Cumartesi Nisan 27, 2024

Devrimci Bir Çıkış İçin Örgütlen-Örgütle

“…Komünist Enternasyonale bağlı tüm partiler, ‘Kitlenin daha derinlerine!’, ‘Kitlelerle daha sıkı temas!’ şiarlarını ne pahasına olursa olsun pratiğe geçirmelidirler; kitleler sözünden anlaşılması gereken emekçilerin ve sermaye tarafından sömürülenlerin, özellikle de en örgütsüz ve en bilinçsiz, en fazla ezilen ve örgütsel olarak kapsanması en zor olanların tümüdür.”(1)

Bu düşünceler “Komünist Enternasyonal 2. Kongresi’nin ana görevler üzerine tezler” başlıklı bölümünde dile getirilmiştir. Aradan yüz yılı aşan bir zaman dilimi geçmesine rağmen, bu görevler bugün de bütün ağırlığıyla karşımızda durmaktadır.

Ülkelere göre görevlerin önceliği veya kapsamı daralıp genişleyebilir. Ama tüm bu farklılaşmalar öze tekabül etmiyor. Çünkü, devrimden çıkarı olan ve hatta öncelikli olarak bu yığınlar içinde daha çok sömürüye maruz kalan, ötekileştirilen, yok sayılan ezilenlerle sıkı temaslar kurup örgütlenmedikçe toplumsal alt üst oluşlar yaşanamaz. Ve yine tüm bu örgütlenmeler enternasyonal bir bilinçle ele alınmalıdır.

Emperyalizm ve dünya gericiliğine karşı mücadelede dün olduğu gibi bugün de temel şiarımız “Bütün Ülkelerin İşçileri ve Ezilen Halkları Birleşin” olmalıdır. Enternasyonal proletaryanın bir bölüğü olarak bulunduğumuz her alanda çalışmalarımıza bu anlayış yön vermelidir. İşçilerin ve ezilen halkların birliğini parçalayan dini gericiliğe, göçmen düşmanlığı vb. tüm yıkıcı girişimlere, saldırılara karşı bu sınıf bilinçli duruşla hareket etmeliyiz.

Gelinen aşamada TC devleti, dünyadaki bu parçalayıcı-yıkıcı zorbalığın karanlık merkezlerinden biridir.

Şöyle ki; mevcut koalisyon iktidarının dini gericiliğin, ırkçı milliyetçiliğin kirli silahlarıyla yaşamın her alanını kuşatmaya çalıştığı bir dönemden geçiyoruz. Bütün devrimci ve muhalif güçler yoğun bir baskı altındadır. Militarist güçler, yargı kurumları, iktidarın ihtiyacına göre konumlandırılmıştır. İktidarı eleştirmenin suç sayıldığı, itaat etmenin ise “yerli ve milli” bir duruş olarak görüldüğü bir süreci yaşıyoruz.

Elbette ki, iktidar yalnız ilerici, devrimci muhalif güçleri devlet terörüyle sindirmeye çalışmıyor. Her geçen gün ekonomik krizin yol açtığı yoksulluk ve sefalet tablosuyla da çaresizlik içine itiyor. Yığınların örgütsüz hali bu çaresizliği daha da derinleştiriyor. Tüm bu karşı devrimci önlemlere rağmen geniş yığınlarda biriken bir öfkenin olduğunu faşist iktidar da görüyor.

Dolayısıyla bu öfkenin güçlü protestolara dönüşmesini önlemek için, iktidar devlet terörüyle, geniş işçi ve emekçi yığınlarını etkileyen “kamplaştırma” politikalarıyla, “yerli ve milli” yalanlarıyla karşı devrimci saldırılarla ısrarlı tutumunu sürdürüyor. Kadın ve LGBTİ düşmanlığı, “karma eğitim” politikalarına dönük saldırılar vb. günbegün artarak sürüyor.

Milyonlar zam yağmuru altında nefes almakta, yeni güne dair plan yapmakta zorlanırken iktidarın kirli kalemşörleri NATO toplantısında elde edilen “zaferden”, diğer burjuva muhalefetinin içinde bulunduğu sefaletten söz edip duruyor.

Kısacası halkın çektiği sefalet, burjuva muhalefetinin parçalı sefaletiyle, dış politikada yaratılan sahte “zaferlerle” perdelenmeye çalışılıyor. Dahası bu duruma mahkumsunuz algısı yaratılıyor.

Dağınık, örgütsüz, yenilgi psikolojisi içinde olan muhalif geniş yığınlar bu tablodan olumsuz etkileniyor. Tüm bunlarla birlikte sokak hareketlerine, bedel ödeme-ödettirme mücadele çizgisine önemli oranda yabancılaşan ve işleri seçimlerle hal yoluna koyma anlayışıyla şekillenen görece daha ileri ve muhalif kitleleri etkileyen güçlerin bu ruh hali mevcut tabloyu daha da zorlaştırmakta. Görevlerimizin merkezinde kitle mücadelesi olmak zorundadır.

Bu nedenle sistemle çelişkisi olan tüm ezilenlerin en diri en mücadeleci güçlerle temas kurmak, militan bir mücadele çizgisinde bunları birleştirmek öncelikli bir görevdir. Şunu unutmamak gerekir ki, ezilenlerin öfkesi militan örgütlü bir güce dönüştürülmedikçe, söylemler öksüz, sokaklar hareketsiz kalmaya mahkumdur.

Kitle çalışmasında atak olmaktan, faşist saldırılara karşı militanca duruştan ve görevlerden söz ederken, vurgulamaya çalıştığımız duruşumuz ve görevlerimizdir. Bu zorlu süreçte örgütlü olan güçler bedel ödemeyi göze alarak bu tarihsel sorumlulukları için harekete geçmezlerse, alınan kararların uygulanması, ön görülen hedeflere ulaşılması mümkün değildir.

  1. Lenin, Seçme Eserler, cilt 10
1210

Pusula

Pusula

Son Haberler

Sayfalar

Pusula

Emperyalizm Üzerine Notlar -2

“Motor Üretimi Yoksa, Emperyalizm De Yoktur”

Soru: 2 -Türkiye'nin kendi tekniği (gelişmiş sanayisinin) yoktur. Örneğin bir motor bile yapamamaktadır. (Marksist Teori'nin Almanya-Frankfur'da 24 Şubat 2024"de düzenlediği "Lenin Dünyaya Bakmak" Sempozyumu tartışmalarından)

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: Partimiz Savaşımızı Aydınlatmaya Devam Ediyor: Ona Omuz Ver! Güç Kat!

Ailevi sorunlar, geçim derdi, gelecek kaygısı, hayaller, yaşanmışlıklar, günden güne ömrün tükenmesi ve sonuç olarak hiçbir şey yaşamadığını farkettiğin ve yüreğine bir acının gelip oturduğu an... bunu ikimize kendime armağan ediyorum. Dost varmı ki şu zaman da derdini alıp vuracak sırtına ..ve biz nelerden uzak kalmışız haberimiz yok...şimdi ki dostluklarda ne duman ne tüten var

TKP-ML MK: TKP-ML, 52 YAŞINDA!

“Daha Sıkı, Daha Sağlam, Daha Kararlı Bir Savaş” İçin Israr ve Sebatla!

Mao Zedung yoldaşın önderliğindeki Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin dünyayı sarsan fırtınaları içinde, coğrafyamız sınıflar mücadelesinin bir ürünü olarak doğan partimiz TKP-ML, 52 yaşında!

Emperyalizm Üzerine Notlar

Uzun bir zamandan beri emperyalizm üzerine makaleler yazıyorum, konferanslar veriyor, panellere katılıyorum. Bir de „Emperyalist Türkiye“ adlı kitabım yayınlandı. Bu kitapta'da Türk devletinin emperyalistleştiğini ve emperyalist bir devlet haline geldiğini; ekonomik, siyasi ve askeri olarak değerlendiriyorum.

Katıldığım seminer, panel, konferans ve çeşitli konuşma ortamlarında, yeni emperyalist ülkeler konusunda bana bir çok sorular soruldu, benim tezlerime karşı karşı tezler ileri sürüldü. Bir çoğu tezlerimi onaylarken, çoğunluk tezlerimi reddetti.

Patika, Politika mı Arıyor Yoksa..

"Başkası olma kendin ol

Böyle çok daha güzelsin"

Anasının kuzusu

Ciğerimin köşesi"

Marifet  solun sağıyla başarılı olmak değil ki.

Afyon, antalya, istanbul, ankara...

İmamoğulları, yavaşlar, böcekler... falanlar filanlar.

Sanki seçimleri kaybettiren  sol gibiymiş gibi

Sanki seçimleri kaybettiren de parlamentizm gibiymiş gibi

Hiç kimse zafer kazanan solun sağı karşısında solu ve parlamentizmi dahil ağzına almıyor.

Proletarya chp'nin sağını satın almış gibi.

Lenin’in Ölümünün 100. Yılı Anısına: Lenin’de Kararlılık ve İki Çizgi Mücadelesi SBKP’de İki Çizgi Mücadelesi*

Rusya’da Marksist gruplar ortaya çıkamadan önce “devrimci” çalışmayı Narodikler yürütüyordu. Narodniklerin Çar’a karşı verdikleri mücadelede temel aldıkları sınıf köylülerdi. Rusya’da kapitalizm geliştikçe işçi sınıfı da gelişip büyümesine rağmen Narodnikler işçi sınıfını değil köylülüğün temel alınmasını savunuyor ve ancak köylülüğün Çar’ı ve toprak ağalarını devirebileceğini savunuyorlardı. Narodnikler bireysel “terörü” savunuyor ve bunun geniş halk yığınları üzerinde büyük etkiler yaratacağını düşünüyorlardı. İşçi sınıfının partisinin kurulmasına karşı çıkıyorlardı.

Hepimiz Mazlum’a borçluyuz:Garabet Demirci

 

Devrimciliği Yaşam Tarzına Dönüştürelim

Bizim gücümüz, haklılığımız ve meşruluğumuzda; olayları, olguları diyalektik- materyalist bakış açısıyla ele almamızda yatıyor.

TKP-ML Merkez Komitesi : Newroz Piroz Be!

İmha, İnkar ve Asimilasyona; İşgal ve İlhaka; Sömürüye, Açlığa, Yoksulluğa, ve Faşizme Karşı

İsyan, Direniş, Serhildan!

Newroz, coğrafyamızda binlerce yıllık sınıflı toplumlar tarihinde sömürülen, ezilen, baskı gören halkların zalimlere, sömürücülere karşı isyanının simgesidir. Günümüzde de başta Kürt halkı olmak üzere bütün ezilen halkların, zalimin zulmüne karşı isyan ve direnişinin, Demirci Kawa’nın isyanının zalim ve katliamcı Dehaklar karşısında yükseltilmesinin, isyan ateşlerinin dört bir yanda yakılmasının adı olmuştur.

Oylar SADET'E.... Oylar DEVA'YA... Oylar İYİ PARTİ'ye....

"Bindik bir alamete gideyoz kıyamete."

Aklımızın sınırlarının zorlandığı günlerde geçiyoruz.

İlemde bir partiye oy verecekseniz....

Sanki iyi parti sizi öldürüyorda chp sizi öldürmüyorsa(?)...

Niye oy verdiğiniz millet ittifakı'nın parlamentizmden vaz geçmemiş paydaşlarından biri de olmaya.

Ve Bakırhan buyurdu: " İstanbul'da kent uzlaşısı sağladık" diye

Ve Sakık buyurdu: "CHP'ye oy yok." diye.

Ve ..

Kadınlar ve İşçiler

Kadınlar neden, niçin ve nasıl eziliyor, neden cinsiyet ayrımcılığın en temel ve en tepe noktasında yer alıyor, neden öldürülüyor neden erkek baskısı kadın üzerinde şiddetleniyor vb. soruların yanıtı ile; işçiler neden, niçin ve nasıl sömürülüyorsa verilecek yanıtlar aynı yerde arandığında, kadının kurtuluşu sorununa, daha genel anlamda ise işçi sınıfı ve emekçilerin kurtuluş sorununa daha doğru yaklaşılmış olacaktır.

Sayfalar