Salı Mayıs 14, 2024

Şehit Emine, Komutan Ayfer Celep…

Her yoldaşın taşıması gerekenden fazla bir yükü taşıdığı, kendisiyle ve zaaflarıyla daha fazla cebelleştiği günlerden geçerken hatıralarımızda bir gülüş var: Şehit Emine, Komutan Ayfer Celep…

Küçük dünyalarının, mikro iktidarlarının, rahatlarının peşinde koşanlara; kendine “özel yaşamlar” belirleyip kişisel eşyalar biriktirerek “BİZ”i “BEN”e dönüştürmeye çalışanlara inat bir duruşla içimizdeki ve dışımızdaki düşmana rağmen komutanlaşarak ölümsüzleşen Ayfer Celep yoldaş, bugün yalnızca ezilen cinsler açısından değil erkek yoldaşlar tarafından da iyi okunması ve anlaşılması gereken bir yoldaştır.

“TİKKO’nun Kadın Komutanı” başlıklarıyla burjuva medyada yer alan Ayfer Celep yoldaş, halk ordusunun ilk kadın komutanı olmanın ötesinde bir değere sahiptir hafızalarımızda. Karadeniz’de halk ordusunun yürüyüşünü hızlandıran, savaş kaçkınlığına karşı örgütünden yana tavır alan, eskiyene ve çürüyene vuruşuyla yeni insanın da örneği olan bir yoldaştır.

Onunla karşılaşan bir yoldaşın hatıralarında şöyle kalmıştır Şehit Emine:

İlk karşılaştığımızda ayakkabıları ıslaktı. Ayaklarını çıkarması gerektiğini söyledi. Çorapları ıpıslaktı. Çoraplarını çıkarıp sıktı. Ayaklarını gördüğümde içim burkuldu. Buruş buruş olmuştu. Her yeri çatlamıştı. Yüzüme baktı. Yüzümdeki ifadeyi görünce sağlığı için endişelenmemem gerektiğini ifade ederek ‘Bölge hep yağışlı olduğu için genelde ayaklarımız ıslak.

Bu durum bölge açısından oldukça normal.’ Beni rahatlatmaya çalıştı. Hastalanabileceğini söyledim. Dikkatli olmasını da. ‘Zor olsa da bunun gerilla mücadelesinin bir parçası olduğunu ve ufak birşey olduğunu’ söyledi. Yüzünden gülümsemesi hiç eksik olmuyordu. Sürekli bir eylem arayışı içindeydi. Hareketli bir yapısı vardı.

Neşeli bir kadın gibi görünüyordu. Birliğin komutanıydı. Ölümsüzleştiğinde bir 8 Mart günüydü. Fotoğrafını gördüm. Üzerinde yamalı bir pantolon vardı. Bütün yoldaşlar ölümsüzleştiğinde bir burukluk olur içimde. Ancak Ayfer Celep yoldaş ölümsüzleştiğinde Partizan mücadelesinin çok büyük bir kaybı olduğunu düşünmüştüm. Sefagül yoldaşlar ölümsüzleştiğinde de aynı hissi yaşadım.”

Bizi edilgenleştiren, zayıf gösteren ataerkil düzene inat zor süreçleri yarmayı başarabilmiş, hesap sorma bilincinin adı olmuştur Ayfer Celep yoldaş. Düzenin normaline inat kavganın normalini kuran; sorunlara çözüm arayan ancak sorunlarda boğulmayan proleter devrimci duruşu sergilemiştir. Değil ki zorluk yaşamamış, bocalamamış, duygulanıp ağlamamıştır.

İnsana ait olan ne varsa hepsini yaşamış ancak hepsine de proletarya partisinden öğrendikleriyle müdahalede bulunarak durumunu devrimcileştirmiştir. Sevgisinde de kavgasında olduğu gibi bir komünist olmuştur.

“Özel yaşam”ın peşinden koşanlara bir yanıt da burada vermiştir Şehit Emine. Yoldaşıyla aynı alanda olmasına rağmen sürekli yolları ayrılan, birbirilerinden uzakta kalan Ayfer Celep yoldaş, sevgilerinin ancak böyle olgunlaşıp büyüyeceğini, bu sevginin ancak Demokratik Halk Devrimi’ne hizmet ettiği takdirde gerçek bir sevgi olacağını vurgulamıştır her fırsatta.

Sistemin dayattığı kölece ve bağımlı sevgi anlayışından uzaktır. Ayfer yoldaş, Münire Sağdıç ve Kemal Tutuş yoldaşlarla birlikte ölümsüzleştiğinde 8 Mart günüdür.

O yaşamında olduğu gibi ölümsüzleştiği anda da kadın özgürlük mücadelesinin inşasını sürdürmüştür.

Kendisini “tescilli sosyal demokrat” olarak tanıtan kadın düşmanı faşist Enis Berberoğlu 19 Mart 1999’da Hürriyet’te çıkan yazısında Komutan Ayfer Celep’ten bahsederken “Ayfer’le karşılaşanlar namlu gibi bakan iki yeşil gözü unutamıyor” demişti.

Komutan Ayfer Celep sadece bölge halkının aklında değil düşmanın da aklında mıh gibi tuttuğu bir pratiğin sahibi olmuştu. Ki bu kadın düşmanı faşist, Emine yoldaşın bütün insani özelliklerini kara propaganda aracına dönüştürmeye yeltenebilecek cümleler kuruyordu.

“Dağda gezerken bile saçı bozulmayan Ayfer Celep’in başka kadınsı sırları da vardı. Mesela çoğu yaşıtı gibi aslında koyu renkteki saçlarını boyatmıştı. İki arkadaşıyla birlikte ölüme giderken taşıdığı çantadan mayolu bir resmi çıktı…

Ne yeşil gözleri, ne de ‘Emine’ye kurşun işlemez’ hurafeleri kaçınılmaz sonu önlemedi” diyerek yoldaşımızı sözde teşhir etmişti. Halkın gerici ahlak anlayışına oynayarak ve kendi kadın düşmanlığını kusarak devletinin bekasını sağlayacağını zanneden Berberoğlu yazısını “Muhtemelen yeni Emine kodları Tokat ve Amasya kırsalına yollanacak. Kimi boyalı saçlı, bazısı zeytin gözlü fidan gibi kızlar silaha sarılacak, silahlarıyla gömülecek…

Çünkü Türkiye Cumhuriyeti on altı yıllık Güneydoğu deneyimini, personel ve teçhizatla donatarak bölgeye yığmaya başladı. Bu güce boyun eğmeyenin yaşam şansı kalmadı” şeklinde bitirmişti.

Döndü dolaştı çok sevdiği o güç kendisini de vurdu. Zira 4 Haziran 2020’de savunduğu devletin meclisi tarafından vekilliği düşürüldü. Ancak yanılmadığı birşey vardı bu kadın düşmanı faşistin; yeni Emineler geldi, geliyor, gelecek!

Hem de o çok “kadınsı sırlarıyla” erkek egemenliğini içte de dışta da yerle bir ederek…

“Şehitlerimiz kavga demektir. Şehitlerimiz, kararlılığımızın ve inancımızın anıtı, zaferimizin teminatıdır” diyen Komutan Ayfer Celep Yoldaş, haklıdır. Ayfer’den Sefagül’e kadınların birliği, bilinci ve kararlılığı kazanıyor.

Bu birlik, bilinç ve kararlılık sadece kadının değil, kendi iktidarının kölesi olan erkek yoldaşların da özgürleşmesini sağlayacaktır.

Bu birlik, bilinç ve kararlılık ilk sınıf savaşını nihayete erdirecek ve faşizmi yıkarak özgürlüğü kazanacaktır!

4767

Özgür Gelecek

Gündem ve güncel gelişmelere ilişkin politik açıklama ve yazılar. 

Son Haberler

Sayfalar

Özgür Gelecek

1 Mayıs'ı Taksim'e Mahkum Etmek!

1 Mayıs; sıradan bir gün değil, sınıfın ortaya çıkışından bu yana, ulusal ve evrensel düzeyde, burjuvaziye karşı verdiği mücadele deneyiminin toplam deneyim ve birikimlerini içeren ve onu yaşatmak için ortaya koyduğu kavganın adıdır. Bu nedenle de 1 Mayıs Uluslararası işçi sınıfının mücadele ve dayanışma günüdür.

"Legal parti sorunu" Üzerine

Legal parti sorunu, aslında hem Uluslararası Komünist Hareket ve hem de Türkiye ve K. Kürdistan Devrimci Hareketi açısından hiçte yeni ya da ‘bakir’ bir sorun sayılmazken; ama nedense devrimci hareketin ‘radikal sol’ olarak addedilebilecek kimi kesim ve yazarlarınca, böyleymiş gibi sunulmaya çalışılmakta.

Emperyalizm Üzerine Notlar -2

“Motor Üretimi Yoksa, Emperyalizm De Yoktur”

Soru: 2 -Türkiye'nin kendi tekniği (gelişmiş sanayisinin) yoktur. Örneğin bir motor bile yapamamaktadır. (Marksist Teori'nin Almanya-Frankfur'da 24 Şubat 2024"de düzenlediği "Lenin Dünyaya Bakmak" Sempozyumu tartışmalarından)

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: Partimiz Savaşımızı Aydınlatmaya Devam Ediyor: Ona Omuz Ver! Güç Kat!

Ailevi sorunlar, geçim derdi, gelecek kaygısı, hayaller, yaşanmışlıklar, günden güne ömrün tükenmesi ve sonuç olarak hiçbir şey yaşamadığını farkettiğin ve yüreğine bir acının gelip oturduğu an... bunu ikimize kendime armağan ediyorum. Dost varmı ki şu zaman da derdini alıp vuracak sırtına ..ve biz nelerden uzak kalmışız haberimiz yok...şimdi ki dostluklarda ne duman ne tüten var

TKP-ML MK: TKP-ML, 52 YAŞINDA!

“Daha Sıkı, Daha Sağlam, Daha Kararlı Bir Savaş” İçin Israr ve Sebatla!

Mao Zedung yoldaşın önderliğindeki Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin dünyayı sarsan fırtınaları içinde, coğrafyamız sınıflar mücadelesinin bir ürünü olarak doğan partimiz TKP-ML, 52 yaşında!

Emperyalizm Üzerine Notlar

Uzun bir zamandan beri emperyalizm üzerine makaleler yazıyorum, konferanslar veriyor, panellere katılıyorum. Bir de „Emperyalist Türkiye“ adlı kitabım yayınlandı. Bu kitapta'da Türk devletinin emperyalistleştiğini ve emperyalist bir devlet haline geldiğini; ekonomik, siyasi ve askeri olarak değerlendiriyorum.

Katıldığım seminer, panel, konferans ve çeşitli konuşma ortamlarında, yeni emperyalist ülkeler konusunda bana bir çok sorular soruldu, benim tezlerime karşı karşı tezler ileri sürüldü. Bir çoğu tezlerimi onaylarken, çoğunluk tezlerimi reddetti.

Patika, Politika mı Arıyor Yoksa..

"Başkası olma kendin ol

Böyle çok daha güzelsin"

Anasının kuzusu

Ciğerimin köşesi"

Marifet  solun sağıyla başarılı olmak değil ki.

Afyon, antalya, istanbul, ankara...

İmamoğulları, yavaşlar, böcekler... falanlar filanlar.

Sanki seçimleri kaybettiren  sol gibiymiş gibi

Sanki seçimleri kaybettiren de parlamentizm gibiymiş gibi

Hiç kimse zafer kazanan solun sağı karşısında solu ve parlamentizmi dahil ağzına almıyor.

Proletarya chp'nin sağını satın almış gibi.

Lenin’in Ölümünün 100. Yılı Anısına: Lenin’de Kararlılık ve İki Çizgi Mücadelesi SBKP’de İki Çizgi Mücadelesi*

Rusya’da Marksist gruplar ortaya çıkamadan önce “devrimci” çalışmayı Narodikler yürütüyordu. Narodniklerin Çar’a karşı verdikleri mücadelede temel aldıkları sınıf köylülerdi. Rusya’da kapitalizm geliştikçe işçi sınıfı da gelişip büyümesine rağmen Narodnikler işçi sınıfını değil köylülüğün temel alınmasını savunuyor ve ancak köylülüğün Çar’ı ve toprak ağalarını devirebileceğini savunuyorlardı. Narodnikler bireysel “terörü” savunuyor ve bunun geniş halk yığınları üzerinde büyük etkiler yaratacağını düşünüyorlardı. İşçi sınıfının partisinin kurulmasına karşı çıkıyorlardı.

Hepimiz Mazlum’a borçluyuz:Garabet Demirci

 

Devrimciliği Yaşam Tarzına Dönüştürelim

Bizim gücümüz, haklılığımız ve meşruluğumuzda; olayları, olguları diyalektik- materyalist bakış açısıyla ele almamızda yatıyor.

TKP-ML Merkez Komitesi : Newroz Piroz Be!

İmha, İnkar ve Asimilasyona; İşgal ve İlhaka; Sömürüye, Açlığa, Yoksulluğa, ve Faşizme Karşı

İsyan, Direniş, Serhildan!

Newroz, coğrafyamızda binlerce yıllık sınıflı toplumlar tarihinde sömürülen, ezilen, baskı gören halkların zalimlere, sömürücülere karşı isyanının simgesidir. Günümüzde de başta Kürt halkı olmak üzere bütün ezilen halkların, zalimin zulmüne karşı isyan ve direnişinin, Demirci Kawa’nın isyanının zalim ve katliamcı Dehaklar karşısında yükseltilmesinin, isyan ateşlerinin dört bir yanda yakılmasının adı olmuştur.

Sayfalar