Perşembe Mayıs 2, 2024

HASAN GÜLBAHAR DOSYASIN DA

ADALET BAKANLIĞI HUKUKU TERSDEN OKUMAYA DEVAM EDİYOR!

Hasan Gülbahar arkadaşımızın dosyası, Adalet Bakanlığının Yazılı Emir yöntemiyle Yargıtay’a gönderilmiştir. Yanlış İNFAZ UYGULANDIĞI! Gibi bir karar verilmiş. Hasan Gülbahar tekrar tutuklanmış. Aslında Adalet Bakanlığı Bürokratları infazın uygulanma biçiminde birbiriyle çelişen yorum ve kararların altına çok sıkça imza atmaktalar. Türkiye’de hukuk da yargı da çok taraflı! Her ne kadar Adalet Bakanlığı’nın bir infaz norm olduğu söylense de,   her dosyada adamına göre uygulama var. Onun için İnfazda çok yönlü ve karmaşık karakterde uygulamalar ortaya çıkmakta. İnfaz uygulaması saça göre tarak misali adamına göre infaz uygulaması haline geliyor.

Aslında 4. yargı paketiyle infaza dair bir düzenleme yapıldı. Bu düzenleme şöyle:  7 Kasım 1982 tarihine kadar işlenen “suçların” infazının geri alınamayacağına dairdir. Düzenleme, yasa bu olduğuna göre: Hasan Gülbaharın sonradan aldığı ceza, evvelki aldığı cezadan mahsup edilecek mi edilmeyecek mi? Bu mahsup işlemi yapılmazsa tam anlamıyla keyfiyet hukuku işletiliyor demektir. TBMM tarafından çıkarılan yasa da tanınmıyor demektir.

Çünkü Hasan Gülbaharın,  sonradan aldığı ceza nedeniyle geçmişten kalan infazı geri alınır, geri alınan infaz çektirilirken, 4 yargı paketiyle bir düzenleme yapılır. Bu düzenlemede söz konusu infazın geri alınamayacağına dair karar TBMM tarafından çıkmıştır. Bu durum da, devlet, biz, bu zamana kadar Hasan Gülbahar seni keyfimize göre içerde yatırdık diyememeli! Dememeli de. Adam cezasını fazlasıyla çekmiş zaten. Sonradan aldığın cezayı,  yat da öyle tahliye ol deme hakkı da yok devletin. Zaten Hasan Gülbahar yeterinden fazla ceza evinde kalmış. 28 yıl cezaevinde yatmış.

  Hasan Gülbahar, evvelki cezanın infazı nedeniyle ceza evinde kaldığı ya da cezaevinde yatığı süre,  sonraki cezadan mahsup edilerek tahliye edilmelidir? Mevcut yasaya bakarak eften püften gerekçeler göstermeye kalkmak infazı başka türlü yorumlamak kulağını tersten göstermeye benzer!

Doğru uygulama: Cezaların birbiriyle ilintisi dikkate alınarak, kalkmış olan ceza nedeniyle hapiste geçen süre devam eden cezadan mahsup edilmesi ya da işlem yapılması gerekmekte. Hasan Gülbaharın dosyası bakımından ise sonradan alınan cezadan mahsup edilmesi demektir. Çünkü TBMM tarafından çıkarılan yasada infazı durdurma değil 1982 yılının 7 Kasımına kadar işlenmiş suçların infazının geri alınamayacağına dair bir yasa mevcut. Bu durum da kem küm etmeden yasanın uygulanması gerekir. Burada infazda kazanılmış hak olmaz kavramı geçerli değil. Aynı süreçte vuku bulan suçların birinin kalkması nedeniyle diğerine sayılması eylemi var. Başka bir yönüyle de: Sonraki alınan ceza, önceden geriye kalan cezanın,  infazının alınma nedeni olmuş! İnfazın geri alınamayacağına dair Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından bir karar çıkmışsa bu karar bağlayıcıdır. Karara bağlanmıştır. Bu yasa gereği,  ceza evinde geçirilen sürenin,  aynı süreçte ki diğer cezanın infazından mahsup edilmesi elzem bir görevdir.

İnfaz hukukları genel de bir insanın yaşama süresi dikkate alarak uygulanır. Uygulamanın İçin de insan varsa hukuk anlamlıdır. İçin de İnsan olmayan bir hukuk hiçbir zaman hukuk olamaz! Adalet Bakanlığının Hasan Gülbahar hakkında uygulamaya çalıştığı infaz hukuku insanlıktan uzak ben yaptım ettim mantığının bir sonucudur. Hasan Gülbaharın yaşamını belli bir bölümünün yeniden çalınması anlamına gelen bu uygulamadan vaz geçilmeli. Hukuk’un ardına saklanarak hukuk adına yaşam hırsızlığı yapmak insanlıkla da adaletle de bağdaşmaz. Her şeyden önce insana vicdan olması gerekir. Vicdanın olmadığı yerde hukuk da işlevsizleşir ve hukuk da değer kaybına uğrar. Bugün yaşadığımız süreç birazda öyle hukuk, adalet siyasal erkin sindirme aracına dönüşmüş. Kendi çıkarttıkları yasaları bile anlama, yorumlama kabızlığı yaşayan bir sistemden adalet çıkmaz. Bu durum da Adalet Bakanlığı da kendi çıkarttığı yasaları anlamaktan, yorumlamaktan uzakta kalarak adalet sıkıntısı yaşıyor.

Lütfen, 4. yargı paketiyle yapmış olduğunuz düzenlemeyi gerekçeleriyle birlikte okuyup anlamaya çalışın. Hasan Gülbaharın hayatıyla bu kadar oynamayı bırakın. İnsanların hayatını absürt  gerekçelerle çalmayın…

Tahir Canan 28 Kasım 2014

92092