Pazartesi Nisan 29, 2024

TKP/ML-MK: “Şehitlerimizi, iradelerinden öğrenerek anacağız”

“Ülkemiz devrim mücadelesinin devrimci önderlerinden Deniz Gezmiş, Mahir Çayan, Yusuf Aslan'ı, Amed zindanında direniş meşalesi olan Dörtleri, komünist önder İbrahim Kaypakkaya'yı katledilişinin 43. yılında andığımız Mayıs günlerinde ölümsüzlüğe uğurladık yoldaşlarımızı. Bir kez daha Mayıs ayı muştuladı zaferi, bir kez daha haykırdı direnişi, baş eğmezliği, teslim olmamayı…

Türk-Kürt ve çeşitli milliyetlerden emekçi halkımız!

6 Mayıs'ı 7 Mayıs'a bağlayan gece Dersim Merkeze bağlı Askasor (Okurlar) köyü kırsal alanında faşist TC ordusuyla, Partimiz önderliğinde savaşan TİKKO gerillaları arasında çatışma çıkmış, Haydar Arğal (Sinan), Murat Tekgöz (Rıza) yoldaşlar şehit düşmüştür. Silah elde toprağa düşen yoldaşlarımız Demokratik Halk Devrimi mücadelemizin zafer teminatı olarak yazıldılar tarihe.

Haydar Arğal yoldaş partimiz saflarındaki aktif mücadelesine gençlik faaliyeti ile başlamıştır. Amed, Erzincan ve Dersim'de görev alan yoldaş, sadece Komsomol'un gelişimi değil bölgede Parti faaliyetimizin gelişimi için de emek vermiştir. Gençlik faaliyetinde gelişim gösteren, adımlarını hep ileri doğru atan yoldaş kısa sürede Komsomol üyesi olmuştur. Mütevazılığı, çalışkanlığı ve fedakarlığıyla gençliğin güler yüzlü Rıza'sı olmuştur.  Yoldaş adımlarını atarken ve yarınlara dair planlarını yaparken hedefinde gerillaya gitmek, halk ordusunun bir neferi olmak ve savaşmak vardı. 2011 yılında ölümsüzleşen Beşler’in ardından yoldaş bu istek ve talebini daha fazla dile getirmiştir. Boşalan mevzi doldurulmalı, silahları devralınmalıydı.  TMLGB MK'daki görevini yoldaşlarına devrederek 2011 yılında dağların, gerillanın Sinan'ı oldu. Aynı mütevazılık ve fedakarlıkla omuzladı mücadelenin görev ve sorumluluklarını. Sinan yoldaş şehit düştüğünde Partimizin İleri Militanı, Halk Ordumuzun komutanlarındandı.

Murat Tekgöz yoldaş Dersim Üniversitesi’nde tanıştı partimizle. Yerel faaliyette aldığı görev ve sorumlulukları büyük bir gayret ve samimiyetle yerine getirme çabasında oldu. Gerilla mücadelemizin bölgedeki etkisinin artmasına ve gelişimine paralel, yoldaş halk ordusuna katılma talebinde bulundu. 2013 yılında gerilla mücadelesindeki yerini alan yoldaş, şehit düştüğü ana kadar özveriyle sorumluluklarını yerine getirmiştir. Murat yoldaş şehit düştüğünde Partimizin militanı, Halk Ordumuzun savaşçısıydı.

Yoldaşlarımız sahip oldukları tarihsel mirası kanlarıyla, canlarıyla büyütmüşlerdir. Bu miras önder yoldaşlarımızdan savaşçılarımıza, yüzlerce şehit yoldaşımızın kanıyla yazılmış ve yine şehitlerimizle yazılmaya devam edecektir. Yoldaşlarımızın dalgalandırdıkları proletaryanın kızıl bayrağıdır ve bayrak ardıllarına devredilmiştir. Şimdi mücadele etmek, düşmandan hesap sormak, boşalan mevzileri doldurmak, safları sıklaştırmak için daha fazla nedenimiz vardır.

Yoldaşlarımız devrimin ancak ezen sınıflara karşı amansız mücadelenin yürütülmesi ile zafere taşınacağının bilincinde olarak mevzileri doldurdular. Devrim mücadelesinin aynı zamanda bir bayrak yarışı olduğunu bilerek girdiler sıraya ve devraldılar bayrağı. Kendilerinden öncekiler gibi lekesiz taşıdıkları bayrak, ardıllarının elindedir ve aynı onurla taşınacaktır.

Emekçi halkımız;

Egemen sınıfların 7 Haziran seçimlerinin ardından startını verdikleri ve tırmandırarak devam ettirdikleri haksız savaş büyüyerek devam ediyor. T. Kürdistanı'nın her sokağı, her evi direniş odağı haline gelmiştir. Düşmanın her türlü savaş aracıyla giriştiği, katliam ve katletmede sınır tanımamasının bir nedeni vardır ve bu neden Kürt ulusunun iradesini teslim almaktır. İlmek ilmek, can bedeli yürütülen direniştir ki devlete diz çöktürmüştür.  Bu katliam ve saldırılar Kürt ulusuyla sınırlı kalmayarak işçi-emekçi tüm toplumsal kesimleri içine alarak yürütülmektedir. Gözaltı ve tutuklama terörü, her türlü hak alma eylemine dönük saldırı egemenlerin korkularının da boyutunu göstermektedir.  Bu plan tutmayacak ve yaratılmak istenen korku duvarı direniş balyozuyla yıkılacaktır.

Sınıf mücadelesinin şaşmaz yasasıdır, ezenlerin her saldırı ve katliam planı içinde ezilenlerin direnişini mayalayarak, biriktirerek ilerler. Bugün her türden katliam yetkisiyle donatılan eli kanlı katillerinin yaptıklarının hesabı mutlaka sorulacaktır.  

 

Yoldaşlar;

Onları; Devletin Kürt ulusu başta olmak üzere ezilen tüm kesimlere karşı yürüttüğü katliam saldırılarına karşı direnişi örgütleyerek anacağız.

Onları; Boşalan mevzilerini doldurarak, silahlarını kuşanarak, halk savaşının çağrısına yanıt olarak anacağız.

Onları; Partiye bağlılıklarından, fedakârlıklarından, dürüst ve çalışkan olmalarından ve yarınları kazanma bilinç ve iradelerinden öğrenerek anacağız.

Onları; MLM hatta sebat ederek, Kaypakkaya yoldaşın çizgisine bağlı kalarak ve halk savaşı güzergâhında ısrarla ilerleyerek, dökülen her damla kanın hesabını sorarak anacağız.

Onları anma ve yaşatmanın, davalarına sahip çıkmanın ve uğruna ölümsüzlüğe yükseldikleri kavgayı kazanmanın yolu bu olacaktır.

Haydar Arğal ve Murat Tekgöz yoldaşlar yaşıyor, savaşıyor!

Yaşasın Partimiz TKP/ML, önderliğindeki TİKKO ve TMLGB!

Sürüyor Demokratik Halk Devrimi, Sürecek Halk Savaşı!

Halk savaşçıları ölümsüzdür!

TKP/ML-MK   Mayıs 2016”

46753

Proletarya Partisi

 Proleterya Partisi'nden gundeme iliskin yazilar

Son Haberler

Sayfalar

Proletarya Partisi

MAHŞERİN DÖRT ATLISI: BOLSONARO, TRUMP, ORBÁN, ERDOĞAN[*]

 

“Faşizm tarihte statik ya da sabit bir moment değildir ve

aldığı biçimlerin daha önceki tarihsel modelleri taklit etmesi gerekmez.

O, bir dizi ‘devindirici tutku’yla tanımlanan bir siyasal davranış biçimidir.

Bunlar arasında demokrasiye açık saldırı, güçlü adam özlemi,

insan zaaflarına duyulan nefret, aşırı erillik takıntısı,

saldırgan militarizm, ulusal büyüklük iddiası, kadınlara… aydınlara yönelik küçümseme…

MLPD Merkez Komitesi'nin basın açıklaması:

Alman Federal Yüksek Mahkeme'sinin (BGH),  'Münih Komünist Davası'nda temyiz başvurusunu reddetmesi üzerine, MLPD Merkez Komitesi kamuoyuna bir açıklama yaptı.

Faşist Diktatörlük Örgütlü Yığınların Gücüyle Yıkılır

14 Mayıs’ta yapılan cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin sonuçları üzerinde tartışmak tüm ilerici-devrimci ve anti-faşist güçlerin görevidir.

Çünkü bu sonuçları ortaya çıkaran nedenler doğru analiz edilmezse, geniş yığınların beyinlerini uyuşturan, düşünüş ve hareket tarzını sakatlayan gericiliğe, ırkçılığa-faşizme, cinsiyetçiliğe karşı mücadelede doğru politikalar belirlenemez.

Elbette ki bu geniş bir konu ve bu makalenin kapsamını aşar. Dolayısıyla burada bazı ana noktalar üzerinde duracağız. Ve işe, araştırmaya dayalı bazı gerçeklere işaret ederek başlayacağız.

"YÜREĞİN UMUT ETTİĞİ O ADRESTE" (Tamer Dursun)

Düşkünlüğün, alçaklığın, düzenbazlığın, bağnazlığın, ırkçılığın, sefilliğin, çürümüşlüğün, bencilliğin, rezilliğin ve vurdumduymazlığın rağbet gördüğü bu topraklar sana göre değil dostum.

Yıllardır tanırım seni.

Hani, yüz yüze görüşmüşlüğümüz olmasa da, beraber oturup bir bardak çay içmemiş, tek kelime sohbet etmemiş olsak da, sen hep aşinaydın bana.

Bir aralar bu aşinalığa bir isim bulayım dedim ama inan hiçbir yere oturtamadım.

Akraba desem, değil.

Komşu desem, hiç değil.

Yoldaş, can, heval, dost, arkadaş, tanıdık...

Yok.

Olmadı.

Bize Cesur İnsanlar Lazım

"Kurtuluş belki de senin gökyüzünü çizdiğin resimlerdir."

Ah cancağızım... vay cancağızım...

Antalya'ya gider sınırı gümrüksüz geçen metalarla fontiye durursun.

Dersim'e gidince de sınırı gümrüksüz geçen metaların nohut üretimini bitirdiğini öne sürerek içki şişelerini...

Fontiye duranların kafasında patlatırsın.

Sıra, korku politik bir davranış olduğundan üretince... öpülmekten... korkar hale getirilen dudakların tüm yaşadıklarını sosyo - ekonomik yapı içerisinde adlandırmasına gelince de....

Ah cancağızım... vay cancağızım...

İnan...

Dijitalleşme: İşçinin Üretim Sürecinin Denetleyicisi ve Düzenleyicisi Olacağı Tarih

 

Rosa özgürlüğün ta kendisiydi

“Hareket etmeyenler, zincirlerin

ne kadar ağır olduğunu bilmezler.”[1]
 
“… Bu zehirli kaltak, bir maymun kadar zeki olmakla birlikte sorumluluk duygusundan tümüyle yoksun olduğu ve tek motifi kendini haklı çıkarma yolunda neredeyse sapkınca bir istek olduğu için daha çok zarar verecek,” diye yazıyordu Victor Adler August Bebel’e 5 Ağustos 1910 tarihli mektubunda.

İbrahim KAYPAKKAYA'nın Ölümünün 50. yılı Vesilesiyle

 

“CEHENNEMİN GİRİŞ KAPISI”NI YIKAN KAYPAKKAYA

VE

ONUN ÖĞRETTİKLERİ...

Yusuf KÖSE

İBRAHİM KAYPAKKAYA’DAN ÖĞRENMEK[*]

 

“İşçi sınıfının

ekmekten çok

onura ihtiyacı var.”[1]

 

Patika Dergisi (PD): İbrahim Kaypakkaya’nın katledilmesinin üzerinden 50 yıl geçti. 50. yılında Kaypakkaya’yı özgün kılan nedir?

 

Sibel Özbudun (SÖ): İbrahim Kaypakkaya’nın 68 devrimci hareketi içerisindeki, onu hem kendi bağlamı, hem de günümüz açısından “özgün” kılan, bence “süreklilik içinde kopuştan kopuş”u temsil etmesidir.

Sosyalizm/Komünizm Nedir? (MLPD Programı)

Sosyalizm ve komünizm hakkında düşündüklerinde birçok insanın aklından geçen sorulara bazı yanıtlar.

Sosyalizm nedir ki?

 Sosyalizm, kapitalizmin toplumsal alternatifidir. Günümüzün devlet-tekel kapitalizminde, uluslararası tekeller kendilerini tamamen devlete tabi kılmış ve tekelci sermayenin organları devlet aygıtının organlarıyla birleşmiştir. Tüm toplum üzerinde çok yönlü egemenliklerini kurmuşlardır. Aynı zamanda, hakim olan uluslararasılaşmış üretim tarzı, dünyanın birleşik sosyalist devletleri için maddi hazırlığı tamamlamıştır.

Dinci-Faşist Gericiliğin Merkezi: Emperyalist Türk Devleti

Özellikle son 15 yıldır dinci (müslüman) gericiliğin merkezi olduğu rahatlıkla söylenebilir. ABD'nin Afganistan ve Irak'ı işgali ve peşinden Kuzey Afrika ülkelerindeki 2010 ayaklanmaları ve Mısır'da geçici olarak Müslüman Kardeşler örgütünün iktidara gelmesi ve peşinden Suriye'de geliştirilen olaylar, Türk devletine, dinci AKP'nin de iktidarda olması, yeni bir emperyalist yayılma politikasını benimsetmiştir.

Sayfalar