Cumartesi Mayıs 25, 2024

Pastırmacıyan ailesinin kaderi / Ragıp ZARAKOLU

Erivan. Anadolu’da Ermeni devrimci gerilla hareketi, Zeytun, Sason, Van, Şebinkarahisar gibi yörelerin kırsalında, 1890’ların ilk yarısında başladı. Amaç, esas olarak öz savunma, Ermeni köylerinin çeşitli aşiretler tarafından yağmalanmasının önüne geçilmesi, 1877 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında yerinden yurdundan edilen Ermeni köylülerinin geri dönmesinin sağlanması idi.

Bu eylemlerin ardından çok daha büyük bir baskı ve kitlesel cezalandırma geldi. Bu duruma karşı, genç Ermeni devrimcileri, Erzurumlu varlıklı bir aileden gelme Pastırmacıyan (kod adı: Armen Garo) öncülüğünde, İstanbul tarihinin ilk kent gerillası eylemini gerçekleştirdiler. Tarih; 26 Ağustos 1896. (Meraklısı, bu eylemin ayrıntılarını, Karen Pastırmacıyan’ın, kod adı ile Armen Garo’nun, Türkçede de yayınlanmış olan Osmanlı Bankası adlı kitabından okuyabilir. Belge Yayınları 2009 İstanbul)

Bankayı ele geçiren, müdürleri ve memurları rehin alan devrimcilerin temel amacı, Kızıl Sultan Abdülhamit’in Batı Ermenistan’da Ermeni köylülüğüne yönelik zulmüne dikkat çekmekti. Zaten Ermeni devrimciler, 2 yıl kadar önce Kumkapı’da, Namık Kemal yandaşlarının Abdülaziz’in son yıllarında yaptığı gösterilerden sonra, ilk politik içerik ve talepli kitlesel gösterisini, yine Ermeni köylülüğünün durumuna dikkat çekmek ve bunu durdurmak için düzenlemişlerdi. Bu göstericiler de, (1969 yılında üniversite gençliğine karşı siyasal İslamcı militanların Kanlı Pazar saldırısında yaşandığı gibi)  ‘eli sopalı’, camilerden derlenmiş, organize kalabalıkların saldırısına uğramışlardı.

Bu ‘Filistin tarzı’, ilk rehine eylemi, pazarlıklar sonucu eylemcilerin Fransa’ya gitmesine izin verilmesi ile son bulur. Fransızlar bunu rehin alınan bankerlerinin serbest bırakılması için kabul eder. Eylemciler Marsilya’ya ulaştıkları andan itibaren, ünlü Fransız dözyem servisinin yakın takibi altına alınır. Onlar hakkındaki düzenli takip raporları, ‘uygun bir fiyatla’ Osmanlı hafiyelerine iletilir. Onlar Fransa yolunda iken, Kızıl Sultan, ‘eli sopalı’ kalabalıkları sokağa salar. İstanbul’da ilk kez bir Ermeni katliamı yaşanır.

Karekin Pastırmacıyan, yarım kalmış 1908 Devrimi’nden sonra, Osmanlı Parlamentosunda Erzurum mebusu olacaktır. O sıralarda Kareken’in erkek kardeşlerinden biri Osmanlı Bankasının Erzurum Şube müdürüdür. Daha Osmanlı 1. Dünya Savaşına katılmadan kısa bir sürü önce, bir suikasta kurban gider. Alman belgelerine göre, tehcir başladığı sıralarda, banka müdürünün 2 kızına jandarma subayları el koyar. (Bak. Wolfgagng Gust, Alman Belgeleri / Ermeni Soykırımı 1915-1916, Belge Yayınları 2012 İstanbul)

Diğer bir kardeşi, Vahan ise Osmanlı ordusunun ilk ‘mektepli’ genç teğmenlerinden biridir. Enver Paşa’nın ünlü Sarıkamış 1914 aralık macerasında bacağından yaralanır. Karekin Pastırmacıyan, 1914 yılında İttihat Hükümetinin isteksizce kabul ettiği uluslararası tarafsız iki ülke komiserinin gözetiminde yürütülecek olan ‘Ermeni Reformunun’ tartışma sürecinin en aktif elemanlarından ve mimarlarından biridir.

İttihat liderleri ile yaptığı sert tartışmalar onu ve ailesini hedef haline getirmiştir. Ve 1915 nisanında Osmanlı basınına yansıyan bir fotoğrafı ise Ermeni tehcirinin gerekçelerinden biri olur. Bu fotoğrafta, Karekin Rus Çarlığı’nın oluşturduğu gönüllü birlikleri iledir. Oysa Karekin’in Rus Çarlığı ile ilişkileri sorunludur. Bir ziyaretinde, Tiflis’te çarlık tarafından tutuklanır. Osmanlı mebusu olduğu için bir süre sonra serbest bırakılır.

1905 Devrimi’nde Ermeni devrimciler hayli aktif oldukları için, sürekli takip ve baskı altındadır. Mebusluğu sırasında en çok Trabzon-Erzurum demir yolunun yapılması için çaba harcar. Sonra bu, ünlü Chester Projesine dönüşür ve Musul’a kadar uzaması planlanır. Ama bu proje de bölgeye göz diken Rusya ve Almanya tarafından engellenir. Rus Çarlığı kendisi bölgeye demir yolu yapmak istemektedir. Almanya ise Berlin-Bağdat demir yolu projesine alternatif proje istemez.

1914 eylülünde toplanan Ermeni Devrimci Federasyonunun (EDF) legal kongresine İttihatçılar bir heyet yollar ve Rus topraklarında isyan çıkarırlar ise ‘özerklik’ vaadinde bulunur. Benzeri bir teklif ise Rus Çarlığından gelmektedir. Ve herkesin beklentisi bu savaşın kısa sürede biteceğidir. Ve en korkunç savaş alanı ise iki gerici imparatorluğun savaştığı, Batı ve Doğu Ermenistan coğrafyasıdır.

Karekin Pastırmacıyan, ilk bağımsız Ermenistan Cumhuriyetinin Washington elçisi olur. Bu Cumhuriyet Sovyetleşince, Cenevre’ye gider ve 1923 yılında orada, yok edilen Erzurum’un ve ailesinin anılarına saplanmış vaziyette kahrından, erken bir yaşta ölür.

Ama Resmi Türk söylencelerine göre, 1916 yılında Erzincan’da, sözde Yakup Cemil onu vurmak üzere yola düşmüş, ama darbe girişimi nedeniyle kurşuna dizilince, Teşkilat-ı Mahsusa’nın ‘efsane kahramanı’ Brastikli Aziz Ağa tarafından, ‘tek kurşunla’, alnının çatısından vurulur!

‘At bre Brastikli Aziz Dağlar İnlesin!’  

94673

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Son Haberler

Misafir yazarlar

Seçim Tavrı(Mız): Oyumuz Devrime![*]

SİBEL ÖZBUDUN-TEMEL DEMİRER

 

“Vekil inançların

raf ömrü kısadır.”[1]

 

Umudun Adı ve Devrime Çağırıydı Yılmaz Güney[1]

“Bir pratik,

bir ideolojinin aracılığıyla

ve bir ideolojinin içinde vardır.”[2]

 

Reis Çelik’in, “Düzene başkaldırmış korkusuz bir devrimci”[3] diye betimlediği Onu; hayatının her alanında uçlarda yaşayan korkusuz, sahici insanı; hakikât savaşçısı komünist Yılmaz Güney’i nasıl anlatabiliriz? Bunu çok düşündüm. Sorumun yanıtını da yine Yılmaz Güney’in üç karesindeydi…

‘ÜMÜŞ EYLÜL KÜLTÜR-SANAT’A YANITLAR[*]

 

“Kâğıda dokunan kalem,

kibritten daha çok yangın çıkarır.”[1]

 

Ümüş Eylül Kültür-Sanat/ Hasan Şahingöz (HS): Sizce yazarlık nedir? Yazarlığın ayırt edici özellikleri nelerdir? Kime, neden yazar denir?

Temel Demirer (TD): “11. Tez”ci eyleminin saflarında, “Yazmak eylemdir; yazarlık ise son saatin işçiliği,” diyenlerden ve elime her kalem alışımda Friedrich Engels’in, “El yalnızca emeğin organı olmayıp, aynı zamanda emeğin ürünüdür,” uyarısını anımsayanlardanım.

 

Ben Ölüyorsam Sizde Ölün: Seçimleri (Kılıçdaroğlu'nu Boykot)

Proletaryalar faydacıdır; yararlanmasını bilene.

Seçimler ilginç bir şey.

Herkes seçimlerin neler değiştirip değiştirmeyeceğini tartışıyor.

Ama kime göre neye göre?

Devrimcilere göre mi proletaryalara göre mi?

Şayet tartıştığımız seçimlerin sisteme karşı devrimcilerin yaşamlarında neler değiştirip değiştirmeyeceği  ise...

İnanın dün olduğu gibi bu günde seçimlerin devrimcilere karşı sistemin davranışlarında herhangi bir şey değiştirmeyeceğini herkesbiliyor..

Sistem yine devrimcileri gördüğü her yerde katletmeye çalışacak.

Nisan Güneşi Yolumuzu Aydınlatmaya Devam Ediyor

Nisan’ın 24’ü çeşitli milliyetlerden ve inançlardan işçi sınıfının, emekçilerin, ezilen yığınların öncü müfrezesi proletarya partisinin kuruluş günüdür. Aynı zamanda Marks ve Engels tarafından 1848 yılında ilan edilen Komünist Manifesto’nun Türkiye ve Türkiye Kürdistanı topraklarında yeniden yaşam suyuna kavuştuğu tarihi ifade etmektedir.

BURJUVA SEÇİMLERİ ve PROLETER TAKTİK

Bilim, ….. , isteklere ve görüşlere uygun tarzda, tek bir grubun, ya da tek bir partinin savaşım hazırlıklarına ve bilinç derecesine göre siyaseti belirleme yerine, ülkedeki bütün grupların, partilerin, sınıfların ve yığınların hesaba katılmasını emreder.[1]

Enkaz Yaratan Çürük Düzeninizi Yıkacağız; Seçim Kurtuluşunuz Olmayacak!

6 Şubat depremleri sonrasında on binlerce insan taammüden katledildi, yüz binlercesi yaralandı ve milyonlarcası temel yaşam koşullarından mahrum bırakıldı. -Bir değil, iki değil, üç değil- on binlercemiz kendileri için bir mezar haline getirilen evlerinde öldürüldü. Sadece depremler nedeniyle değil enkaz altında kurtarılmayı beklerken yardım edilmediği için donarak öldürüldü. İnsanların yardım edin çığlıklarına, “Nerede bu devlet?” haykırışları eşlik etti.

Halkın İçinde Olmak (Sentez)

Halka dair söylenenler, devrimciliğe dair biçilenler, bireye dair yapılan sorgulamalar, bir politik öznenin hayatın içinde olup olmamasına dair yapılan vurgular, sömürenler ve onların devleti, bunların siyasi iktidarı ve muhalefeti, ordusu, sivil uzantısı her şey ama her şey mücadelenin tarihiyle kıyaslandığında kısacık denilebilecek bir zaman diliminde, yoğunlaştırılmış bir şekilde tartışmaya açıldı, tüm bunlarda yeni derinlikler kazanıldı, yeni bakışlar edinildi, ufuklar genişledi, renklilik geldi.

“İstibdat”tan Kurtulmak İçin Kürdü Çağırmak!

14 Mayıs’ta yapılacak olan cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri öncesi Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, seçimlere ilişkin HDP ile bir toplantı gerçekleştirdi. Toplantı çıkışı basın önünde bir açıklama yaptılar. CHP lideri K.Kılıçdaroğlu da HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar da TBMM’nin önemine, halk iradesinin temsiliyetine dikkat çektiler! Basın önünde verdikleri mesaj “Hiçbir sorun çözümsüz değil, TBMM çatısı altında Türkiye’nin her sorununu çözmek olası…” biçiminde özetlenebilir.

Vicdan ve ahlak mı dediniz? (Ertan İldan)

Aslında Türkiye'de 50 gün sonra yapılacak seçimler hakkında daha fazla konuşmak niyetinde değildim. Tüm sermayesini bu muharabe'nin sonuçlarına yatırmış ve temelde iki kutupa ayrılmış bir toplumsal psikolojide aykırı bir görüşün yankı bulmayacağını bilirim. Daha da önemlisi muhtemel bir yenilgide akli melekelerini yitirmiş ve umutlarını tüketmiş bir kesimin hışmına uğramak tehlikesi de yok değil. Oysa benim "gemileri yakmak" gibi bir mecburiyetim yok. Demokrasi, özgürlük, eşitlik ve adalet isteyen toplum kesimleri ile ilişkilerimi ve görüş alışverişimi sürdürmek isterim.

Kaypakkaya ve Kemalist Cumhuriyet

Bu yıl İbrahim Kaypakkaya’nın faşist Türk devleti tarafından katledilişinin 50. yıldönümüdür.

Ve faşist TC’nin de kuruluşunun yüzüncü yılıdır. Kaypakkaya yoldaşın siyasal yaşamı bu tekçi, inkarcı, katliamcı tarihle hesaplaşmakla geçmiştir. Hiç kuşkusuz onun analizleri yalnız geçmişi değil geleceği de içeriyor. Dolayısıyla cumhuriyetin yüz yıllık tarihini sorgularken onun görüşleri bize yol göstermeye devam ediyor.

Sayfalar