Çarşamba Mayıs 15, 2024

Tatava yapma, bas geç

Gündemle ilgili yazmak bana göre değil.

Aklım sırrım almıyor.

Delirecem.

Seçimler 30 Martta.

31 Mart ve ardında bazıları seçimlerde uğradığı hezeyanla  ... 

Seçimlere, örgütlenmeye .... yönelik iflah olmayan proletarya köylünün haline karşı kolektiflere sokağın, mücadelenin ve kavganın yıkıcı gücünü ( Bolşevikliği ) tavsiye ediyor. 

Kimileri de, Yetmez ama evetçilerin gezideki adı: Tatava yapma, bas geçciler, diyi veriyor.

Ve daha nice şeyler.

Ya kardeşim: Durun, hele.

Sizler  ne yazdığınızın farkında mısın ?

Sizler  bilmiyor muydunuz geziyi ortaya çıkaranın  akp iktidarının halkın tüm yaşam alanı gericilikle daraltması karşısında ( sistem karşıtlığı değil ) akp karşıtlığı olarak ortaya çıktığını ?  

Gerçekten bunu bilmiyor muydunuz ?

Tavsiyelerde bulunduğunuz kolektifliğin  özgür gelecekteki  eleştirinin sefaleti yazısında eleştirdiği kolektifliğe etme kanka,  Öznelerin çıkarımının geneli ifade etmediğini söylerken beraber ıslanmamış mıydık biz bu yağmurlarda dediğini  ? 

Biliyorsanız....

Yoksa seçimlerde çıkan olumsuzluk karşısında sizlerde mi tabanınızın oylarının sayılmasında şaibeler olduğunu düşündüğünüzden bu şekilde davranıyorsunuz ?

Böyle söylemler içerisinden de değilsiniz.

Ee.. Öyleyse  bu kutuplaştırıcı tavır niye ?

Sanki bir daha ki seçimlere  katılmayacakmış gibi  

Hele, İlk önce  seçimleri değerlendir. 

Hatta en basit soruyla da işe başla.

Seçimlerin kaderini belirleyenin derginizin, gazetenizin ulaşmada esas aldığı niteliğe yatkınlarla niteler mi oldu sorusuna cevap verin ?

Sonrada....

Bir çok beldelerde şehirlere bağlanmışken

Al sana da köy.

Sen demiyor muydun beni köy ( - mün ) yağmurlarında yıkayın diye ?

Sen gitmek istemeyince  kapitalizm ayaklarına kadar getirdi.

Hadi bundan sonra şehirlerdeki belediyeleri de istiyorsan köylere yönelik politikalar oluşturmada seni görem.

Gine de......

Can, can....

Korkma,

Hepimizde Biliyoruz şehirlerdeki şehirleşmiş işçilerden vücut bulabildiğini.

Olsun yinede sen: Bünyedeki kemikleşmiş şehirleşmiş işçilerle .............

Nolur bir kezde köyüne bir gün döneceği hayalleriyle yaşan kapitalist üretim ilişkisi içerisindeki  şehirleşmiş işçilerin özlemini dile getiren teoriden de sıyrıl.

Onlara, bundan sonra şehirleşmiş işçiler toprak üretimine katılsa katılsa ancak servislere binerek fabrikaya gitmek yerine tarlalara ( devlet çiftliklerine ) gitmekle ola bilir de.

Ardından da...

Aman... 

Bana ne ya. 

Kafayı yiyecem.

Gündemle ilgili yorum yapmak bana göre değil.

Gine teori konularında yazmaya başlayacam

Zaten gündeme bakışımızı da belirleyen sahip olduğumuz teoriler değil mi?

Buna rağmende teoriler hakkında fazla yazan fazla da okuyan olmadığında oradaki kargaşa daha az. 

Daha doğrusu,

Okuyanlar ve yazarlar,  kolektifliğin  ( müziğinden tut dergisine, işleyişine kadar ) niceleşerek nitelikleşmesine ( çocukken komşunun bahçesinde meyve çalmış büyüyünce de asıl hırsız burjuvaziye yeter ki gel   ne olursan ol gine gel  ittifak edelim diyerek ne maksadıyla zeytın dalı uzattığı belli değilken  komşunun bahçesinde meyve çalan çocuklara yönelikte elleri kesilmelidir )  yaklaşımında olmasalar yazılar reyting yapacak.

Lakin ki .....

Şimdilik her  yazara yıldızlardan periyodik olarak insanlığın evrimini takip eden  bir kaç okuyucudan başka kimse de düşmüyor.

Yinede mutluyum. Mutlu oldukları için mutluyum.

93961

Ergün Aslan

Ergün Aslan sitemizin köşe yazarıdır. Teorik ve politik konularda yazılar yazmaktadır.

Son Haberler

Ergün Aslan

BURJUVA SEÇİMLERİ ve PROLETER TAKTİK

Bilim, ….. , isteklere ve görüşlere uygun tarzda, tek bir grubun, ya da tek bir partinin savaşım hazırlıklarına ve bilinç derecesine göre siyaseti belirleme yerine, ülkedeki bütün grupların, partilerin, sınıfların ve yığınların hesaba katılmasını emreder.[1]

Enkaz Yaratan Çürük Düzeninizi Yıkacağız; Seçim Kurtuluşunuz Olmayacak!

6 Şubat depremleri sonrasında on binlerce insan taammüden katledildi, yüz binlercesi yaralandı ve milyonlarcası temel yaşam koşullarından mahrum bırakıldı. -Bir değil, iki değil, üç değil- on binlercemiz kendileri için bir mezar haline getirilen evlerinde öldürüldü. Sadece depremler nedeniyle değil enkaz altında kurtarılmayı beklerken yardım edilmediği için donarak öldürüldü. İnsanların yardım edin çığlıklarına, “Nerede bu devlet?” haykırışları eşlik etti.

Halkın İçinde Olmak (Sentez)

Halka dair söylenenler, devrimciliğe dair biçilenler, bireye dair yapılan sorgulamalar, bir politik öznenin hayatın içinde olup olmamasına dair yapılan vurgular, sömürenler ve onların devleti, bunların siyasi iktidarı ve muhalefeti, ordusu, sivil uzantısı her şey ama her şey mücadelenin tarihiyle kıyaslandığında kısacık denilebilecek bir zaman diliminde, yoğunlaştırılmış bir şekilde tartışmaya açıldı, tüm bunlarda yeni derinlikler kazanıldı, yeni bakışlar edinildi, ufuklar genişledi, renklilik geldi.

“İstibdat”tan Kurtulmak İçin Kürdü Çağırmak!

14 Mayıs’ta yapılacak olan cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri öncesi Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, seçimlere ilişkin HDP ile bir toplantı gerçekleştirdi. Toplantı çıkışı basın önünde bir açıklama yaptılar. CHP lideri K.Kılıçdaroğlu da HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar da TBMM’nin önemine, halk iradesinin temsiliyetine dikkat çektiler! Basın önünde verdikleri mesaj “Hiçbir sorun çözümsüz değil, TBMM çatısı altında Türkiye’nin her sorununu çözmek olası…” biçiminde özetlenebilir.

Vicdan ve ahlak mı dediniz? (Ertan İldan)

Aslında Türkiye'de 50 gün sonra yapılacak seçimler hakkında daha fazla konuşmak niyetinde değildim. Tüm sermayesini bu muharabe'nin sonuçlarına yatırmış ve temelde iki kutupa ayrılmış bir toplumsal psikolojide aykırı bir görüşün yankı bulmayacağını bilirim. Daha da önemlisi muhtemel bir yenilgide akli melekelerini yitirmiş ve umutlarını tüketmiş bir kesimin hışmına uğramak tehlikesi de yok değil. Oysa benim "gemileri yakmak" gibi bir mecburiyetim yok. Demokrasi, özgürlük, eşitlik ve adalet isteyen toplum kesimleri ile ilişkilerimi ve görüş alışverişimi sürdürmek isterim.

Kaypakkaya ve Kemalist Cumhuriyet

Bu yıl İbrahim Kaypakkaya’nın faşist Türk devleti tarafından katledilişinin 50. yıldönümüdür.

Ve faşist TC’nin de kuruluşunun yüzüncü yılıdır. Kaypakkaya yoldaşın siyasal yaşamı bu tekçi, inkarcı, katliamcı tarihle hesaplaşmakla geçmiştir. Hiç kuşkusuz onun analizleri yalnız geçmişi değil geleceği de içeriyor. Dolayısıyla cumhuriyetin yüz yıllık tarihini sorgularken onun görüşleri bize yol göstermeye devam ediyor.

2023 Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin boykot tavrı neden doğru değildir

Çünkü öncelikle içinden geçilmekte olunan tarihi momentin realitesi; “Burjuva faşist düzen partileri ve ittifaklarının adaylarını boykot et, devrimci demokrat adayları destekle!” (MKP-SB. Bk. Halkın Günlüğü gazetesi) şiarında dile getirilen bu yaklaşımla örtüşür değildir. Neden değildir? Çünkü öncelikle içinden geçilmekte olunan süreç, ‘normal-olağan’ rutin bir süreç olmayıp; yönetimsel olarak sistemde niteliksel değişimin yaşanacağı bir süreçtir.

Delirmeye Az Kaldı Doktorum Nerede

Mahlukatlar içerisinde, kendisi gibisini, yaratabilecek tek canlı insanlardır. (Albert Ergün Einstein)

Ah.... çocuklar... ahh....

Memleketteki partilerin zayıflıklarını öne sürerek her türlü burjuva partileriyle bir araya gelenler....

İş dünya proletaryalarının burjuva renkleriyle bir araya gelmeye gelince....

Dünya proletarya partilerin zayıflıklarını öne sürerek bir araya gelmeyi ret etmekteler.

Ve bu insanlar örgütlüler biz proletaryalar örgütsüz.

Ve bu insanlar örgütlüler biz proletaryalar örgütsüz.

Ve tc’nin okul sıralarında olsa dahil...

Ermeni Devrimcilerin İttifak Deneyiminden Hareketle “YÜRÜ BE KEMAL…”

6 Şubat depremleri sonrasında on binlerce can kaybının ardından 14 Mayıs 2023 tarihinde “Başkanlık” ve “Milletvekilliği Genel Seçimleri”nin “yenilenme”si kararı alındı. Depremler ve ardından yaşanan sellere rağmen ülke seçim sath-ı mahalline girmiş bulunuyor. Seçim, iktidardaki AKP-MHP partilerinin oluşturduğu “Cumhur İttifakı” ve ona eklemlenen partiler ile CHP-İYİ Parti’nin başını çektiği “Millet İttifakı”nın oluşturduğu iki ana siyasi kampın iktidar mücadelesi biçiminde gelişiyor.

ATAERKİL SİSTEME KARŞI MÜCADELE SORUNU, EZEN-EZİLEN CİNS ÇELİŞMESİNİN ÇÖZÜMÜ SORUNUDUR

Sorunların doğru çözümü, öncelikle onların özünün tam olarak ne olduğu veya neye tekabül ettiğinin eksiksiz olarak ortaya konulmasıyla doğrudan bağlantılıdır. Yani sorun aslında tıpkı şuna benziyor: Doğru ve isabetli tedavi ancak ki doğru teşhis ile mümkün olabilir.

“Kadın sorunu” olarak tanımlanan sorun da böyledir. Sorunun özü bir kez gözden kaçırıldımıydı, sorunun kendisi de çözümü adına ileri sürülenler de isabetli ve doğru olarak ortaya konma şansını yitirir esasen.

Azaduhi (Nubar Ozanyan)

Herkesin anlatılacak bir hikayesi, yazılacak bir yaşamı vardır. Liceli Azaduhi’nin hikayesi, soykırım yaşamış bir Ermeni kadının Lice’den Diyarbakır’a, İstanbul’dan Hollanda’ya uzanan sürgün hikayesidir. Doğduğu yerde yaşayamadığı gibi ölemeyenlerin hikayesidir. Onun hikayesi kolay taşınamaz acıların, tanımlanması zor hüzünlerin hikayesidir. İyilik yapmaktan başka bir şey bilmeyen, ekmeğini paylaşmaktan başka bir şey düşünmeyen, direngen Liceli bir Ermeni kadının hikayesidir.

Sayfalar