Pazar Mayıs 19, 2024

Haklar(ımız) İçin Devlete Karşı Özgürlük Mücadelesi[*]

“İnsan hakkı olarak özgürlük, insanın insana bağlılığına değil, tersine insanın insandan ayrılışına dayanır.”[1]

“Kolluğun Kötü Muamelesi, Ayrımcılığa, Cinsiyet Eşitsizliğine, Yaşama Hakkı ve Temel İnsan Hakları İhlâlleri”, vb’leri meselesine dair ilk saptamam: Özgür ol(a)mayanların, hiçbir hakkı ol(a)madığı; yani haklarına sahip çıkabilmenin bir özgürlük eylemi olduğu/ olması gerektiği yönündedir. Çünkü, “İnsanın temel özgürlüğü, yaşamını daha iyi kılma özgürlüğüdür,” diye uyarır hepimizi Bertolt Brecht!
İş bu nedenle de “hak(sızlık)lar” meselesinde konuşurken; “İnsanın acı çektiği her konu, insan hakkı”[2] ile hakların gaspı mekanizmasından söz etmek “olmazsa olmaz”dır.
O hâlde, hak(sız)lar başlıklı bir irdelemenin devletin/ iktidarın eleştirel değerlendirilmesinden başka anlamı yoktur ve olmamalıdır da.
Kolay mı?
‘Uluslararası Af Örgütü’ ile ‘MetroPOLL Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi’nin ‘İnsan Hakları Algısı Araştırması’na göre, nüfusun yüzde 82.1’inin, “temel hak ve özgürlüklerin ihlâl edildiği”ni ifade ettiği[3] tabloda yapılması gerekeni şöyle tarif eder Michel Foucault:
“Bizimki gibi bir toplumda asıl siyasi görev, hem tarafsız hem de bağımsız görünen kurumların işleyişini eleştirmek, onların üzerinden her zaman belirsiz bir şekilde uygulanan siyasal şiddetin maskesini düşürmektir. Ki böylece onlara karşı savaşabilmek mümkün olsun.”[4]
* * * * *
Şimdi burada Karl Marx’ın, “Şayet şeylerin dış görünüşü ile özü aynı olsaydı, bütün bilim gereksiz bir şey olurdu,” uyarısı eşliğinde kısa bir devlet parantezi açmak gerekiyor.
Emma Goldman’ın, “Devlet, hiç aksamadan vergi ödeyen bir makineye, hiç açık vermeyen bir hazineye ve iki duvar arasındaki düz çizgide mahcup bir şekilde yürüyen bir koyun sürüsü gibi monoton, itaatkâr, renksiz, ruhsuz bir halka ihtiyaç duyar,” diye tarif ettiği tabloda Max Weber’in tanımıyla “Meşru şiddet tekelini elinde bulunduran tek aygıt” devlettir.[5] Şiddet tekelinin meşruiyetinin kaynak ve dayanakları devletten devlete, toplumdan topluma, güçlünün kim ve nasıl olduğuna göre değişirken; modern devlette şiddet daimidir.[6]
Zygmunt Bauman için de “Modern uygarlığın şiddet içermeyen karakteri tam bir yanılsamadır. Daha doğrusu onun, kendini kandırma ve kendini ilahlaştırmasının; kısacası, onun meşrulaştırıcı mitinin ayrılmaz bir parçasıdır.”[7]
Michel Foucault da ‘Hapishanenin Doğuşu’nda devletin modern ceza yöntemlerine başvurmasının bir nedeni olarak, o döneme kadar uygulanan ceza sistemlerinin suçlulardan daha vahşice yöntemler barındırması olduğuna dikkat çeker.[8]
Hasılı devlet şiddet tekelini elinde tutarken; şiddet tekelinin meşruiyetinden vazgeçmeye çağırmak, aslında modern devletin iflasına, dolayısıyla devletsizliğe davet anlamına gelebilir.
Bir zamanlar Süleyman Demirel’in “Devlet gerektiğinde rutinin dışına çıkar” lafı artık istisna değil. Türkiye’de devleti temsil edenler bir süredir hukuk dışılığı dışa vurmaktan çekinmiyor. Bu, “devleti kalıcı kılma” refleksinin bitip “kendi varlığını sürdürme” ihtiyacının öne geçtiğini gösterir.
Aslı sorulursa Jacques Vergès’in, “Devlet güçlü olduğu sürece adalet gerçekten bir devlet meselesidir; ama buhran içine düşmeye görsün, yeniden büyük harfli oluveren Adalet’e hesap vermek zorunda kalır,”[9] deyişini anımsatan tabloya eklenmesi gereken, Vittorio Alfiereri’nin, “Suçu toplum hazırlar birey işler” diye tanımladığı gerçektir.
“İyi de hukuk” mu?
Mihail Aleksandroviç Bakunin’in, “Hukuk iktidarın fahişesidir”; Pyotr  Kropotkin’in, “Yasalar adalet duygusunu geliştirmemiştir, onu mahvetmiştir”; Michel de Montaigne’in, “Adaletin yasalarında bile mutlaka adaletsiz bir taraf vardır”; Max Stirner’in, “Devlet, kendi şiddetine hukuk; bireyinkine ise suç adını verir,” saptamaları soru(n)un yanıtıdır.
Friedrich Nietzsche’nin, “Bütün canavarların en soğuğuna devlet denir… ‘Ben ulusum, milletim ben’ işte böyle bağırır o soğuk canavar... Devlet, o heybetli eşitliğinde zengine de fakire de ekmek çalmayı ve köprü altında yaşamayı yasaklayan bir kurumdur,”[10] biçiminde tanımladığı baskı aygıtı örgütlü terördür; Thomas Hobbes’a göre, “Ejderha”dır; egemen(ler)in “tek meşru şiddet uygulayıcısıdır”!
Bir sınıfın diğerini ezmek için kullandığı aygıttır.
‘Komünist Manifesto’daki sade anlatımla, “Modern devlet iktidarı tüm burjuvazinin ortak işlerini yöneten bir kuruldan başka bir şey değil”ken;[11] Max Weber’in deyişiyle de, “Belli bir kara parçası üzerinde fiziksel gücü meşru olarak kullanma tekeli”nden hareket edendir.
Bu tanımların anlamı kabaca şudur: Bir kanunu ihlâl edersen, polis gelip seni bir güzel coplayabilir. Ama polis kanunu ihlâl ederse sen onu coplayamazsın. En fazla mahkemeye verirsin. Ama mahkemeyi kazansan da yine coplayamazsın. Ama ertesi gün tekrar kusurlu bir iş yaparsan o seni yine coplayabilir. Ama sen onu yine de coplayamazsın...
Devlet deyince; “Sonuçta korunması gerekenin birey, halk, tebaa, vatandaş değil, devlet olduğu fikri egemen olmuş. Yani karşımızda çağlar boyunca berkitilmiş, meşrulaştırılmış ve içselleştirilmiş bir ‘kutsal devlet’[12] fikri var. Bir şey kutsal olunca da ona dokunanın canı yanar”ken;[13] egemen sınıfın[14] “hukuk devleti” yalanları ardına gizlenmek istediği devlet gerçeği budur; böyledir!
* * * * *
Devlet olduğu için insan hak(sızlık)ları varken; birey hak ve özgürlüklerinin en önemlisi olan “yaşam hakkı” yakın çağların ürünüdür.
Bu hak, ilk ve ortaçağlarda pek ciddiye alınan bir şey değildi. Bir hak olarak görüldüğü yerlerde ise hâkim sınıfların hakkıydı. Köleci toplumda, köle sahiplerinin yaşam hakkı vardı ama kölelerin yoktu. Ortaçağ’da derebeylerinin, asillerin tekelindeydi bu hak. Doğu’da da sultanların, şahların, padişahların iki dudağının arasındaydı çoğu kişinin yaşam hakkı…
Söz konusu hak, dünyada sırasıyla 1215 Magna Carta, 1628 ve 1689 İngiliz Haklar Bildirisi, 1776 Virginia İnsan Hakları Bildirisi ile defalarca gündeme geldi. İlginçtir, 1789 Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi’nde[15] özgürlük, mülkiyet ve güvenlik gibi haklar sayılmasına rağmen yaşama hakkına açıkça değinilmemişti.
Yaşam hakkı en çok yönetenlerin haksızlıkları ve adaletsizlikleri karşısında yönetilenlerin başkaldırma, ayaklanma, devrim gibi aktif, sivil itaatsizlik gibi pasif yöntemlerle direnme hakkını kullanarak korunduğundan şüphe yoktur.
En genel anlatımla insan hakları, insanı insan yapan, dokunulmaması, vazgeçilmemesi gereken etik değerlerdir. Bu haklar; insanın değerini ve onurunu korur. İnsanın, insanca yaşaması için gerekli, zorunlu koşulları ifade eder.
İnsanın insan olmaktan kaynaklanan gereksinimlerini karşılamaya yönelik, maddi ve manevi varlığını korumayı, geliştirmeyi hedef edinen en temel değerlerdir.
İnsan haklarının kaynağı, insan doğası ve bu doğanın özünde var olan insan(lık) onurudur. Yani, insan hakları “evrenseldir.
Tam da bunun için Amin Maalouf , “Yeryüzündeki hiçbir halk kölelik, despotluk, zorbalık, cahillik, karanlıkçılık için ya da kadınların köle olması için yaratılmamıştır. Bu temel gerçeklik ne zaman yadsınsa, insanlığa ihanet edilmiş olur, kendine ihanet edilmiş olur,”[16] derken; insan hakları konusundaki ilerlemeler, egemen güçlerin hoşgörüsü ile değil ama toplumsal kesimlerin kendi haklarını elde etmek için verdikleri mücadelelerle sağlanabilmiştir.
Evet insan hakları mücadelesinde Magna Carta’nın açtığı çığırda adım adım yol alındı.
“Hak ve adaleti hiç kimseye satmayacağız, kimseden adaleti esirgemeyeceğiz, adaleti geciktirmeyeceğiz,” diyen Magna Carta mutlak otoriteye karşı uzun savaşımının ilk meyvesiyken; 1688 İngiliz Devrimi’ne, 1789 Fransız İhtilali’ne, 1776 Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi’ne, 1917 Rus Devrimi’ne esin kaynağı olduğundan söz edilebilir
Daha sonra da “Bütün insanlar hür, haysiyet ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler ve birbirlerine karşı kardeşlik zihniyeti ile hareket etmelidirler,” diyen 10 Aralık 1948’de BM’nin İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi kabul edildi. Bildirge ile insanın sahip olduğu onur ve değerin insan haklarının kaynağı ve bu hakların evrensel olduğu fikri temel alındı. Ancak “Bugün, dünyada ve Türkiye’de Evrensel Bildirge’de yer alan hak ve özgürlüklere dayalı bir düzenin kurulduğunu söylemek, maalesef mümkün değildir.”[17]
* * * * *
Doğaldır ki insan(lık)ın gelişme tarihi, çok önemli bir boyutuyla, insanın özgürleşmesi tarihidir. İnsan haklarıyla ilgili ulusal ve uluslararası bildiriler, aslında, insanın özgürleşmesinin belgeleridir. İnsan hakları bildirilerinin ülkelerin katılımıyla ortak bir sözleşmeye dönüşmesi ise oldukça yakın yılların ürünüdür. Bunlardan Türkiye’nin taraf olduğu ikisi Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi (1948) ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ (1953) olsa da; 28 Kasım 2019’da ‘Din Şûrası’ndaki konuşmasında Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan şunları diyebilmektedir: 
“Ticaretten beşeri münasebetlere, eğitim öğretimden evliliğe, temizlikten kılık kıyafete, yaşantının her safhasını düzenleyen bir dine inanıyoruz”...
“İslâm bize göre değil, biz İslâma göre hareket edeceğiz. Nefsimize ağır gelse de hayatımızın merkezine dönemin koşullarını değil, dinimizin hükümlerini yerleştireceğiz.”
Bu ifadeler İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ile hiç uyuşmayıp, tam tersi çelişirken; sadece 2017 yılında 18 bin 507 hak ihlâli yaşandığı[18] coğrafyamızda ne hak kaldı ne hukuk...[19]
Adalet Bakanlığı’nın verilerine göre, 11 yılda cinayetler altı, yaralamalar yaklaşık beş, cinsel suçlar ise 10 kat arttı…[20]
Ayrıca İHD ve TİHV insan hakları karnesine göre, Türkiye insan hakları konusunda “sınıfta kaldı”. Hak savunucuları, “Ağır hak ihlâlleri yaşanıyor... İnsan hakları araçsallaştırılmış durumda... İhlâller ile mücadele edenlerin bile kıskaca alındığı bir dönem,”den[21] geçtiğimize işaret ederken; şimdi zindana kapatılan Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun, “Devletin baskıları ne kadar artsa da toplum demokrasi ve hukuk yolunda ilerleyecek. Ben son tahlilde çok karamsar değilim. Eskiden insan haklarını görmeyenler bunu görecek ve önü açılacak. Bugünde bu zulüm yapanlar yarın mutlaka hesap verecek. Ama gökten de zembille hiçbir şey inmeyecek bu, insanların mücadelesi ile olacak,”[22] saptaması anımsanmalı!
* * * * *
Diyeceklerimi tamamlıyorum: İnsan hak(sızlık)ları mücadelesi, onu gerekli kılan devlet şiddetine karşı tavır alan bir özgürlük mücadelesidir.
Bu uğurda Fidel Castro’nun, “Bir katilin, bir hırsızın başbakan olduğu bir cumhuriyette, dürüst kişilerin yerinin ya mezar, ya cezaevi olduğunu anlayabilmek zor bir şey olmasa gerek,” sözlerini kulağımıza küpe ederek; “Başkalarını özgürleştirebilmek için, önce kendimizi özgürleştirmeliyiz.”[23]
 
24 Mayıs 2021 16:36:19, İstanbul.
 
N O T L A R
[*] Görüş 21, Haziran 2021...
[1] Karl Marx.
[2] Metin Peker, “İnsan ve Dünya Hakları”, Cumhuriyet, 10 Aralık 2019, s.2.
[3] “Yüzde 82: İnsan Hakları İhlâl Ediliyor”, Yeni Yaşam, 11 Aralık 2019, s.5.
[4] Michel Foucault-Noam Chomsky, İnsan Doğası: İktidara Karşı Adalet, Noam Chomsky ile Michel Foucault Tartışıyor, çev: Tuncay Birkan, bgst Yay., 2012, s.44.
[5] Max Weber, Toplumsal ve Ekonomik Örgütlenme Kuramı, Cem Yay., 2014, s.98.
[6] Bkz: Temel Demirer, Terör Ne? Terörist Kim? (ABD Emperyalizmi ve Latin Amerika), Cilt:1 (Kolektif), Ütopya Yayınevi, 2000… Temel Demirer, Terör Ne? Terörist Kim? (Avrupa Asya ve Ortadoğu), Cilt:2 (Kolektif), Ütopya Yayınevi, 2000… Temel Demirer, Küreselleşme ve Terör (Terör Kavramı ve Gerçeği) I. Kitap (Kolektif), Ütopya Yayınevi, 2001… Temel Demirer, Küreselleşme ve Terör (Terörizm, Saldırganlık, Savaş) II. Kitap (Kolektif), Ütopya Yayınevi, 2001… Temel Demirer, “Devlet, Siyasal ‘Suç’, Hukuk(suzluk) ve Terör(ist)”, Newroz, Yıl:7, No:247, 23 Şubat 2014…Temel Demirer, “Terörün Analizi”, Almanak: 2004 Analizleri, Sosyal Araştırmalar Vakfı Yay., Kasım 2005… Temel Demirer, “Terör”, Kavramlar Sözlüğü-Söylem ve Gerçek, Özgür Üniversite Kitaplığı: 54, Maki Yay., 2005…
[7] Zygmunt Bauman, Modernite ve Holocaust, çev: Süha Sertabiboğlu, Versus Kitap, 2007.
[8] Michel Foucault, Hapishanenin Doğuşu, çev: Mehmet Ali Kılıçbay, İmge Kitabevi, 2001.
[9] Jacques Vergès, Savunma Saldırıyor, çev: Vivet Kanetti, Metis Kitap, 4. Basım, 2013.
[10] Friedrich Nietzsche, Böyle Buyurdu Zerdüşt, çev: Mustafa Bahar, İskele Yay., 2009.
[11] Karl Marx-Friedrich Engels, Komünist Manifesto ve Komünizmin İlkeleri, çev: Muzaffer Erdost, Sol Yay., 1976.
[12] “Diyalektik felsefe karşısında hiçbir şey sonal, mutlak, kutsal değildir; bu felsefe, her şeyin geçici karakterini ve her şeydeki geçici karakteri ortaya çıkarır ve onun karşısında, kesintisiz oluş ve yok oluş sürecinden başka hiçbir şey yürürlükte kalamaz.” (Friedrich Engels, Ludwig Feuerbach ve Klasik Alman Felsefesinin Sonu, çev: Sevim Belli, Sol Yay., 1976, s.13.)
[13] Ayşe Hür, “Leviathan’a Karşı Savaşı”, Radikal, 16 Mart 2014, s.22-23.
[14] “Egemen sınıfın düşünceleri her çağda egemen düşünceler olmuştur. Yani toplumun egemen maddi gücü olan sınıf, aynı zamanda toplumun egemen entelektüel gücüdür. Maddi üretim araçlarını elinde bulunduran sınıf, aynı zamanda zihinsel üretim araçlarını da kontrol eder. Öylesine ki, genel olarak konuşursak, zihinsel üretim araçlarından yoksun olanların düşünceleri egemen sınıfa bağımlıdır. Egemen düşünceler, egemen maddi ilişkilerin fikirsel ifadesinden başka bir şey değildir. Egemen düşünceler, fikirler biçiminde kavranan egemen maddi ilişkilerdir. O hâlde egemen düşünceler, bir sınıfı egemen sınıf yapan ilişkilerin ifadesidir, onun egemenliğinin fikirleridir.” (Karl Marx-Friedrich Engels, Alman İdeolojisi, [Feuerbach], çev: Sevim Belli, Sol Yay., 1976.)
[15] “1789 burjuvasının talepleri, daha özgül olarak o yılki ‘İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi’nde belgelenmiştir. Bu belge, soyluların imtiyazlarına dayanan hiyerarşik topluma karşı olmakla birlikte, demokratik ve eşitlikçi toplumdan yana bir bildirge değildi. İlk maddesi, ‘İnsanlar eşit ve özgür doğar; yasalar karşısında eşit ve özgür yaşarlar’ der; fakat aynı zamanda, ‘ancak ortak yarar gerekçesiyle’ olsa bile, toplumsal ayrımların varlığını şart koşmaktadır.” (Eric J. Hobsbawm, Devrim Çağı 1789-1848, çev: Bahadır Sina Şener, Dost Kitabevi, 2000, s.87.)
[16] Amin Maalouf, Çivisi Çıkmış Dünya- Uygarlıklarımız Tükendiğinde, çev: Orçun Türkay, Yapı Kredi Yay., 2009.
[17] Kemal Akkurt, “İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 71. Yılı”, Cumhuriyet, 10 Aralık 2019, s.2.
[18] “2017 Yılında 18 Bin 507 Hak İhlâli Yaşandı”, Evrensel, 14 Şubat 2018, s.8.
[19] Bkz: Temel Demirer, Hak(sızlık), Hukuk(suzluk) mu? “Suçumuz İnsan Olmak”!, Kardelen Yay., 2009… Sibel Özbudun Temel Demirer, “Söylenecek Yalan Kalmadı” İnsan Hak(sızlık)ları, Ütopya Yay., 2008… Sibel Özbudun-Temel Demirer, “Hayır, Evet’ten Önce Gelir”! Hukuk(suzluk) Yazıları, Ütopya Yay., 2008…
[20] Hüseyin Şimşek, “Ne Hak Kaldı Ne Hukuk”, Birgün, 10 Aralık 2020, s.7.
[21] Mehmet Kızmaz, “Ağır Hak İhlâlleri Sürüyor”, Cumhuriyet, 10 Aralık 2019, s.9.
[22] Reyhan Hacıoğlu, “İnsan Hakları Gökten İnmeyecek”, Yeni Yaşam, 6 Şubat 2020, s.8.
[23] Karl Marx, Yahudi Sorunu, çev: Sol Yayınları Yayın Kurulu, Sol Yay., 1997.
 

 

2016

Comment form

Plain text

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Web sayfası ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantıya çevrilir.
  • Satırlar ve paragraflar otomatik olarak bölünür.

Temel Demirer

Hakkında

Objektifiz ama tarafsız değiliz. Tarafsız olmak korkaklıktır. Çünkü insan doğru ve yanlış arasında tarafsız olamaz.BiyografiKendimden söz etmenin pek anlamlı ve “şık” olmadığına inanan biri olarak çok düşündüm...
Ne yazacağımı kestiremedim...
Ve nihayet şunları diyebilmenin en doğrusu olduğuna karar kıldım...
“İnsana ait hiçbir şey bana yabancı değil,” diyen(lerden);
dünyaya aşağıdan bakan(lardan);
kendi kuşağımla müthiş bir serüveni yaşayan(lardan);
yaşadıklarımdan asla pişman olmayan(lardan);
ve hatta yaşadıklarımı yaşamış olmayı bir onur ve şans addeden(lerden);
John Maxwell’in, “İnsanlar, onları ne kadar umursadığımızı bilmedikçe, ne kadar bildiğimizi umursamazlar...”; Bertolt Brecht’in, “Yenilgilerimiz, rezalete karşı savaşa katılanlarımızın yeterince kalabalık olmadığından başka bir anlama gelmez”; V. İ. Lenin’in, “Silah kullanmasını öğrenmeyen, silah elde etmeye çalışmayan bir ezilen sınıf, ancak köle muamelesi görmeye layıktır,” sözlerine müthiş değer veren(lerden);
sevdasız kavga, kavgasız sevda olmaz diyen(lerden);
bir afet-i devrana aşık olan(lardan);
hâlâ “tek yol devrim” gerçeğine bağlı olan(lardan);
ve nihayet “Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek!” diyen(lerin) safındaki sıradan, vasıfsız, herhangi biriyim...
54 tevellütlüyüm... Kemal’den olma Necla’dan doğmayım... Çorum ili Kale mahallesi nüfusuna kayıtlıyım...
Okur yazarım...
Ve nihayet hâlen “sakıncalı” dedikleri(nden) ve GBT’lerindeyse sabıkalıyım...
11.01.2004 14:32:09, Ankara.

TÜRKİYE’DE YAYINLANAN KİTAPLARIM

* GÖZ GÖRMEZ BİLİNÇ GÖRÜR, Hazırlayan: Mehmet Özer, Nota Bene Yay., 2012, 152 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* ORTADOĞU: YALANCI BAHAR, Derleyen: Babür Pınar-Recai Ulutaş, Nitelik Kitap, 2012, 448 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* ALMANAK-2009 ANALİZLERİ, Sosyal Araştırmalar Vakfı Kitaplığı, İstanbul-2011, 434 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* BEYOND GLOBALIZATION – WORLD LEARNING/ INTERNATIONAL HONORS PROGRAM TURKEY READER 2011/12, Derleyenler: Yücel Demirer - Sibel Özbudun, 2011, 476 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif), (“Geopolitics of Turkey in the US-EU-Mideast Triangle”- Temel Demirer)


* EMPERYALİZM VE ULUSAL SORUN, Derleyen: Babür Pınar-Muzaffer İlhan Erdost, Nitelik Kitap, 2011, 335 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* İSMAİL BEŞİKÇİ, Derleyenler: Barış Ünlü-Ozan Değer, İletişim Yay., 2011, 589 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* SESİNİ YİTİREN ŞEHİR SİVAS, Editör: Mehmet Özer, Çankaya Belediyesi Yay., Temmuz 2011, 304 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* ALMANAK-2009 ANALİZLERİ, Sosyal Araştırmalar Vakfı Kitaplığı, İstanbul-2010, 659 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KRİZ, KAPİTALİZM, İSYAN, Ütopya Yay., 2010, 559 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KRİZ VE HAYAT YAZILARI: BİR TAŞ DA SİZ ATIN, Ütopya Yay., 2010, 464 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* ASLOLAN DEVRİMİN GÜNDEMİDİR, Kaldıraç Yay., 2010, 784 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* TEKEL DİRENİŞİ DERSLERİ 2010-SENDİKALARIMIZI GERİ ALACAĞIZ, Kaldıraç Yay., 2010, 206 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* LATİN AMERİKA: İSYAN HEP VARDI!, Sibel Özbudun (der.), Kaldıraç Yay., Ocak 2010, 661 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KUŞATMAYI YARMAK: EĞİTİM, BİLİM VE AYDINLAR, Kaldıraç Yayınevi, Ekim 2009, 392 sayfa, Temel Demirer-Sibel Özbudun.


* ALMANAK-2008 ANALİZLERİ, Sosyal Araştırmalar Vakfı Kitaplığı, İstanbul-2009, 608 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* HAK(SIZLIK), HUKUK(SUZLUK) MU? “SUÇUMUZ İNSAN OLMAK”!, (Sibel Özbudun’un önsözüyle), Kardelen Yay., Nisan 2009, 365 sayfa, Temel Demirer.


* HRANT’IN KATİL(LER)İ… (Sait Çetinoğlu’nun önsözüyle), Pêrî Yayınları, Şubat 2009, 336 sayfa, Temel Demirer.


* LİBERALİZM/MUHAFAZAKÂRLIK KISKACINDA KADIN, Kaldıraç Yayınevi, Şubat 2009, 237 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* ALMANAK-2007 ANALİZLERİ, Sosyal Araştırmalar Vakfı Kitaplığı, İstanbul-2008, 456 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* “HAYIR, EVET’TEN ÖNCE GELİR”! HUKUK(SUZLUK) YAZILARI, Ütopya Yay., Mayıs 2008, 496 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* “SÖYLENECEK YALAN KALMADI” İNSAN HAK(SIZLIK)LARI, Ütopya Yay., Mayıs 2008, 510 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* LATİN AMERİKA’DA İSYANIN TARİHİ, Hazırlayan: Sibel Özbudun, Ütopya Yay., 2008, 549 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KÜRESEL KAPİTALİZMİ MEŞRULAŞTIRAN SÖYLEMLER, Editör: Fikret Başkaya, Özgür Üniversite Kitaplığı: 67, Maki Yay., 2008, 218 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* YABANCILAŞMA VE..., Ütopya Yay., 2008, 316 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)
* ALMANAK-2006 ANALİZLERİ, Sosyal Araştırmalar Vakfı Kitaplığı, İstanbul-2007, 654 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* MİLLİYETÇİLİK, YURTSEVERLİK VE SOL, Editör: Fikret Başkaya, Özgür Üniversite Kitaplığı: 65, Maki Yay., 2007, 212 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* LATİN AMERİKA’DAKİ GELİŞMELER, TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Ankara Şubesi, Ankara-2007, 34 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KÜRESELLEŞME, KADIN VE ‘YENİ’-ATAERKİ, Ütopya Yayınevi, Ankara-2007, 228 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* İMPARATORUN SOYTARISI EGEMEN MEDYA, Ütopya Yayınevi, Ankara-2007, 319 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* ALMANAK-2005 ANALİZLERİ, Sosyal Araştırmalar Vakfı Kitaplığı, İstanbul-2006, 439 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* “DERİN” MİLLİYETÇİLİĞİN SİYASAL İKTİSADI, Ütopya Yayınevi, Ankara-2006, 384 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* MAFYA NARKOEKONOMİ VE SUSURLUK / ŞEMDİNLİ, Ütopya Yayınevi, Ankara-2006, 379 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* AVRUPA BİRLİĞİ VE “ÇOKKÜLTÜRCÜLÜK YALANI, Ütopya Yayınevi, Ankara-2006, 444 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* EĞİTİM ÜNİVERSİTE YÖK VE AYDIN(LAR), Ütopya Yayınevi, Ankara-2006, 543 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KIYAMETE ÇEYREK KALA! EKOLOJİ YAZILARI, Ütopya Yayınevi, Ankara-2006, 501 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* DÜNYAYI ISITAN LATİN ATEŞİ, Özgür Üniversite Kitaplığı, Maki Yayınevi, Ankara-2006, 302 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* LATİN AMERİKA YERLİLERİ: TEK BİR HAYIR, YÜZLERCE EVET, Anahtar Kitaplar Yayınevi, İstanbul-2006, 368 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KAVRAM SÖZLÜĞÜ-SÖYLEM VE GERÇEK (1), Özgür Üniversite Kitaplığı, Maki Yayınevi, Ankara-2005, 709 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* ALMANAK-2004 ANALİZLERİ, Sosyal Araştırmalar Vakfı Kitaplığı, İstanbul-2005, 464 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* LATİN AMERİKA BAŞKALDIRIYOR, Ütopya Yayınevi, Ankara-2005, 416 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* ELVEDA NİSYAN, MERHABA İSYAN, Ütopya Yayınevi, Ankara-2005, 558 sayfa, Temel Demirer.


* KÜRESEL İNTİFADA, Ütopya Yayınevi, Ankara-2005, 592 sayfa, Temel Demirer.


* “YENİ DÜZEN(SİZLİK)”DEN BAŞKALDIRIYA, Ütopya Yayınevi, Ankara-2005, 592 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* YENİ ROMA: TERÖRİST ABD-IV. KİTAP, Tohum Yayınevi, İstanbul-2004, 270 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KÜRESELLEŞME VE İMPARATORLUK: “YENİ EKONOMİ”DEN ÖNLEYİCİ SAVAŞA...-III. KİTAP, Tohum Yayınevi, İstanbul-2004, 382 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KÜRESELLEŞMENİN TİRANLIĞI: NE, NİÇİN, NASIL?-II. KİTAP, Tohum Yayınevi, İstanbul-2004, 384 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* YENİ MUHAFAZAKÂRLIK YOĞUNLAŞIRKEN KÜRESEL VAHŞET-I. KİTAP, Tohum Yayınevi, İstanbul-2004, 334 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* ABD SALDIRGANLIĞI: IRAK VE ÖTESİ-III. KİTAP, Ütopya Yayınevi, Ankara-2004, 304 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* 11 EYLÜL’DEN AFGANİSTAN’A ABD İMPARATORLUĞU-II. KİTAP, Ütopya Yayınevi, Ankara-2004, 287 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KOVBOYUN SÖMÜRGE İMPARATORLUĞU-I. KİTAP, Ütopya Yayınevi, Ankara-2004, 346 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* SAKLANMAYA ÇALIŞILAN BİR MEŞALE: İBRAHİM KAYPAKKAYA, Umut Yayıncılık, İstanbul-2003, 232 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* İSYANIN ADI: FİLİSTİN-İNTİFADA KAZANACAK!, Ütopya Yayınevi, Ankara-2002, 479 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* XXI. YÜZYILLA GELENLER: SÖYLENCELER VE GERÇEK, Ütopya Yayınevi, Ankara-2002, 447 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* SOSYALİST MÜCADELE ETİĞİ, Özgür Üniversite Kitaplığı, Maki Yayınevi, Ankara-2001, 336 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KÜRESELLEŞME VE TERÖR (TERÖRİZM, SALDIRGANLIK, SAVAŞ) II. KİTAP, Ütopya Yayınevi, Ankara-2001, 334 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KÜRESELLEŞME VE TERÖR (TERÖR KAVRAMI VE GERÇEĞİ) I. KİTAP, Ütopya Yayınevi, Ankara-2001, 364 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* AMERİKA: RÜYA MI, KÂBUS MU? YANKEE İMPARATORLUĞU, Ütopya Yayınevi, Ankara-2001, 368 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* ÖDP YAZILARI, Ütopya Yayınevi, Ankara-2001, 316 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)
* KÜRESELLEŞMENİN EKOLOJİK SONUÇLARI, Özgür Üniversite Kitaplığı, Maki Yayınevi, Ankara-2000, 190 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* EKOLOJİ POLİTİK, Özgür Üniversite Kitaplığı, Maki Yayınevi, Ankara-2000, 136 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* AVRUPA BİRLİĞİ ve SOSYALİSTLER: AKINTIYA KARŞI, Ütopya Yayınevi, Ankara-2000, 384 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* GERİCİLİK KÜRESELLEŞİRKEN FAŞİZM!.. YENİDEN Mİ?.., Ütopya Yayınevi, Ankara-2000, 299 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KADIN YAZILARI, Ütopya Yayınevi, Ankara-2000, 170 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* MARKSİZM VE EKOLOJİ, Öteki Yayınevi, Ankara-2000, 481 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* TERÖR NE? TERÖRİST KİM? (AVRUPA ASYA ve ORTADOĞU), Cilt:2, Ütopya Yayınevi, Ankara-2000, 384 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* TERÖR NE? TERÖRİST KİM? (ABD EMPERYALİZMİ ve LATİN AMERİKA), Cilt:1, Ütopya Yayınevi, Ankara-2000, 284 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* EĞİTİM: NE İÇİN? ÜNİVERSİTE: NASIL? YÖK: NEREYE?, Ütopya Yayınevi, Ankara-1999, 264 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* NEO-LİBERAL SALDIRI KRİZ ve İNSANLIK, Ütopya Yayınevi, Ankara-1999, 494 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* “YDD” KISKACINDA ÇEVRE ve KENT, Ütopya Yayınevi, Ankara-1999, 473 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* CHE FİDEL KÜBA, Özgür Üniversite Kitaplığı, Öteki Yayınevi, Ankara-1999, ikinci baskı, 135 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* YABANCILAŞMA, Özgür Üniversite Kitaplığı, Öteki Yayınevi, Ankara-1999, ikinci baskı, 112 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* MEDYA ELEŞTİRİSİ ya da HERMES’İ SORGULAMAK, Özgür Üniversite Kitaplığı, Öteki Yayınevi, Ankara-1999, ikinci baskı, 176 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* DÜNYANIN BALKONUNDAKİ İSYANCILAR, Özgür Üniversite Kitaplığı, Öteki Yayınevi, Ankara-1998, ikinci baskı, 304 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* ÖDP: İMKÂNLAR ve SORU(N)LAR, Öteki Yayınevi, Ankara-1998, 576 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* MAYALARIN DÖNÜŞÜ, Anahtar Kitaplar Yayınevi, İstanbul-1998, 311 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* POSTMODERN MÜDAHALE ve BAŞKALDIRI İMKÂNI (BRECHT “BİTTİ” FUTBOL “VERELİM”!), Özgür Üniversite Kitaplığı, Öteki Yayınevi, Ankara-1998, 528 sayfa, Temel Demirer.


* SOKAKTA ve DUVARDA 1968, Özgür Üniversite Kitaplığı, Öteki Yayınevi, Ankara-1998, 207 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* VE KİRLENDİ DÜNYA..., Özgür Üniversite Kitaplığı, Öteki Yayınevi, Ankara-1997, 319 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* SOKAK’TAKİNE NOTLAR, Özgür Üniversite Kitaplığı, Öteki Yayınevi, Ankara-1997, 456 sayfa, Temel Demirer.


* ÖDP’YE KENAR NOTLARI, İnsancıl Yayınları, İstanbul-1997, 88 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KOYUNLAR KURTLAR KÖPEKLER (YENİ DÜNYA DÜZENSİZLİĞİ EMPERYALİZM ve UMUT), Anahtar Kitaplar Yayınevi, İstanbul-1997, 160 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* KARA PARA KİRLİ SAVAŞ (TÜRKİYE’DE MAFYA ve DEVLET), Özgür Üniversite Yayınları, 171 sayfa, Ankara-1996, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* İSPANYA’DAKİ II. KITALARARASI BULUŞMA İÇİN “YDD”YE KARŞI TEZLER - II. KITALARARASI BULUŞMA İÇİN EKOLOJİK KIYAMET TEZLERİ, Özgür Üniversite Yayınları, 56 sayfa, Ankara-1996, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* YENİ DÜNYA DÜZENİ AVRUPA BİRLİĞİ VE TÜRKİYE, Dev. Maden-Sen Yayınları, 64 sayfa, Ankara-1996, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* CANAVARLAŞAN MEDYA, 1996-İstanbul, Yorum Yayınevi, 287 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* YENİ DÜZENİ ya da DÜZENSİZLİĞİ, 1996-İstanbul, Pelikan Yayınları, 304 sayfa, Temel Demirer.


* SOLAN FOTOĞRAFLARDA BİTEN VE BAŞLAYAN, 1993-İstanbul, Sorun Yayınları, 248 sayfa, Temel Demirer.


* GERİCİLİK DÖNEMİNDE DÜNYA ve TÜRKİYE, 1993-İstanbul, Sorun Yayınları, 190 sayfa, Temel Demirer.


* DİSK’İN “ÖREN TEZLERİ” ve SOSYALİST TAVIR, 1992-İstanbul, Sorun Yayınları, 189 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* TOPLUMSAL DİNAMİKLER ve ÖRGÜTLENME EKSENLERİ, 1992-İstanbul, Sorun Yayınları, 270 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* SOSYALİZM “YENİ DÜNYA DÜZENİ” TÜRKİYE, 1992-İstanbul, Sorun Yayınları, 192 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* SOSYALİZMİN SORUNLARI ÜZERİNE AÇILIM TARTIŞMALARI, 1992-İstanbul, Sorun Yayınları, 256 sayfa, Temel Demirer, vd’leri. (Kolektif)


* YOL BALADI, 1988-Ankara, Ekin Yayınları, 61 sayfa, Temel Demirer.
* T.B.“K”.P PROGRAM TASLAĞININ ELEŞTİREL ANALİZİ, 1988-İstanbul, Sorun Yayınları, 86 sayfa, Temel Demirer.

İletişim:

temeldemirer@kaypakkaya-partizan.net(Hazırlanıyor)

http://www.facebook.com/TemelDemirer

https://twitter.com/temeldemirer

Son Haberler

Sayfalar

Temel Demirer

TKP-ML Merkez Komite: Pratiğimizde Bilinç, Bilincimizde Rehberdir İbrahim Kaypakkaya!

Coğrafyamız komünist önderi ve Demokratik Halk Devrimi’nin sönmez meşalesi İbrahim Kaypakkaya yoldaşın Amed Hapishanesi’nde katledilmesinin 51. yılındayız. Önder yoldaşımızın 18 Mayıs 1973’te katledilmesinden sonraki yarım asırlık zaman diliminde Türkiye ve Türkiye Kürdistanı toplumsal mücadeleleri tarihinin gelişim seyri, İbrahim Kaypakkaya’nın görüşlerini sadece doğrulamakla kalmamış aynı zamanda güncel kılmıştır.

Selahattin Demirtaş'a ve bütün tutsaklara...

"YÜREĞİN UMUT ETTİĞİ O ADRESTE" "LI DILÊ KU DIL HÊVÎ DIKE"

Düşkünlüğün, alçaklığın, düzenbazlığın, bağnazlığın, ırkçılığın, sefilliğin, çürümüşlüğün, bencilliğin, rezilliğin ve vurdumduymazlığın rağbet gördüğü bu topraklar sana göre değil dostum.

Yıllardır tanırım seni.

Hani, yüz yüze görüşmüşlüğümüz olmasa da, beraber oturup bir bardak çay içmemiş, tek kelime sohbet etmemiş olsak da, sen hep aşinaydın bana.

Bir aralar bu aşinalığa bir isim bulayım dedim ama inan hiçbir yere oturtamadım.

Akraba desem, değil.

Komşu desem, hiç değil.

TKP-ML MK Siyasi Büro Üyesiyle Röportaj: “Partimiz 53. Mücadele Yılında Faşizme Karşı Savaşını Kararlılıkla Sürdürecektir”

” Kitlelerin hakim sınıfların siyasetinden bağımsız, kendi siyasetini örgütlenmesi ve dahası bir güç olarak ortaya çıkmasını önemsiyoruz. Bu anlamıyla başta İstanbul 1 Mayıs Taksim alanı olmak üzere, işçi sınıfının, emekçilerin, kadınların ve halk gençliğinin 1 Mayıs’ta Alanlara çağrısını değerli ve anlamlı buluyoruz.”

– Öncelikle kendinizi tanıtır mısınız?

– İsmim Özgür Aren. TKP-ML MK, Siyasi Büro üyesiyim.

Tayyip'i, tayyip'e olan güvende yendi

Ah... kuzucuğum ah...

Ne oldu bize böyle.

Ne oldu.

Her şey tıkırında giderken...

Neler yaşadık böyle.

Bu seferde kediler chp'nin lehine mi trafoya girdi ne

Veyahut da.... veyahut da...

"Sizin siyasetçiler bizim sermayeden bir kaç kişiyi yemeye niyetlenirde  bizde hemide hala iktidardayken sizlerden daha fazlasını ham... ham... etmeyiz mi ha..." demenin yarattığı korku uzlaşısı dolu komplo teorileriyle mi  bundan sonraki seçimleri açıklayacağız.

Yoksa... yoksa...

Daha dün bir; bu gün iki

1 Mayıs'ı Taksim'e Mahkum Etmek!

1 Mayıs; sıradan bir gün değil, sınıfın ortaya çıkışından bu yana, ulusal ve evrensel düzeyde, burjuvaziye karşı verdiği mücadele deneyiminin toplam deneyim ve birikimlerini içeren ve onu yaşatmak için ortaya koyduğu kavganın adıdır. Bu nedenle de 1 Mayıs Uluslararası işçi sınıfının mücadele ve dayanışma günüdür.

"Legal parti sorunu" Üzerine

Legal parti sorunu, aslında hem Uluslararası Komünist Hareket ve hem de Türkiye ve K. Kürdistan Devrimci Hareketi açısından hiçte yeni ya da ‘bakir’ bir sorun sayılmazken; ama nedense devrimci hareketin ‘radikal sol’ olarak addedilebilecek kimi kesim ve yazarlarınca, böyleymiş gibi sunulmaya çalışılmakta.

Emperyalizm Üzerine Notlar -2

“Motor Üretimi Yoksa, Emperyalizm De Yoktur”

Soru: 2 -Türkiye'nin kendi tekniği (gelişmiş sanayisinin) yoktur. Örneğin bir motor bile yapamamaktadır. (Marksist Teori'nin Almanya-Frankfur'da 24 Şubat 2024"de düzenlediği "Lenin Dünyaya Bakmak" Sempozyumu tartışmalarından)

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: Partimiz Savaşımızı Aydınlatmaya Devam Ediyor: Ona Omuz Ver! Güç Kat!

Ailevi sorunlar, geçim derdi, gelecek kaygısı, hayaller, yaşanmışlıklar, günden güne ömrün tükenmesi ve sonuç olarak hiçbir şey yaşamadığını farkettiğin ve yüreğine bir acının gelip oturduğu an... bunu ikimize kendime armağan ediyorum. Dost varmı ki şu zaman da derdini alıp vuracak sırtına ..ve biz nelerden uzak kalmışız haberimiz yok...şimdi ki dostluklarda ne duman ne tüten var

TKP-ML MK: TKP-ML, 52 YAŞINDA!

“Daha Sıkı, Daha Sağlam, Daha Kararlı Bir Savaş” İçin Israr ve Sebatla!

Mao Zedung yoldaşın önderliğindeki Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin dünyayı sarsan fırtınaları içinde, coğrafyamız sınıflar mücadelesinin bir ürünü olarak doğan partimiz TKP-ML, 52 yaşında!

Emperyalizm Üzerine Notlar

Uzun bir zamandan beri emperyalizm üzerine makaleler yazıyorum, konferanslar veriyor, panellere katılıyorum. Bir de „Emperyalist Türkiye“ adlı kitabım yayınlandı. Bu kitapta'da Türk devletinin emperyalistleştiğini ve emperyalist bir devlet haline geldiğini; ekonomik, siyasi ve askeri olarak değerlendiriyorum.

Katıldığım seminer, panel, konferans ve çeşitli konuşma ortamlarında, yeni emperyalist ülkeler konusunda bana bir çok sorular soruldu, benim tezlerime karşı karşı tezler ileri sürüldü. Bir çoğu tezlerimi onaylarken, çoğunluk tezlerimi reddetti.

Patika, Politika mı Arıyor Yoksa..

"Başkası olma kendin ol

Böyle çok daha güzelsin"

Anasının kuzusu

Ciğerimin köşesi"

Marifet  solun sağıyla başarılı olmak değil ki.

Afyon, antalya, istanbul, ankara...

İmamoğulları, yavaşlar, böcekler... falanlar filanlar.

Sanki seçimleri kaybettiren  sol gibiymiş gibi

Sanki seçimleri kaybettiren de parlamentizm gibiymiş gibi

Hiç kimse zafer kazanan solun sağı karşısında solu ve parlamentizmi dahil ağzına almıyor.

Proletarya chp'nin sağını satın almış gibi.

Sayfalar