Salı Mayıs 7, 2024

KATLEDİLİŞİNİN 41. YILINDA O’NU ANIYOR, O’NUN İZİNDE YÜRÜYORUZ!

Emekçiler, Devrimciler

Partimiz TKP/ML’nin kurucusu ve kuramcısı komünist önder İbrahim Kaypakkaya yoldaşın işkencede katledilişinin 41. yılındayız. Kaypakkaya yoldaş, Ocak 1973’de Dersimde yaralı olarak düşmana esir düştükten sonra aylarca süren işkencelerin ardından Diyarbakır zindanlarında katledildi. İşkence altında tarihi bir direniş örneği sergileyen yoldaş Kaypakkaya komünist baş eğmezliğin sembolü haline geldi.

Emekçi Kardeşler, 

İbrahim Kaypakkaya yoldaş, sınıf savaşımının örsle çekici arasında yoğrularak çelikleşen genç bir komünist önderdir. 1968 gençlik hareketinin ihtilalci rüzgarı,15-16 Haziran 1970 de doruğa çıkan işçi direnişleri ve köylülerin toprak işgalleri Kaypakkaya yoldaşın devrimci bilincinin mayalanmasında büyük rol oynamış, Büyük proleter kültür devriminin dünyayı sarsan ideolojik etkisi kuracağı komünist partisinin yolunu aydınlatmıştır. 

Kaypakkaya yoldaşın ideolojik politik şekillenişi kurucusu olduğu  TKP/ML’nin ideolojik hattıyla bütünleşip özdeşlemiştir. O ülkemizin demokratik halk devrimi, sosyalizm ve yüce komünizmin en keksin kılıcı ve en iddialı proleter devrimci duruşun kararlı adıdır. Kaypakkaya yoldaşın adı her türlü gericilikten kopuşun ve her türlü kölelikten kurtuluşun yılmaz adıdır. 

Kaypakkaya yoldaş,  bilimsel olarak geliştirdiği devrimci tezlerinde; devrimin yolunu, karakterini incelemiş ve sınıf analizine dayanarak önemli meselelerde Türkiye devrimi için bilimsel sentezlere varmıştır. Bu senteze ulaştığı yazılarında  Kaypakkaya yoldaşın açık ve net devrimci bakış açısı olaylara ve olgulara sınıfsal  yaklaşımı ve kullandığı bilimsel yöntem görülebilinir. Devrimci mücadele içerisindeki tutumunu genel olarak pratikte en ileri olana göre belirlemiştir. Onun bu devrimci  tavrını onun  sürekli olarak burjuva düşüncelere karşı mücadele onlarla hesaplaşma ve netleşme içinde görülebilinir. Çünkü o çok iyi bilmekte ve görmekteydi ki burjuva düşüncelerinin lekeleri ve izleriyle devrim örgütlenmez kurtuluş gerçekleşmez. Kaypakkaya yoldaş sınıf mücadelesinin pratiği içinde gerçeğin bilgisine ulaşma yolunu izlemiştir.

 Sosyo ekonomik yapı tahlilini politik devrimci mücadelesinin belli bir aşamasında olgunlaştırmıştır. “Çorum İlinde Sınıfların Tahlili” ve “Kürecik Bölge Raporu” gibi çalışmalar, teoriyi pratikten çıkardığına örnek teşkil ederken, mücadeleye ilişkin geliştirdiği tezlerle yön verdiği hareket ise teoriyi tekrar pratiğe uygulamanın devrimci ifadesi olmuştur. O, kısacık devrimci yaşamında sürekli bir araştırma inceleme sorgulama pratiği içerisinden  çıkardığı sonuçları sentezleyerek devrimci pratiğin örsünde yeniden şekillendirmeyi başarmıştır.

Kemalizm’in sınıfsal karakterini deşifre edip onun komprador burjuva Ve toprak ağalarının ırkçı şoven, faşist ideolojisi olduğunu açığa çıkartan, onun sözde demokratik gerçekte askeri faşist diktatörlük olduğu gerçekliğini ilk kez net ve berrak biçimde ortaya koyan Kaypakkaya yoldaş olmuştur.  Elli yıllık siyasal körlüğü ve suskunluğu parçalayan ilk komünist önder olma onurunu hakkıyla ve layıkıyla taşımıştır. Türkiye Devrimci Hareketi on yıllarca Kemalizm’in sosyal şoven görüşlerinin etkisinde kalarak, işçi sınıfı hareketini burjuva ideolojisinin peşine takılmasına neden olmuştur. Bir kısım gençlik önderleri ve küçük burjuva aydınlar faşist Kemalist ideolojinin adeta tutsağı  olmuş,  Kemalizm’e ilerici, devrimci payeler biçerek, Kemalizm hayranlığından kurtulamayarak sosyal şovenizmin parçası olmuşlardır.

Kaypakkaya yoldaş, Kemalizm’in işbirlikçi sınıf hareketini açığa çıkarmış ona ilericilik devrimcilik yakıştıranları tepeden tırnağa eleştiri süzgecinden geçirmiştir. Kemalizm’in Kürt ulusuna ve azınlık milliyetlere uyguladığı ulusal baskı akıl almaz ırkçı şoven politikayı  gözler önüne sermiştir.

Kürt ulusu ve azınlık milliyetler üzerinde var olan ulusal baskı politikasının en kararlı ve tavizsiz  düşmanı olmuştur. Bütün ulusların tam hak eşitliğini savunarak, hiç bir zorunlu dilin tanınmaması gerektiğini her milliyetten emekçilerin kendi ana dilleriyle eğitim hakkını ve ulusal özgürlüklerini savunmuştur.  Kürt ulusunun özgürleşip, kurtulmasının ancak demokratik halk devrimiyle gerçeğe dönüşeceğini ısrarla ve kararlılıkla belirtmiştir. O aynı zamanda her türden ezilen inanç ve kültürlerin, mezhep ve cinslerin kurtuluş adresi olmuştur.  

İbrahim Kaypakkaya’nın temel meselelerde ortaya koyduğu devrimci görüşlerinin farklılığının bir yanı daha vardır; bu fark onun örgütsel anlayışıdır. Kaypakkaya yoldaş doğru bir siyasal çizginin ancak doğru bir örgütsel politikayla gerçeklik haline gelebileceğini güçlü biçimde kavramıştır. Böylelik-le, örgütlenmede parti örgütlenmesini esas diğerlerini tali olarak ele almış; diğerleri içinde ise silahlı mücadele örgütlerinin yaratılmasının temel olduğu anlayışını geliştirmiştir.

Yoldaşlar

İbrahim Kaypakkaya’nın Türkiye’deki devrimi ve bu devrime niteliğini veren özün yarı sömürge ve yarı feodaliteden uç veren çelişmenin, anti emperyalist ve anti feodal çelişmelerin demokratik halk devriminin özünü, temelini teşkil ettiğini belirgin bir biçimde ortaya koydu.

Böylesine bir devrimin itici güçleri proletarya, köylülük, küçük burjuvazi ve milli burjuvazinin sol kanadı; hedefleri ise emperyalizm, feodalizm ve komprador kapitalizmdir. Bizim gibi yarı sömürge, yarı feodal ülke koşullarında faşizm süreğen karakterlidir, komprador burjuvazi ile toprak ağalarının ortaklaşa diktatörlüğüdür. Demokratik halk devriminin birinci aşamasındaki amacı, emperyalizm, feodalizm ve komprador kapitalizm gibi üç büyük dağı devirip, özgür, bağımsız, demokratik bir toplumu inşa etmek, yani anti emperyalist ve anti feodal çelişmeleri çözmek, devrimimizin ikinci aşaması, devrimin sürekliliği şiarı eşliğinde, burada durmaksızın daha ileriye, sosyalizm ve komünizm aşamasına devrimi taşımaktır.

Böylesine zorlu bir devrimi gerçekleştirmenin yolunun kırlardan şehire doğru gelişecek olan “uzun süreli halk savaş stratejisi” olduğunu, bu zorlu yolda halkın kurtuluş ordusunun yaratılmasının zorunlu olduğunu belirtmiş bu uğurda can bedeli bir mücadeleye girişmiştir. 

İbrahim Kaypakkaya; Uluslararası Komünist Hareket içindeki “büyük saflaşma”nın merkezinde Marksizm ve  revizyonizm arasında ki amansız mücadele olduğunu belirterek her daim Marksizm safında yerini almıştır.

Kaypakkaya, dünya ölçeğinde modern revizyonizmle Marksizm Leninizm’i temsil eden Mao ön-derliğindeki ÇKP arasında süre giden büyük ideolojik kavgada, Kruşçev Brejnev revizyonizmine karşı tüm keskinliğiyle açıktan cephe almış, bu büyük saflaşmada ÇKP’nin yanında saf tutarak Marks, Engels, Lenin, Stalin ve Mao Zedung’un teorisiyle çizilmiş devrimci güzergâhı temel almıştır.

Yoldaşlar

Zamanın sınavında test edilen görüşleriyle yoldaş Kaypakkaya, ölümünden 41 yıl sonra da Partimiz TKP/ML açısından önemli ve vazgeçilemezdir. Bu önem, salt partimiz açısından değil, Türkiye devrimci hareketi ve proletaryanın başarılı bir devrim yürüyüşü için de böyledir. 

Proletarya ve bağlaşıkları için, ezilen, sömürülen ve sefalete itilen halk kitleleri için daima kurtuluşu, özgürlüğü ve bağımsızlığı temsil eden bu ad; aradan geçen bunca yıllık zaman sonra hala faşist devlet için korkulu bir rüya, öğretisi ise sınıf düşmanlarının kafalarında çalan devrim çanıdır. Devrim ve sosyalizmle birlikte anılan bu ad, geniş emekçi yığınların yüreklerinde hak ettiği saygınlığı ve sevgiyi her daim korumuştur.

Katledilişinin 41 yılında devrimci ilerici yurtseverleri ve  tüm halkımızı İbrahim Kaypakkaya yoldaşı anma etkinliğine katılmaya davet ediyoruz.

89959

“Bu bir çıkmaz sokak. 3.Dünya savaşı yaklaşıyor.” Mu gerçekten de?

Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Medvedev, 11-12 Temmuz 2023 tarihlerinde Vilnius’ta gerçekleşen NATO Liderler Zirvesi’nde Ukrayna’ya yapıla gelen silah yardımlarının daha da arttırılması kararına ilişkin olarak şu değerlendirmede bulunmuş:

“Çıldırmış olan Batı, başka bir şey düşünemez oldu. Aptallık noktasına kadar en yüksek düzeyde öngörülebilirlik içerisindeler. Bu bir çıkmaz sokak. 3.Dünya Savaşı yaklaşıyor.” (1)

“Kim Daha Kötü Kaypakkaya’cı?”

Halkın günlüğü gazetesinde yayımlanan bu makaleyi yerinde ve doğru tespitlerinden ayrıca Kaypakkaya'yı anlama ve algılama yönünden değerli bir yazı olması sebebiyle okumanızı tavsiye ederiz.

“Kim Daha Kötü Kaypakkaya’cı?”

Kaypakkaya’yı sevmek (Deniz Faruk Zeren)

Kim, ne zaman onun ismini ansa devletin en katı, en soğuk, en acımasız yüzüyle karşı karşıya kalıyor!

Kim ne zaman onun fotoğrafını assa, taşısa, devletin sorgularıyla, kelepçesiyle, zındanlarıyla tanışıyor!

Kim, ne zaman onu sevdiğini, izinde yürüdüğünü söylese vay haline!

Bu dünyada, bu ülkede sevilmesi suç olan kaç insan var?

On yıllar önce katledilmiş, katilleri açığa çıkarılmak bir yana korunup gizlenmiş, mezarına giden yollara bile karakollar kurulmuş, adına yazılan şarkılar yasaklanmış bu insan güzeli, İbrahim Kaypakkaya’yı sevmek neden suç?

“Özgür yaşa ya da öl” (Nubar Ozanyan)

Sömürgecilik pratiği ve politikası hemen her yerde ve anda benzerlikler taşımaktadır. Amerika’dan Fransa’ya, Hollanda’dan Portekiz-İspanya’ya uzanan sömürgeci tarihin işgal ve yıkıma dayalı ayak izleri hep aynıdır. Sözde yoksul ve geri kalmış ülkelere medeniyet götüren uygar ülkeler(!) sömürgeci tarihlerini kolonyal çıkarlarına göre yazarlarken yerli halklar ise tarihi direniş ve isyanla yazmaktadır. Bu hikaye, yeni biçim ve kodlarda sürdürülse de özü ve gerçekliği hep aynı kalmaktadır.

Kaypakkaya ardılı hareketin bölünme ve ‘birlik” sorunu üzerine

  1. Çok parçalılık, bölünme/kopuşma ve ayrışma sorunu.

‘Yakın tarih’ olarak, 1968 süreci ve 1970 başlarında ortaya çıkışı itibariyle ele alındığında görülecektir ki Türkiye ve K. Kürdistan Devrimci Hareketi (TKKDH), sınıflı toplum gerçekliğinin doğal bir gereği olarak da zaten parçalı/çok bölüklü olarak tarih sahnesine çıkmıştır. Bu, elbette anlaşılır ve kabul edilebilir bir durumdur.

Sınıf Savaşımı Uzun Bir Yürüyüştür

Bugün karşı karşıya olduğumuz yoksulluk tablosu, kapitalist gelişmenin ve sermaye birikiminin kaçınılmaz sonucudur. Yaratılan zenginlikler bir tarafta birikirken diğer tarafta ise yoksullaşma ve yıkım büyümektedir. Bu, kapitalizmin genel yasasıdır. Proletaryanın yoksullaşması, bir avuç egemen sınıfın ise zenginliğine zenginlik katmasıdır.

KATLİAMININ 30. YILINDA MADIMAK VE ES GEÇİLEN BAŞBAĞLAR.

Sözüm öncelikle komünist ve sol- sosyalist kesime: Ne zaman gerçek anlamıyla adil olmayı ve çifte sıtandartçı yaklaşımları terk etmeyi başaracağız acaba? Ne zaman 'bizim cenah' dediğimiz kesimlerce de  halka karşı işlenmiş ağır  suçları tereddütsüzce kınayacağız acaba?

Çok genelleme yaparak, üzerinde durmak istediğim esas konuyu bunun gölgesinde silikleştirmek  istemiyorum.

Her 2 Temmuz'da Madımak katliamı kınanırken; Başbağlar katliamı neden sessizce es geçiliyor acaba?

Komünistlerin Birliği Çağrılarına Dair

MKP’li arkadaşlar, arada kısa molalar vermekle birlikte, uzunca bir süreden beridir ki komünistlerin birleşmesi gerektiğine dair çağrılar yapmaktalar. Ve mütemadiyen yakınıp durmaktalar: "Muhataplarımızdan yanıt alamıyoruz" diye. 

Evet, görüldüğü kadarıyla muhatapları bu çağrılara ilgisiz olmalılar ki, yanıt vermiyorlar. MKP’li arkadaşlar da kendilerince bir basınç oluşturma adına; adeta Temcit pilavı misali, her fırsatta bu çağrılarını yinelemekte ve muhataplarını kamuoyuna şikâyet edip durmaktalar.

Aşka ve Hayata Dair Tutkulu Dizeler

“Şiirsiz toplum eksiktir.

Şiirsiz insan yalnızdır.”[1]

 

İzmir’in Şakran 2. Nolu T-Tipi Zindanı’nda yatan Hasan Şeker’in, ‘İki Acı Esinti’[2] başlıklı şiir kitabı; aşka ve hayata dair tutkulu dizeleriyle çıkageldi postadan…

Avrupa da İbrahim olmak!

18 Mayıs 1973‘den bugüne Kaypakkaya yoldaşın işkencede katledilişinin ellinci yılı.

50 yıldır söndürülemeyen meşaledir İbrahim Kaypakkaya!! Bu yazının amacı İbrahim Kaypakkaya‘yı anlatmak değil, Onu anlatan onlarca yazı yayınlandı bu yazı da başlıktan da anlaşılacağı üzere İbrahim Kaypakkaya‘yı Avrupa‘da anan ardıllarının pratik, teorik düzlemde, Kaypakkaya‘yı nasıl andıkları? Neyi, nasıl, ne kadar anladıklarını  irdelemek  bu yazının amacı.

“Devrimci Eylem Birliği” ve “Kaypakkayacı Güçlerin Birliği” Meselesi

Türk hakim sınıfları cumhuriyetlerinin ikinci yüzyılına hazırlanırken kendilerini yeniden örgütlüyorlar. Coğrafyamız komünist hareketinin önderi İbrahim Kaypakkaya yoldaşın Amed zindanında 18 Mayıs 1973 tarihinde katledilmesinin 50. yılında sınıf düşmanlarımız ikinci yüzyıllarına hazırlanıyor.

Sayfalar