Pazartesi Mayıs 13, 2024

Nasıl kazanmış olursa olsun AKP meşru değildir, tanımıyoruz!

24 Haziran 2018 tarihinde yapılan baskın seçimde AKP ve MHP’nin oluşturduğu “cumhur ittifakı” Erdoğan’ı “Türk tipi başkanlığa” taşırken, AKP, hedeflediği milletvekili çoğunluğunu elde edemedi. MHP eliyle erken seçim kararının alınması, kuşkusuz bir tesadüf değildi. Bu, önceden planlanmış ve gündeme getirilmişti. Efrin işgalinin “zafer” rüzgarını arkasına alan AKP’nin bu fırsatı 24 Haziran’a taşımak istediği bilinen bir senaryoydu. OHAL’in uzatılması, tutuklamalar ve HDP milletvekilliklerinin arka arkaya düşürülmesi bu oyunun birer parçasını oluşturuyordu.

24 Haziran seçimleri eşit koşullarda yapılmadı. AKP, bunun olmaması için elindeki tüm devlet olanaklarını kullanarak HDP’nin baraj altında kalması için uğraşmasına karşın, HDP seçim barajını yerle bir ederek 67 milletvekiliyle (henüz resmi olmayan sonuçlara göre) seçim kampanyasını tamamlamış oldu.

AKP seçimi kazanmak için devletin tüm olanaklarını kullanacak şekilde düzenlemeler yaptı. Hazineden aldığı en büyük paya, bir de besleyip büyüttüğü sermayenin 87 milyonluk bir ek ‘bağışı’ ve örtülü ödenekten aktarılan milyonlarca lira ekleyen AKP,  yıllardır hazırladığı yandaş medyanın ekranlarını sadece AKP’ye açık tutması ve bunun üzerine çalınan oylar eklendiğinde Erdoğan’ın seçilmesi aslında sürpriz sayılmamalıdır.

Erdoğan, MHP’den aldığı oylarla cumhurbaşkanlığını kazanmasına rağmen AKP, mecliste milletvekili çoğunluğunu sağlayamadı. AKP “seçim bittiğinde MHP ile ittifakımız sürmeyecek” tezi de bu durumda artık geçerli değildir. AKP,  beş yıl MHP’ye muhtaç şekilde hareket etmek zorundadır. MHP de bunu bildiği için cumhurbaşkanlığı yardımcılığı ve bazı bakanlıkların kendilerine verilmesi için AKP’yle pazarlığı devam edecektir.

Daha önceki seçim yazılarımızda da belirttiğimiz gibi AKP-MHP ittifakı Kürtlere ve devrimcilere karşı kurulmuş bir savaş ittifakıdır. AKP, tüm hatlarıyla MHP’yle aynı çizgide birleşerek ırkçı ve faşist bir ittifak oluşturmuşlardır.

Önümüzdeki süreç bu savaşın her alanda sürdürülmeye devam edileceği mesajını taşımaktadır. AKP ve MHP koalisyonu içte ve dışta daha da saldırgan bir politika sürdüreceklerdir. Suriye Kürdistanı bu faşist şer ittifakının ilk hedefleri arasında yer alacaktır. Efrin’le başlayan işgal Kürtlerin diğer yaşam alanlarına kaydırılıp, yeni işgal planları hayata geçirilecektir. İçte, yine Kürtler olmak üzere, devrimci ve tüm ilerici kesimlere daha kapsamlı saldırlar gündeme getirilecektir.

Seçimde HDP’nin 67 milletvekiliyle meclise girmesi elbette önemi olmakla birlikte bunun devamlılığının hiçbir garantisi yoktur. HDP’nin etkisizleştirilmesi ve sesinin kısılması için, HDP’nin kapatılmasının yeniden tartışmaya açılması olasılık dışı değildir. Bu olmasa dahi bundan önce olduğu gibi, HDP milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması ile HDP’nin süreklilik arz eden bir saldırıyla pasif bir konuma getirilmesi yoluna başvurabilecekleri gözden kaçırılmamalıdır.

AKP,  bir hükümet olmaktan çok artık iktidar olmuş bir parti durumundadır. Tıpkı 1923’te yeni “Türkiye Cumhuriyeti” kurulduğunda, Kemalistlerin CHP ile hükümet olmalarına rağmen, bir iktidar olmaları gibi, AKP de artık bir iktidarı temsil etmektedir. Bu iktidar İslamcı faşist bir düzene geçişin 2023 yılında tamamlanmasını hedefleyen bir kulvarda hareket etmektedir.

24 Haziran seçimleri sonrasında başlayan yeni süreçle birlikte, devletin tüm temel unsuları olan yasama, yürütme ve yargının tümüyle tek bir adamda toplanarak devlet yeniden dizayn edilecektir. AKP, iş başına geldiği 2002 yılından bu yana Kemalistlerle girdiği savaşı sürdürerek 2018 yılına gelmiş ve 24 Haziran seçimleriyle elde ettiği kazanımlarla hedefi 2023’te İslamî faşist bir rejimin taşlarını döşeyerek bu süreci derinleştirmek istiyor. AKP’nin 2010 yılından bu yana Kemalistlerle girdiği cebelleşme bu projenin bir diğer saç ayağını oluşturuyordu. Ergenekon, Balyoz vb operasyonlar ordu içindeki Kemalist unsurların temizlenmesi operasyonuydu. Bu süreç, aynı zamanda iki klik arasında ideolojik bir savaşa da sahne olacaktır.

 HDP seçimde başarılı oldu

24 Haziran baskın seçimlerinde HDP tüm baskılara rağmen başarılı olmuştur. OHAL şartlarında, kısıtlı imkan ve olanaklarıyla seçim çalışması yapan HDP’nin beş bin çalışanın tutuklu olduğu, önceki Eş Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’la birlikte on milletvekilinin tutukluluklarının devam ettirildiği, Demirtaş’ın cumhurbaşkanı adayı olmasına rağmen tutukluluğunun devam ettirildiği, HDP binalarına, seçim stantlarına saldırıların yapıldığı, Suruç ve bir çok yerde silahlı-bıçaklı saldırılarda HDP çalışanlarının, taraftarlarının öldürüldüğü, saldırıya uğradığı, köy ve ilçelerin ablukaya alındığı bir seçim çalışmasında tüm bu barikatları ve ablukaları yıkan HDP, kitlelerle buluşarak seçim barajını yıkmış ve seçimde 67 milletvekili çıkarmayı başarmıştır. Kimsenin egemenlerin seçim sonuçlarına dair yaratılmaya çalışılan karamsarlık atmosferinde bu gerçeği örtme çabasının etkisine kapılmaması gereklidir.

Seçimde HDP’yi destekleyerek çalışmalara dahil olduğumuz bu süreçte birçok yeni kitleyle tanıştık. Gittiğimiz her yerde kitlelere bu düzeni anlattık. Neden HDP’yi desteklediğimizi anlattık. HDP ile diğer burjuva partileri arasındaki farkı ortaya koyduk. Türkiye’nin nereye doğru sürüklendiğini, AKP ve MHP’nin kurduğu ittifakın ne ifade ettiğini anlattık. Meral Akşener, Karamollaoğlu gibilerin yüzlerine çektikleri “demokrasi” maskesinin sahte olduğunu anlattık. CHP’nin ortaya koyduğu vaatlerin sadece seçime dönük olduğunu, şimdiye kadar AKP’ye defalarca destek verdiğini anlattık. Bu bakımdan HDP’nin barajı aşması için CHP’nin en az % 2-3 oranında HDP’ye oy kaydırdığı iddiası tam anlamıyla gerçeği yansıtmamaktadır. Elbette CHP’nin etkisi altında bulunan emekçi kesimle, HDP’nin bu seçimlerdeki kilit rolünü görmüş ve yer yer buna uygun tavır almışsa da CHP’nin kendi başarısızlığının üzerini örtme çabası ile ileri atılan bu oran gerçeği yansıtmamaktadır.

Keza Dersim bölgesi buna en uygun örnektir. HDP ve vekil adaylarının sıkı bir çalışma ördüğü bölgede her ne keder devrimci değerlerle iç içe olsa da CHP’nin etkisi altında bulunma durumu devrimciler tarafından kırılamayan kitle yine CHP’den yana tavrında çok ciddi bir değişikliğe gitmeyerek CHP’nin bu söylemini de boşa düşürmüştür. Bu örnek bile tek başına CHP’nin hangi oranda HDP’ye “oy kaydırdığını” kanıtlamaktadır!

Bizim açımızdan bu taktik süreç tamamlanmıştır. Şimdi daha farklı hedeflere kilitlenmek için merkezi görevlerimize sarılmak için çalışmalıyız. Önümüzde oldukça çetin ve aşmamız gereken görevler durmaktadır. Her yönüyle zayıflayan yanlarımızı güçlendirmek, kitle çalışmasına yoğunlaşmak, bilinçlenme çabalarımızı hızlandırmak için ileri hamleler gerçekleştirmeliyiz.

CHP, daha seçim sonuçları açıklanmadan AKP’ye teslim oldu

CHP, seçimde hem kazançlı hem de başarısız olmuştur. CHP’nin başarısı cumhurbaşkanlığı adayı Muharrem İnce üzerinden %30’un üzerinde oy alması olmuştur. Bu başarının bir nedeni, İnce’nin ‘sosyal demokrat’ bir imaj çizmesi olmasıyken esas edenin kitlelerin AKP iktidarı ve OHAL baskısı altında kaldığı nefessiz ortamına bir nefes bulma umudu olduğu gözden kaçırılmamalıdır. Milletvekili seçimlerinde % 22’ye gerilemesinden de görüleceği üzere, CHP, bu konuda halk nezdinde bir umut olma ve buradan doğru toplumsal muhalefeti sömürme misyonunda gerileme yaşamasına rağmen İnce üzerinden bu konuda bir umut yaratmakta başarılı olmuştur!

AKP’nin oy çalacağını en çok dillendiren CHP olmasına karşın, seçim öncesi sandıklara sahip çıkma vaadini yerine getirmedi. CHP, 16 Nisan referandumunda yapılana yeniden müsaade edilmeyeceğini söylemesine rağmen, daha seçim sonuçları resmi olarak açıklanmamasına karşın, İnce tarafından yapılan “Erdoğan’ın seçimi kazandığını kabul ediyorum” açıklamasıyla kitlelerin direncini kırmaya çalışmıştır. Herkese “bir yere ayrılmayın” diyen bir CHP, önce kendi temsilcisi üzerinden havlu atarak meydandan çekilmiştir. Bu, AKP’ye verilen en büyük moral desteği olmuştur. İnce’nin kendisi “evet oylar çalınmıştır” demesine karşın sonucu erkenden kabul etmiş, devamındaysa kitlelerin sokağa çıkmasından korktuğu için bu iddiasından vazgeçerek, kitleleri pasifize etmeye çabalamıştır.

Bu sonuçları arkasına alan AKP, kabineyi kurduktan hemen sonra, 2019 yerel seçimlerine hazırlanacaktır. Milletvekili seçimlerinde istediği başarıyı elde edemeyen AKP, seçim bittikten sonra, Erdoğan’ın yaptığı “balkon” konuşmasında “seçimlerden gereken mesajı aldık” söylemine uyumlu bir şekilde hareket edecek ve 2019 yerel seçimlerine de bu şekilde hazırlanacaktır. Aslında Erdoğan, bunu ilk defada dile getirmedi, 24 Haziran seçim döneminde sık sık dile getirdiği 2019 yerel seçimlerindeki hedeflerini açıklayarak, seçim sonrası çalışmanın ağırlığını 2019 yerel seçimler oluşturduğunu belirtmişti.

 

Süreci birlikte karşılamalıyız

Devrimci hareket bu sonuçları iyi tahlil etmelidir. Her parti ve çevre bu sonuçlardan kendi cephesinden bazı sonuçlar çıkaracaktır. Bu sonuçlar benzerlikler gösterecek ve de bazı farklılıklar arz etse de ortak payda olarak AKP’nin daha da saldırganlaşacağını öngörecektir. Bu durum herkese ortak görevler biçiyor. Devrimci hareket aynı zamanda bu süreci birlikte değerlendirip ortak sonuçlar çıkarmalıdır. Çıkarılan bu ortak sonuçlar üzerinden ortak hedefler ve daha güçlü eylem birlikleri oluşturarak faşizme ve gericiliğe karşı mücadele hatlarını belirlemelidir.

 Bir Partizan 

41727

Partizan'dan

Partizan'dan; Gündem ve güncel gelişmelere ilişkin politik açıklama ve yazılar. 

Son Haberler

Sayfalar

Partizan'dan

1 Mayıs'ı Taksim'e Mahkum Etmek!

1 Mayıs; sıradan bir gün değil, sınıfın ortaya çıkışından bu yana, ulusal ve evrensel düzeyde, burjuvaziye karşı verdiği mücadele deneyiminin toplam deneyim ve birikimlerini içeren ve onu yaşatmak için ortaya koyduğu kavganın adıdır. Bu nedenle de 1 Mayıs Uluslararası işçi sınıfının mücadele ve dayanışma günüdür.

"Legal parti sorunu" Üzerine

Legal parti sorunu, aslında hem Uluslararası Komünist Hareket ve hem de Türkiye ve K. Kürdistan Devrimci Hareketi açısından hiçte yeni ya da ‘bakir’ bir sorun sayılmazken; ama nedense devrimci hareketin ‘radikal sol’ olarak addedilebilecek kimi kesim ve yazarlarınca, böyleymiş gibi sunulmaya çalışılmakta.

Emperyalizm Üzerine Notlar -2

“Motor Üretimi Yoksa, Emperyalizm De Yoktur”

Soru: 2 -Türkiye'nin kendi tekniği (gelişmiş sanayisinin) yoktur. Örneğin bir motor bile yapamamaktadır. (Marksist Teori'nin Almanya-Frankfur'da 24 Şubat 2024"de düzenlediği "Lenin Dünyaya Bakmak" Sempozyumu tartışmalarından)

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: Partimiz Savaşımızı Aydınlatmaya Devam Ediyor: Ona Omuz Ver! Güç Kat!

Ailevi sorunlar, geçim derdi, gelecek kaygısı, hayaller, yaşanmışlıklar, günden güne ömrün tükenmesi ve sonuç olarak hiçbir şey yaşamadığını farkettiğin ve yüreğine bir acının gelip oturduğu an... bunu ikimize kendime armağan ediyorum. Dost varmı ki şu zaman da derdini alıp vuracak sırtına ..ve biz nelerden uzak kalmışız haberimiz yok...şimdi ki dostluklarda ne duman ne tüten var

TKP-ML MK: TKP-ML, 52 YAŞINDA!

“Daha Sıkı, Daha Sağlam, Daha Kararlı Bir Savaş” İçin Israr ve Sebatla!

Mao Zedung yoldaşın önderliğindeki Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin dünyayı sarsan fırtınaları içinde, coğrafyamız sınıflar mücadelesinin bir ürünü olarak doğan partimiz TKP-ML, 52 yaşında!

Emperyalizm Üzerine Notlar

Uzun bir zamandan beri emperyalizm üzerine makaleler yazıyorum, konferanslar veriyor, panellere katılıyorum. Bir de „Emperyalist Türkiye“ adlı kitabım yayınlandı. Bu kitapta'da Türk devletinin emperyalistleştiğini ve emperyalist bir devlet haline geldiğini; ekonomik, siyasi ve askeri olarak değerlendiriyorum.

Katıldığım seminer, panel, konferans ve çeşitli konuşma ortamlarında, yeni emperyalist ülkeler konusunda bana bir çok sorular soruldu, benim tezlerime karşı karşı tezler ileri sürüldü. Bir çoğu tezlerimi onaylarken, çoğunluk tezlerimi reddetti.

Patika, Politika mı Arıyor Yoksa..

"Başkası olma kendin ol

Böyle çok daha güzelsin"

Anasının kuzusu

Ciğerimin köşesi"

Marifet  solun sağıyla başarılı olmak değil ki.

Afyon, antalya, istanbul, ankara...

İmamoğulları, yavaşlar, böcekler... falanlar filanlar.

Sanki seçimleri kaybettiren  sol gibiymiş gibi

Sanki seçimleri kaybettiren de parlamentizm gibiymiş gibi

Hiç kimse zafer kazanan solun sağı karşısında solu ve parlamentizmi dahil ağzına almıyor.

Proletarya chp'nin sağını satın almış gibi.

Lenin’in Ölümünün 100. Yılı Anısına: Lenin’de Kararlılık ve İki Çizgi Mücadelesi SBKP’de İki Çizgi Mücadelesi*

Rusya’da Marksist gruplar ortaya çıkamadan önce “devrimci” çalışmayı Narodikler yürütüyordu. Narodniklerin Çar’a karşı verdikleri mücadelede temel aldıkları sınıf köylülerdi. Rusya’da kapitalizm geliştikçe işçi sınıfı da gelişip büyümesine rağmen Narodnikler işçi sınıfını değil köylülüğün temel alınmasını savunuyor ve ancak köylülüğün Çar’ı ve toprak ağalarını devirebileceğini savunuyorlardı. Narodnikler bireysel “terörü” savunuyor ve bunun geniş halk yığınları üzerinde büyük etkiler yaratacağını düşünüyorlardı. İşçi sınıfının partisinin kurulmasına karşı çıkıyorlardı.

Hepimiz Mazlum’a borçluyuz:Garabet Demirci

 

Devrimciliği Yaşam Tarzına Dönüştürelim

Bizim gücümüz, haklılığımız ve meşruluğumuzda; olayları, olguları diyalektik- materyalist bakış açısıyla ele almamızda yatıyor.

TKP-ML Merkez Komitesi : Newroz Piroz Be!

İmha, İnkar ve Asimilasyona; İşgal ve İlhaka; Sömürüye, Açlığa, Yoksulluğa, ve Faşizme Karşı

İsyan, Direniş, Serhildan!

Newroz, coğrafyamızda binlerce yıllık sınıflı toplumlar tarihinde sömürülen, ezilen, baskı gören halkların zalimlere, sömürücülere karşı isyanının simgesidir. Günümüzde de başta Kürt halkı olmak üzere bütün ezilen halkların, zalimin zulmüne karşı isyan ve direnişinin, Demirci Kawa’nın isyanının zalim ve katliamcı Dehaklar karşısında yükseltilmesinin, isyan ateşlerinin dört bir yanda yakılmasının adı olmuştur.

Sayfalar