Cuma Mayıs 17, 2024

Tutsak YDK’lı yazdı “Riha zindanlarından yükselen sloganlarımız birçok yerde haykırıldı! Umutluyuz!”

Dışarıda yeni bir gün doğuyor. Bugün diğerlerinden çok farklı bizler için… Günlerdir hazırlığını sürdürdüğümüz, büyük bir heyecanla karşılamaya hazırlandığımız bir gün… Yeni günün ilk saatlerinde güneşin doğuşunu doyasıya seyredemiyoruz belki ama heyecanımız, coşkumuz ve inancımızla koğuşun içerisinde kendi güneşimizi doğuruyoruz. Bütün arkadaşlarımızla (toplamda 22 kişi olduk bile) uyandığımız andan itibaren saçlarımızı şekil şekil örgülerle bezeyerek, kollarımıza burada yaptığımız mor ağırlıklı bilekliklerimizi takarak, en güzel giysilerimizi giyerek güne hazırlanıyoruz. Bu hazırlıklar biraz uzun sürüyor ki, günün anlam ve önemin haykıracağımızı, sloganları atacağımız saati birkaç dakika kaçırıyoruz. Kaçırdığımızı ise diğer siyasi koğuştan gelen zılgıtlar ve sloganlardan anlıyoruz. Koşarak havalandırmaya çıkıyoruz. Kadın özgürlük mücadelesinde yaşamını yitiren tüm kadınlar için saygı duruşunun ardından Türkçe, Kürtçe sloganlarımızı, zılgıtlarımızı diğer koğuştan gelen seslere katıyoruz. Sonra başlıyor halaylarımız…

“OHAL’e, erkek ve devlet şiddetine karşı kadınların kocaman HAYIR’ı…”

Bugün 8 Mart dünya Emekçi Kadınlar Günü. Katledilen, şiddetin her türlüsüne maruz kalan, emeği yok sayılan kadınlar olarak isyanımızı haykırdığımız, erkek ve devletin saldırılarına karşı akın akın sokakları-meydanları doldurduğumuz bir gün. Bizler, yani erkek devlet tarafından bedenleri tutsak edilen ancak kadın bilinciyle bu duvarları da yıkan kadınlar olarak sokaklardaki ve meydanlardaki hemcinslerimizin sesine Riha zindanlarından ses katıyoruz.  İçeriden yükselttiğimiz sesimiz, dışarıda binlerce kadın tarafından haykırılıyor biliyoruz ki. Nitekim akşam saatlerinde izlediğimiz haberler bunu gösteriyor. Kadınlar meydanları doldurarak; OHAL’e, erkek ve devlet şiddetine karşı seslerini yükseltiyorlar.  Sesimizi kısmaya, sokağa çıkmamızı engellemeye, kendisine yönelik muhalefeti tümden yok etmeye çalışanlar, kadınların kocaman HAYIR’ı ile karşı karşıya kalıyorlar.

“Akşam oldu, havalandırma kapandı diye durur muyuz hiç?”

Tutsak kadınlar olarak bizler de HAYIR’a gün boyu ses veriyoruz. Sabah saatlerinden havalandırmanın kapatıldığı 17.30’a kadar sloganlarımızı zılgıtlarımız izliyor, zılgıtlarımızı halaylar… Her duraksadığımız anda diğer siyasi koğuştan kadın arkadaşlarımızın sesini alıyoruz. Yani gün boyunca kadınların isyan-direniş sloganları hapishaneden eksik olmuyor. Havalandırmanın kapatılması için gelen gardiyanlara “Jin, Jiyan, Azadi” diyoruz inatla. Akşam oldu, havalandırma kapandı diye durur muyuz hiç? Elbette ki durmuyoruz, yapacağımız etkinliğin hazırlıklarına girişiyoruz. Hepimiz günlerdir hazırlığını sürdürdüğümüz görevlerimizi layıkıyla yerine getirmek için didiniyoruz.

Ve etkinlik saati gelip çatıyor. Yatakhane kısmını sahne ve seyircilerin oturacağı kısım olarak ayırıyoruz. Herkesin bir görevi var etkinlikte, seyirci kısmında oturan yüzler değişiyor bu nedenle. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün tarihinin anlatılarak başladığı açılış konuşması, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında OHAL ve KHK’lerle kadına yönelik saldırılardan bahsedilerek devam ediyor. Kapatılan kadın kurumları, emeğine sendikalı olarak sahip çıktıkları için ihraç edilen emekçi kadınlar, tutuklama furyasının kadındaki yansıması ile devam eden konuşmada darbe girişiminin ardından arşa çekilen “erkek iktidarı”nın saldırılarına da yer veriliyor. Bu saldırıların kadın mücadelesini engelleyemediği ve engelleyemeyeceğini söyleyen kadınlar Kürtçe-Türkçe yapılırken son söz “biat etmeyeceğiz” oluyor. Tiyatro, şiir ve koro ile devam eden program boyunca her “eksiği”mizi, aynı şekilde yanlışımızı alkışlar örtüyor, zılgıtlar heyecanımıza yenik düşmemizi engelliyor. Kadın dayanışmasının somutta ne olduğuna hapishane koşullarında tanıklık ediyoruz bir kez daha.

“Düşlerimiz yarım kalmayacak biliyoruz!”

Günlerdir hazırlandığımız programımızı bitirirken tatlı bir yorgunluk sarıyor hepimizi. Sanmayın ki uyuduk sonrasında! Saatler sürecek olan sohbetlerimizi, paylaşımlarımız başlıyor bir çay ve günümüze özel çıkardığımız lokum eşliğinde. Hayaller kuruyoruz dört duvar arasından sıyrıldığımızda neler yapacağımıza dair. Yarım kalmış hayallerimizi tamamlayacağımız günleri düşünüyoruz. Düşlerimiz yarım kalmayacak biliyoruz!

Umudumuz, coşkumuz ve inancımızla güneşi doğurduğumuz koğuşta, bu defa akşamı içimizde kendimize ve birbirimize verdiğimiz sözlerle bitiriyoruz. Karanlık basmıyor hiçbir yanı! Lambaları kapatırken bile! Umudumuz bizim ışığımız, o ışık hiç sönmeyecek…

Riha 2 No’lu T Tipi Hapishanesi’nden tutsak bir YDK’lı

45655

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Misafir yazarlar

“Ermenilerin hepsi ASALA olsun” (Nubar Ozanyan)

Yaklaşık 45 gündür Artsakh, vicdansız ve eşitsiz bir kuşatma altında. Artsakh halkı buz kesen soğukta direniyor. Dünya sağır ve suskun.

30. Ölümsüzlük Yılında MANUEL DEMİR/ՄԱՆՈՒԵԼ ՏԷՄԻՐ Yaşıyor! Partizanlar yaşıyor! (1)

Manuel Demir’i 30. ölümsüzlük yılında saygıyla anıyoruz. Bu vesileyle Ermeni Fedailer adıyla başlattıkları ve hayatlarını Ermeni halkının davasına adadıkları, bugün ise Partizan hareketine dönüşerek devam eden mücadelede sayısız Ermeni devrimciler Hrantlar, Hayrabetler, Armenaklar, Yalımyanlar, Ozanyanlar ve Manueller’i de anıyor ve aradan yüz yıl geçmiş olsa da bu mücadelenin devam edeceğini belirtiyoruz.

TKP-ML OPK Üyesi Ünal Orhan: Yeni Yılda Umudu ve Özgürlüğü Güçlendirmeliyiz, Güçlendireceğiz!”

Türkiye Komünist Partisi-Marksist Leninist Ortadoğu Parti Komitesi (TKP-ML OPK) üyesi Ünal Oral ile yapılan röportajı sizlerle paylaşıyoruz.

Hangi Sınıfın Cumhuriyeti Yaşasın?

Feodal aristorkrasiye karşı burjuvazinin iktidara gelmesi ve feodalizmi yıkması tarihsel olarak ilericiydi. O dönemde “ kahrolsun feodalite, yaşasın cumhuriyet” sloganı ileri bir hedefi gösteriyordu. Bu tarihsel dönüşüm Fransız burjuvazisinin 1789 burjuva devrimiyle başarıldı. Bu, toplumlar tarihinin geri döndürülemez diyalektik gelişimiydi. Feodal aristokrasi, ne kadar çaba harcarsa harcasın, gelişen üretici güçlerin önünde daha fazla direnemezdi ve kendinden önceki toplumların başına gelen kendisinin de başına gelmişti: Toplumlar tarihinin çöplüğündeki yerini aldı.

Zorunlu Açıklama!

Kısa bir süre önce; "Bir İşkencehane Olarak Sansaryan Han ve Süleyman Cihan." başlıklı bir yazı yazmıştım. Yazının giriş bölümünden de anlaşılacağı gibi bu yazı, Anayasa Mahkemesi'nin Sansaryan Han’a ilişkin kararı vesile yapılarak yazılmıştı.

Sosyal medyayı ve malum platformları aktif olarak takip etmediğimden; yazıya ilişkin kimlerin ne türden değerlendirmeler de bulunduğunu bilmiyorum. Bu çok ta önemli değil; elbette her okurun kendine göre değerlendirme, beğeni ve yergileri de olacaktır.

Ali Haydar Dersim’e (Nubar Ozanyan)

Değerli bir komutanı daha kaybettik. Dersim halkının bağrından çıkıp, dağlara sevdalanan, özgürlüğü zirvelerde arayan bir komutanı yitirdik. Büyük bir yürek acısı daha yaşadık.

„Holodomor „ Yalanı Üzerine

Başta Avrupa emperyalist burjuvazisi olmak üzere, bütün gerici devletler, emperyalist Rusya'nın Ukrayna'ya saldırı ve işgalini bahane ederek, tüm SSCB kazanınlarını, anıtlarını yok etmenin yanında, yeni yeni kararlarla, Stalin önderliğindeki SSCB'ni ve sosyalizmi karalamak için her türlü yalana baş vurmaya hız verdiler. Burjuvazinin, sosyalizm ve onu anımsatan herşeye düşmanlığı, kapitalizm ayakta kaldığı sğrece devam edecektir. Bu nedenle, burjuvazinin bütün yalanlarını açığa çıkarmakta devrimci mücadelenin en önemli ayaklarından biridir.

Liberallerin ve Ulu“sol”cuların Solculuğu-2 Kemalizm Sol Değildir!

AKP-MHP faşist ittifakı süresince siyasal İslamcılığın karşısına da alternatif olarak Kemalist ideoloji çıkarılıyor. Kendine “sol” diyenlerin siyasal İslamcılığın alternatifi olarak Kemalizm’i yeğlemeleri kabul edilebilir bir siyasi tutum değildir.

Bir İşkencehane Olarak Sansaryan Han Ve Süleyman Cihan!

Dün, Sansaryan Han’a ilişkin bir haber okudum gazetelerde: “92 yıl sonra Sansaryan Han için tarihi karar.” başlığı altında, özetle, şunlar aktarılmaktaydı: 

 

Ermeni fakir çocukların eğitim masraflarının karşılanması amacıyla vakfedilen ancak 1930 yılında devlet tarafından el konulan ve uzun yıllar İstanbul Emniyet Müdürlüğü olarak kullanılan Sansaryan Han, Anayasa Mahkemesi kararıyla 92 yıl sonra Ermeni vakfına geri verilecek.”[1]

 

Uluslararası İşçi Sınıfı İçin Büyük Bir Kayıp! Jose Maria Sison'u Sonsuzluğa Uğurladık

Filipin Komünist Partisi'nin (FKP)  kurucu önderi, Yeni Halk Ordusu (YHO) ve Filipin Ulusal Demokratik Cephe'nin (FUDC) danışmanı ve  Uluslararsı Halkların Mücadele Birliği'nin (ILPS) kurucularından ve başkanı, Filipin proletaryasının ölümsüz militanı Jose Maria Sison'u (yoldaşlarının Joma'sı) 16 Aralık 2022 tarihinde kaybettik.

Hızır

Hdp'liler katı atık tesisinin yeri değiştirilmesi konusunda öneri gelirse destekleyeceklermiş.

Demek ki gelmese...

De gurban... aha çevreci projeniz... aha boğuniz... aha siz...

Sütlüce'ye akmasın... kendi içimize... köyümüze.... aksın diyorsanız...

De... hadi...

Sütlüce'ye katı atık tesisi kurulmasın.... kendi köyümüze kurulsun... diye önerge getirinde sizi görem.

De.... Hadi kurban...

De.... Hadi...

Gerçekten çok akıllıca.

Gerçekten çok sinsice.

Sayfalar