Çarşamba Mayıs 29, 2024

Soykırımlara Karşı Direnişi Büyütelim!

 

Her daim muzaffer bir ordu, her daim genişleyen bir sınır yaratma iddiasında olan İttihat ve Terakki faşistleri tarafından tarihin en büyük insanlık suçu Ermeni halkına karşı işlendi. Unutturulmak istenen Ermeni Soykırımı sağlam kanıtlara, canlı hikayelere sahip olmasına karşın yeniden hatırlanıp lanetlenmesi gereken devrimci bir görevdir. Dünyada ve ülkemizde hiçbir hükümet özgürlük talep edenleri, kendisine “devrimciyim” diyenleri asla kabul etmemiştir. Talepler ve istemler her zaman kan ve kılıçla yanıtlanmıştır. Dünyanın ve yaşadığımız toprakların yasaları, halkların özgürce yaşamasına hizmet etmiyor ve izin vermiyor. Öyleyse yasaları ve yaratanları çiğnemekten başka bir yol kalmıyor halklara. 

 

Soykırım ve katliamlarla dolu olan Osmanlı ve TC  tarihi  Arap, Ermeni, Rum, Kürt, Ezidi, Alevi halklarına sistematik olarak zulüm uygulamıştır. Ermenilerin daha sonra Rumların yaşadıkları topraklardan zorla, kırım ve sürgünle çıkarılması Kemalist devletin, bugünkü TC’nin temelini hazırlamıştır. Ermeni Soykırımı’na karışarak elleri kanlı olan Jön Türk katillerinin bir çoğu Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucuları arasında yer aldı. Mustafa Kemal, Jön Türklerin yarıda bırakıp tamamlayamadığı katliam ve asimilasyon üzerine kurulu etno milliyetçiliği en azgın bir şekilde sürdürdü. Homojen bir Türk ulusu yaratma hayalleri ve zulmü, günümüze dek sürüp gelmektedir. AKP-MHP’nin zulüm ve katliam iktidarı, dünden bugüne sürdürülmek ve tamamlanmak istenen homojen Türkiye projesi tek dil, tek bayrak, tek vatan şiarıyla devam ettirmek istemektedir.

 

Temelleri Ermeni ve Rum Soykırımı sürecinde atılan azgın Türk milliyetçiliği ve zulmü, bugün Kürt halkına karşı uygulanmaktadır. Bundandır ki Kürtçe isimlere ve şarkılara, demokratik taleplere bile müsaade edilmeyerek her gün acımasız bir şekilde Medya Savunma Alanları kimyasal silahlarla bombalanmakta, özgür Rojava toprakları her gün sayısız işgal tehdidi ve saldırganlıkla boğulmak istenmektedir. 

 

Deprem ve seçim süreçlerini özgürlük ve adalet arayan emekçi halklar arasında birlik, güven, dayanışma bilincini ve duygusunu güçlendirmenin bir yolu olarak değerlendirmek gerekir. Bunun bir yolu da Ermeni Soykırımı’nı tıpkı yaşanan tüm katliamlar gibi lanetlemek ve gerçekleştiren diktatörlerden hesap sormanın bir vesilesi haline getirmek gerekir. Özgürlük ve adalet arayanlar, herkesten ve her zamandan daha fazla katliamları lanetlemelidir. Katliamlar karşısında sağlam, güvenilir, devrimci bir tutum almalıdır. Her türden Türk şovenizmine ve gericiliğine karşı amansızca mücadele yürütülmezse, halklar arasında gerçek anlamda bir kardeşlikten ve dayanışmadan bahsedilemez. Kanla kirletilen yollar, kılıçla kesilen bütün kardeşlik köprüleri yeniden kurulup, inşa edilmelidir. 

 

AKP-MHP faşizminin halklara, dillere, inanç ve cinslere uyguladığı her türden zulme ve imtiyaza karşı mücadele yürütüldükçe gerçek anlamda bir özgürlükten ve kardeşlikten bahsedilebilir.

 

AKP-MHP faşizminin ayakları altında ki yer sarsılıyor. Sarsılan, fazlasıyla itibar kaybeden, halkların gözünde ve gönlünde kara bir leke olarak görülen diktatörleri tarihin çöplüğüne göndermek için daha fazla birlik, dayanışma ve mücadeleyi büyütmeliyiz.

 

Deprem sürecinde olduğu gibi seçim sürecini de halklara daha fazla gerçekleri anlatma, birlikte mücadele yollarını göstermenin zamanına çevirmeliyiz. Sömürücü zalimlerin hırsızlıklarını ve arsızlıklarını daha güçlü, canlı ve etkili teşhir edip birlikte mücadeleyi büyüterek hak ettikleri tokadı vurmanın zamanını örgütlemeliyiz. Faşizmin kirli ellerini halkımızın üzerinden çekmesi için “birlik, mücadele, zafer” şiarını her tarafa yaymalı, her alanda ve anda daha fazla şiddet olan görüntüde ve şekilden başka hiçbir demokratik yanı olmayan AKP-MHP iktidarına karşı mücadeleyi büyütmeliyiz.

 

Kalbin dili olan Kürtçe’yi, müziğin dili olan Türkçe’yi, acının dili olan Ermenice’yi özgürce, kardeşçe bir arada konuşacak bir yaşam yaratmak için birleşik mücadeleyi büyütmeliyiz.

 

ERMENİ SOYKIRIMI’NI UNUTMA!

SOYKIRIM, ERMENİ HALKININ VAR OLMA İRADESİNİ KIRAMAYACAKTIR!

TEK YOL DEVRİM!

İLERİ.. DAHA İLERİ ..

 

HBDH  YK

24 NİSAN 2023

 

 

 

1705

Comment form

Plain text

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Web sayfası ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantıya çevrilir.
  • Satırlar ve paragraflar otomatik olarak bölünür.

Kaypakkaya haber

kaypakkaya haber

Son Haberler

Sayfalar

Kaypakkaya haber

“Cabbar”laşan Ermeni (Nubar Ozanyan)

Sonu gelmez Ermeni-Kürt düşmanlığı üzerinden yaratılan büyük korku, bilinçleri kuşatıp yürekleri tutsak almaya devam ediyor. Aradan 108 yıl geçmesine karşın Ermenilerin baskı görme, işini kaybetme vb. korkularından dolayı kendilerini inkar ederek kimliklerini gizlemelerinin trajik hikayeleri yazılmaya devam ediyor. Her an baskı görecekleri endişesiyle güvercin tedirginliği içinde yaşamaya devam ediyorlar.

Soykırımlara Karşı Direnişi Büyütelim!

 

Seçim Tavrı(Mız): Oyumuz Devrime![*]

SİBEL ÖZBUDUN-TEMEL DEMİRER

 

“Vekil inançların

raf ömrü kısadır.”[1]

 

Umudun Adı ve Devrime Çağırıydı Yılmaz Güney[1]

“Bir pratik,

bir ideolojinin aracılığıyla

ve bir ideolojinin içinde vardır.”[2]

 

Reis Çelik’in, “Düzene başkaldırmış korkusuz bir devrimci”[3] diye betimlediği Onu; hayatının her alanında uçlarda yaşayan korkusuz, sahici insanı; hakikât savaşçısı komünist Yılmaz Güney’i nasıl anlatabiliriz? Bunu çok düşündüm. Sorumun yanıtını da yine Yılmaz Güney’in üç karesindeydi…

‘ÜMÜŞ EYLÜL KÜLTÜR-SANAT’A YANITLAR[*]

 

“Kâğıda dokunan kalem,

kibritten daha çok yangın çıkarır.”[1]

 

Ümüş Eylül Kültür-Sanat/ Hasan Şahingöz (HS): Sizce yazarlık nedir? Yazarlığın ayırt edici özellikleri nelerdir? Kime, neden yazar denir?

Temel Demirer (TD): “11. Tez”ci eyleminin saflarında, “Yazmak eylemdir; yazarlık ise son saatin işçiliği,” diyenlerden ve elime her kalem alışımda Friedrich Engels’in, “El yalnızca emeğin organı olmayıp, aynı zamanda emeğin ürünüdür,” uyarısını anımsayanlardanım.

 

Ben Ölüyorsam Sizde Ölün: Seçimleri (Kılıçdaroğlu'nu Boykot)

Proletaryalar faydacıdır; yararlanmasını bilene.

Seçimler ilginç bir şey.

Herkes seçimlerin neler değiştirip değiştirmeyeceğini tartışıyor.

Ama kime göre neye göre?

Devrimcilere göre mi proletaryalara göre mi?

Şayet tartıştığımız seçimlerin sisteme karşı devrimcilerin yaşamlarında neler değiştirip değiştirmeyeceği  ise...

İnanın dün olduğu gibi bu günde seçimlerin devrimcilere karşı sistemin davranışlarında herhangi bir şey değiştirmeyeceğini herkesbiliyor..

Sistem yine devrimcileri gördüğü her yerde katletmeye çalışacak.

Nisan Güneşi Yolumuzu Aydınlatmaya Devam Ediyor

Nisan’ın 24’ü çeşitli milliyetlerden ve inançlardan işçi sınıfının, emekçilerin, ezilen yığınların öncü müfrezesi proletarya partisinin kuruluş günüdür. Aynı zamanda Marks ve Engels tarafından 1848 yılında ilan edilen Komünist Manifesto’nun Türkiye ve Türkiye Kürdistanı topraklarında yeniden yaşam suyuna kavuştuğu tarihi ifade etmektedir.

BURJUVA SEÇİMLERİ ve PROLETER TAKTİK

Bilim, ….. , isteklere ve görüşlere uygun tarzda, tek bir grubun, ya da tek bir partinin savaşım hazırlıklarına ve bilinç derecesine göre siyaseti belirleme yerine, ülkedeki bütün grupların, partilerin, sınıfların ve yığınların hesaba katılmasını emreder.[1]

Enkaz Yaratan Çürük Düzeninizi Yıkacağız; Seçim Kurtuluşunuz Olmayacak!

6 Şubat depremleri sonrasında on binlerce insan taammüden katledildi, yüz binlercesi yaralandı ve milyonlarcası temel yaşam koşullarından mahrum bırakıldı. -Bir değil, iki değil, üç değil- on binlercemiz kendileri için bir mezar haline getirilen evlerinde öldürüldü. Sadece depremler nedeniyle değil enkaz altında kurtarılmayı beklerken yardım edilmediği için donarak öldürüldü. İnsanların yardım edin çığlıklarına, “Nerede bu devlet?” haykırışları eşlik etti.

Halkın İçinde Olmak (Sentez)

Halka dair söylenenler, devrimciliğe dair biçilenler, bireye dair yapılan sorgulamalar, bir politik öznenin hayatın içinde olup olmamasına dair yapılan vurgular, sömürenler ve onların devleti, bunların siyasi iktidarı ve muhalefeti, ordusu, sivil uzantısı her şey ama her şey mücadelenin tarihiyle kıyaslandığında kısacık denilebilecek bir zaman diliminde, yoğunlaştırılmış bir şekilde tartışmaya açıldı, tüm bunlarda yeni derinlikler kazanıldı, yeni bakışlar edinildi, ufuklar genişledi, renklilik geldi.

“İstibdat”tan Kurtulmak İçin Kürdü Çağırmak!

14 Mayıs’ta yapılacak olan cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri öncesi Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, seçimlere ilişkin HDP ile bir toplantı gerçekleştirdi. Toplantı çıkışı basın önünde bir açıklama yaptılar. CHP lideri K.Kılıçdaroğlu da HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar da TBMM’nin önemine, halk iradesinin temsiliyetine dikkat çektiler! Basın önünde verdikleri mesaj “Hiçbir sorun çözümsüz değil, TBMM çatısı altında Türkiye’nin her sorununu çözmek olası…” biçiminde özetlenebilir.

Sayfalar