Salı Mayıs 14, 2024

Kürd Devleti Yakındır - Dursun Ali Küçük

Evet, Kürdistan devleti yakındır...

Mevcut durumda koşullar bunun için uygundur. Kurulması an meselesidir.

Asıl engelleyici TC ve İran diktatörlüğüdür.

Eski TC Genelkurmay başkanı İlker Başbuğ:

“Böyle bir devletin kurulması açısından ümitlerin tepe noktası olduğu bir süreçteyiz, zaman biçiliyor. Bu süreyi tayin edecek kim? Bunu tayin edecek, İran ve Türkiye. Yani böyle bir devletin oluşmasına İran ve Türkiye bugün 'evet' desin, yarın bu devlet kurulur, hiçbir engel yok. Bunu engelleyen halihazırda süreyi uzatan konjonktür, İran'ın ve Türkiye'nin böyle bir oluşuma karşı olmaları. İran, şu anda buna kesinlikle karşı. Türkiye'nin de elbette karşı olması lazım."

Kürdistan daki gelişmeleri durdurmak ve yok etmek için en büyük tehlikenin İran ve Türkiye den geldiği aşikârdır. 

Irak ve Suriye engelleyecek güçte değildir.

Yukarıda yazısından alıntı yaptığım TC eski genelkurmay başkanı İlker Başbuğ da Kürdistan Devletinin kuruluşuna hazır olduğunu ve Türkiye ve İran’ın bunu engellediğini açıkça itiraf ediyor.

Bu gerçeği göremeyen bazı Kürd çevreleri bir kez daha hatta bin kez daha yeniden düşünmek ihtiyacı duymalıdırlar.

Öyle bazıları “Kürdistan devleti istemiyoruz” diyerek piyasaya çıkmamalıdırlar.

Bu, çok hafif bir davranış olur ve asıl Kürdistan devletini istemeyen sömürgeci devletlere yardım sunmak anlamı taşır. 

UZAYDA BİR KÜRDİSTAN YÖNETİMİ KURULSA ONA DA KARŞI OLURLAR...

TC, İran, Suriye ve Irak uzayda bile Kürd yönetimi kurulsa, Kürdler uzayda bir devlet kurdular denilse yine karşı çıkarlar.

Bunların ruhu, korkusu ve politikası Kürdleri köle olarak kendilerine bağlı tutmak üzerine kurulmuştur.

Korkuları ne? “Komşu” da Kürdistan devleti ve yönetimi kurulmasın, orada kurulursa “bizim Kürdler de isterler”...

İşte “bizim köle Kürdler” istemesin diye kendi devlet sınırları dışındaki Kürdistan kuruluşlarına müdahale etmek istiyorlar.

Bakınız RT Erdoğan: "Kanton kurma çalışmaları sürerse gereği neyse yaparız." dedi.

“Türkiye'nin kimseden izin almaya ihtiyacı yok. PYD, kanton olarak ilan etti. Bu iş bu kadar kolay mı? Kanton kurma anlayışı sürerse gereği neyse yaparız” bu türden şeyler söyledi TC başkanı. 

TÜRKİYE'NİN PYD OPERASYONU

“Kuzey Irak'ta (Güney Kürdistan) yaşananı, Kuzey Suriye'de (Batı Kürdistan) yaşamak istemiyoruz” filan… diye konuştu Erdoğan.

Anlamak isteyen için bu kadar basit. Hiç kırk dereden su getirmeye gerek kalmıyor.

Erdoğan, AKP, TC ve İran açık açık söylüyorlar: “Hiç bir Kürd yönetimi ve devletini istemiyoruz”

Irak ve Suriye de aynen böyle düşünüyor ama güçleri engellemeye yetmiyor.

Erdoğan, Batı Kürdistan daki “kanton” yönetimlerine karşı olduklarını ve elinde gelirse yok etmeye çalışacaklarını ilan ediyor. Görünüşe bakmayınız, Kürdistan federasyonuna karşı politika ve tavırları da aynıdır.

İran Kürdistan federasyonuna müdahalede bulunuyor, içişlerini karıştırıyor, Şii Irak ı destekliyor. Suriye rejimini destekliyor, söz konusu Kürdler olunca Batı Kürdistan daki gelişmeleri de bastırmaya yardım edeceği kesindir.

EY GÜNAHKAR KÜRDLER; TC, İRAN, SURİYE SENİN HİÇ YÖNETİM, İRADE SAHİBİ VE ÖZGÜR VE EŞİT OLMANI İSTEMİYOR

Ama siz kalkıp onların yönetici, devlet başkanı, hükümet olmaları için oy kullanıyorsunuz.

Onlar seni köle yerine bile koymuyor, sen onların efendi ve egemen olmalarına oy veriyorsun. Ümmetle , kardeşlik, aynı dindeniz deyip kendini kandırıyorsun.

Vatandaşız deyip avunuyorsun.

Onlar ise her gün senin kuyunu kazıyor.

YÖNETİM OLMANI SEÇİMLERDE KÜRDİSTAN’DA ÇOĞUNLUK SAĞLAMANI ASLA İSTEMİYOR

Ancak Kürd devleti yakın. Asıl önemli olan bu.

Türkiye ve Kuzey Kürdistan da seçimler de çok yakın. Ramak kaldı.

Bana sorarsanız, TC, HDP projesinden korkmuyor. Çoğu Kürdlerin ve demokratların desteğini almasından ve marjinal kalmamasından korkuyor.

Amaç ve projeyi bir tarafa bırakıyorum.

Seçimlerde Kürdistan illerinde HDP ezici bir çoğunluk sağladığında ve metropollerdeki Kürdlerin önemli bir desteğini aldığı zaman bu TC yönetiminin Kürdistan da fiilen iflas etmesi demektir.

Bir referandum olur. Diğer seçime katılan Kürd çevrelerinin oyunu eklersek Kürdistan mücadelesinin meşruiyet ve kitle desteğini yeterince sağladığı anlamını taşır. Dünya da durumu böyle algılar.

TC ve Erdoğan, her türden Kürd yönetimi ve oluşumuna kendi devlet sınırları dışında karşı oldukları için sağlanan bu kitle çoğunluğunun onlar için ne kadar tehlikeli olduğunu görmeden geçemeyiz.

HDP’ye TC cumhurbaşkanı ve AKP, MHP ve CHP niye bu kadar karşılar?

Hesapları sadece iktidar olmaları üzerine değil.

Erdoğan açık söylüyor: Güney ve Batı Kürdistan daki gelişmeleri Kuzey Kürdistan da görmek istemediğini  çok net vurguluyor.

Kurdistan’ın Batısı için gereğini yaparım diyen politika ve zihniyet elbette ki kendisine bağladığı, işgal altında ve köle olarak tuttuğu Kuzey Kürdleri için hiç istemez.

İktidar olmak için asıl HDP ye yüklendikleri kanısında değilim, bu da bir faktör.

Barajı geçeceklerini başta hiç düşünmüyorlardı. Şimdi işler tersine döndü. CHP ve MHP Kürdistan da nasıl etkisiz duruma geldiyse AKP de giderek etkisizleşiyor. AKP’ye destek veren Kürdler desteğini çekmeye başladı. Ve AKP’yi MHP gibi algılamaya başladılar.

Bunlar önemli gelişmeler. Asıl korktukları budur.

Seçimler AKP, CHP, MHP vb. lerini onaylamıyoruz noktasına geldi.

Bunun daha gelişmesinde her bakımdan fayda vardır.

HDP projesine katılmayabilirsiniz ama somut gelişmeleri de görmek gerektiği kanısındayım. HDP’yi de aşan bir durumu yaşıyoruz. Değerlendirmeleri bu noktalara taşıyabilsek önemli gelişmelerin ateşleyicisi olur.

SON OLARAK: AKP tek başına iktidar olmamalıdır. Sadece Türkiye için değil, özellikle Kürdistan da önümüzdeki süreçte yaşanan gelişmeler açısından hayati önem taşıyor.

Kaos ve bunalım derinleşecek. Kapılar kapanıyor, rahat açıldıkları ekonomik ve ticari alanları daralmış durumdadır.

Bırakalım kendi kendileri ile uğraşsınlar, biz işlerimize bakalım.

Derdimi paylaşmayan ve dertlerimizi ve acılarımızı derinleştirenlere el uzatmak bize düşmez.

Seçimlerde kendi halkınızın, ülkenizin, dil ve kültürünüzün, özgürlük ve statünüzün tarafı olunuz...

Ne diyeyim:

“Her an her şey olabilir”...

 

43425

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Son Haberler

Sayfalar

Misafir yazarlar

1 Mayıs'ı Taksim'e Mahkum Etmek!

1 Mayıs; sıradan bir gün değil, sınıfın ortaya çıkışından bu yana, ulusal ve evrensel düzeyde, burjuvaziye karşı verdiği mücadele deneyiminin toplam deneyim ve birikimlerini içeren ve onu yaşatmak için ortaya koyduğu kavganın adıdır. Bu nedenle de 1 Mayıs Uluslararası işçi sınıfının mücadele ve dayanışma günüdür.

"Legal parti sorunu" Üzerine

Legal parti sorunu, aslında hem Uluslararası Komünist Hareket ve hem de Türkiye ve K. Kürdistan Devrimci Hareketi açısından hiçte yeni ya da ‘bakir’ bir sorun sayılmazken; ama nedense devrimci hareketin ‘radikal sol’ olarak addedilebilecek kimi kesim ve yazarlarınca, böyleymiş gibi sunulmaya çalışılmakta.

Emperyalizm Üzerine Notlar -2

“Motor Üretimi Yoksa, Emperyalizm De Yoktur”

Soru: 2 -Türkiye'nin kendi tekniği (gelişmiş sanayisinin) yoktur. Örneğin bir motor bile yapamamaktadır. (Marksist Teori'nin Almanya-Frankfur'da 24 Şubat 2024"de düzenlediği "Lenin Dünyaya Bakmak" Sempozyumu tartışmalarından)

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: Partimiz Savaşımızı Aydınlatmaya Devam Ediyor: Ona Omuz Ver! Güç Kat!

Ailevi sorunlar, geçim derdi, gelecek kaygısı, hayaller, yaşanmışlıklar, günden güne ömrün tükenmesi ve sonuç olarak hiçbir şey yaşamadığını farkettiğin ve yüreğine bir acının gelip oturduğu an... bunu ikimize kendime armağan ediyorum. Dost varmı ki şu zaman da derdini alıp vuracak sırtına ..ve biz nelerden uzak kalmışız haberimiz yok...şimdi ki dostluklarda ne duman ne tüten var

TKP-ML MK: TKP-ML, 52 YAŞINDA!

“Daha Sıkı, Daha Sağlam, Daha Kararlı Bir Savaş” İçin Israr ve Sebatla!

Mao Zedung yoldaşın önderliğindeki Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin dünyayı sarsan fırtınaları içinde, coğrafyamız sınıflar mücadelesinin bir ürünü olarak doğan partimiz TKP-ML, 52 yaşında!

Emperyalizm Üzerine Notlar

Uzun bir zamandan beri emperyalizm üzerine makaleler yazıyorum, konferanslar veriyor, panellere katılıyorum. Bir de „Emperyalist Türkiye“ adlı kitabım yayınlandı. Bu kitapta'da Türk devletinin emperyalistleştiğini ve emperyalist bir devlet haline geldiğini; ekonomik, siyasi ve askeri olarak değerlendiriyorum.

Katıldığım seminer, panel, konferans ve çeşitli konuşma ortamlarında, yeni emperyalist ülkeler konusunda bana bir çok sorular soruldu, benim tezlerime karşı karşı tezler ileri sürüldü. Bir çoğu tezlerimi onaylarken, çoğunluk tezlerimi reddetti.

Patika, Politika mı Arıyor Yoksa..

"Başkası olma kendin ol

Böyle çok daha güzelsin"

Anasının kuzusu

Ciğerimin köşesi"

Marifet  solun sağıyla başarılı olmak değil ki.

Afyon, antalya, istanbul, ankara...

İmamoğulları, yavaşlar, böcekler... falanlar filanlar.

Sanki seçimleri kaybettiren  sol gibiymiş gibi

Sanki seçimleri kaybettiren de parlamentizm gibiymiş gibi

Hiç kimse zafer kazanan solun sağı karşısında solu ve parlamentizmi dahil ağzına almıyor.

Proletarya chp'nin sağını satın almış gibi.

Lenin’in Ölümünün 100. Yılı Anısına: Lenin’de Kararlılık ve İki Çizgi Mücadelesi SBKP’de İki Çizgi Mücadelesi*

Rusya’da Marksist gruplar ortaya çıkamadan önce “devrimci” çalışmayı Narodikler yürütüyordu. Narodniklerin Çar’a karşı verdikleri mücadelede temel aldıkları sınıf köylülerdi. Rusya’da kapitalizm geliştikçe işçi sınıfı da gelişip büyümesine rağmen Narodnikler işçi sınıfını değil köylülüğün temel alınmasını savunuyor ve ancak köylülüğün Çar’ı ve toprak ağalarını devirebileceğini savunuyorlardı. Narodnikler bireysel “terörü” savunuyor ve bunun geniş halk yığınları üzerinde büyük etkiler yaratacağını düşünüyorlardı. İşçi sınıfının partisinin kurulmasına karşı çıkıyorlardı.

Hepimiz Mazlum’a borçluyuz:Garabet Demirci

 

Devrimciliği Yaşam Tarzına Dönüştürelim

Bizim gücümüz, haklılığımız ve meşruluğumuzda; olayları, olguları diyalektik- materyalist bakış açısıyla ele almamızda yatıyor.

TKP-ML Merkez Komitesi : Newroz Piroz Be!

İmha, İnkar ve Asimilasyona; İşgal ve İlhaka; Sömürüye, Açlığa, Yoksulluğa, ve Faşizme Karşı

İsyan, Direniş, Serhildan!

Newroz, coğrafyamızda binlerce yıllık sınıflı toplumlar tarihinde sömürülen, ezilen, baskı gören halkların zalimlere, sömürücülere karşı isyanının simgesidir. Günümüzde de başta Kürt halkı olmak üzere bütün ezilen halkların, zalimin zulmüne karşı isyan ve direnişinin, Demirci Kawa’nın isyanının zalim ve katliamcı Dehaklar karşısında yükseltilmesinin, isyan ateşlerinin dört bir yanda yakılmasının adı olmuştur.

Sayfalar