Perşembe Mayıs 2, 2024

Mütevazı ama iddialı

Tansiyonu hiç düşmeyen bir dünyada, ortalamanın hep üzerinde seyreden ateşiyle, gündemi sürekli yüklenen bir ülkede mücadele veriyoruz. Dünyada savaş ve çatışmaya, kriz ve bunalıma dair ne varsa dolaysız biçimde içindeyiz.

Böyle olduğu için, sürekli saldırgan bir düşmanla mücadele ediyoruz. Olayların gelişim hızı ve çeşitlenme derecesi ile saldırıların yoğunlaşma oranı, işlerin faşizm açısından yolunda gitmediğinin açık kanıtlarını oluşturuyor.

Türk egemen sınıfları bir yandan iç kriz ve dalaşlarıyla uğraşırken diğer yandan da sömürüye daha fazla gaz vermekte, krizden kendilerince çıkış yolları aramaktalar. Bunun için dizginsiz bir saldırı içindeler. Hep yaptıklarını yapmakta, saldırmakta ama saldırdıkça da sönmeyen bir direniş yangınının içinde kıvranmaktalar.

Bu tablo içerisinde daha aktif ve yoğun bir şekilde harekete geçmemiz gerektiğini kulağımıza fısıldayan, bizzat tarihi materyalizmin yasalarıdır. Zira bizler biliyor ve sürekli tekrarlıyoruz ki, gündeme müdahalede zayıf ve etkisiz kalmanın bedeli oldukça ağırdır.

Toplumsal gerçeklikleri, çelişki ve hareketleri doğru biçimde saptayamayan, esas önemlisi buna uygun biçimde konumlanmayanın başarı şansı yoktur. Kendi gündemlerine göre hareket edenlerin de elbette bir yere kadar gelişme kaydetmesi mümkündür. Sonuçta her sınıf, kurum, örgüt vb. kendisine uygun politikalara karşı belli düzeyde refleks vermekte gecikmez. Burada ana mesele yüzümüzü kime-nereye döndüğümüzdür. Açıktır ki, yüzünüzü kime-nereye dönerseniz yanıtı da oradan alırsınız…

Öyleyse görev, yeterince uç vermiş bütün alanlarda yaşanan kaynaşmanın koordinatlarını doğru biçimde çözümleyerek harekete geçmektir. Bunun için öznel durum, yani gücümüzün seviyesi, ancak hamlenin çapını etkileyebilir, kendisini değil. Mütevazı ama iddialı, aceleci değil ama hızlı biçimde hareket etmeliyiz.

Bizi besleyip büyütecek, dolayısıyla müdahil ve giderek önder güç olma sorununu çözecek biricik yol budur… Bu yoldaki ilerleyişimizi kolaylaştıracak, organizmayı sarsıp canlandıracak ve motivasyonumuzu artıracak fırsatlar önümüzde durmaktadır.

Böyle yaklaştığımız takdirde, hem genel hem de buna paralel biçimde oluşturulmuş dönemsel görevlerimiz olduğunu tespit edeceğiz ve bu çerçevede geldiğimiz aşamayı net olarak görebileceğiz. Bu aşama, öncelik verdiğimiz mücadele alan ve biçimlerinden hareketle, kendisini inşa etme ve geliştirmesini tarif etmektedir. Bu gelişim düzeyi, merkezden başlayarak, temel olarak gördüğümüz bütün alanlardaki örgütlenme gerçekliğimizde karşılık bulmaktadır.

Zira, başarının somut karşılığı ileri kitlelerdeki yansıma ve örgütlenmenin bağrındaki gücümüzdür. Bu güç, kendisini sürekli üreten ve geliştiren bir mekanizma oluşturmasına bağlı olarak gelişmenin dinamiği olmaktadır. Yadsımıyoruz ki gelişme her alan ve cephede eşit biçimde ilerleme göstermez. Ancak birbirini etkilemenin ve genel olarak ortaya çıkan enerjinin bir eğilim yaratması da gerekir. Bu enerjiden bütün cephelerin payını alması kaçınılmazdır.

Sorun, engel ve zorlukların bütün haşmetiyle karşımıza çıkması kadar çözüm yollarını da önümüze getirir. Kritik günlerden geçerken, yeniye ait unsurlar kendini çeşitli patlama noktaları içerisinden görünür kılmaktadır… Devrimcilik, yaşayan ve gelişeni, onun içindeki doğru ve iyiyi temsil etmektedir.

O yoldan gidenlerin politikası dönüşmeye, sürekli biçimde erginleşme ve olgunlaşmaya açıktır, açık olmak zorundadır. Olgulardaki değişim, başka bir deyişle yeni ortaya çıkan olguların sunduğu gerçekler, politik hattın gelişim ve değişim nedenidir.

Görevimiz buna dair analiz ve saptamaları doğru biçimde yapmaktır. Ancak bu da yetmez, gücümüzü buna göre kullanmamız gerekir. Yeni olguların etki sahasına nüfuz etmedikçe gücün istenilen şiddete kavuşabilmesi mümkün değildir. Öyleyse politikanın ilk uğrağı, dinamizme yataklık eden mekânlar olmalıdır.

2232

Pusula

Pusula

Son Haberler

Sayfalar

Pusula

Emperyalizm Üzerine Notlar -2

“Motor Üretimi Yoksa, Emperyalizm De Yoktur”

Soru: 2 -Türkiye'nin kendi tekniği (gelişmiş sanayisinin) yoktur. Örneğin bir motor bile yapamamaktadır. (Marksist Teori'nin Almanya-Frankfur'da 24 Şubat 2024"de düzenlediği "Lenin Dünyaya Bakmak" Sempozyumu tartışmalarından)

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: Partimiz Savaşımızı Aydınlatmaya Devam Ediyor: Ona Omuz Ver! Güç Kat!

Ailevi sorunlar, geçim derdi, gelecek kaygısı, hayaller, yaşanmışlıklar, günden güne ömrün tükenmesi ve sonuç olarak hiçbir şey yaşamadığını farkettiğin ve yüreğine bir acının gelip oturduğu an... bunu ikimize kendime armağan ediyorum. Dost varmı ki şu zaman da derdini alıp vuracak sırtına ..ve biz nelerden uzak kalmışız haberimiz yok...şimdi ki dostluklarda ne duman ne tüten var

TKP-ML MK: TKP-ML, 52 YAŞINDA!

“Daha Sıkı, Daha Sağlam, Daha Kararlı Bir Savaş” İçin Israr ve Sebatla!

Mao Zedung yoldaşın önderliğindeki Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin dünyayı sarsan fırtınaları içinde, coğrafyamız sınıflar mücadelesinin bir ürünü olarak doğan partimiz TKP-ML, 52 yaşında!

Emperyalizm Üzerine Notlar

Uzun bir zamandan beri emperyalizm üzerine makaleler yazıyorum, konferanslar veriyor, panellere katılıyorum. Bir de „Emperyalist Türkiye“ adlı kitabım yayınlandı. Bu kitapta'da Türk devletinin emperyalistleştiğini ve emperyalist bir devlet haline geldiğini; ekonomik, siyasi ve askeri olarak değerlendiriyorum.

Katıldığım seminer, panel, konferans ve çeşitli konuşma ortamlarında, yeni emperyalist ülkeler konusunda bana bir çok sorular soruldu, benim tezlerime karşı karşı tezler ileri sürüldü. Bir çoğu tezlerimi onaylarken, çoğunluk tezlerimi reddetti.

Patika, Politika mı Arıyor Yoksa..

"Başkası olma kendin ol

Böyle çok daha güzelsin"

Anasının kuzusu

Ciğerimin köşesi"

Marifet  solun sağıyla başarılı olmak değil ki.

Afyon, antalya, istanbul, ankara...

İmamoğulları, yavaşlar, böcekler... falanlar filanlar.

Sanki seçimleri kaybettiren  sol gibiymiş gibi

Sanki seçimleri kaybettiren de parlamentizm gibiymiş gibi

Hiç kimse zafer kazanan solun sağı karşısında solu ve parlamentizmi dahil ağzına almıyor.

Proletarya chp'nin sağını satın almış gibi.

Lenin’in Ölümünün 100. Yılı Anısına: Lenin’de Kararlılık ve İki Çizgi Mücadelesi SBKP’de İki Çizgi Mücadelesi*

Rusya’da Marksist gruplar ortaya çıkamadan önce “devrimci” çalışmayı Narodikler yürütüyordu. Narodniklerin Çar’a karşı verdikleri mücadelede temel aldıkları sınıf köylülerdi. Rusya’da kapitalizm geliştikçe işçi sınıfı da gelişip büyümesine rağmen Narodnikler işçi sınıfını değil köylülüğün temel alınmasını savunuyor ve ancak köylülüğün Çar’ı ve toprak ağalarını devirebileceğini savunuyorlardı. Narodnikler bireysel “terörü” savunuyor ve bunun geniş halk yığınları üzerinde büyük etkiler yaratacağını düşünüyorlardı. İşçi sınıfının partisinin kurulmasına karşı çıkıyorlardı.

Hepimiz Mazlum’a borçluyuz:Garabet Demirci

 

Devrimciliği Yaşam Tarzına Dönüştürelim

Bizim gücümüz, haklılığımız ve meşruluğumuzda; olayları, olguları diyalektik- materyalist bakış açısıyla ele almamızda yatıyor.

TKP-ML Merkez Komitesi : Newroz Piroz Be!

İmha, İnkar ve Asimilasyona; İşgal ve İlhaka; Sömürüye, Açlığa, Yoksulluğa, ve Faşizme Karşı

İsyan, Direniş, Serhildan!

Newroz, coğrafyamızda binlerce yıllık sınıflı toplumlar tarihinde sömürülen, ezilen, baskı gören halkların zalimlere, sömürücülere karşı isyanının simgesidir. Günümüzde de başta Kürt halkı olmak üzere bütün ezilen halkların, zalimin zulmüne karşı isyan ve direnişinin, Demirci Kawa’nın isyanının zalim ve katliamcı Dehaklar karşısında yükseltilmesinin, isyan ateşlerinin dört bir yanda yakılmasının adı olmuştur.

Oylar SADET'E.... Oylar DEVA'YA... Oylar İYİ PARTİ'ye....

"Bindik bir alamete gideyoz kıyamete."

Aklımızın sınırlarının zorlandığı günlerde geçiyoruz.

İlemde bir partiye oy verecekseniz....

Sanki iyi parti sizi öldürüyorda chp sizi öldürmüyorsa(?)...

Niye oy verdiğiniz millet ittifakı'nın parlamentizmden vaz geçmemiş paydaşlarından biri de olmaya.

Ve Bakırhan buyurdu: " İstanbul'da kent uzlaşısı sağladık" diye

Ve Sakık buyurdu: "CHP'ye oy yok." diye.

Ve ..

Kadınlar ve İşçiler

Kadınlar neden, niçin ve nasıl eziliyor, neden cinsiyet ayrımcılığın en temel ve en tepe noktasında yer alıyor, neden öldürülüyor neden erkek baskısı kadın üzerinde şiddetleniyor vb. soruların yanıtı ile; işçiler neden, niçin ve nasıl sömürülüyorsa verilecek yanıtlar aynı yerde arandığında, kadının kurtuluşu sorununa, daha genel anlamda ise işçi sınıfı ve emekçilerin kurtuluş sorununa daha doğru yaklaşılmış olacaktır.

Sayfalar