, Ütopya Yayınevi, Ankara-2006, 379 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* AVRUPA BİRLİĞİ VE “ÇOKKÜLTÜRCÜLÜK YALANI, Ütopya Yayınevi, Ankara-2006, 444 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* EĞİTİM ÜNİVERSİTE YÖK VE AYDIN(LAR), Ütopya Yayınevi, Ankara-2006, 543 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KIYAMETE ÇEYREK KALA! EKOLOJİ YAZILARI, Ütopya Yayınevi, Ankara-2006, 501 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* DÜNYAYI ISITAN LATİN ATEŞİ, Özgür Üniversite Kitaplığı, Maki Yayınevi, Ankara-2006, 302 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* LATİN AMERİKA YERLİLERİ: TEK BİR HAYIR, YÜZLERCE EVET, Anahtar Kitaplar Yayınevi, İstanbul-2006, 368 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KAVRAM SÖZLÜĞÜ-SÖYLEM VE GERÇEK (1), Özgür Üniversite Kitaplığı, Maki Yayınevi, Ankara-2005, 709 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* ALMANAK-2004 ANALİZLERİ, Sosyal Araştırmalar Vakfı Kitaplığı, İstanbul-2005, 464 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* LATİN AMERİKA BAŞKALDIRIYOR, Ütopya Yayınevi, Ankara-2005, 416 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* ELVEDA NİSYAN, MERHABA İSYAN, Ütopya Yayınevi, Ankara-2005, 558 sayfa, Temel Demirer.


* KÜRESEL İNTİFADA, Ütopya Yayınevi, Ankara-2005, 592 sayfa, Temel Demirer.


* “YENİ DÜZEN(SİZLİK)”DEN BAŞKALDIRIYA, Ütopya Yayınevi, Ankara-2005, 592 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* YENİ ROMA: TERÖRİST ABD-IV. KİTAP, Tohum Yayınevi, İstanbul-2004, 270 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KÜRESELLEŞME VE İMPARATORLUK: “YENİ EKONOMİ”DEN ÖNLEYİCİ SAVAŞA...-III. KİTAP, Tohum Yayınevi, İstanbul-2004, 382 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KÜRESELLEŞMENİN TİRANLIĞI: NE, NİÇİN, NASIL?-II. KİTAP, Tohum Yayınevi, İstanbul-2004, 384 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* YENİ MUHAFAZAKÂRLIK YOĞUNLAŞIRKEN KÜRESEL VAHŞET-I. KİTAP, Tohum Yayınevi, İstanbul-2004, 334 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* ABD SALDIRGANLIĞI: IRAK VE ÖTESİ-III. KİTAP, Ütopya Yayınevi, Ankara-2004, 304 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* 11 EYLÜL’DEN AFGANİSTAN’A ABD İMPARATORLUĞU-II. KİTAP, Ütopya Yayınevi, Ankara-2004, 287 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KOVBOYUN SÖMÜRGE İMPARATORLUĞU-I. KİTAP, Ütopya Yayınevi, Ankara-2004, 346 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* SAKLANMAYA ÇALIŞILAN BİR MEŞALE: İBRAHİM KAYPAKKAYA, Umut Yayıncılık, İstanbul-2003, 232 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* İSYANIN ADI: FİLİSTİN-İNTİFADA KAZANACAK!, Ütopya Yayınevi, Ankara-2002, 479 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* XXI. YÜZYILLA GELENLER: SÖYLENCELER VE GERÇEK, Ütopya Yayınevi, Ankara-2002, 447 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* SOSYALİST MÜCADELE ETİĞİ, Özgür Üniversite Kitaplığı, Maki Yayınevi, Ankara-2001, 336 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KÜRESELLEŞME VE TERÖR (TERÖRİZM, SALDIRGANLIK, SAVAŞ) II. KİTAP, Ütopya Yayınevi, Ankara-2001, 334 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KÜRESELLEŞME VE TERÖR (TERÖR KAVRAMI VE GERÇEĞİ) I. KİTAP, Ütopya Yayınevi, Ankara-2001, 364 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* AMERİKA: RÜYA MI, KÂBUS MU? YANKEE İMPARATORLUĞU, Ütopya Yayınevi, Ankara-2001, 368 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* ÖDP YAZILARI, Ütopya Yayınevi, Ankara-2001, 316 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)
* KÜRESELLEŞMENİN EKOLOJİK SONUÇLARI, Özgür Üniversite Kitaplığı, Maki Yayınevi, Ankara-2000, 190 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* EKOLOJİ POLİTİK, Özgür Üniversite Kitaplığı, Maki Yayınevi, Ankara-2000, 136 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* AVRUPA BİRLİĞİ ve SOSYALİSTLER: AKINTIYA KARŞI, Ütopya Yayınevi, Ankara-2000, 384 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* GERİCİLİK KÜRESELLEŞİRKEN FAŞİZM!.. YENİDEN Mİ?.., Ütopya Yayınevi, Ankara-2000, 299 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KADIN YAZILARI, Ütopya Yayınevi, Ankara-2000, 170 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* MARKSİZM VE EKOLOJİ, Öteki Yayınevi, Ankara-2000, 481 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* TERÖR NE? TERÖRİST KİM? (AVRUPA ASYA ve ORTADOĞU), Cilt:2, Ütopya Yayınevi, Ankara-2000, 384 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* TERÖR NE? TERÖRİST KİM? (ABD EMPERYALİZMİ ve LATİN AMERİKA), Cilt:1, Ütopya Yayınevi, Ankara-2000, 284 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* EĞİTİM: NE İÇİN? ÜNİVERSİTE: NASIL? YÖK: NEREYE?, Ütopya Yayınevi, Ankara-1999, 264 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* NEO-LİBERAL SALDIRI KRİZ ve İNSANLIK, Ütopya Yayınevi, Ankara-1999, 494 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* “YDD” KISKACINDA ÇEVRE ve KENT, Ütopya Yayınevi, Ankara-1999, 473 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* CHE FİDEL KÜBA, Özgür Üniversite Kitaplığı, Öteki Yayınevi, Ankara-1999, ikinci baskı, 135 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* YABANCILAŞMA, Özgür Üniversite Kitaplığı, Öteki Yayınevi, Ankara-1999, ikinci baskı, 112 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* MEDYA ELEŞTİRİSİ ya da HERMES’İ SORGULAMAK, Özgür Üniversite Kitaplığı, Öteki Yayınevi, Ankara-1999, ikinci baskı, 176 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* DÜNYANIN BALKONUNDAKİ İSYANCILAR, Özgür Üniversite Kitaplığı, Öteki Yayınevi, Ankara-1998, ikinci baskı, 304 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* ÖDP: İMKÂNLAR ve SORU(N)LAR, Öteki Yayınevi, Ankara-1998, 576 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* MAYALARIN DÖNÜŞÜ, Anahtar Kitaplar Yayınevi, İstanbul-1998, 311 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* POSTMODERN MÜDAHALE ve BAŞKALDIRI İMKÂNI (BRECHT “BİTTİ” FUTBOL “VERELİM”!), Özgür Üniversite Kitaplığı, Öteki Yayınevi, Ankara-1998, 528 sayfa, Temel Demirer.


* SOKAKTA ve DUVARDA 1968, Özgür Üniversite Kitaplığı, Öteki Yayınevi, Ankara-1998, 207 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* VE KİRLENDİ DÜNYA..., Özgür Üniversite Kitaplığı, Öteki Yayınevi, Ankara-1997, 319 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* SOKAK’TAKİNE NOTLAR, Özgür Üniversite Kitaplığı, Öteki Yayınevi, Ankara-1997, 456 sayfa, Temel Demirer.


* ÖDP’YE KENAR NOTLARI, İnsancıl Yayınları, İstanbul-1997, 88 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KOYUNLAR KURTLAR KÖPEKLER (YENİ DÜNYA DÜZENSİZLİĞİ EMPERYALİZM ve UMUT), Anahtar Kitaplar Yayınevi, İstanbul-1997, 160 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KARA PARA KİRLİ SAVAŞ (TÜRKİYE’DE MAFYA ve DEVLET), Özgür Üniversite Yayınları, 171 sayfa, Ankara-1996, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* İSPANYA’DAKİ II. KITALARARASI BULUŞMA İÇİN “YDD”YE KARŞI TEZLER - II. KITALARARASI BULUŞMA İÇİN EKOLOJİK KIYAMET TEZLERİ, Özgür Üniversite Yayınları, 56 sayfa, Ankara-1996, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* YENİ DÜNYA DÜZENİ AVRUPA BİRLİĞİ VE TÜRKİYE, Dev. Maden-Sen Yayınları, 64 sayfa, Ankara-1996, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* CANAVARLAŞAN MEDYA, 1996-İstanbul, Yorum Yayınevi, 287 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* YENİ DÜZENİ ya da DÜZENSİZLİĞİ, 1996-İstanbul, Pelikan Yayınları, 304 sayfa, Temel Demirer.


* SOLAN FOTOĞRAFLARDA BİTEN VE BAŞLAYAN, 1993-İstanbul, Sorun Yayınları, 248 sayfa, Temel Demirer.


* GERİCİLİK DÖNEMİNDE DÜNYA ve TÜRKİYE, 1993-İstanbul, Sorun Yayınları, 190 sayfa, Temel Demirer.


* DİSK’İN “ÖREN TEZLERİ” ve SOSYALİST TAVIR, 1992-İstanbul, Sorun Yayınları, 189 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* TOPLUMSAL DİNAMİKLER ve ÖRGÜTLENME EKSENLERİ, 1992-İstanbul, Sorun Yayınları, 270 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* SOSYALİZM “YENİ DÜNYA DÜZENİ” TÜRKİYE, 1992-İstanbul, Sorun Yayınları, 192 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* SOSYALİZMİN SORUNLARI ÜZERİNE AÇILIM TARTIŞMALARI, 1992-İstanbul, Sorun Yayınları, 256 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* YOL BALADI, 1988-Ankara, Ekin Yayınları, 61 sayfa, Temel Demirer.
* T.B.“K”.P PROGRAM TASLAĞININ ELEŞTİREL ANALİZİ, 1988-İstanbul, Sorun Yayınları, 86 sayfa, Temel Demirer.

İletişim:

temeldemirer@kaypakkaya-partizan.net(Hazırlanıyor)

http://www.facebook.com/TemelDemirer

https://twitter.com/temeldemirer

Son Haberler

Sayfalar

Temel Demirer

Emperyalizm Üzerine Notlar -2

“Motor Üretimi Yoksa, Emperyalizm De Yoktur”

Soru: 2 -Türkiye'nin kendi tekniği (gelişmiş sanayisinin) yoktur. Örneğin bir motor bile yapamamaktadır. (Marksist Teori'nin Almanya-Frankfur'da 24 Şubat 2024"de düzenlediği "Lenin Dünyaya Bakmak" Sempozyumu tartışmalarından)

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: Partimiz Savaşımızı Aydınlatmaya Devam Ediyor: Ona Omuz Ver! Güç Kat!

Ailevi sorunlar, geçim derdi, gelecek kaygısı, hayaller, yaşanmışlıklar, günden güne ömrün tükenmesi ve sonuç olarak hiçbir şey yaşamadığını farkettiğin ve yüreğine bir acının gelip oturduğu an... bunu ikimize kendime armağan ediyorum. Dost varmı ki şu zaman da derdini alıp vuracak sırtına ..ve biz nelerden uzak kalmışız haberimiz yok...şimdi ki dostluklarda ne duman ne tüten var

TKP-ML MK: TKP-ML, 52 YAŞINDA!

“Daha Sıkı, Daha Sağlam, Daha Kararlı Bir Savaş” İçin Israr ve Sebatla!

Mao Zedung yoldaşın önderliğindeki Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin dünyayı sarsan fırtınaları içinde, coğrafyamız sınıflar mücadelesinin bir ürünü olarak doğan partimiz TKP-ML, 52 yaşında!

Emperyalizm Üzerine Notlar

Uzun bir zamandan beri emperyalizm üzerine makaleler yazıyorum, konferanslar veriyor, panellere katılıyorum. Bir de „Emperyalist Türkiye“ adlı kitabım yayınlandı. Bu kitapta'da Türk devletinin emperyalistleştiğini ve emperyalist bir devlet haline geldiğini; ekonomik, siyasi ve askeri olarak değerlendiriyorum.

Katıldığım seminer, panel, konferans ve çeşitli konuşma ortamlarında, yeni emperyalist ülkeler konusunda bana bir çok sorular soruldu, benim tezlerime karşı karşı tezler ileri sürüldü. Bir çoğu tezlerimi onaylarken, çoğunluk tezlerimi reddetti.

Patika, Politika mı Arıyor Yoksa..

"Başkası olma kendin ol

Böyle çok daha güzelsin"

Anasının kuzusu

Ciğerimin köşesi"

Marifet  solun sağıyla başarılı olmak değil ki.

Afyon, antalya, istanbul, ankara...

İmamoğulları, yavaşlar, böcekler... falanlar filanlar.

Sanki seçimleri kaybettiren  sol gibiymiş gibi

Sanki seçimleri kaybettiren de parlamentizm gibiymiş gibi

Hiç kimse zafer kazanan solun sağı karşısında solu ve parlamentizmi dahil ağzına almıyor.

Proletarya chp'nin sağını satın almış gibi.

Lenin’in Ölümünün 100. Yılı Anısına: Lenin’de Kararlılık ve İki Çizgi Mücadelesi SBKP’de İki Çizgi Mücadelesi*

Rusya’da Marksist gruplar ortaya çıkamadan önce “devrimci” çalışmayı Narodikler yürütüyordu. Narodniklerin Çar’a karşı verdikleri mücadelede temel aldıkları sınıf köylülerdi. Rusya’da kapitalizm geliştikçe işçi sınıfı da gelişip büyümesine rağmen Narodnikler işçi sınıfını değil köylülüğün temel alınmasını savunuyor ve ancak köylülüğün Çar’ı ve toprak ağalarını devirebileceğini savunuyorlardı. Narodnikler bireysel “terörü” savunuyor ve bunun geniş halk yığınları üzerinde büyük etkiler yaratacağını düşünüyorlardı. İşçi sınıfının partisinin kurulmasına karşı çıkıyorlardı.

Hepimiz Mazlum’a borçluyuz:Garabet Demirci

 

Devrimciliği Yaşam Tarzına Dönüştürelim

Bizim gücümüz, haklılığımız ve meşruluğumuzda; olayları, olguları diyalektik- materyalist bakış açısıyla ele almamızda yatıyor.

TKP-ML Merkez Komitesi : Newroz Piroz Be!

İmha, İnkar ve Asimilasyona; İşgal ve İlhaka; Sömürüye, Açlığa, Yoksulluğa, ve Faşizme Karşı

İsyan, Direniş, Serhildan!

Newroz, coğrafyamızda binlerce yıllık sınıflı toplumlar tarihinde sömürülen, ezilen, baskı gören halkların zalimlere, sömürücülere karşı isyanının simgesidir. Günümüzde de başta Kürt halkı olmak üzere bütün ezilen halkların, zalimin zulmüne karşı isyan ve direnişinin, Demirci Kawa’nın isyanının zalim ve katliamcı Dehaklar karşısında yükseltilmesinin, isyan ateşlerinin dört bir yanda yakılmasının adı olmuştur.

Oylar SADET'E.... Oylar DEVA'YA... Oylar İYİ PARTİ'ye....

"Bindik bir alamete gideyoz kıyamete."

Aklımızın sınırlarının zorlandığı günlerde geçiyoruz.

İlemde bir partiye oy verecekseniz....

Sanki iyi parti sizi öldürüyorda chp sizi öldürmüyorsa(?)...

Niye oy verdiğiniz millet ittifakı'nın parlamentizmden vaz geçmemiş paydaşlarından biri de olmaya.

Ve Bakırhan buyurdu: " İstanbul'da kent uzlaşısı sağladık" diye

Ve Sakık buyurdu: "CHP'ye oy yok." diye.

Ve ..

Kadınlar ve İşçiler

Kadınlar neden, niçin ve nasıl eziliyor, neden cinsiyet ayrımcılığın en temel ve en tepe noktasında yer alıyor, neden öldürülüyor neden erkek baskısı kadın üzerinde şiddetleniyor vb. soruların yanıtı ile; işçiler neden, niçin ve nasıl sömürülüyorsa verilecek yanıtlar aynı yerde arandığında, kadının kurtuluşu sorununa, daha genel anlamda ise işçi sınıfı ve emekçilerin kurtuluş sorununa daha doğru yaklaşılmış olacaktır.

Sayfalar