Salı Mayıs 14, 2024

TKP-ML Avrupa Komitesi: “Avrupa Konferansımız Başarıyla Gerçekleştirildi!”

“Güçlü Bir Örgütlülükle Daha Büyük Adımlar Atalım” Şiarıyla Düzenlediğimiz

Avrupa Konferansımız Başarıyla Gerçekleştirildi!

 

Partimizin 24 Nisan 2019 tarihinde açıkladığı 1. Parti Kongremiz, tüm faaliyet alanlarının yeniden ve daha ileri düzeyde örgütlenmesi için konferanslar düzenlenmesi kararı almıştı.

Bu karar alanımızda, faaliyetimizin geniş katılımla ve en demokratik biçimde ele alınıp tartışılması, geliştirilmesi ve somut kararlarla güçlendirilmesi için çalışmalara başlanması şeklinde ele alındı ve Kongre kararına uygun olarak başlayan tartışmalar nihayetinde bir konferans ile sonuçlandı.

Partimiz, 50 yıllık Avrupa faaliyetinde benzer şekilde birçok toplantı yapmış, tartışmış, eleştiri-özeleştiri mekanizmasını işletmiş, kararlar almış, pratiğe girişmiş ve biriktirdiği tecrübeyle bugünlere gelmiştir. Bu tecrübe ışığında gerçekleştirilen Avrupa Konferansımız bu anlamıyla tarihi bir adım olmuştur.

Bu konferansla, hem genel olarak Batı Avrupa’daki örgütlenme anlayışımız ve çalışma tarzımıza ilişkin sorunları tartışıp bilince çıkarma; alanların-yerellerin sorunlarını-tıkanıklarını ve eleştirilerini geniş örgütlü güçlerle tartışıp eksikliklerimizi görme; politik seviyemizi geliştirme ve tüm düzeylerde örgütlü yoldaşların katkısını sağlama açısından önemli bir adım attık.

Avrupa’da Parti Çalışması; “Taraftar”, “Militan” ve “İleri Militan” tanımları ve görevleri, güvenlik sorunu ve kitle çalışması, kadın ve gençlik çalışmaları vb. üzerine hazırlanan tartışma yazıları iç yayın organımız Komünist’te yayınlanmış; bu yazılar üzerinden iç tartışmalar yapılmış ve seçilen delegelerle Konferansımız gerçekleştirilmiştir. Bölge Komitelerinde yer tüm kadın yoldaşlar ve gençlik komitesinde yer alan genç yoldaşlar delege seçimine katılmadan doğrudan konferansa katılım sağlamıştır.

Konferansımız delege tespitinden sonra tüm parti ve devrim şehitlerinin anısına bir dakikalık saygı duruşuyla başladı. Ardından Parti Merkez Komitemizin mesajı okundu. Mesajda “Toplamda Partimiz için son derece önemli bir çalışma olan konferansınızı selamlıyoruz. Bilindiği gibi Partimizin 1. Kongre iradesi, ‘Önce Parti’ şiarını gündemleştirmiş ve örgütümüzün önüne somut yönelim olarak ‘İdeolojik Netlik ve Politik Derinlik; Örgütsel Sağlamlık ve Askeri Kararlılık!’ temel halkasını koymuştur. Ve bu yönelimimizin faaliyet alanlarının kendine özgü yanlarını da dikkate alarak somutlanması için, konferanslar düzenlenmesi kararı alınmıştır.

Partimizin 1. Kongre yöneliminin Batı Avrupa alanında ele alınıp tartışılarak somutlanması tüm bu açılardan önemlidir. Bu aynı zamanda Batı Avrupa faaliyetimizin kendi gerçekliğini anlama, sorunlarına çözüm arama, olumluluklarını büyütme vb. açılardan bir ön adımı olacaktır.

Konferansınız, parti faaliyetimizin bütün parti alanlarımızı bağlayan yanlarıyla, alanların kendine özgü özellikleri arasındaki diyalektik ilişkiyi somut olarak ortaya koyan kararlar aldığı oranda başarılı olacaktır. Bu kararlar netleştirildikten sonra Batı Avrupa faaliyetimizin önünü açacak, daha ileri adımlar atmamızın taşlarını döşeyecektir” denilmektedir.

Mesajın ardından başlayan Konferansımızda “komünist partisinin sınıf mücadelesinde rolü ve önemi”, “sınıf mücadelesinde partinin rolü” ve “Avrupa’da parti faaliyetimiz nasıl olmalıdır?” fikir ve soruları tartışmalarımızın esasını oluşturmuştur.

Konferansımızın ikinci gündemi; “Taraftar”, “Militan” ve “İleri Militan” isimlendirme ve tanımlamalarının hak ve görevleri tartışması olmuştur.

Konferansımızın temel tartışma konularından biri de güvenlik sorununun ele alınışıdır.

Son gündem maddemiz ise “Avrupa’da kitle çalışmamız” başlığı olmuştur.

Bu gündem maddesinin alt başlıkları olarak da Türkiye’den Avrupa’ya işçi göçü, Avrupa’da Türkiyelilerin örgütlenmesi ve nasıl bir kitle çalışması yapılması gerektiği vb.dir.

Konferansımız tüm bu başlıklarda yapılan tartışmalar, konuların özetlenmesi ve karar başlıklarının tek tek okunmasıyla başarıyla sonuçlandırılmıştır.

Elbette bir konferansla alandaki tüm sorunların, açmaz ve sıkıntıların çözülmeyeceğinin, istediğimiz tüm adımların atılamayacağının bilincindeyiz. Ancak şunun da bilincindeyiz ki; tartışma sürecinin ardından alınan kararların hızlıca kolektif bir şekilde hayata geçirilmesi ve süreklileştirilmesi, önemli ve “Yakına ve İleriye” doğru bir adım olacak ve örgütümüzü güçlendirecektir. Konferansımız farklı fikirlerin çatıştığı, önerilerin zenginleştirdiği ve belli düzeyde bir netleşmenin yaşandığı bir “ilk adım” olarak politik anlamda önümüzdeki sürecin açıldığı, örgütsel anlamda belli bir yetkinleşmenin yakalandığı bir araç olarak görülmeli ve tüm yoldaşlarımız hızlıca sonuçları kavrayarak hayata geçirmenin pratiğine girişmelidir.

Bunu yapabiliriz ve yapacağız!

Yaşasın 1. Avrupa Konferansımız!

Yaşasın Proletarya Enternasyonalizmi!

Yaşasın Ulusların Özgürce Ayrılma Hakkı!

Yaşasın Partimizin 50. Mücadele Yılı!

Güçlü Bir Örgütle Daha İleri!

TKP-ML Avrupa Komitesi

Aralık 2021

2482

DİK DURUP BOYUN EĞMEYENLER[*]

 

 

“Yol daima ayaklarınızın altında,

rüzgâr daima arkanızda olsun.”[1]

 

“Bu bir çıkmaz sokak. 3.Dünya savaşı yaklaşıyor.” Mu gerçekten de?

Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Medvedev, 11-12 Temmuz 2023 tarihlerinde Vilnius’ta gerçekleşen NATO Liderler Zirvesi’nde Ukrayna’ya yapıla gelen silah yardımlarının daha da arttırılması kararına ilişkin olarak şu değerlendirmede bulunmuş:

“Çıldırmış olan Batı, başka bir şey düşünemez oldu. Aptallık noktasına kadar en yüksek düzeyde öngörülebilirlik içerisindeler. Bu bir çıkmaz sokak. 3.Dünya Savaşı yaklaşıyor.” (1)

“Kim Daha Kötü Kaypakkaya’cı?”

Halkın günlüğü gazetesinde yayımlanan bu makaleyi yerinde ve doğru tespitlerinden ayrıca Kaypakkaya'yı anlama ve algılama yönünden değerli bir yazı olması sebebiyle okumanızı tavsiye ederiz.

“Kim Daha Kötü Kaypakkaya’cı?”

Kaypakkaya’yı sevmek (Deniz Faruk Zeren)

Kim, ne zaman onun ismini ansa devletin en katı, en soğuk, en acımasız yüzüyle karşı karşıya kalıyor!

Kim ne zaman onun fotoğrafını assa, taşısa, devletin sorgularıyla, kelepçesiyle, zındanlarıyla tanışıyor!

Kim, ne zaman onu sevdiğini, izinde yürüdüğünü söylese vay haline!

Bu dünyada, bu ülkede sevilmesi suç olan kaç insan var?

On yıllar önce katledilmiş, katilleri açığa çıkarılmak bir yana korunup gizlenmiş, mezarına giden yollara bile karakollar kurulmuş, adına yazılan şarkılar yasaklanmış bu insan güzeli, İbrahim Kaypakkaya’yı sevmek neden suç?

“Özgür yaşa ya da öl” (Nubar Ozanyan)

Sömürgecilik pratiği ve politikası hemen her yerde ve anda benzerlikler taşımaktadır. Amerika’dan Fransa’ya, Hollanda’dan Portekiz-İspanya’ya uzanan sömürgeci tarihin işgal ve yıkıma dayalı ayak izleri hep aynıdır. Sözde yoksul ve geri kalmış ülkelere medeniyet götüren uygar ülkeler(!) sömürgeci tarihlerini kolonyal çıkarlarına göre yazarlarken yerli halklar ise tarihi direniş ve isyanla yazmaktadır. Bu hikaye, yeni biçim ve kodlarda sürdürülse de özü ve gerçekliği hep aynı kalmaktadır.

Kaypakkaya ardılı hareketin bölünme ve ‘birlik” sorunu üzerine

  1. Çok parçalılık, bölünme/kopuşma ve ayrışma sorunu.

‘Yakın tarih’ olarak, 1968 süreci ve 1970 başlarında ortaya çıkışı itibariyle ele alındığında görülecektir ki Türkiye ve K. Kürdistan Devrimci Hareketi (TKKDH), sınıflı toplum gerçekliğinin doğal bir gereği olarak da zaten parçalı/çok bölüklü olarak tarih sahnesine çıkmıştır. Bu, elbette anlaşılır ve kabul edilebilir bir durumdur.

Sınıf Savaşımı Uzun Bir Yürüyüştür

Bugün karşı karşıya olduğumuz yoksulluk tablosu, kapitalist gelişmenin ve sermaye birikiminin kaçınılmaz sonucudur. Yaratılan zenginlikler bir tarafta birikirken diğer tarafta ise yoksullaşma ve yıkım büyümektedir. Bu, kapitalizmin genel yasasıdır. Proletaryanın yoksullaşması, bir avuç egemen sınıfın ise zenginliğine zenginlik katmasıdır.

KATLİAMININ 30. YILINDA MADIMAK VE ES GEÇİLEN BAŞBAĞLAR.

Sözüm öncelikle komünist ve sol- sosyalist kesime: Ne zaman gerçek anlamıyla adil olmayı ve çifte sıtandartçı yaklaşımları terk etmeyi başaracağız acaba? Ne zaman 'bizim cenah' dediğimiz kesimlerce de  halka karşı işlenmiş ağır  suçları tereddütsüzce kınayacağız acaba?

Çok genelleme yaparak, üzerinde durmak istediğim esas konuyu bunun gölgesinde silikleştirmek  istemiyorum.

Her 2 Temmuz'da Madımak katliamı kınanırken; Başbağlar katliamı neden sessizce es geçiliyor acaba?

Komünistlerin Birliği Çağrılarına Dair

MKP’li arkadaşlar, arada kısa molalar vermekle birlikte, uzunca bir süreden beridir ki komünistlerin birleşmesi gerektiğine dair çağrılar yapmaktalar. Ve mütemadiyen yakınıp durmaktalar: "Muhataplarımızdan yanıt alamıyoruz" diye. 

Evet, görüldüğü kadarıyla muhatapları bu çağrılara ilgisiz olmalılar ki, yanıt vermiyorlar. MKP’li arkadaşlar da kendilerince bir basınç oluşturma adına; adeta Temcit pilavı misali, her fırsatta bu çağrılarını yinelemekte ve muhataplarını kamuoyuna şikâyet edip durmaktalar.

Aşka ve Hayata Dair Tutkulu Dizeler

“Şiirsiz toplum eksiktir.

Şiirsiz insan yalnızdır.”[1]

 

İzmir’in Şakran 2. Nolu T-Tipi Zindanı’nda yatan Hasan Şeker’in, ‘İki Acı Esinti’[2] başlıklı şiir kitabı; aşka ve hayata dair tutkulu dizeleriyle çıkageldi postadan…

Avrupa da İbrahim olmak!

18 Mayıs 1973‘den bugüne Kaypakkaya yoldaşın işkencede katledilişinin ellinci yılı.

50 yıldır söndürülemeyen meşaledir İbrahim Kaypakkaya!! Bu yazının amacı İbrahim Kaypakkaya‘yı anlatmak değil, Onu anlatan onlarca yazı yayınlandı bu yazı da başlıktan da anlaşılacağı üzere İbrahim Kaypakkaya‘yı Avrupa‘da anan ardıllarının pratik, teorik düzlemde, Kaypakkaya‘yı nasıl andıkları? Neyi, nasıl, ne kadar anladıklarını  irdelemek  bu yazının amacı.

Sayfalar