Çarşamba Mayıs 15, 2024

TKP/ML TİKKKO savaşçısı Sefagül Aslan,18 Mayıs’ı anmak direnişi tüm Kürdistan’a ve Türkiye’ye yaymaktır’

TİKKO savaşçısı Sefagül Aslan: “Benim Kaypakkaya yoldaşın yolundan gidişimin nedeni Kürdistan topraklarının derininde, halkın yüreğinde oluşundadır”

TKP/ML TİKKKO savaşçısı Sefagül Aslan, “18 Mayıs ölümün, yaşamın, direnişin, kararlılığın, cüretin, ısrarın, ölümlerden yeniden doğuşun simgesi olmuştur” dedi.
Aslan, İbrahim Kaypakkaya’yı, Haki Karer’i, Dörtler (Necmi Ferhat, Eşref ve Mahmut) gibi devrimci öncülerin ölümsüzleşmelerinin yıldönümünde andığını ifade etti.

Sefagül Aslan, halk üzerinde bu kadar derin izler bırakan Kaypakkaya’nın ve O’nun ardılları olan gerillalara müthiş sevgi ve saygı besleyen ezilen emekçi halkların kendisini de etkilediğini daha küçük yaşlarda evlerinin duvarlarına asılı başında kasketi olan genç devrimcinin kim olduğunu çok bilmediğini, ancak ilerleyen zamanda onu tanıdığını ve onun yolundan yürüdüğü söyledi.

“Benim Kaypakkaya yoldaşın yolundan gidişimin nedeni Kürdistan topraklarının derininde, halkın yüreğinde oluşundadır” diyen Sefagül Aslan, Kaypakkaya’nın Amed zindanlarında aylarca süren işkencelerde “Ser verip sır vermeme” geleneğinin yaratıcısı olduğunu belirtti.

Herkesin faşist Kemalist idelojinin kanatları altında gezindiği, Kemalizme ilericilik atfettiği o dönemlerde bu anlayışlara en büyük darbeyi Kaypakkaya’nın vurduğunu söyleyen Sefagül Aslan, Kaypakkaya’nın TC’nin faşist bir devlet olduğunu, Türk milliyetçiliğine, şovenizme, eskiye, köhnemiş fikirlere karşı büyük bir altüst oluş ve isyanın sesi olduğunu belirtti.

Sefagül Aslan, İbrahim Kaypakkaya’nın hiç kimsenin dillendirmeye cesaret edemediği Kürt ulusunun büyük bir baskı ve katliama maruz bırakıldığını, bu bağlamda Kürt ulusunun kendi kaderini tayin hakkı yani ayrı devlet kurma haklarının olduğunu söylediğine dikkat çekti.

Bu gerçeklikten hareketle tek tipçi gerici faşist katliamcı TC devletine karşı Kaypakkaya ve yoldaşlarının komünist bir parti ve onun ordusunu yaratarak Vartinik’te devrim meşalesini yaktığını belirten Sefagül Aslan, Kaypakkaya’nın bunun için özgürlük ateşini Kürdistan topraklarında yaktığını, herkese özgürlük tutkusunu ve dağların özlemini düşürdüğünün altını çizdi.

“Sönmeyen bir meşale olan Kaypakkaya yoldaş ezilenlerin şöleninde, yine ezilenlerin ellerinde taşınmaya devam edecektir” diyen TKP/ML TİKKO savaşçısı Sefagül Aslan, Kaypakkaya’nın önceliğinin en yoksul köy, o köydeki en yoksul ev, o evden de önce en çok ezilen kadından başlayarak örgütlenme olduğunu ifade etti.

Bunun için Kaypakkaya ve TİKKO gerillalarının girdiği her yerde öncelikle kapılarını ve yüreklerini açanın kadınlar olduğunu dile getiren Sefagül Aslan, 18 Mayıs’ın aynı zamanda da Haki Karer'in katledildiği ve Dörtlerin kendilerini yakarak geleceği aydınlattıkları bir gün olduğunu kaydetti.

Sefagül Aslan, bugün Kürdistan’ın çeşitli yerlerinde kurulan her barikatı Haki Karer, Dörtler ve nice isimsiz kahramanın güçlendirdiğini, her mevzide onlarında da yerini aldığını onların halk tarafından bestelenmiş birer özgürlük türküsü olduğunu ifade etti.

18 Mayıs’ı anmanın, Amed zindanlarından yükselen direnişi tüm Kürdistan’a ve Türkiye’ye yaymak olduğunu belirten Sefagül Aslan, 18 Mayıs’ın baskı, sömürü, işgale ve talana karşı savaş çağrısı olduğunu belirtti.

TKP/ML TİKKO savaşçısı Sefagül Aslan “Az olsak da kararlı olalım” diyen Kaypakkaya yoldaşın gösterdiği cüreti ve kararlılığı zulme karşı savaşarak gösterelim dedi.

46191

Hangi Sınıfın Cumhuriyeti Yaşasın?

Feodal aristorkrasiye karşı burjuvazinin iktidara gelmesi ve feodalizmi yıkması tarihsel olarak ilericiydi. O dönemde “ kahrolsun feodalite, yaşasın cumhuriyet” sloganı ileri bir hedefi gösteriyordu. Bu tarihsel dönüşüm Fransız burjuvazisinin 1789 burjuva devrimiyle başarıldı. Bu, toplumlar tarihinin geri döndürülemez diyalektik gelişimiydi. Feodal aristokrasi, ne kadar çaba harcarsa harcasın, gelişen üretici güçlerin önünde daha fazla direnemezdi ve kendinden önceki toplumların başına gelen kendisinin de başına gelmişti: Toplumlar tarihinin çöplüğündeki yerini aldı.

Zorunlu Açıklama!

Kısa bir süre önce; "Bir İşkencehane Olarak Sansaryan Han ve Süleyman Cihan." başlıklı bir yazı yazmıştım. Yazının giriş bölümünden de anlaşılacağı gibi bu yazı, Anayasa Mahkemesi'nin Sansaryan Han’a ilişkin kararı vesile yapılarak yazılmıştı.

Sosyal medyayı ve malum platformları aktif olarak takip etmediğimden; yazıya ilişkin kimlerin ne türden değerlendirmeler de bulunduğunu bilmiyorum. Bu çok ta önemli değil; elbette her okurun kendine göre değerlendirme, beğeni ve yergileri de olacaktır.

Ali Haydar Dersim’e (Nubar Ozanyan)

Değerli bir komutanı daha kaybettik. Dersim halkının bağrından çıkıp, dağlara sevdalanan, özgürlüğü zirvelerde arayan bir komutanı yitirdik. Büyük bir yürek acısı daha yaşadık.

„Holodomor „ Yalanı Üzerine

Başta Avrupa emperyalist burjuvazisi olmak üzere, bütün gerici devletler, emperyalist Rusya'nın Ukrayna'ya saldırı ve işgalini bahane ederek, tüm SSCB kazanınlarını, anıtlarını yok etmenin yanında, yeni yeni kararlarla, Stalin önderliğindeki SSCB'ni ve sosyalizmi karalamak için her türlü yalana baş vurmaya hız verdiler. Burjuvazinin, sosyalizm ve onu anımsatan herşeye düşmanlığı, kapitalizm ayakta kaldığı sğrece devam edecektir. Bu nedenle, burjuvazinin bütün yalanlarını açığa çıkarmakta devrimci mücadelenin en önemli ayaklarından biridir.

Liberallerin ve Ulu“sol”cuların Solculuğu-2 Kemalizm Sol Değildir!

AKP-MHP faşist ittifakı süresince siyasal İslamcılığın karşısına da alternatif olarak Kemalist ideoloji çıkarılıyor. Kendine “sol” diyenlerin siyasal İslamcılığın alternatifi olarak Kemalizm’i yeğlemeleri kabul edilebilir bir siyasi tutum değildir.

Bir İşkencehane Olarak Sansaryan Han Ve Süleyman Cihan!

Dün, Sansaryan Han’a ilişkin bir haber okudum gazetelerde: “92 yıl sonra Sansaryan Han için tarihi karar.” başlığı altında, özetle, şunlar aktarılmaktaydı: 

 

Ermeni fakir çocukların eğitim masraflarının karşılanması amacıyla vakfedilen ancak 1930 yılında devlet tarafından el konulan ve uzun yıllar İstanbul Emniyet Müdürlüğü olarak kullanılan Sansaryan Han, Anayasa Mahkemesi kararıyla 92 yıl sonra Ermeni vakfına geri verilecek.”[1]

 

Uluslararası İşçi Sınıfı İçin Büyük Bir Kayıp! Jose Maria Sison'u Sonsuzluğa Uğurladık

Filipin Komünist Partisi'nin (FKP)  kurucu önderi, Yeni Halk Ordusu (YHO) ve Filipin Ulusal Demokratik Cephe'nin (FUDC) danışmanı ve  Uluslararsı Halkların Mücadele Birliği'nin (ILPS) kurucularından ve başkanı, Filipin proletaryasının ölümsüz militanı Jose Maria Sison'u (yoldaşlarının Joma'sı) 16 Aralık 2022 tarihinde kaybettik.

Hızır

Hdp'liler katı atık tesisinin yeri değiştirilmesi konusunda öneri gelirse destekleyeceklermiş.

Demek ki gelmese...

De gurban... aha çevreci projeniz... aha boğuniz... aha siz...

Sütlüce'ye akmasın... kendi içimize... köyümüze.... aksın diyorsanız...

De... hadi...

Sütlüce'ye katı atık tesisi kurulmasın.... kendi köyümüze kurulsun... diye önerge getirinde sizi görem.

De.... Hadi kurban...

De.... Hadi...

Gerçekten çok akıllıca.

Gerçekten çok sinsice.

Liberallerin ve Ulu“sol”cuların Solculuğu-1- (Sentez)

"İşçi sınıfının devrimciliğine karşı çıkanlara sol denebilir mi? Ya da bunlar gerçekten sol olabilir mi?"

Sınıflı bir toplumda, bu toplumun alternatifi olarak sınıfsız toplumu öngören ve bunun mücadelesini veren Marksizm-Leninizm-Maoizm’in eleştirilmemesi, özellikle de mülk sahibi sınıfların ideolojik ve siyasal temsilcilerinin eleştirileri ve demagojik saldırılarına maruz kalmaması düşünülemez.

Barbara ve Sara olma zamanı! (Nubar Ozanyan)

Emekçi kadınlar birçok şeyden mahrumdur. Yoksun olduğu esas şeyler, özgürlük ve örgütlülüktür. Faşist devlet şiddeti, feodal baskı, Türk şovenizmi, egemen erkek zihniyeti, işgal ve saldırı, erkek adalet, aile ve din, dışlanma, aşağılanma vb. Saymakla ve yazmakla bitmiyor. 

KKB’li TİKKO Savaşçısı:Kobanê Ruhuyla Rojava’yı Savun!

Faşist TC içindeki klikler, Kobanê zaferinden bu yana dillerden düşmeyen bir yarasında birleşti.

Milli birlik ve beraberliğe ihtiyaç duydukları böylesi günlerde sağdan soldan TC faşizmi her zaman birleşmiştir. Bu bazen masa altından olur, bazen kapalı kapılar ardında, bazense öylece aleni. Burjuvazinin kalbini korkudan hoplatan bir işçi direnişi olabilir, emperyalist tekellere geçit vermeyecek bir çevre direnişi olabilir, faşizmi zayıflatacak bir demokrasi talebi olabilir, ataerkiyi ve heteroseksizmi titretecek bir adım olabilir bu gizli ya da açık el sıkışmaların sebebi.

Sayfalar