Salı Mayıs 14, 2024

Varlığımız direniştir… Nubar OZANYAN

Düşman yaratarak açlığı-yoksulluğu unutturmaya çalışan İttihatçı-Kemalist R.T.Erdoğan, geleneksel Türk devlet aklına göre düşünüyor ve hareket ediyor. Yaptıkları katliamdan, işledikleri suçlardan pişmanlık duymayan Türk devlet aklı, her daim katliama ve işgale, soygun ve gaspa çalışır. Fetihçi atalarını ve İttihatçı Enver-Talat paşaları örnek alan R.T.Erdoğan, baş komutanı Mustafa Kemal’e de laf söyletmez. Ait olduğu ulus ve sınıfa uygun konumlanan ve onların çıkarlarına göre plan ve hesap yapan R.T.Erdoğan’dan elbette insanlığa ait bir düşünüş ve davranış beklenemez/ beklenmemeli. Tıpkı Enver-Talat ve Mustafa Kemal gibi... Bilinir ki bu soykırımcı katilleri örnek alanlar sadece Hitler ve benzerleri oldu.

Akıncı orduları gibi kılıç elde fetihten fetihe, işgalden işgale koşma hayalinden yorulmayan faşist TC ve R.T.Erdoğan; Serêkaniyê, Girê Spî, Karabağ işgalinin yaraları henüz sarılmamışken şimdi de Şengal, Derik, Eyn İsa, Medya Savunma Alanları’na yönelik saldırı hazırlığı içindedir. Saldırı için uygun zaman ve anı kollayan, gerekli ve yeterli desteği almayı hesaplayan R.T.Erdoğan, mazlum halklar nezdinde KATİL ünvanına sahip diktatör olarak tarihe geçecektir.

Varlık nedenini Ermeni-Rum-Kürt düşmanlığı üzerine kuran, politik hattını da işgal ve soykırım üzerine kurgulayan R.T.Erdoğan; ülkesinde işçileri, emekçileri, kadınları ve Kürtleri, geniş emekçi yığınları işsizlik ve yoksulluk içinde bir yaşama mahkum etmiştir. Zira Erdoğan-Bahçeli faşist ikilisinin bundan başka bir politik yolu yoktur.

Dünyada ultra zenginlerin serveti ve sayısı artarken çöpten ekmek ve yiyecek toplayanların sayısı da hızla artmakta ve çoğalmaktadır. Dünya üzerinde en zengin yüzde 1’lik kesimin toplam serveti, geri kalan yüzde 99’un servetinden daha fazladır.

Türkiye Cumhuriyeti, uçurumlara varan eşitsizlik ve akıl almaz adaletsizlik içinde debelenen bir bölgede yer kaplıyor. Türkiye’de nüfusun yüzde 1’i paranın yüzde 60’ına sahip. Yaşamından memnun, geleceğinden umutlu olmayanlar nüfusun büyük çoğunluğunu kaplıyor. Halk, açlık yiyip yoksulluk soluyor. Zulüm ve korku iklimi her tarafa hakim kılınmak isteniyor. 

Yalan ve aldatma üzerinden “Güçlü ve Gelişen Türkiye” propagandası yapılmaya çalışılmaktadır. En tehlikeli olan da budur. Oysa özgür ve gelişkin olmadıkları halde kendilerini özgür ve güçlü sananlar gafletin en büyüğünü yaşıyorlar.

Dünyada ve Ortadoğu’da yaşam mazlumlar için çekilmez, dayanılmaz durumdadır. Kabul etmek gerekir ki; dünyada ve Ortadoğu’da özgürlüğe ve halklar arasında eşitlik ve kardeşliğe en yakın coğrafya Rojava’dır. Ne zenginlikleri elinde toplayan sömürücü bir sınıf ne de yönetimi tek bir merkezde ve elinde toplayan baskıcı bir zümre vardır. Bugün Rojava’da mülksüz ve mülkiyetsiz, demokratik özerk bir yönetim var. Kürt ulusal özgürlük hareketi sadece Kürt halkının özgürlükleri ve onuru için bir proje ve büyük bedeller ödeyen bir mücadele ortaya koyup örgütlemedi. Arap, Türkmen, Süryani, Asuri, Ermeni halkların özgürlüğü ve geleceği için bir mücadele ortaya koyup yaşama geçirdi. Büyük zorluk ve engeller pahasına karşın halklar, inançlar, kadınlar hiç olmadığı kadar özgür bir yaşamı ellerinde toplamaya çalışıyor; büyük fedakarlık içinde yaşam ve geleceklerine sahip çıkıyorlar.

Özgür toprakları tehdit ve provokasyonla, fitne ve fesatla, ihanet ve işbirlikçilikle yıkmak parçalamak, köleleştirmek isteyen ittihatçı R.T.Erdoğan var karşılarında. Yanına almaya çalıştığı öz kimliğini kaybetmiş, iradesini yitirmiş, geleceğini TC yönetimine teslim etmiş bölgesel bir yönetim var. İttihatçı-Kemalistlerin Kürt düşmanlığı, ezeli ve ebedidir. Yarattıkları ulus-devletin temel dayanakları, Kürt düşmanlığı üzerine kuruludur. Türkçülük ve İslamiyet ideolojik dayanaklarıdır. Hemen her fırsatta ve zamanda sonu gelmez azgın bir Kürt ve özgürlük düşmanlığı yürüten bir Saray yönetimi vardır.

Bundandır ki; bir parça özgür topraklara, Rojava’ya tahammül edemiyorlar. Her şeyi sermayenin emrine, zulmün hizmetine sunmaya çalışıyorlar. 

Ortadoğu’nun mevcut sömürü ve zulüm gidişatına uymayan, büyük bedeller ödeyerek yürümek isteyen Rojava’yı sahiplenmek ve korumak için ellerimiz ve canımız yanma pahasına güneşe sarılmalıyız. Karanlık dünyada küçük de olsa yanan bu özgürlük ateşini harlamaya devam ettirmeye çalışmalıyız. Mücadele etmekten başka yol yoktur. Rojava’yı sahiplenmek-korumak en fazla özgürlüğe ihtiyacı olan Ermeni-Süryani-Aşuri halkların görevidir. Varlığı direniş olanlar fedakarlık ve bedel ödemekten çekinmeyecektir. 

1748

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Son Haberler

Sayfalar

Misafir yazarlar

1 Mayıs'ı Taksim'e Mahkum Etmek!

1 Mayıs; sıradan bir gün değil, sınıfın ortaya çıkışından bu yana, ulusal ve evrensel düzeyde, burjuvaziye karşı verdiği mücadele deneyiminin toplam deneyim ve birikimlerini içeren ve onu yaşatmak için ortaya koyduğu kavganın adıdır. Bu nedenle de 1 Mayıs Uluslararası işçi sınıfının mücadele ve dayanışma günüdür.

"Legal parti sorunu" Üzerine

Legal parti sorunu, aslında hem Uluslararası Komünist Hareket ve hem de Türkiye ve K. Kürdistan Devrimci Hareketi açısından hiçte yeni ya da ‘bakir’ bir sorun sayılmazken; ama nedense devrimci hareketin ‘radikal sol’ olarak addedilebilecek kimi kesim ve yazarlarınca, böyleymiş gibi sunulmaya çalışılmakta.

Emperyalizm Üzerine Notlar -2

“Motor Üretimi Yoksa, Emperyalizm De Yoktur”

Soru: 2 -Türkiye'nin kendi tekniği (gelişmiş sanayisinin) yoktur. Örneğin bir motor bile yapamamaktadır. (Marksist Teori'nin Almanya-Frankfur'da 24 Şubat 2024"de düzenlediği "Lenin Dünyaya Bakmak" Sempozyumu tartışmalarından)

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: Partimiz Savaşımızı Aydınlatmaya Devam Ediyor: Ona Omuz Ver! Güç Kat!

Ailevi sorunlar, geçim derdi, gelecek kaygısı, hayaller, yaşanmışlıklar, günden güne ömrün tükenmesi ve sonuç olarak hiçbir şey yaşamadığını farkettiğin ve yüreğine bir acının gelip oturduğu an... bunu ikimize kendime armağan ediyorum. Dost varmı ki şu zaman da derdini alıp vuracak sırtına ..ve biz nelerden uzak kalmışız haberimiz yok...şimdi ki dostluklarda ne duman ne tüten var

TKP-ML MK: TKP-ML, 52 YAŞINDA!

“Daha Sıkı, Daha Sağlam, Daha Kararlı Bir Savaş” İçin Israr ve Sebatla!

Mao Zedung yoldaşın önderliğindeki Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin dünyayı sarsan fırtınaları içinde, coğrafyamız sınıflar mücadelesinin bir ürünü olarak doğan partimiz TKP-ML, 52 yaşında!

Emperyalizm Üzerine Notlar

Uzun bir zamandan beri emperyalizm üzerine makaleler yazıyorum, konferanslar veriyor, panellere katılıyorum. Bir de „Emperyalist Türkiye“ adlı kitabım yayınlandı. Bu kitapta'da Türk devletinin emperyalistleştiğini ve emperyalist bir devlet haline geldiğini; ekonomik, siyasi ve askeri olarak değerlendiriyorum.

Katıldığım seminer, panel, konferans ve çeşitli konuşma ortamlarında, yeni emperyalist ülkeler konusunda bana bir çok sorular soruldu, benim tezlerime karşı karşı tezler ileri sürüldü. Bir çoğu tezlerimi onaylarken, çoğunluk tezlerimi reddetti.

Patika, Politika mı Arıyor Yoksa..

"Başkası olma kendin ol

Böyle çok daha güzelsin"

Anasının kuzusu

Ciğerimin köşesi"

Marifet  solun sağıyla başarılı olmak değil ki.

Afyon, antalya, istanbul, ankara...

İmamoğulları, yavaşlar, böcekler... falanlar filanlar.

Sanki seçimleri kaybettiren  sol gibiymiş gibi

Sanki seçimleri kaybettiren de parlamentizm gibiymiş gibi

Hiç kimse zafer kazanan solun sağı karşısında solu ve parlamentizmi dahil ağzına almıyor.

Proletarya chp'nin sağını satın almış gibi.

Lenin’in Ölümünün 100. Yılı Anısına: Lenin’de Kararlılık ve İki Çizgi Mücadelesi SBKP’de İki Çizgi Mücadelesi*

Rusya’da Marksist gruplar ortaya çıkamadan önce “devrimci” çalışmayı Narodikler yürütüyordu. Narodniklerin Çar’a karşı verdikleri mücadelede temel aldıkları sınıf köylülerdi. Rusya’da kapitalizm geliştikçe işçi sınıfı da gelişip büyümesine rağmen Narodnikler işçi sınıfını değil köylülüğün temel alınmasını savunuyor ve ancak köylülüğün Çar’ı ve toprak ağalarını devirebileceğini savunuyorlardı. Narodnikler bireysel “terörü” savunuyor ve bunun geniş halk yığınları üzerinde büyük etkiler yaratacağını düşünüyorlardı. İşçi sınıfının partisinin kurulmasına karşı çıkıyorlardı.

Hepimiz Mazlum’a borçluyuz:Garabet Demirci

 

Devrimciliği Yaşam Tarzına Dönüştürelim

Bizim gücümüz, haklılığımız ve meşruluğumuzda; olayları, olguları diyalektik- materyalist bakış açısıyla ele almamızda yatıyor.

TKP-ML Merkez Komitesi : Newroz Piroz Be!

İmha, İnkar ve Asimilasyona; İşgal ve İlhaka; Sömürüye, Açlığa, Yoksulluğa, ve Faşizme Karşı

İsyan, Direniş, Serhildan!

Newroz, coğrafyamızda binlerce yıllık sınıflı toplumlar tarihinde sömürülen, ezilen, baskı gören halkların zalimlere, sömürücülere karşı isyanının simgesidir. Günümüzde de başta Kürt halkı olmak üzere bütün ezilen halkların, zalimin zulmüne karşı isyan ve direnişinin, Demirci Kawa’nın isyanının zalim ve katliamcı Dehaklar karşısında yükseltilmesinin, isyan ateşlerinin dört bir yanda yakılmasının adı olmuştur.

Sayfalar