Perşembe Mayıs 2, 2024

TKP/ML Dersim Parti Komitesi

 

“Yangınlara fazla bakan gözler yaşarmaz! 12’ler savaş ve mücadele gerekçemizdir!"

24-28 Kasım 2016 tarihlerinde faşist TC devleti ordu güçleriyle, partimize bağlı ordu güçleri arasında yaşanan çatışmalarda 12 yoldaşımızı, 12 Halk Savaşçısını ölümsüzlüğe uğurladık. Parti tarihimiz açısından değerlendirildiğinde en ağır askeri kayıplarımızdan olan bu gerçeklik, kendi içinde, ülkemizdeki sınıf mücadelesinin, Halk Savaşının somut tezahürüdür.

Partimiz ve onun önderliğindeki halk ordusu, iktidar ve savaş kararlılığını sürdürdüğü müddetçe, bu türden kayıplarımızın olması anlaşılırdır. Çünkü ülkemizdeki sınıf mücadelesi ve savaş gerçekliği bunu koşullamaktadır. Unutmamak gerekir ki faşist TC devletinin halkımıza yönelik gerçekleştirdiği saldırılarda ve dayattığı yaşam koşullarında, her gün onlarca insanımız katledilmektedir.

Bu gerçekliğin farkında olan ve ülkemizdeki sınıf mücadelesinin yasalarından hareket eden partimiz, bunun gereklerine göre davranmış, “imparatoru bin kılıç darbesiyle alaşağı etme”ye cüret etmiş, sarayları yerle bir etmeye yönelmiştir. Bu objektif gerçekliğin, cüretin ve yönelimin doğal sonucu, son olarak 12 yoldaşımızı, mücadele ve savaş kararlılığımızın şahidi olarak ölümsüzlüğe uğurlamak olmuştur.

Türk, Kürt uluslarından, çeşitli milliyet ve mezheplerden Türkiye halkının, halk demokrasisi, özgürlük, bağımsızlık ve daha iyi bir yaşam hakkı için gösterdiğimiz bu şahitlik; ne ilktir ne de son olacaktır. Partimiz ve ona bağlı savaşan ordu güçlerimiz bu irade beyanını bir kez daha yapmaktadır.

İçinden geçtiğimiz süreç emperyalistlerin dünya halklarına, Türk hakim sınıflarının ise Türkiye halkına yönelik her türden saldırısını arttırdığı bir süreçtir. Türk hakim sınıfları, kendi içlerindeki iktidar dalaşını gerekçe göstererek, halkımıza yönelik, başta ekonomik olmak üzere, askeri, kültürel, toplumsal vb. vb. her alanda saldırganlığını arttırmış durumdadır. Kürt ulusuna yönelik askeri saldırganlık alabildiğine arttırılmış durumdadır. Şehirlerde insanlar dur ihtarlarına uymadığı ya da teslim olmadıkları gerekçesiyle çat kapı infaz edilmekte; devrimci ve demokratik kesimler başta olmak üzere, iktidara muhalif çevrelere yönelik gözaltı ve tutuklama saldırıları alabildiğince sürdürülmektedir. İşkence uygulamaları artık alenileşmiş, sosyal medyada açıkça servis edilmekte ve halka gözdağı verilmektedir. İşçi sınıfının grevleri yasaklanmakta ve kadınlar her gün birer ikişer katledilmeye devam etmektedir. Türk hakim sınıflarının doğaya ve çevreye yönelik saldırıları hız kesmeden sürdürülmektedir. Bütün bu toplam içinde Türkiye halkına parlamenter maskeli faşizm değil adeta askeri faşist cunta dönemi yaşatılmaktadır.

Buna rağmen halkımızın mücadelesi sürmektedir. Devrimci demokratik muhalefet faşizme boyun eğmemektedir. Kürt ulusal hareketi bütün güçleriyle faşizmin saldırılarına yanıt olmaktadır. Partimiz önderliğindeki halk ordusu savaşını sürdürmektedir. Nitekim tam da bu nedenle ordu güçlerimiz 24-28 Kasım 2016 tarihlerinde, Aliboğaz/Dersim’de faşizmin saldırısına maruz kalmıştır. Düşmanın savaş uçaklarıyla gerçekleştirdiği saldırılarda 9 yoldaşımız şehit düşmüş, akabinde düşmana yönelik halk ordusu gerillalarının gerçekleştirdiği saldırılarda toplamda 4 düşman askeri savaş dışı bırakılmış, bu çatışmalarda ise 3 yoldaşımız şehit düşmüştür.

Bu somut pratik, partimizin ve ona bağlı savaşan halk ordusu gerillalarının, halkın haklı ve meşru mücadelesinin doğal sonucudur. Partimiz Halk Savaşı içerisinde bu türden kayıplar vereceği gibi, zaferler de kazanacaktır. Nitekim düşman saldırısı sonucunda bir yandan yoldaşlarımızı kaybederken, diğer yandan ise düşmana saldırı ruhunu kuşanan ve düşmana kayıp verdiren bir gerçeklik de orta yerdedir. Bu devrimci direniş ve saldırı çizgisi, Munzurlar/Mercan’dan Dersim/Deşt’e oradan da Aliboğaz’a uzanan ve partimizin tarihi boyunca varolan bir çizgidir.

Partimiz halka verdiği sözün takipçisi ve uygulayıcısı olduğunu Dersim/Aliboğaz şehitlerimizin şahitliğinde bir kez daha göstermiştir.

Bir kez daha beyan ediyoruz ki; faşizmin halka ve yoldaşlarımıza yönelik saldırılarını yanıtsız bırakmayacağız. Faşizmin döktüğü her damla kanın hesabını soracağız.

 

Halk Savaşçıları Ölümsüzdür!

Aliboğaz Şehitleri Ölümsüzdür!

Yaşasın Halk Savaşı!

Yaşasın Partimiz TKP/ML, Halk Ordusu TİKKO, TMLGB!

Yaşasın Marksizm Leninizm Maozim!

Haziran 2017

TKP/ML Dersim Parti Komitesi

 

Kaynak: www.partizan-online.net

38542

Proletarya Partisi

 Proleterya Partisi'nden gundeme iliskin yazilar

Son Haberler

Sayfalar

Proletarya Partisi

KAYPAKKAYA’DAN KALAN…[*]

SİBEL ÖZBUDUN-TEMEL DEMİRER

 

“Türkiye’nin geleceği çelikten yoğruluyor;

belki biz olmayacağız ama

bu çelik aldığı suyu unutmayacak.”[1]

 

18 MAYIS | Umudu Büyütmeye Devam Ediyoruz

"Kaypakkaya'nın kurduğu parti ve oluşturduğu program etrafında elli yıldan fazla bir süredir kavgasını sürdüren yoldaşları büyük bir mücadele ve direniş geleneği yarattılar. Kaypakkaya'nın görüşlerini büyük bedeller ödeyerek bu günlere taşıdılar, taşımaya devam ediyorlar..."

 

Tam 50 yıl önce 1973’ün 18 Mayıs’ında 1971 silahlı devrimci çıkışının “komünist yüzü” İbrahim Kaypakkaya, Amed Hapishanesi’nde Kemalist faşist diktatörlük tarafından katledildi.

“Cabbar”laşan Ermeni (Nubar Ozanyan)

Sonu gelmez Ermeni-Kürt düşmanlığı üzerinden yaratılan büyük korku, bilinçleri kuşatıp yürekleri tutsak almaya devam ediyor. Aradan 108 yıl geçmesine karşın Ermenilerin baskı görme, işini kaybetme vb. korkularından dolayı kendilerini inkar ederek kimliklerini gizlemelerinin trajik hikayeleri yazılmaya devam ediyor. Her an baskı görecekleri endişesiyle güvercin tedirginliği içinde yaşamaya devam ediyorlar.

Soykırımlara Karşı Direnişi Büyütelim!

 

Seçim Tavrı(Mız): Oyumuz Devrime![*]

SİBEL ÖZBUDUN-TEMEL DEMİRER

 

“Vekil inançların

raf ömrü kısadır.”[1]

 

Umudun Adı ve Devrime Çağırıydı Yılmaz Güney[1]

“Bir pratik,

bir ideolojinin aracılığıyla

ve bir ideolojinin içinde vardır.”[2]

 

Reis Çelik’in, “Düzene başkaldırmış korkusuz bir devrimci”[3] diye betimlediği Onu; hayatının her alanında uçlarda yaşayan korkusuz, sahici insanı; hakikât savaşçısı komünist Yılmaz Güney’i nasıl anlatabiliriz? Bunu çok düşündüm. Sorumun yanıtını da yine Yılmaz Güney’in üç karesindeydi…

‘ÜMÜŞ EYLÜL KÜLTÜR-SANAT’A YANITLAR[*]

 

“Kâğıda dokunan kalem,

kibritten daha çok yangın çıkarır.”[1]

 

Ümüş Eylül Kültür-Sanat/ Hasan Şahingöz (HS): Sizce yazarlık nedir? Yazarlığın ayırt edici özellikleri nelerdir? Kime, neden yazar denir?

Temel Demirer (TD): “11. Tez”ci eyleminin saflarında, “Yazmak eylemdir; yazarlık ise son saatin işçiliği,” diyenlerden ve elime her kalem alışımda Friedrich Engels’in, “El yalnızca emeğin organı olmayıp, aynı zamanda emeğin ürünüdür,” uyarısını anımsayanlardanım.

 

Ben Ölüyorsam Sizde Ölün: Seçimleri (Kılıçdaroğlu'nu Boykot)

Proletaryalar faydacıdır; yararlanmasını bilene.

Seçimler ilginç bir şey.

Herkes seçimlerin neler değiştirip değiştirmeyeceğini tartışıyor.

Ama kime göre neye göre?

Devrimcilere göre mi proletaryalara göre mi?

Şayet tartıştığımız seçimlerin sisteme karşı devrimcilerin yaşamlarında neler değiştirip değiştirmeyeceği  ise...

İnanın dün olduğu gibi bu günde seçimlerin devrimcilere karşı sistemin davranışlarında herhangi bir şey değiştirmeyeceğini herkesbiliyor..

Sistem yine devrimcileri gördüğü her yerde katletmeye çalışacak.

Nisan Güneşi Yolumuzu Aydınlatmaya Devam Ediyor

Nisan’ın 24’ü çeşitli milliyetlerden ve inançlardan işçi sınıfının, emekçilerin, ezilen yığınların öncü müfrezesi proletarya partisinin kuruluş günüdür. Aynı zamanda Marks ve Engels tarafından 1848 yılında ilan edilen Komünist Manifesto’nun Türkiye ve Türkiye Kürdistanı topraklarında yeniden yaşam suyuna kavuştuğu tarihi ifade etmektedir.

BURJUVA SEÇİMLERİ ve PROLETER TAKTİK

Bilim, ….. , isteklere ve görüşlere uygun tarzda, tek bir grubun, ya da tek bir partinin savaşım hazırlıklarına ve bilinç derecesine göre siyaseti belirleme yerine, ülkedeki bütün grupların, partilerin, sınıfların ve yığınların hesaba katılmasını emreder.[1]

Enkaz Yaratan Çürük Düzeninizi Yıkacağız; Seçim Kurtuluşunuz Olmayacak!

6 Şubat depremleri sonrasında on binlerce insan taammüden katledildi, yüz binlercesi yaralandı ve milyonlarcası temel yaşam koşullarından mahrum bırakıldı. -Bir değil, iki değil, üç değil- on binlercemiz kendileri için bir mezar haline getirilen evlerinde öldürüldü. Sadece depremler nedeniyle değil enkaz altında kurtarılmayı beklerken yardım edilmediği için donarak öldürüldü. İnsanların yardım edin çığlıklarına, “Nerede bu devlet?” haykırışları eşlik etti.

Sayfalar