Cumartesi Nisan 27, 2024

Tarihin not defteri, dünkü kürt siyaseti ve bugünkü Öcalan

 

Abdullah Öcalan iki gün önce İmralı adasında görüştüğü kardeşi Mehmet Öcalan'a şunları söylemiş "… Türkiye'deki metropollerde HDP için sorunlar çıkartıyorlar. Bu ittifak bundan on sene önce kurulsaydı bu saldırılar olmazdı, büyük kazanımlar olabilirdi. Geç kalındı. Bu ittifak olsaydı şimdiye kadar seçim barajı da ortadan kalkmış olurdu…"        Öcalan, On yıl önce bu ittifak kurulsaydı… diyor. Oysa Geriye Gönüp Baktığımda adlı kitabımda adı geçen Z, değil on yıl önce, 27 Eylül 1993 tarihinde, yani yirmi bir yıl önce DEP genel merkezine bir raporla bu öneride bulunmuştu. Ancak o zaman kimse Z'nin önerilerini dikkate almamıştı. Hatta bazıları Z'yi beyhude işlerle uğraşmakla eleştirmişlerdi. Yüzlerce örnekten biliyoruz ki gecikmek -bu bazen on yıl, bazen yirmi yıl olur- Kürt siyaseti için adeta bir kader haline gelmiştir. Z'nin yirmi bir yıl önceki raporu buna örnektir:   İşte Z'nin 27 Eylül 1993 günü yapılan DEP parti meclisi toplantısında DEP genel başkanına, parti meclisi üyelerine ve milletvekillerine dağıttığı o rapor: "Daha önce sunduğum 12.7.1993 tarihli raporda da belirtildiği üzere, partimizin önünde önemli teorik ve pratik görevler vardır.


O raporun yazıldığı şartlarda yapılabilecek çalışmaların bir kısmı bugün ne yazık ki yapılamaz. Çünkü devletin DEP'e ve demokrasi güçlerine karşı giriştiği fiili, psikolojik ve ideolojik saldırılar o raporda yapılması önerilen çalışma imkânlarını büyük ölçüde ortadan kaldırmış bulunmaktadır.


Devletin bunca yol almasında, partinin politika üretmemesinin ve caydırıcı bir güç olmamasının payı elbette büyüktür.
Bilindiği gibi partimizin güçlü bir insan potansiyeli ve geniş entelektüel imkânları vardır. Parti bu yapısı ile objektif olarak muhalefet boşluğunu doldurabilecek bir durumdadır. İşçi, işsiz, gençlik, esnaf, gecekondu sakini, kadın, çiftçi, memur, emekli, dul ve yetim, çevreci, şoför ve Alevilerden oluşan yaklaşık 50 milyon insan bugün partisizdir.


Partimiz, sahip olduğu insan potansiyelini ve entelektüel birikimini harekete geçirerek bu büyük halk yığınlarına ulaşabilecekken, nedense içe kapanmayı tercih etmiştir.  
Parti genel merkezi ideolojik ve politik çalışmalarıyla gündem oluşturamamakta ve egemen güçler tarafından yaratılan yapay gündemleri de etkisizleştirememektedir. Bunun içindir ki partimiz, iç ve dış kamuoyunda ciddiye alınır siyasal bir ağırlık oluşturamamış, böylece olayların arkasından sürüklenir hale gelmiştir. Örneğin halka ve demokrasi güçlerine karşı başlatılan ve DEP'i de hedef alan katliamlar, köy ve orman yakmalar, bombalamalar, toplu gözaltılar, gıda ambargoları ve akıl almaz işkenceler devam ederken, parti merkezi basına sadece demeç vermekle yetinmiştir.
Partinin Adana, Diyarbakır, Urfa ve Batman illerinde yapmak istediği miting, festival ve şenliklere valiliklerce izin verilmeyince, genel merkezin tepkisi sadece bir basın açıklaması ile sınırlı kalmış ve böylece parti dar bir çerçeve içine hapsedilmiştir. Milletvekilimiz Mehmet Sincar ile parti yöneticimiz Metin Özdemir yerel yöneticilerin bilgi ve inisiyatifi içinde katledildiği halde genel merkez Batman valisi ve emniyet müdürünün görevden alınması için hiçbir çalışma yapmamıştır.


 Mehmet Sincar'ın cenaze töreni için Ankara'ya gelen partililer parti binasının önünde ve Ankara'nın çeşitli semtlerinde güvenlik güçlerinin saldırılarına maruz kaldılar. Birçok partili arkadaşımız ağır bir şekilde yaralandı, sakatlandı. Ancak partimiz bu olayın üzerine gitmedi, bu devlet güçlerinin cezalandırılmaları için bir kampanya başlatmadı.


Türk-İş yönetimi 'ülkenin içinde bulunduğu hassas durum' şantajına boyun eğerek işçilerin emeğini hükümete peşkeş çektiğinde, düzenin has adamlarından ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz işçi haklarının savunuculuğuna soyundu. Bu ibretlik bir durumdu. Oysa işçileri biz savunmalıydık.

 Biz birçok temel tüketim maddesine zam yapıldığı halde bu zamları protesto etmek için de herhangi bir çalışma yapmadık.
Parti bir zorunluluk haline gelen Demokrasi ve Emek cephesinin kurulmasına önayak olmadı. Bir süre önce başlatılan Barış Kampanyasının güdük kalmasının temel nedeni de budur.
Partimiz demokratik hak ve özgürlükleri günlük hayatta kullanarak kazanmayı esas alan bir mücadele yerine, enerjisini Demirel, Çiller ve yabancı misyon şeflerini ikna etmeye harcadı.
Özet olarak partimiz değişimin öncüsü olamamış, kendi dışında oluşturulan sahta gündemlerin arkasından sürüklenmiştir

 Peki ne Yapmalı? Partimiz için her şey bitmiş midir? Birçok fırsat elden kaçmış olsa da hâlâ yapılabilecek bazı şeyler vardır:
 1- Olağanüstü hal bölgesi ve çevre illerin sayıları yaklaşık sekiz bini bulan belediye başkanları, belediye meclis üyeleri, il genel meclisi üyeleri, köy ve mahalle muhtarları ve muhtar azalarından oluşan yerel yöneticilerin, 'Bölgenin Sorunları ve Çözüm yolları' gündemli bir kurultay yapmaları sağlanmalıdır.
  Bu kurultayca seçilecek yerel yöneticiler girişimi, yapılacak çalışmaları organize etmeli ve metropollerdeki yerel yöneticilere ulaşarak onları da bu sürece katmaya çalışmalıdır.
 2- Faili meçhul cinayetleri parti öncülüğünde vereceğimiz plânlı, programlı ve etkili bir siyasal mücadele ile engelleyebiliriz. Bunun ilk adımı olarak Batman valisi ile emniyet müdürünün görevden alınmaları için etkili bir kampanya başlatmalıyız.
 3- İşçi, memur ve öteki toplum kesimlerince yapılacak grev ve miting gibi demokratik ve ekonomik eylemlerle doğrudan ilişki kurmalı, böylece partinin bu kitlelerle bütünleşmesi sağlanmalıdır.
 4- Devletin ve medyanın bize karşı sürdürdüğü 'bölücülük' propagandasını etkisiz hale getirmek ve bu noktada inisiyatifi ele almak için 'Kürt ve Türk halkı kardeştir, düşmanlığa hayır' kampanyası başlatılmalıdır. Bu kampanya demokrasiden yana olan bütün siyasi partiler, sendikalar ve kitle örgütleri ile birlikte organize edilip yürütülmelidir.
 5- Devlet medyası haline gelen Türkiye ve Tercüman gibi gazeteler ile TGRT ve İnter Star gibi televizyonları boykot kampanyası başlatılmalıdır.
 6- Partimiz içte ve dışta, nerede olursa olsun her türlü haksızlığa ve zorbalığa karşı çıkarak tüm mağdurların ve ezilenlerin adresi olmalıdır. Bunun için Azerbaycan, Kıbrıs, Somali ve Irak Kürdistan'ına heyetler gönderilerek bu ülkelerde yaşanan olaylar objektif olarak tespit edilmeli, kamuoyu bilgilendirilmeli ve yapılması gereken çalışmalar ortaya konulmalıdır.
 7- Bundan böyle zam yapılan bazı malları belli zamanlarda kullanmama kampanyaları başlatılmalıdır.
 8- Türkçe, Kürtçe, Arapça vb. dillerden yayın yapacak radyo ve televizyon kurma çalışmaları başlatılmalıdır.
 9- Yakılan köylerin muhtarlarından alınacak vekâletnamelerle iç yargı yolları tüketildikten sonra yakılan, boşaltılan ve bombalanan köyler için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvurulmalıdır.
 10- Dünya halklarının karşılıklı yardım ve dayanışmasını sağlamak için Diyarbakır'da tüm ülkelerin antifaşist ve antiemperyalist partilerinin katılacakları bir kurultay, "Halkların Kardeşliği Kurultayı" düzenlenmelidir.
 11- Demokrasi ve Emek cephesinin kuruluş çalışmaları gecikmeden başlatılmalıdır. Bunun için partimizce oluşturulacak 5 kişilik bir komisyon emek ve demokrasiden yana olan bütün siyasi partiler, sendikalar ve kitle örgütleri ile görüşmeli, bu kuruluşlarla birlikte demokrasinin asgari müştereklerini tespit etmek üzere bir kurultay çalışması yapmalıdır. Bu kurultayda ortaya çıkacak müşterekler esas alınarak Demokrasi ve Emek cephesi kurulmalıdır.

 Bu çalışmanın sonuç alıcı olması için gerek kurultay hazırlıklarının ve gerekse cephe çalışmalarının partimizin damgasını taşımamasına hassasiyetle özen gösterilmelidir.
 DEP bu eşitler hareketinin sadece bir üyesi olmakla yetinmelidir.
 12- Bütün köy ve mahalle muhtarları, muhtarlık idare heyeti üyeleri, belediye başkanları, belediye meclis üyeleri, il genel meclis üyeleri ile sendikaların, meslek kuruluşlarının ve derneklerin bütün yöneticilerine mektup yazarak yerel, bölgesel ve genel sorunları ile ilgilenmek istediğimizi, bu nedenle sorunlarını bize yazmalarını isteyelim.

Bunların yaklaşık sayısı 700 ile 800 bin arasında değişmektedir
Bu büyük kitleye mektup yazmakla öncelikle kendimizi bütün il, ilçe, mahalle ve köylerde tartıştırmış olacağız.  Sadece Kürtlerin değil, düzenin sömürdüğü ve baskı altında tuttuğu herkesin sorunu ile ilgili olduğumuzu göstermiş olacağız. Böylece Türk halkına ve diğer halklara ulaşarak halklar arasında bir kardeşlik köprüsü olacağız. Ayrıca nerede ne sorun varsa hepsinden haberdar olacağız. Bu sorunları dile getirerek kitlelerle bağ kuracağız. 
13- Partimiz bu ve benzer çalışmalarla içte ve dışta gündem belirleyen, yaratacağı siyasal ağırlıkla demokratik dönüşümleri sağlayabilen, günün 24 saati aktif olan ve toplumun yüzde 80'ini kucaklamayı hedefleyen bir parti olmalıdır. Saygılarımla 27 Eylül 1993 "
 Z'nin arşivinde bulunan o rapor büyük ihtimalle çöpe gitti. Öcalan o dönemde de yine şimdiki gibi Kürt hareketi üzerinde etkiliydi. Kürt siyaset mahallesinde -sloganlar dışında- bugün de değişen bir şey yok.

alinakmahmut@hotmail.com   

90601

Mahmut Alınak

Eski kürt milletvekillerindendir.Çeşitli kitapları bulunmaktadır.Aralık 2011 yılına kadar sitemizde sürekli yazılar yazan Mahmut Alınak,Aralık 2011'de KCK tutuklamalarına maruz kalarak tutsak edilmiştir.Temmuz 2012'de tahliye edilmiş olup,zaman zaman yazıları ile okur kitlesine ulaşmaktadır.

alinakmahmut@hotmail.com

Son Haberler

Sayfalar

Mahmut Alınak

Emperyalizm Üzerine Notlar -2

“Motor Üretimi Yoksa, Emperyalizm De Yoktur”

Soru: 2 -Türkiye'nin kendi tekniği (gelişmiş sanayisinin) yoktur. Örneğin bir motor bile yapamamaktadır. (Marksist Teori'nin Almanya-Frankfur'da 24 Şubat 2024"de düzenlediği "Lenin Dünyaya Bakmak" Sempozyumu tartışmalarından)

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: Partimiz Savaşımızı Aydınlatmaya Devam Ediyor: Ona Omuz Ver! Güç Kat!

Ailevi sorunlar, geçim derdi, gelecek kaygısı, hayaller, yaşanmışlıklar, günden güne ömrün tükenmesi ve sonuç olarak hiçbir şey yaşamadığını farkettiğin ve yüreğine bir acının gelip oturduğu an... bunu ikimize kendime armağan ediyorum. Dost varmı ki şu zaman da derdini alıp vuracak sırtına ..ve biz nelerden uzak kalmışız haberimiz yok...şimdi ki dostluklarda ne duman ne tüten var

TKP-ML MK: TKP-ML, 52 YAŞINDA!

“Daha Sıkı, Daha Sağlam, Daha Kararlı Bir Savaş” İçin Israr ve Sebatla!

Mao Zedung yoldaşın önderliğindeki Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin dünyayı sarsan fırtınaları içinde, coğrafyamız sınıflar mücadelesinin bir ürünü olarak doğan partimiz TKP-ML, 52 yaşında!

Emperyalizm Üzerine Notlar

Uzun bir zamandan beri emperyalizm üzerine makaleler yazıyorum, konferanslar veriyor, panellere katılıyorum. Bir de „Emperyalist Türkiye“ adlı kitabım yayınlandı. Bu kitapta'da Türk devletinin emperyalistleştiğini ve emperyalist bir devlet haline geldiğini; ekonomik, siyasi ve askeri olarak değerlendiriyorum.

Katıldığım seminer, panel, konferans ve çeşitli konuşma ortamlarında, yeni emperyalist ülkeler konusunda bana bir çok sorular soruldu, benim tezlerime karşı karşı tezler ileri sürüldü. Bir çoğu tezlerimi onaylarken, çoğunluk tezlerimi reddetti.

Patika, Politika mı Arıyor Yoksa..

"Başkası olma kendin ol

Böyle çok daha güzelsin"

Anasının kuzusu

Ciğerimin köşesi"

Marifet  solun sağıyla başarılı olmak değil ki.

Afyon, antalya, istanbul, ankara...

İmamoğulları, yavaşlar, böcekler... falanlar filanlar.

Sanki seçimleri kaybettiren  sol gibiymiş gibi

Sanki seçimleri kaybettiren de parlamentizm gibiymiş gibi

Hiç kimse zafer kazanan solun sağı karşısında solu ve parlamentizmi dahil ağzına almıyor.

Proletarya chp'nin sağını satın almış gibi.

Lenin’in Ölümünün 100. Yılı Anısına: Lenin’de Kararlılık ve İki Çizgi Mücadelesi SBKP’de İki Çizgi Mücadelesi*

Rusya’da Marksist gruplar ortaya çıkamadan önce “devrimci” çalışmayı Narodikler yürütüyordu. Narodniklerin Çar’a karşı verdikleri mücadelede temel aldıkları sınıf köylülerdi. Rusya’da kapitalizm geliştikçe işçi sınıfı da gelişip büyümesine rağmen Narodnikler işçi sınıfını değil köylülüğün temel alınmasını savunuyor ve ancak köylülüğün Çar’ı ve toprak ağalarını devirebileceğini savunuyorlardı. Narodnikler bireysel “terörü” savunuyor ve bunun geniş halk yığınları üzerinde büyük etkiler yaratacağını düşünüyorlardı. İşçi sınıfının partisinin kurulmasına karşı çıkıyorlardı.

Hepimiz Mazlum’a borçluyuz:Garabet Demirci

 

Devrimciliği Yaşam Tarzına Dönüştürelim

Bizim gücümüz, haklılığımız ve meşruluğumuzda; olayları, olguları diyalektik- materyalist bakış açısıyla ele almamızda yatıyor.

TKP-ML Merkez Komitesi : Newroz Piroz Be!

İmha, İnkar ve Asimilasyona; İşgal ve İlhaka; Sömürüye, Açlığa, Yoksulluğa, ve Faşizme Karşı

İsyan, Direniş, Serhildan!

Newroz, coğrafyamızda binlerce yıllık sınıflı toplumlar tarihinde sömürülen, ezilen, baskı gören halkların zalimlere, sömürücülere karşı isyanının simgesidir. Günümüzde de başta Kürt halkı olmak üzere bütün ezilen halkların, zalimin zulmüne karşı isyan ve direnişinin, Demirci Kawa’nın isyanının zalim ve katliamcı Dehaklar karşısında yükseltilmesinin, isyan ateşlerinin dört bir yanda yakılmasının adı olmuştur.

Oylar SADET'E.... Oylar DEVA'YA... Oylar İYİ PARTİ'ye....

"Bindik bir alamete gideyoz kıyamete."

Aklımızın sınırlarının zorlandığı günlerde geçiyoruz.

İlemde bir partiye oy verecekseniz....

Sanki iyi parti sizi öldürüyorda chp sizi öldürmüyorsa(?)...

Niye oy verdiğiniz millet ittifakı'nın parlamentizmden vaz geçmemiş paydaşlarından biri de olmaya.

Ve Bakırhan buyurdu: " İstanbul'da kent uzlaşısı sağladık" diye

Ve Sakık buyurdu: "CHP'ye oy yok." diye.

Ve ..

Kadınlar ve İşçiler

Kadınlar neden, niçin ve nasıl eziliyor, neden cinsiyet ayrımcılığın en temel ve en tepe noktasında yer alıyor, neden öldürülüyor neden erkek baskısı kadın üzerinde şiddetleniyor vb. soruların yanıtı ile; işçiler neden, niçin ve nasıl sömürülüyorsa verilecek yanıtlar aynı yerde arandığında, kadının kurtuluşu sorununa, daha genel anlamda ise işçi sınıfı ve emekçilerin kurtuluş sorununa daha doğru yaklaşılmış olacaktır.

Sayfalar