Pazar Mayıs 19, 2024

İbrahim Kaypakkaya…(Nubar Ozanyan)

Ser verirken bile gösterişten uzak olan öndere…

Tarihsel-toplumsal gerçekliğin en ağır ve en ciddi sorunlarına düşünsel-pratik-önderlik düzeyinde çözüm bulmak için yaşamını feda eden İbrahim Kaypakkaya yoldaş, 23 yaşın bilimsel olgunluğunda işkenceciler tarafından katledilerek aramızdan ayrıldı. 18 Mayıs’ta devrimin kocaman yüreği katledilerek susturulmak istendi. Ne susturulmak istenen o yüreği ne de onu susturmak isteyenleri asla unutmayacağız.

Yaptıklarından çok, o döneme kadar kimse tarafından cesaret edilip analiz edilemeyen, görmezden gelinip yok sayılan, dile getirilip açıklanmayan gerçekliğin aklını cesaretle savunduğu için katledildi. Söylediğini yaptığı, yaptığını savunduğu için “komünizmin Türkiye’deki en tehlikeli savunucusu” olarak görüldü ve en ağır işkencelere maruz kaldı.

“En tehlikeli komünist görüşleri” içerisinde, TC devlet gerçekliği-yapısı, Cumhuriyet tarihi, Kemalist iktidarın faşist niteliği, Kürt ulusunun varlığı, Kürdistan gerçekliği, Kürtlerin özgürce ayrılma hakkı, devrimin niteliği ve yolu, ittifaklar ve parti meselesi gibi temel konulardaki fikirleri yer alıyordu.

Bir Kırma, 45 numara çelik marka lastik ayakkabı ve bir grup cüretli yoldaşıyla Türk devletini o an yıkamayacağı açıktı. Ancak görüşleri, savunduğu fikirler ve pratik yönelimi, faşist Türk devletini fena halde korkutup ürküttü ki, gelişip güçlenmesi halinde büyük bir tehlikeyle karşı karşıya kalacaklarını anladıklarından onu katletmekten başka çıkar yol bulamadılar.

Onun Amed Zindanı’nda işkence koşulları altında hazırladığı “Savunma Taslağı” notlarından da anlıyoruz ki; İbrahim Kaypakkaya katledilmeseydi, TC faşizmini mahkemelerde de yargılayacaktı.

Görüşlerini daha sistemli hale getirecekti. Faşizm, bu tehlikeyi göze almadı ve onu katletti. Ancak unuttukları bir şey vardı; bedenler parça parça edilebilir ama özgürlük ideallerine ve tutkusuna değil işkence ölüm bile kâr etmez.

İbrahim Kaypakkaya yoldaşın görüşleri sadece faşist Türk devleti için tehlikeli değildi. O döneme kadar doğru diye yazılıp, anlatılan, okunan ne varsa tümünü deşifre edip çözümlediği için çoğu yarı-aydın, küçük burjuva anlayış sahipleri tarafından da görülmez, yaşanmamış kabul edilmeye çalışıldı. Ancak güneş balçıkla sıvanmaz.

O, aşılamayan eşik, ser verirken bile gürültüsüz ve gösterişsiz… Övgüye ihtiyacı olmayan bir önderdi. Söyleyeceğimiz hiçbir söz, İbrahim Kaypakkaya yoldaşın yaptıklarının hakkını vermeye ve onu tanımlamaya yetmez.

Aradan 48 yıl geçmesine karşın gerçekliğin her bir kesitinde ve tümünde onun bilimsel görüşlerini görmek ve okumak mümkündür.

Yaşamak ve direnmek için o kadar çok güçlü nedenleri vardı ki, kendisine yapılan işkenceler karşısında fikirleri gibi en ileri direniş çizgisinde durdu. İşkencecileri fena korkuttu. Ve o bu cesur duruşuyla düşmanlarının bile saygısını kazandı.

İbrahim Kaypakkaya demek en ileri devrim bilinci, en ileri direniş, savaş ve önderlik çizgisi demektir. Koca bir halkı küçücük yüreğine sığdırmak demektir. En zor koşullarda bile devrimin olanağı ve yapıcısı olmayı bilmek demektir.

Çocukların satıldığı, kadınların her gün katledildiği, Kürdistan’ın her gün parça parça işgal ve ilhak edildiği bu coğrafyada acı çeken, özgürlük arayan herkesin bir kez daha dönüp Kaypakkaya yoldaşa bakması gerekir.

O, her dönem özgürlük hayallerini bilincinde, sorumluluğunu omuzlarında taşımıştır. O, herkesin gözü önünde yükseklere çekilmiş bir devrim bayrağıdır. Her koşulda, her anda devrimin kendisi olmayı bilendir.

Mayıs ayı devrim tarihinin en ağır ayıdır. Ermeni halkının yiğit evladı ve İbrahim Kaypakkaya’nın yoldaşı Armenak Bakır 13 Mayıs 1980’de katledildi. Yine bir 18 Mayıs sabahında PKK önder kadrolarından Haki Karer şehit düştü. Anısı mücadelemizdir. Yaşamı ve mücadele yolu tıpkı Kaypakkaya yoldaş gibidir.

Doğdukları topraklardan çıkıp Kürdistan’a ve gerilla mücadelesine katılmasıyla kesişen bir yerde durmaktadırlar. Haki Karer, özgürlük eylemlerine katılıp şehit düştüğünde partileşme yolunun ilk kıvılcımı oldu. Tıpkı Kemal Pir, Ulaş Bayraktaroğlu gibi Karadeniz’in hırçın dalgalarını Kürdistan’a taşıdı.

Ve biz Mayıs ayında şehitlerimizi anarken yeniden bu fırtınalı dalgaların topraklarına, Türkiyeli işçi ve emekçilerine, kadın ve gençlerine dönüp bu onurlu devrimci önderleri onlara daha iyi anlatmak zorundayız.

Bugün her dönemden daha fazla Türkiye halklarına onların kim olduğunu, alt edilemez bir tutkuyla nasıl devrime ve özgürlüğe sevdalandıklarını, zorlu yolu seçmekten neden korkmadıklarını, bu uğurda nasıl büyük bedeller ödediklerini anlatmak zorundayız. Bu görev boynumuzun borcudur. Mücadeleyi bu topraklarda büyütmek gibi ciddi sorumluluğumuz ve ağır görevlerimiz olduğunun farkında olarak yaşamalı, çalışmalı ve mücadele etmeliyiz.

Mayıs denilince devrimin önderlerinin ve sayısız devrim kadrosunun şehit düştüğü ay akla gelir. Ser verip sır vermeyen önder İbrahim Kaypakkaya denince aklımıza her daim Mazlum Doğan arkadaş gelir.

Bedenlerini ateş topuna çevirip Amed Zindan karanlığını aydınlatan zulmün kalelerini yıkan Dörtler gelir. Tam da o gün, 17 Mayıs’ı 18’e deviren gecenin seçiminin asla tesadüfi olmadığını belirtmek isterim. 18 Mayıs 1973’te yanan direniş ateşi nasıl ki, Amed Zindan karanlığını parçalayacak ateş sahiplerine cesaret ve umut olduysa Dörtlerin parça parça yanan bedenleri, bugün bizlere karanlıkları parçalama cesareti ve kararlılığı oluyor.

Tüm Mayıs ayı şehitlerine sonsuz saygı ve minnetle…

2519

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Son Haberler

Sayfalar

Misafir yazarlar

TKP-ML Merkez Komite: Pratiğimizde Bilinç, Bilincimizde Rehberdir İbrahim Kaypakkaya!

Coğrafyamız komünist önderi ve Demokratik Halk Devrimi’nin sönmez meşalesi İbrahim Kaypakkaya yoldaşın Amed Hapishanesi’nde katledilmesinin 51. yılındayız. Önder yoldaşımızın 18 Mayıs 1973’te katledilmesinden sonraki yarım asırlık zaman diliminde Türkiye ve Türkiye Kürdistanı toplumsal mücadeleleri tarihinin gelişim seyri, İbrahim Kaypakkaya’nın görüşlerini sadece doğrulamakla kalmamış aynı zamanda güncel kılmıştır.

Selahattin Demirtaş'a ve bütün tutsaklara...

"YÜREĞİN UMUT ETTİĞİ O ADRESTE" "LI DILÊ KU DIL HÊVÎ DIKE"

Düşkünlüğün, alçaklığın, düzenbazlığın, bağnazlığın, ırkçılığın, sefilliğin, çürümüşlüğün, bencilliğin, rezilliğin ve vurdumduymazlığın rağbet gördüğü bu topraklar sana göre değil dostum.

Yıllardır tanırım seni.

Hani, yüz yüze görüşmüşlüğümüz olmasa da, beraber oturup bir bardak çay içmemiş, tek kelime sohbet etmemiş olsak da, sen hep aşinaydın bana.

Bir aralar bu aşinalığa bir isim bulayım dedim ama inan hiçbir yere oturtamadım.

Akraba desem, değil.

Komşu desem, hiç değil.

TKP-ML MK Siyasi Büro Üyesiyle Röportaj: “Partimiz 53. Mücadele Yılında Faşizme Karşı Savaşını Kararlılıkla Sürdürecektir”

” Kitlelerin hakim sınıfların siyasetinden bağımsız, kendi siyasetini örgütlenmesi ve dahası bir güç olarak ortaya çıkmasını önemsiyoruz. Bu anlamıyla başta İstanbul 1 Mayıs Taksim alanı olmak üzere, işçi sınıfının, emekçilerin, kadınların ve halk gençliğinin 1 Mayıs’ta Alanlara çağrısını değerli ve anlamlı buluyoruz.”

– Öncelikle kendinizi tanıtır mısınız?

– İsmim Özgür Aren. TKP-ML MK, Siyasi Büro üyesiyim.

Tayyip'i, tayyip'e olan güvende yendi

Ah... kuzucuğum ah...

Ne oldu bize böyle.

Ne oldu.

Her şey tıkırında giderken...

Neler yaşadık böyle.

Bu seferde kediler chp'nin lehine mi trafoya girdi ne

Veyahut da.... veyahut da...

"Sizin siyasetçiler bizim sermayeden bir kaç kişiyi yemeye niyetlenirde  bizde hemide hala iktidardayken sizlerden daha fazlasını ham... ham... etmeyiz mi ha..." demenin yarattığı korku uzlaşısı dolu komplo teorileriyle mi  bundan sonraki seçimleri açıklayacağız.

Yoksa... yoksa...

Daha dün bir; bu gün iki

1 Mayıs'ı Taksim'e Mahkum Etmek!

1 Mayıs; sıradan bir gün değil, sınıfın ortaya çıkışından bu yana, ulusal ve evrensel düzeyde, burjuvaziye karşı verdiği mücadele deneyiminin toplam deneyim ve birikimlerini içeren ve onu yaşatmak için ortaya koyduğu kavganın adıdır. Bu nedenle de 1 Mayıs Uluslararası işçi sınıfının mücadele ve dayanışma günüdür.

"Legal parti sorunu" Üzerine

Legal parti sorunu, aslında hem Uluslararası Komünist Hareket ve hem de Türkiye ve K. Kürdistan Devrimci Hareketi açısından hiçte yeni ya da ‘bakir’ bir sorun sayılmazken; ama nedense devrimci hareketin ‘radikal sol’ olarak addedilebilecek kimi kesim ve yazarlarınca, böyleymiş gibi sunulmaya çalışılmakta.

Emperyalizm Üzerine Notlar -2

“Motor Üretimi Yoksa, Emperyalizm De Yoktur”

Soru: 2 -Türkiye'nin kendi tekniği (gelişmiş sanayisinin) yoktur. Örneğin bir motor bile yapamamaktadır. (Marksist Teori'nin Almanya-Frankfur'da 24 Şubat 2024"de düzenlediği "Lenin Dünyaya Bakmak" Sempozyumu tartışmalarından)

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: Partimiz Savaşımızı Aydınlatmaya Devam Ediyor: Ona Omuz Ver! Güç Kat!

Ailevi sorunlar, geçim derdi, gelecek kaygısı, hayaller, yaşanmışlıklar, günden güne ömrün tükenmesi ve sonuç olarak hiçbir şey yaşamadığını farkettiğin ve yüreğine bir acının gelip oturduğu an... bunu ikimize kendime armağan ediyorum. Dost varmı ki şu zaman da derdini alıp vuracak sırtına ..ve biz nelerden uzak kalmışız haberimiz yok...şimdi ki dostluklarda ne duman ne tüten var

TKP-ML MK: TKP-ML, 52 YAŞINDA!

“Daha Sıkı, Daha Sağlam, Daha Kararlı Bir Savaş” İçin Israr ve Sebatla!

Mao Zedung yoldaşın önderliğindeki Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin dünyayı sarsan fırtınaları içinde, coğrafyamız sınıflar mücadelesinin bir ürünü olarak doğan partimiz TKP-ML, 52 yaşında!

Emperyalizm Üzerine Notlar

Uzun bir zamandan beri emperyalizm üzerine makaleler yazıyorum, konferanslar veriyor, panellere katılıyorum. Bir de „Emperyalist Türkiye“ adlı kitabım yayınlandı. Bu kitapta'da Türk devletinin emperyalistleştiğini ve emperyalist bir devlet haline geldiğini; ekonomik, siyasi ve askeri olarak değerlendiriyorum.

Katıldığım seminer, panel, konferans ve çeşitli konuşma ortamlarında, yeni emperyalist ülkeler konusunda bana bir çok sorular soruldu, benim tezlerime karşı karşı tezler ileri sürüldü. Bir çoğu tezlerimi onaylarken, çoğunluk tezlerimi reddetti.

Patika, Politika mı Arıyor Yoksa..

"Başkası olma kendin ol

Böyle çok daha güzelsin"

Anasının kuzusu

Ciğerimin köşesi"

Marifet  solun sağıyla başarılı olmak değil ki.

Afyon, antalya, istanbul, ankara...

İmamoğulları, yavaşlar, böcekler... falanlar filanlar.

Sanki seçimleri kaybettiren  sol gibiymiş gibi

Sanki seçimleri kaybettiren de parlamentizm gibiymiş gibi

Hiç kimse zafer kazanan solun sağı karşısında solu ve parlamentizmi dahil ağzına almıyor.

Proletarya chp'nin sağını satın almış gibi.

Sayfalar