Çarşamba Mayıs 15, 2024

Kürdlere neden direniyor diye sormak, HDP’ye bu bahane ile saldırmak alçaklıktır!

 Dünyanın hiçbir yerinde ezilenlerle -ezenler kardeş olmadılar, olamazlar, olmayacaklar. Ezenler egemenleri temsil etmektedir. Devlet egemenler için var olmuştur, onların egemenliğini korumak, servetlerini güvence altına almak için var edilmiş kutsallaştırılmaya çalışılmıştır. Diğer ulusları kendi egemenlikleri altına almak, sömürgeleştirmek için oluşturdukları silahlı ordularını, polisini, istihbarat güçlerini egemenlikleri altına aldıkları halklara baskı aracı olarak kullandılar, kullanmaya devam etmektedirler. O sebeple, Kürdistan milletinin direnişi meşru ve doğrudur.

   

Bu haklı ve meşru mücadele ve direnişe karşı çıkmak, kem küm etmek bugün tek kelimeyle Türk şovenizmiyle eş anlamlıdır. Kürd milletinin vatanı işgalci sömürgeciliğin egemenliği altında inim  - inlemektedir... Zülüm bütün Kürdistan’ı sarmış durumda, Türk faşist devleti katlımlar yapmakta sivil Kürdleri öldürmekte, dağı taşı, köyü bombalamakta, ormanları yakmaktadır. Yasal alanda parlamenter mücadele yürüten HDP 'yi Kürd milletini savunduğu için terörist ilan etmekte, parti merkezi başta olmak üzere bütün parti binalarına faşist saldırılar devlet eliyle organize edilmektedir yapılmaktadır. Her şey bu kadarla bitmiyor.

HDP 'nin yasal zeminde yürüttüğü demokratik, sosyal, siyasal ve toplumsal mücadele yolları bir bir kapatılmakta 'biat ettirilmek istenmektedir.  Yani Kürd milletinin devletin faşist zulmüne teslim olması istenmektedir.

     HDP eş başkanı Selahattin Demirtaş’ın bugün AMED 'de yaptığı basın açıklaması her şeyin ne kadar vahim olduğunu, Kürd milleti üzerinde uygulanan ve yürürlüğe konan bu faşist zulmü bizlere açık - net göstermektedir. Selahattin Demirtaş’ın yapmış olduğu meşru savunma -direniş doğru, haklı ve de yerinde bir açıklamadır. Faşist diktatörlük ırkçı -şoven faşist saldırılarını yalnızca ordusuyla, polisiyle, resmi kurumlarıyla yapmıyor. Aynı zamanda devlet eliyle örgütlediği kontra - ajan sivil örgütleriyle de yapmaktadır. Bilinçsiz Türk emekçilerini ırkçılık, milliyetçilik üzerinden örgütlemek istemekte, diğer mazlum ezilen milletlere, milliyetlere ve halklara saldırtmak için provokasyon zeminleri yaratmakta halkları birbirine düşman yaratarak katliam, yeni bir soykırımının zeminini oluşturmak istemektedir. Eli mazlum milletlerin kanına bulaşmış soykırımcı faşist Türk devleti, bu konuda oldukça deneyimlidir. 1915 Ermeni katliamı, 38 Dersim Alevi -Kürd katliamı, 6-7 Eylül Rum -Ermeni katliamı, yağma, talan, yakıp yıkma ve zorla vatanlarında sürmede mimli, aynı zamanda elindeki mazlumların kanı henüz kurumamıştır.

 

Her şey bu kadarla da bitmiyor. Kısık da olsa AKP 'ye muhalefet eden CHP’ye, demokratik tepkilerini gösteren, yapılan zulme dur demek isteyenlere de pervasızca saldırmakta, şiddet, tutuklama, tehdit etmektedir. Açık faşist diktatörlüğün yaratmış olduğu katliam ve kaos ortamının sessiz kalırsak gideceği yer belidir. Nazizm’in, Franko’nun, Pinoşet’in, Misolini’nin yaptıklarını yapmak istemektedirler. Yapılan zulmü yayın -basın yoluyla açıklayan hâkim sınıfların muhalif yayın basın organları, sosyal medya yapılan baskıların, baskınların, tutuklamaların, zorla görevlerinden aldırmaların haddi hesabı yoktur. Faşizm kendine teslim olmak istemeyen diğer sermaye gruplarına da benzer baskılar uygulayarak teslim almak istemektedir. Ancak, faşist diktatörlük bir şeyi unutmaktadır. Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, faşizme karşı ezilen Türkiye halkları ve Kürd milleti birleşerek direnecektir. Halkların kardeşliğini yok etmek isteyen bütün ırkçı, şoven faşist güruhlara ve devlete karşı direnecektir. Ve bu direniş Türkiye ve Kürdistan milletinin, halklarının bağımsızlığını, faşizmden kurtuluşunu ve demokrasinin yolunu açacaktır.

 

Eğer ki bir ülkede zülüm, baskı, şiddet, yasaklar varsa orada demokrasiden bahsetmek abestir. Eğer ki, bir ülkede bir cumhurbaşkanı kendi yasalarını dahi çiğniyorsa, muhalif partilerin binalarını basın emrini örgütlediği, finans ettiği çetelere yaptırıyorsa, ağzından çıkan her sözcükten birinde kan varsa, kendi yasalarını, yürütmesini, yargısını hiçe sayıyorsa orada açık faşist diktatörlük var demektir. Eğer ki Cizre’de faşist işgal ve abluka altında Anneler faşist vurucu timler tarafından öldürülen bebelerini derin dondurucuda saklıyorsa, o ülkede her şey bitmiştir. Faşizme karşı bütün meşru savunma, müdafaa gerekli ve artık zorunludur. Faşizmin yarattığı kaosu, baskıyı, katliamı boşa çıkarmamızın tek yolu her yönlü mücadele biçimlerini devreye sokup faşizmi döktüğü kanda boğmaktır.

 

Bugün kendisine ilericiyim, demokratım, aydınım, devrimciyim, sosyalistim, sosyal demokratım, zulme karşıyım diyen Kürdü, Türkü, Sünni’si, Alevi’si, Ermeni’si, Arabi, Çerkez’i, Laz’ı hep birlikte Cizre’ye sahip çıkmalıyız,  Kürdistanlıyız, hepimiz HDP’yiz demeliyiz. Türkiye’de yaşayanlar olarak Kürdistan halkına elimizi uzatarak direnişlerinin yanında yer almalıyız. Türkiye’nin her karışını direniş alanı yapmalı, faşist saldırılara karşı ayağa kalkmalıyız. Yeniden gezi ruhuna, ayaklanmasına, direnişine batının acilen ihtiyacı var. Bu halklarımızın kardeşliği ve birliği için gereklidir. Haksız gerici emperyalist savaşları yok etmenin, gerçek barışı yaratmanın tek yolu haksız sömürücü sermaye paylaşım savaşlarına karşı halkların haklı savaşlarını yaratmak, örgütlemektir.

43471

Comment form

Plain text

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Web sayfası ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantıya çevrilir.
  • Satırlar ve paragraflar otomatik olarak bölünür.

Son Haberler

Sayfalar

Kürdlere neden direniyor diye sormak, HDP’ye bu bahane ile saldırmak alçaklıktır!

Tayyip'i, tayyip'e olan güvende yendi

Ah... kuzucuğum ah...

Ne oldu bize böyle.

Ne oldu.

Her şey tıkırında giderken...

Neler yaşadık böyle.

Bu seferde kediler chp'nin lehine mi trafoya girdi ne

Veyahut da.... veyahut da...

"Sizin siyasetçiler bizim sermayeden bir kaç kişiyi yemeye niyetlenirde  bizde hemide hala iktidardayken sizlerden daha fazlasını ham... ham... etmeyiz mi ha..." demenin yarattığı korku uzlaşısı dolu komplo teorileriyle mi  bundan sonraki seçimleri açıklayacağız.

Yoksa... yoksa...

Daha dün bir; bu gün iki

1 Mayıs'ı Taksim'e Mahkum Etmek!

1 Mayıs; sıradan bir gün değil, sınıfın ortaya çıkışından bu yana, ulusal ve evrensel düzeyde, burjuvaziye karşı verdiği mücadele deneyiminin toplam deneyim ve birikimlerini içeren ve onu yaşatmak için ortaya koyduğu kavganın adıdır. Bu nedenle de 1 Mayıs Uluslararası işçi sınıfının mücadele ve dayanışma günüdür.

"Legal parti sorunu" Üzerine

Legal parti sorunu, aslında hem Uluslararası Komünist Hareket ve hem de Türkiye ve K. Kürdistan Devrimci Hareketi açısından hiçte yeni ya da ‘bakir’ bir sorun sayılmazken; ama nedense devrimci hareketin ‘radikal sol’ olarak addedilebilecek kimi kesim ve yazarlarınca, böyleymiş gibi sunulmaya çalışılmakta.

Emperyalizm Üzerine Notlar -2

“Motor Üretimi Yoksa, Emperyalizm De Yoktur”

Soru: 2 -Türkiye'nin kendi tekniği (gelişmiş sanayisinin) yoktur. Örneğin bir motor bile yapamamaktadır. (Marksist Teori'nin Almanya-Frankfur'da 24 Şubat 2024"de düzenlediği "Lenin Dünyaya Bakmak" Sempozyumu tartışmalarından)

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: Partimiz Savaşımızı Aydınlatmaya Devam Ediyor: Ona Omuz Ver! Güç Kat!

Ailevi sorunlar, geçim derdi, gelecek kaygısı, hayaller, yaşanmışlıklar, günden güne ömrün tükenmesi ve sonuç olarak hiçbir şey yaşamadığını farkettiğin ve yüreğine bir acının gelip oturduğu an... bunu ikimize kendime armağan ediyorum. Dost varmı ki şu zaman da derdini alıp vuracak sırtına ..ve biz nelerden uzak kalmışız haberimiz yok...şimdi ki dostluklarda ne duman ne tüten var

TKP-ML MK: TKP-ML, 52 YAŞINDA!

“Daha Sıkı, Daha Sağlam, Daha Kararlı Bir Savaş” İçin Israr ve Sebatla!

Mao Zedung yoldaşın önderliğindeki Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin dünyayı sarsan fırtınaları içinde, coğrafyamız sınıflar mücadelesinin bir ürünü olarak doğan partimiz TKP-ML, 52 yaşında!

Emperyalizm Üzerine Notlar

Uzun bir zamandan beri emperyalizm üzerine makaleler yazıyorum, konferanslar veriyor, panellere katılıyorum. Bir de „Emperyalist Türkiye“ adlı kitabım yayınlandı. Bu kitapta'da Türk devletinin emperyalistleştiğini ve emperyalist bir devlet haline geldiğini; ekonomik, siyasi ve askeri olarak değerlendiriyorum.

Katıldığım seminer, panel, konferans ve çeşitli konuşma ortamlarında, yeni emperyalist ülkeler konusunda bana bir çok sorular soruldu, benim tezlerime karşı karşı tezler ileri sürüldü. Bir çoğu tezlerimi onaylarken, çoğunluk tezlerimi reddetti.

Patika, Politika mı Arıyor Yoksa..

"Başkası olma kendin ol

Böyle çok daha güzelsin"

Anasının kuzusu

Ciğerimin köşesi"

Marifet  solun sağıyla başarılı olmak değil ki.

Afyon, antalya, istanbul, ankara...

İmamoğulları, yavaşlar, böcekler... falanlar filanlar.

Sanki seçimleri kaybettiren  sol gibiymiş gibi

Sanki seçimleri kaybettiren de parlamentizm gibiymiş gibi

Hiç kimse zafer kazanan solun sağı karşısında solu ve parlamentizmi dahil ağzına almıyor.

Proletarya chp'nin sağını satın almış gibi.

Lenin’in Ölümünün 100. Yılı Anısına: Lenin’de Kararlılık ve İki Çizgi Mücadelesi SBKP’de İki Çizgi Mücadelesi*

Rusya’da Marksist gruplar ortaya çıkamadan önce “devrimci” çalışmayı Narodikler yürütüyordu. Narodniklerin Çar’a karşı verdikleri mücadelede temel aldıkları sınıf köylülerdi. Rusya’da kapitalizm geliştikçe işçi sınıfı da gelişip büyümesine rağmen Narodnikler işçi sınıfını değil köylülüğün temel alınmasını savunuyor ve ancak köylülüğün Çar’ı ve toprak ağalarını devirebileceğini savunuyorlardı. Narodnikler bireysel “terörü” savunuyor ve bunun geniş halk yığınları üzerinde büyük etkiler yaratacağını düşünüyorlardı. İşçi sınıfının partisinin kurulmasına karşı çıkıyorlardı.

Hepimiz Mazlum’a borçluyuz:Garabet Demirci

 

Devrimciliği Yaşam Tarzına Dönüştürelim

Bizim gücümüz, haklılığımız ve meşruluğumuzda; olayları, olguları diyalektik- materyalist bakış açısıyla ele almamızda yatıyor.

Sayfalar