Salı Mayıs 7, 2024

”İklim Krizi”, Kapitalizmin Genel Bunalımının Bir Parçasıdır

“...belli bir zaman için toprağın verimliliğinin artmasındaki ilerleme, aynı zamanda, bu sonsuz verimlilik kaynağının mahvedilmesine doğru bir ilerlemedir.” Karl Marx

Kapitalizm genel anlamda bir bunalım içindedir ve bu bunalım giderek derinleşmektedir. Sık sık ekonomik durgunluk ve krizlerin yanı sıra, kitlelerin öfkelerinin kabarması, politik krizleri daha da derinleştirici bir rol oynamaktadır.

Pazarlara egemen olma savaşımının düzeyi, şu anda doğrudan kendi aralarında silahlı çatışmaya dönüşmüş olmasada, bu olasılık giderek artmaktadır. Çünkü burjuvazinin kapitalist sistemi her alanda bir çözümsüzlükle karşı karşıya kalmıştır. 

Uluslararası burjuvazi, kapitalizminin kendini sürdüremez duruma geldiğini itiraf etmeye başlasada, bu sorunu, tek tek devlet başkanlarının arasındaki, çelişme ya da bunların birbiriyle dalaşı ya da yeteneksizliklerine bağlama eğilimi içindedir. Sorunun kaynağı elbette ki; burjuvazinin politik arenadaki tek tek temsilcilerinin “marifetliliği-marifestsizliği” değil, kapitalist sistemin kendi iç çelişmelerinden kaynaklanmaktadır.

Burjuvazi, burjuva demokrasisini çoktan terk etmiştir. Kapitalizmin geldiği aşama, daha baskıcı, totaliter ve demokratik hakların yok edilmesini sürekli hale getirme eğilimidir. Avrupa ülkelerin bir çoğunda yasallaşan günlük çalışma süresinin 12 saate çıkarılması ve bunu yagınlaştırma çabası ve eğilimi, burjuvazinin doğayı ve işçiyi daha fazla tahrip etme süreci içine girdiğini göstermektedir.

Kapitalizmin ekonomi-politikasının ürünü olan doğanın tahribatı ve ekolojik dengenin geri dönüşümsüz bozulmaya ramak kalması ya da bazı bilim insanlarının ileri sürdüğü gibi “artık çok geç” olması, kapitalist sistemin hem bir sonucu hem de altından kalkamayacağı bir krizle karşı karşıya kalması demektir.

Aşırı sermaye birikimi için, burjuvazinin birbiriyle ölesiye rekabetinin kaçınılmaz bir sonucu olan kapitalist teknolojinin devasa ilerlemesi, kapitalist sistemin toplumsal gelişmeyi ileri götürdüğünün bir göstergesi olamaktan çıkmış, gelinen aşamada dünyayı, üzerinde yaşayan canlılarla beraber bir uçurumun eşiğine getirmiştir.

Burjuvazi, yaklaşık her on yılda bir peryodik olarak içine girdiği ekonomik krizden çıkabilmesine karşın, iklim krizinin içinden çıkmasının ekonomi-politiği yoktur. Çünkü, onun ekonomik sistemi iklim krizinin yaratmış ve kapitalizm varolduğu sürece iklim krizinin derinleşmesi durdurulamazdır.

İşçi sınıfını aşırı sömürerek sermaye birikimi sağlayan burjuvazi, doğayıda aşırı sömürerek sermaye birikimini artırmaktadır. Ne denli “doğayı kurtarmak” için önlem alırsa alsın, kapitalizm sistem olarak var olduğu sürece yaşayan doğanın ölümü ya da bir başka söylemle iklim krizinin geri dönüşümsüz olarak derinleşmesinin önüne geçilemez.

CO2 salınımının azaltılması da artık bir çözüm değildir. Ya da elektirikli otomobillere geçişte sorun değildir. Burjuvazi fosil yakıtları bitmeden ondan vazgeçmesinin koşulu da yoktur. Marx; “kapitalist asılacağı ipinde kendisinden alınmasını ister” derken, tam da bunu söylüyordu. Çünkü, kapitalist sermayeyi değil, sermaye kapitalisti yönetmektedir.

Ayrıca sorun salt fosil yakıtların kullanılmasıyla ilgili olmayıp, işçinin ve doğanın tahrip edilerek tüketilmesiyle doğrudan bağlantılıdır. Yani, sömürücü özel mülkiyetçi sistemin kendisidir sorun olan.

Toplumsal yapıyla birlikte doğayıda bütünüyle tahrip eden bir sistemin savunucularının, doğayı kurtarması söz konusu olamaz. Doğa ve toplum bir bütündür. Birinin tahribi diğerinin de tahribi demektir. Dünyanın en zengin 8 kişinin serveti (426 milyar ABD doları), dünya nüfusunun yarısının gelirinden (409 milyar ABD doları) fazla olması, kapitalizmin onulmaz yıkıcı ve tahrip edici toplumsal bir sistem olduğunun yalın bir göstergesidir.

Kapitalizm artı-değer üretimidir. Bunun daha geniş anlamı; burjuvazi, işçiyi ve doğayı sömürerek kar elde eder. Kar olmadan burjuvazi ve sermaye olmaz. Aşırı sömürü olamadan kapitalist üretim tarzı işlemez. Kapitalist üretim, insanların gereksinmelerine göre değil, daha fazla kar için üretim yapar, bu da onu, doğayı kaçınılmaz olarak tüketmeye (geri dönüşümsüz tahrip etmeye) götürür.

Marx’ın dediği gibi:

kapitalist üretim, ... insanın yiyecek ve giyecek olarak tükettiği öğelerin tekrar toprağa dönüşünü engelleyerek toprağın verimliliğinin sürekli olması için gerekli koşulları bozmuş olur. Böylece aynı anda hem kentli işçinin sağlığını ve hem de kır işçisinin zihni hayatını tahrip eder. ... “1

Bugün kapitalizmin dünyayı getirdiği yer, tam da Marx’ın 160 yıl önce belirtiği yerdir.

“...bütün zenginliğin kaynağını, yani toprak ve işçiyi kurutarak çeşitli süreçleri toplumsal bir bütün içinde birleştirir.”

Aynı bugün olduğu gibi, iklim krizinden dolayı iklim grevinde tüm gençliği ve işçileri birleştirdiği gibi. Ve insanlığı bir uçurumun eşiğine getirmesinde olduğu gibi. Ve gelinen aşamda her işçi, sömürüye karşı mücadele ettiği gibi doğanın tahribatına karşı da mücadele etmek durumundadır. Bu iki görev birbirinden ayrılmaz olmuştur.

Son yıllarda, kapitalizmin artan ölçüde işçi ve doğa üzerindeki yarattığı tahribata karşı kitle hareketlerindeki gelişmeler, işçi sınıfının umutlarını büyütürken, kapitalizmin de sürdürülemez oluşunun ve onun alternatifi sosyalizmin yeniden gündemleşmesinin güçlü eğilimlerini de içinde taşımaktadır.

Kapitalizmin genel bunalımı içine doğanın tahrip edilmesi de gelip yerleşmiştir. Bunu aşmanın yolu, oyalayıcı önlemler yerine, kapitalist sistemin yıkılması, sosyalizmim inşası konmalıdır. 

Salda Gölü’nde “mutmain” olan sınıfın, derelere akan tüm suların önlerine “elektrik santralleri” adı altında bentlerin örülerek kurutulması, “altın çıkarma” adı altında doğanın alçakça talan edilmesi karşısında “mutmain” olması için fazladan sermaye birikimi yeterlidir. Ya da BM’in “yeşil kapitalizm” destekçisi, gaz salınımı sahtekarlığı ayyuka çıkmış, dünyanın en büyük emperyalist tekellerinden biri olan VW’nin, “yeşil kapitalizm”den “mutmain” olmaması düşünülemez. Ve BM’nin “yeşil kapitalizmi”ne imza atan ülkelerin doğaya gaz salımında geri adım atmadıklarını, tersine salınımın artığını, istatikler ortaya koymaktadır.

Kapitalizmin barbarlığından doğa da fazlasıyla nasibini almıştır. Bu nedenle de insanlığın ve doğanın kurtuluşu ancak ve ancak sosyalizmle olacaktır.

 Absehbar: Tahmin edilebilen. Erlaubt laut EU Verordnung: AB düzenlemelerine göre

IPPC (Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli)’nin2 bildirdiğine göre, “sıcaklığın iki derece artmasına 26 yıl bir ay” kalmış. Burjuvazi, buna rağmen, doğayı ve işçiyi kurutan sermaye birikimi düzeninden en küçük bir geri adım atmadığı gibi, yıkım ve tahribatında geri adım atmış ya da zayıflatmış değildir. O hala işçi sınıfını ve doğayı sömürmeye devam etmektedir. 04.10.2019

1 Marx, Kapital, C1

2 https://www.mcc-berlin.net/forschung/co2-budget.html

2944

Yusuf Köse

Yusuf Köse teorik ve politik konularda yazılar yazmaktadır. Ayrıca 7 adet kitabı bulunmaktadır. Kitapları şunlardır: Emperyalist Türkiye, Kadın ve Komünizm, Marx'tan Mao'ya Marksist Düşünce Diyalektiği, Marksizm’i Ortodoks’ça Savunmak, Tarihin Önünde Yürümek, Emperyalizm ve Marksist Tarih Çözümlemesi, Sınıflı Toplumdan Sınıfsız Topluma Dönüşüm Mücadelesi.

yusufkose@hotmail.com

http://yusuf-kose.blogspot.com/

 

 

Son Haberler

Sayfalar

Yusuf Köse

Emperyalizm Üzerine Notlar -2

“Motor Üretimi Yoksa, Emperyalizm De Yoktur”

Soru: 2 -Türkiye'nin kendi tekniği (gelişmiş sanayisinin) yoktur. Örneğin bir motor bile yapamamaktadır. (Marksist Teori'nin Almanya-Frankfur'da 24 Şubat 2024"de düzenlediği "Lenin Dünyaya Bakmak" Sempozyumu tartışmalarından)

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: Partimiz Savaşımızı Aydınlatmaya Devam Ediyor: Ona Omuz Ver! Güç Kat!

Ailevi sorunlar, geçim derdi, gelecek kaygısı, hayaller, yaşanmışlıklar, günden güne ömrün tükenmesi ve sonuç olarak hiçbir şey yaşamadığını farkettiğin ve yüreğine bir acının gelip oturduğu an... bunu ikimize kendime armağan ediyorum. Dost varmı ki şu zaman da derdini alıp vuracak sırtına ..ve biz nelerden uzak kalmışız haberimiz yok...şimdi ki dostluklarda ne duman ne tüten var

TKP-ML MK: TKP-ML, 52 YAŞINDA!

“Daha Sıkı, Daha Sağlam, Daha Kararlı Bir Savaş” İçin Israr ve Sebatla!

Mao Zedung yoldaşın önderliğindeki Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin dünyayı sarsan fırtınaları içinde, coğrafyamız sınıflar mücadelesinin bir ürünü olarak doğan partimiz TKP-ML, 52 yaşında!

Emperyalizm Üzerine Notlar

Uzun bir zamandan beri emperyalizm üzerine makaleler yazıyorum, konferanslar veriyor, panellere katılıyorum. Bir de „Emperyalist Türkiye“ adlı kitabım yayınlandı. Bu kitapta'da Türk devletinin emperyalistleştiğini ve emperyalist bir devlet haline geldiğini; ekonomik, siyasi ve askeri olarak değerlendiriyorum.

Katıldığım seminer, panel, konferans ve çeşitli konuşma ortamlarında, yeni emperyalist ülkeler konusunda bana bir çok sorular soruldu, benim tezlerime karşı karşı tezler ileri sürüldü. Bir çoğu tezlerimi onaylarken, çoğunluk tezlerimi reddetti.

Patika, Politika mı Arıyor Yoksa..

"Başkası olma kendin ol

Böyle çok daha güzelsin"

Anasının kuzusu

Ciğerimin köşesi"

Marifet  solun sağıyla başarılı olmak değil ki.

Afyon, antalya, istanbul, ankara...

İmamoğulları, yavaşlar, böcekler... falanlar filanlar.

Sanki seçimleri kaybettiren  sol gibiymiş gibi

Sanki seçimleri kaybettiren de parlamentizm gibiymiş gibi

Hiç kimse zafer kazanan solun sağı karşısında solu ve parlamentizmi dahil ağzına almıyor.

Proletarya chp'nin sağını satın almış gibi.

Lenin’in Ölümünün 100. Yılı Anısına: Lenin’de Kararlılık ve İki Çizgi Mücadelesi SBKP’de İki Çizgi Mücadelesi*

Rusya’da Marksist gruplar ortaya çıkamadan önce “devrimci” çalışmayı Narodikler yürütüyordu. Narodniklerin Çar’a karşı verdikleri mücadelede temel aldıkları sınıf köylülerdi. Rusya’da kapitalizm geliştikçe işçi sınıfı da gelişip büyümesine rağmen Narodnikler işçi sınıfını değil köylülüğün temel alınmasını savunuyor ve ancak köylülüğün Çar’ı ve toprak ağalarını devirebileceğini savunuyorlardı. Narodnikler bireysel “terörü” savunuyor ve bunun geniş halk yığınları üzerinde büyük etkiler yaratacağını düşünüyorlardı. İşçi sınıfının partisinin kurulmasına karşı çıkıyorlardı.

Hepimiz Mazlum’a borçluyuz:Garabet Demirci

 

Devrimciliği Yaşam Tarzına Dönüştürelim

Bizim gücümüz, haklılığımız ve meşruluğumuzda; olayları, olguları diyalektik- materyalist bakış açısıyla ele almamızda yatıyor.

TKP-ML Merkez Komitesi : Newroz Piroz Be!

İmha, İnkar ve Asimilasyona; İşgal ve İlhaka; Sömürüye, Açlığa, Yoksulluğa, ve Faşizme Karşı

İsyan, Direniş, Serhildan!

Newroz, coğrafyamızda binlerce yıllık sınıflı toplumlar tarihinde sömürülen, ezilen, baskı gören halkların zalimlere, sömürücülere karşı isyanının simgesidir. Günümüzde de başta Kürt halkı olmak üzere bütün ezilen halkların, zalimin zulmüne karşı isyan ve direnişinin, Demirci Kawa’nın isyanının zalim ve katliamcı Dehaklar karşısında yükseltilmesinin, isyan ateşlerinin dört bir yanda yakılmasının adı olmuştur.

Oylar SADET'E.... Oylar DEVA'YA... Oylar İYİ PARTİ'ye....

"Bindik bir alamete gideyoz kıyamete."

Aklımızın sınırlarının zorlandığı günlerde geçiyoruz.

İlemde bir partiye oy verecekseniz....

Sanki iyi parti sizi öldürüyorda chp sizi öldürmüyorsa(?)...

Niye oy verdiğiniz millet ittifakı'nın parlamentizmden vaz geçmemiş paydaşlarından biri de olmaya.

Ve Bakırhan buyurdu: " İstanbul'da kent uzlaşısı sağladık" diye

Ve Sakık buyurdu: "CHP'ye oy yok." diye.

Ve ..

Kadınlar ve İşçiler

Kadınlar neden, niçin ve nasıl eziliyor, neden cinsiyet ayrımcılığın en temel ve en tepe noktasında yer alıyor, neden öldürülüyor neden erkek baskısı kadın üzerinde şiddetleniyor vb. soruların yanıtı ile; işçiler neden, niçin ve nasıl sömürülüyorsa verilecek yanıtlar aynı yerde arandığında, kadının kurtuluşu sorununa, daha genel anlamda ise işçi sınıfı ve emekçilerin kurtuluş sorununa daha doğru yaklaşılmış olacaktır.

Sayfalar