Pazartesi Mayıs 20, 2024

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: YAŞASIN TİKKO KONFERANSIMIZ!

DEVRİMCİ SAVAŞTA İLERİYE DOĞRU BİR HAMLE!

YAŞASIN TİKKO KONFERANSIMIZ!

DEVRİMİN ZAFERİ İÇİN HALK SAVAŞI’NDA DERİNLEŞ, GERİLLADA UZMANLAŞ!

Bilindiği gibi Partimiz TKP-ML, 2019 yılında gerçekleştirdiği 1. Kongre’de, kuruluşundan bu yana askeri çizgimizin sistemli bir hale getirilmesi konusundaki eksikliğe dikkat çekmişti. Öngördüğü devrimin, silahlı mücadeleyle başarıya ulaştırılabileceği ve ülkemiz özgülünde bu mücadelenin Halk Savaşı Stratejisi olduğu konusunda kuruluşundan bu yana net ve ısrarlı bir pratik içinde olan Partimizin tarihinde bu konuda önemli ve değerli çalışmalar bulunmaktadır. Ancak bu çalışmaların sistematize edilmesi ve mevcut konjonktüre uygun hale getirilmesi konusunda yaşadığımız eksikliğin bir özeleştirisi olarak TİKKO’nun önüne bu konuya özgülenen bir Konferans gerçekleştirmesi görevini koymuştu. Bu Konferans aynı zamanda 7. Konferans’ta karar altına alınarak uygulamaya geçen TİKKO Yönetmeliği’nin de güncellenmesi görevini içermekteydi.

Mao yoldaşın “Komünist Parti ve Devrimci Savaş” makalesinde ifade ettiği gibi “Tarih, bize, doğru politik ve askeri yolların durup dururken kendiliğinden ortaya çıkmadığını, ancak mücadeleyle elde edildiğini anlatıyor. Bu yollar, bir yandan ‘sol’ oportünizmle, bir yandan da sağ oportünizmle savaşmak zorundadır. Devrimi ve devrimci savaşı engelleyen bu zararlı eğilimler ile mücadele etmez ve bunların üstesinden gelemezsek, doğru bir hareket çizgisi saptamamız ve bu savaşta zafere ulaşmamız olanaksızdır.”

Bu sözleri ilke edinen TKP-ML’nin, sağ ve “sol” oportünizmle mücadeleyi ihmal etmeksizin doğru bir hareket çizgisi saptamak konusunda bize yüklediği görev ve sorumluluğu başarıyla sonuca ulaştırdığımızı duyurmanın onuru ve coşkusu içerisindeyiz. Aynı zamanda farklılaşan koşullarda savaşı ileriye taşıma cüretinin sorumluluğunu da taşıyoruz.

Halk Savaşı’nda Derinleş, Gerillada Uzmanlaş!

“Önümüzdeki dönemde savaş çizgimiz nasıl oluşmalıdır? Düşmanın her geçen gün askeri örgütlülüğünü yenileyerek yapılandırması, teknik ve teknolojinin bütün araçlarını kullanarak, ajan-işbirlikçi ağını güçlendirerek vuruş ve hakimiyet gücünü artırmaya çalıştığı ve belli ‘başarılar’ da kazandığı günümüzde bu durumu nasıl çözeceğiz? Nasıl bir anlayışa, plana, sistemli bakışa kavuşturacağız? Nasıl anlayış birliği oluşturacağız?” vb. sorular üzerinden yürütülen tüm tartışmaların açtığı kapının Halk Savaşı Stratejisi olması tesadüfi değildir. Nitekim Halk Savaşı’nın günümüze uygun bir tarzda tanımlanması ve yaratıcı bir tarzda, düşmanın teknik alanda yaptığı atılımlara da denk düşecek şekilde uygulanması gerçekliğiyle karşı karşıyayız.

Bu açıdan Halk Savaşı’nın kavranmasında yöntem sorunu açığa çıkmaktadır. Halk Savaşı Stratejisi’nin evrensel ilkeleri olduğu gibi o ilkeler üzerinden yaşam bulacak özgün halkanın yakalanması gerekir. Bu stratejiyi kendi ülke özgünlüklerine uyarlayabilenler başarılı olurken -olduğu gibi- hiçbir değişiklik yapmadan uygulamaya kalkanlar gerçeğin karşısında başarısızlığa uğramışlardır. Kendi savaş tarihimiz açısından da açılım yaptığımız dönemlerdeki başarılar ve stratejiyi taktik politikaların yerine geçirdiğimiz dönemlerdeki tıkanmalar bunun örneğini oluşturmaktadır. Başkan Mao da yazılarında meselelerin dogmatikçe kavranmasına savaş açmış ve Halk Savaşı teorisini esasta dogmatizmle mücadele içerisinde geliştirmiştir. Fakat benzer durum kimi ülke devrimleri şahsında Başkan Mao’nun ortaya koyduğu bu teorinin de başına gelerek dogmatikleştirilmiştir. K. Marks’ın o meşhur 11. Tezine atıfla Leninist sözü hatırlamak gerekirse, Halk Savaşı Stratejisi bir dogma değil iktidarı almak için bir eylem kılavuzudur.

Tam da bu noktada, düşmanın, emperyalist işbirlikleri ve pazarlıklar içerisinde her geçen gün daha da güçlenen teknik üstünlüğü karşısında artık Halk Savaşı’nın geçerli bir strateji olmadığını iddia eden ya da “tutunma” siyaseti adı altında sağ tasfiyeci bir konumda “yaşam savaşı” veren anlayışlar karşısında Halk Savaşı’nda derinleşmeyi ve gerillada uzmanlaşmayı temel yönelim olarak önümüze koyuyoruz. Bu yönelimi ayrıntılandırarak somutlaştıran Konferansımız, şu belirlemeyi yapmıştır: “Halen yolun başında olduğumuz sayısız deneme, yenilgi, darbelenme ile bugünlere geldiğimiz, hatalarımızdan, dogmatikliğimize kaynak oluşturan subjektivizmden kurtulmak için parti tarihimiz ve onun savaş pratiği oldukça öğreticidir. Çünkü yolun başında olmamız bu işe yeni başladığımız anlamına gelmemektedir. Öğrenmekten utanmayacağımız bir tarihimiz, üzerinden yükseleceğimiz bilimsel bir temelimiz vardır. Biz de bu tarihten öğrenecek, temelimizden kopmayacağız.”

Yeni dönemin gerillacılığını geliştirmenin bir parçası olarak ideolojik-politik eğitimler, askeri eğitimler, yeni savaşçı eğitimleri, uzmanlaşma eğitimleri ve özel kuvvetlerin eğitimi başlıkları altında yapılan tartışmalarla, Konferansımız TİKKO’nun komuta kademesinden savaşçılara kadar bir bütün eğitim anlayışını ortaya çıkartarak yönelimini somutlaştırması önemli bir noktadır. Savaşçı yapımızın belirleyici önemdeki unsuru olan komutanlık kademesinin ve komutanlarımızın niteliği üzerine yapılan tartışmalar da TİKKO’nun savaş gücünü yükseltecek başlıklar olarak yer almıştır Konferansta.

Konferansımızın en önemli başlıklarından birisi de kadın ve LGBTİ+ özgürlük mücadelesiydi. Konferansımızda hem yönetmeliğe yansıyacak kararların alınmasında hem de verdiğimiz savaşın aynı zamanda ataerki ve heteroseksizme karşı bir savaş olduğu noktasında netleşmede cüretli ve sağlam adımlar atılmıştır. Bu adımlar doğrultusunda kadın ve LGBTİ+ların komutanlaşmasında ve savaşın her alanında daha ileride konumlanışında ordumuz üzerine düşen görevleri yerine getirecektir.

Ordumuzun, 7 yıllık Rojava savaş deneyimi, Rojava Devrimi’ne katılımı partimizin savaş tarihinde önemli bir deneyim olarak yer almıştır. Bu deneyimin özetlenerek somutlanması ve sistematik bir şekilde değerlendirilmesi Konferansımızın başarılarından biridir. Şehir savaşlarından düşmanın teknik üstünlüğüne karşı mücadele yöntemlerine, halkı yönetme deneyimine kadar bir dizi deneyim değerlendirmeye tabi tutularak somut bir kazanım haline dönüşmüştür.

Halk Savaşı stratejisi, proletarya önderliğinde halk katmanları arasında stratejik düzlemde geliştirilen cephe tarzı ittifaklara dayanan politik bir stratejidir. Halkın Birleşik Cephesi, Halk Savaşı stratejisinin belirleyici özelliklerindendir. Fakat DHD yolunda komünist partinin sınıf mücadelesinin diğer politik özneleri ile uzun süreli ya da dönemsel ittifaklar geliştirmesinin önünde engel yoktur. Bilakis Halk Savaşı stratejisinin her aşamasında temel ittifak siyasetimiz hedefi küçültmek, cepheyi geniş tutmak şeklindedir. Bu noktada, içinde bulunduğumuz HBDH gibi örgütlenmeler içinde, ortak mücadelede üzerimize düşenleri yerine getirmede daha kararlı bir çizgi izlemek zorunda olduğumuz da açıktır. Bu dönem birbirimizin deneyimlerinden öğrendiğimiz dönemdir de aynı zamanda. Konferansımız, bu avantajları Halk Savaşı’nın başarısı için değerlendirme konusunda bir kez daha net bir irade koymuştur.

Partimiz TKP-ML’nin ideolojik-politik önderliği altında savaşan TİKKO’nun gerçekleştirdiği konferansımız, ordumuzun şehit düşen ilk komutanı Ali Haydar Yıldız ve ilk kadın siyasi komiseri ve TKP-ML MK üyesi Sefagül Kesgin (Eylem) yoldaşlarımıza adanmıştır. Attığımız her adımda yanıbaşımızda olan tüm Parti ve Devrim şehitlerimizin mücadeledeki kararlılıkları, ideolojik sağlamlılıkları, savaştaki ısrarlarını hissediyoruz. Halk Savaşı’nı büyütmekteki cüretimizi onlardan ve Partimizin 50 yıllık mücadelesinden alıyoruz.

 

Şan Olsun 50. Mücadele Yılında Partimiz TKP-ML’ye, önderliğindeki TİKKO, KKB ve TMLGB’ye!

Şan Olsun Parti ve Devrim Şehitlerimize!

Yaşasın Halk Savaşı!

Yaşasın Marksizm-Leninizm-Maoizm!

Yaşasın Proletarya Enternasyonalizmi!

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı

Ocak 2022

2809

Son Haberler

Sayfalar

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: YAŞASIN TİKKO KONFERANSIMIZ!

DİSİPLİN ANLAYIŞIMIZA ELEŞTİREL BİR BAKIŞ - I

Aslında bu konuyu yıllar önce kaleme aldığım “Dersim Dağlarında” ve “Mao Zedung Değerlendirmeleri” isimli kitaplarımda, yaşanan somut örnekler üzerinden irdeleyip, kendimce, genel yaklaşımın ne olması gerektiğini, özlü bir perspektif olarak ortaya koymuştum. Ancak ne var ki bu kitaplarda ki tüm diğer konular olduğu gibi, bu konu da ‘meşru muhatapları’ olması gereken kişi ve yapılarca; ‘üç maymun’ seçeneğiyle karşılanmaya devam ediyor.

TKP-ML Merkez Komite: Pratiğimizde Bilinç, Bilincimizde Rehberdir İbrahim Kaypakkaya!

Coğrafyamız komünist önderi ve Demokratik Halk Devrimi’nin sönmez meşalesi İbrahim Kaypakkaya yoldaşın Amed Hapishanesi’nde katledilmesinin 51. yılındayız. Önder yoldaşımızın 18 Mayıs 1973’te katledilmesinden sonraki yarım asırlık zaman diliminde Türkiye ve Türkiye Kürdistanı toplumsal mücadeleleri tarihinin gelişim seyri, İbrahim Kaypakkaya’nın görüşlerini sadece doğrulamakla kalmamış aynı zamanda güncel kılmıştır.

Selahattin Demirtaş'a ve bütün tutsaklara...

"YÜREĞİN UMUT ETTİĞİ O ADRESTE" "LI DILÊ KU DIL HÊVÎ DIKE"

Düşkünlüğün, alçaklığın, düzenbazlığın, bağnazlığın, ırkçılığın, sefilliğin, çürümüşlüğün, bencilliğin, rezilliğin ve vurdumduymazlığın rağbet gördüğü bu topraklar sana göre değil dostum.

Yıllardır tanırım seni.

Hani, yüz yüze görüşmüşlüğümüz olmasa da, beraber oturup bir bardak çay içmemiş, tek kelime sohbet etmemiş olsak da, sen hep aşinaydın bana.

Bir aralar bu aşinalığa bir isim bulayım dedim ama inan hiçbir yere oturtamadım.

Akraba desem, değil.

Komşu desem, hiç değil.

TKP-ML MK Siyasi Büro Üyesiyle Röportaj: “Partimiz 53. Mücadele Yılında Faşizme Karşı Savaşını Kararlılıkla Sürdürecektir”

” Kitlelerin hakim sınıfların siyasetinden bağımsız, kendi siyasetini örgütlenmesi ve dahası bir güç olarak ortaya çıkmasını önemsiyoruz. Bu anlamıyla başta İstanbul 1 Mayıs Taksim alanı olmak üzere, işçi sınıfının, emekçilerin, kadınların ve halk gençliğinin 1 Mayıs’ta Alanlara çağrısını değerli ve anlamlı buluyoruz.”

– Öncelikle kendinizi tanıtır mısınız?

– İsmim Özgür Aren. TKP-ML MK, Siyasi Büro üyesiyim.

Tayyip'i, tayyip'e olan güvende yendi

Ah... kuzucuğum ah...

Ne oldu bize böyle.

Ne oldu.

Her şey tıkırında giderken...

Neler yaşadık böyle.

Bu seferde kediler chp'nin lehine mi trafoya girdi ne

Veyahut da.... veyahut da...

"Sizin siyasetçiler bizim sermayeden bir kaç kişiyi yemeye niyetlenirde  bizde hemide hala iktidardayken sizlerden daha fazlasını ham... ham... etmeyiz mi ha..." demenin yarattığı korku uzlaşısı dolu komplo teorileriyle mi  bundan sonraki seçimleri açıklayacağız.

Yoksa... yoksa...

Daha dün bir; bu gün iki

1 Mayıs'ı Taksim'e Mahkum Etmek!

1 Mayıs; sıradan bir gün değil, sınıfın ortaya çıkışından bu yana, ulusal ve evrensel düzeyde, burjuvaziye karşı verdiği mücadele deneyiminin toplam deneyim ve birikimlerini içeren ve onu yaşatmak için ortaya koyduğu kavganın adıdır. Bu nedenle de 1 Mayıs Uluslararası işçi sınıfının mücadele ve dayanışma günüdür.

"Legal parti sorunu" Üzerine

Legal parti sorunu, aslında hem Uluslararası Komünist Hareket ve hem de Türkiye ve K. Kürdistan Devrimci Hareketi açısından hiçte yeni ya da ‘bakir’ bir sorun sayılmazken; ama nedense devrimci hareketin ‘radikal sol’ olarak addedilebilecek kimi kesim ve yazarlarınca, böyleymiş gibi sunulmaya çalışılmakta.

Emperyalizm Üzerine Notlar -2

“Motor Üretimi Yoksa, Emperyalizm De Yoktur”

Soru: 2 -Türkiye'nin kendi tekniği (gelişmiş sanayisinin) yoktur. Örneğin bir motor bile yapamamaktadır. (Marksist Teori'nin Almanya-Frankfur'da 24 Şubat 2024"de düzenlediği "Lenin Dünyaya Bakmak" Sempozyumu tartışmalarından)

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: Partimiz Savaşımızı Aydınlatmaya Devam Ediyor: Ona Omuz Ver! Güç Kat!

Ailevi sorunlar, geçim derdi, gelecek kaygısı, hayaller, yaşanmışlıklar, günden güne ömrün tükenmesi ve sonuç olarak hiçbir şey yaşamadığını farkettiğin ve yüreğine bir acının gelip oturduğu an... bunu ikimize kendime armağan ediyorum. Dost varmı ki şu zaman da derdini alıp vuracak sırtına ..ve biz nelerden uzak kalmışız haberimiz yok...şimdi ki dostluklarda ne duman ne tüten var

TKP-ML MK: TKP-ML, 52 YAŞINDA!

“Daha Sıkı, Daha Sağlam, Daha Kararlı Bir Savaş” İçin Israr ve Sebatla!

Mao Zedung yoldaşın önderliğindeki Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin dünyayı sarsan fırtınaları içinde, coğrafyamız sınıflar mücadelesinin bir ürünü olarak doğan partimiz TKP-ML, 52 yaşında!

Emperyalizm Üzerine Notlar

Uzun bir zamandan beri emperyalizm üzerine makaleler yazıyorum, konferanslar veriyor, panellere katılıyorum. Bir de „Emperyalist Türkiye“ adlı kitabım yayınlandı. Bu kitapta'da Türk devletinin emperyalistleştiğini ve emperyalist bir devlet haline geldiğini; ekonomik, siyasi ve askeri olarak değerlendiriyorum.

Katıldığım seminer, panel, konferans ve çeşitli konuşma ortamlarında, yeni emperyalist ülkeler konusunda bana bir çok sorular soruldu, benim tezlerime karşı karşı tezler ileri sürüldü. Bir çoğu tezlerimi onaylarken, çoğunluk tezlerimi reddetti.

Sayfalar