Pazar Mayıs 19, 2024

TKP/ML TİKKO: “Kobanê Direnişi Direnişimizdir!”

 

TKP/ML TİKKO Ortadoğu Bölge Komitesi yaptığı açıklamayla Kobanê Direnişini selamlayarak Direnişi sahiplenme çağrısında bulundu. “Kobanê Direnişi direnişimizdir” diyen TKP/ML TİKKO, tüm örgütlü güçlerine ve devrimci-demokrat kesimlere de direnişin aktif parçası olma çağrısında bulundu.

DAİŞ çetelerinin emperyalistler ve onun uşaklığını sürdüren TC Devleti tarafından finanse edildiğine ve desteklendiğine dikkat çeken TKP/ML TİKKO Ortadoğu Bölge Komitesi açıklamasında “DAİŞ çetelerinin Rojava'daki Kürt ulusal demokratik kazanım ve mevzilerini yok etmek amacıyla Kobanê Kantonunu kuşatması ve faşist insanlık dışı ve bu faşist insanlık dışı çetelerin ağır silahlardan güç alarak halkı katletme girişimi bütün dünya insanlığının gözleri önünde devam etmektedir” dedi.

DAİŞ çetelerinin  doğrudan emperyalistlerin eliyle kurulduğunu ancak gelinen aşamada “bugün bu beladan kurtulmak istendiğini” belirten TKP/ML TİKKO Ortadoğu Bölge Komitesi, bunun da yine kendi emperyalist çıkarlarına uygun şekilde yapılmaya çalışıldığını ifade ettiği açıklamasına ayrıca şu ifadelere yer verdi:

“Dün DAİŞ çetelerini bölgesel çıkarları için var eden emperyalist haydutlar bugün de bu beladan kurtulma planlarından söz ederken, yapılan hiçbir şeyde ve atılan hiçbir adımda bölge halklarının, Kürt ulusunun, Rojava'nın ve Kobani'nin güvenliği, özgürlüğü söz konusu değildir. Süreç ve attıkları bütün adımlar emperyalist çıkarlarının bölgesel uşak-gerici rejimlerin ihtiyaç duyduğu verili statükonun devamı ve çıkarlarıyla belirlenmeye çalışılıyor.

Ne var ki gerek emperyalist haydutlar gerekse de bölgedeki uşak güçler hesap edemedikleri iradeyle yüz yüze bulunmaktadırlar. Bu irade özgürlüğüne ve onuruna tutkuyla bağlı bir halkın iradesidir. Kürt halkının Rojava'da, Kobani'de sınırlı imkanlara ve kuşatılmışlığa karşın sergilediği ve bütün bedelleri ödeme pahasına ortaya koyduğu kahramanca direniş yüzlerce, binlerce evladının özgürlüğü uğruna feda etmekten geri durmadığı büyük yaşam ve kurtuluş isteğidir.

Kobani halkının silahlı birlikleri YPG, YPJ öncülüğünde sergilediği bu yiğitçe direniş aynı zamanda tüm dünya halklarına ve ülkemizin işçi ve emekçilerine özgürlüğün, zulümden kurtuluşun ve onurluca yaşamın yolunu bir kez daha göstermektedir. Geçtiğimiz ay Şengal ve Maxmur'da ortaya çıkan ve DAİŞ katliam planlarını engelleyen özgürlük ve direniş iradesi, halka karşı sınır tanımayan fedakarlık ve cesaret bu kez Kobani'de Kürt halkının yiğit kadın ve erkeklerince bir kez daha sergileniyor.

Ortaya konulan bu soylu direnişi kendi direnişimiz olarak görüyor ve halklarımızın özgürlük, demokratik yaşam ve sosyalizm mücadelesinin bir parçası olarak bütün devrimciliğimizle selamlıyoruz. Ülkemizin bütün sokakları, kentlerimizin varoşları, bütün mücadele alanlarımız, Dersim, Erzincan, İstanbul vb bütün kentlerimiz, tüm yoldaşlarımız ve bütün devrimci demokratlar Kobani'de ortaya çıkan Devrimci - Direnişçi iradeden ilham almalı ve yalnızca kalpleri ile değil sergileyecekleri pratikleriyle de bu direnişin bir bileşeni olarak cesaretlice bir duruş sergilemelidirler

Kaynak: Fırat Haber Ajansı (ANF)

 

 

 

 


84760

İzzettin Doğan asimilasyoncu bir düşkündür

 

Fethullah Gülen’le hangi menfaatler ve çıkarlar karşılığında olduğu belli olmayan bir ortaklığa soyunup, aynı arazi üzerinde Cami, Cemevi ve Aşevi yapılması işbirliğini gururla anlatan, asimilasyonun gönüllü bir neferi olan İzzettin Doğan bir düşkündür. 

Kapitalizmin Sosyalizmi İçerden Ele Geçirme Çizgisi Olarak Modern-Revizyonizm Ve Dust Bowl Sendromu

 
 

 

 

 

PİR SULTAN ABDAL'IN SUÇU?

 

1. Pir Sultan, dinsizdir, namaz kılmaz, ramazan orucu tutmaz.

 2- Şeriata aykırı söz söylüyor ve davranış sergiliyor.

 3- Müslümanlara Yezit diyor ve şarap içiyor.

 4-Ayin-i Cem adında gizli toplantılar yapıyor.

 5- Safevi taraftarı ve Kızılbaş taifesinden, Devlet-i Ali düşmanıdır.

 6- Rafızi kitaplar bulunduruyor, okuyor ve okutuyor.

BARIŞ NE YANA DÜŞER USTA ...

 

Emperyalist ABD haydudu ve beraberindeki kan emiciler, Suriye’ye saldırı hazırlığı içindeyken, "barış”tan söz etmek abesle iştigaldir. Etrafin emperyalist ve kapitalist haydut devletlerle sarılmış ve kan emici kapitalist sistem yaşatılmaya devam edilirken, "kardeşlikten", "barıştan" söz etmek büyük bir aldatmacadır. Emperyalist ve gericiliğin vahşi saldırılarıyla içiçe yaşayan, kitlesel katliamlara uğrayan ezilen halklar ile dalga geçmek demektir.

Emperyalist Saldırıya da, Savaşa da Hayır!

Bu ülkenin Başbakanı önceleri ismi “Büyük Ortadoğu Projesi (BOP)” olan ve daha sonra hedefi, kapsamı, amacı genişletilerek adı “Geniş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi(1)” olarak değiştirilen emperyalist paylaşımcı projenin Eşbaşkanlarından birisidir ve dolayısıyla da ABD emperyalizminin en başta gelen işbirlikçilerindendir. 

Yaşadığımız bu son süreçte bu projenin bir aşaması gerçekleştirilmek isteniyor.

Nasıl mı? Suriye’ye savaş ilan edilerek.

Gerekçe? O da hazır. “Kimyasal silah kullanıldı” 

Ermeni Sorunu’nun Doğuşu ve Osmanlı Bankası Baskını

 

19.yüz yılın sonunda 500 yıldır hüküm süren Osmanlı İmparatorluğu artık son evresine gelmiş yok olmakla karşı karşıya bulunuyordu. Avrupa'da kapitalizmin gelişmesi, ulusal uyanışlar, bağımsızlık hareketleri,1789 Fransız devriminin yankıları, Balkanlarda ulusal kopuşlar Anadolu'da yaşayan Ermeni ve Rum toplumlarında da oluşmaya başlamıştır.

Osmanlı, iktidarı altında yaşayan Ermenilere, azınlıklara ibadet özgürlüğü, mülklerinin güvence altına alınması, reformlar, yasa önünde, vergi alanında eşitlik vaat ediyordu.

Türki entergasyon dinamikleri ve anadilde egitim

TC’nin Lozan sonrası Kürdistan’a ilişkin programı askeri işgal,asimilasyon ve entegrasyon temelli olmuştur.  Kürdistanlılar askeri işgale ve asimilasyona karşı ciddi isyanlar geliştirmiş,mücadeleler vermiş ve bedel ödemişlerdir.Kuzey Kürdistan’da askeri işgale karşı belli gerilla alanları haricinde herhangi bir kazanım elde edilememiş,ancak asimilasyona karşı yürütülen mücadele hedefine tam ulaşamasa da belli sonuçlar üretmiştir. 

Gülfikâr Aksu'nun Anısına/ Hasan Aksu

Gülfikâr Aksu'nun Anısına: "Cocuglar Bize Oyle Ogrettiler. Ne Bilek Hakim Beg; Biz İbocuyuk, Tikkocuyuk!"/ 

Ben Annemi 18 Mayıs 2000 yılında yitirdim. Annem her Anne gibi önce Kadın’dı. Doğurgan özelliğinden gelen koruma, kollama, her şart altında sahiplenme esasıydı. Erkek egemen toplumunda kadın olduğundan dolayı, cins ayrımcılığına uğradı. Baskı ve şiddet gördü. Kürt olduğundan dolayı ulusal baskıya uğradı. Alevi olduğundan dolayı dinsel, mezhepsel baskılara maruz kaldı, aşağılandı.

Kürtler Ve Burjuva Yalanlar

 

Burjuva siyasal iktidar, iktidarini korumak, işçileri bölmek, birbirine düşürmek, kendi şoven-kirli siyasetinin bir parçası olarak, işçileri kullanmak için her türlü ideolojik silahını kullanıyor.

Güncel Sanatın Vahim Hâl(sizliğ)i[*]

 “Süren acılara dayanmak,çabucak ölmekten çok dahabüyük bir kahramanlıktır.”[1] 

Pablo Picasso’nun, “Her çocuk sanatçıdır. Ama sorun; büyüdüğünde geriye nasıl bir sanatçı kalacağıdır,” saptaması sanat ve insan ilişkisinin en net betimlemelerinden biriyken; bu da biz(ler)e sanatın “Anne bak kral çıplak” diye haykıran çocuksu naifliğinden beslenen isyancı niteliğini anımsatır. Bu elbette işin bir yanıdır.

Kürt Kerbelası‏

 

Boyunlarına ip geçirerek bir duvarın üzerine dizdikleri küçücük çocukları aşağı itip boşlukta sallandırarak boğuyorlar. Çocuklar çırpına çırpına can verirken o vampirler, "Allah Allah" naraları ile onların can çekişini seyrediyorlar.

Sayfalar