Cuma Eylül 20, 2024

“Ahlak”, “Normal” ve İKTİDAR...

kaypakkaya-partizan
Mustafa Kemal, başta olmak üzere Türkiye’yi yönetenler, sadece kendi, “zihinlerindeki kadını” yaratmayı istediler.

 

Geçen haftalarda bir televizyon programında sunuculuk yapan ve aynı zamanda oyuncu olan Gözde Kansu’nun giymiş olduğu kıyafetle ilgili AK Parti yetkilisi Hüseyin Çelik’in yapmış olduğu açıklama ve ardından yapılan tartışmalar ve sonunda kadın oyuncunun işini kaybetmesi, toplumda sıkça yaşadığımız olayların son örneği oldu.

Kadına yönelik şiddetin yerleşik sistemden bağımsız olarak tartışılamayacağını sürekli dile getiriyoruz.

Aslında, Hüseyin Çelik’in bu toplumsal cinsiyetçi bakış açısı, cumhuriyetten bu yana devleti yöneten zihniyetin de bakış açısını oluşturdu.

Kemalist Türk kadınlarının taktıkları Mustafa Kemal, ilk kadın partisini kapattı.

Mustafa Kemal, başta olmak üzere Türkiye’yi yönetenler, sadece kendi, “zihinlerindeki kadını” yaratmayı istediler.

Çizilen sınırları aşan tüm kadınlarda, bir şekilde suçlu ilan edildiler.

Bu coğrafyada yıllarca devlet, namus cinayetlerinin, “azmettiricisi” oldu.

2005 yılında Türk Ceza Kanunu’nda yapılan değişikliğe kadar, namus nedeniyle işlenen cinayetlerde indirim uygulandı.
Yazılı hukukta bu metin değişse bile, uygulamada hala namus cinayetlerinde mahkemeler, “tahrik indirimini” uygulamaya devam ediyorlar.

Yine 2005 yılına kadar Türk Ceza Kanunu’nda kadına yönelik şiddeti düzenleyen bölüm başlığı, “Genel Ahlak ve Aileye Karşı Cürümler” idi.

Yani, kadın, “ahlak”ın ve “ailenin” bir unsuruydu sadece…

Bu durum, yazılı hukukta değişti. Ancak maalesef, erkek egemen zihniyet bakış açısını aynen devam ettirmekte…

Yıllar önceydi; çok iyi hatırlıyorum, o zamanlar Anavatan Partisinde siyaset yapan Cemil Çiçek, “Flört fahişeliktir” demişti.

Ben Cemil Çiçek’in bakış açısının değiştiğini hiç zannetmiyorum. Ve o şimdi, meclis başkanı.

Yani, Türk yazılı hukukunu yapan meclisin, en tepesindeki kişi.

Biraz da muhalefete yönelelim.

Birkaç yıl önce, CHP lideri Deniz Baykal’ın bir gönül ilişkisi olduğu söylenen CHP’li bir kadın milletvekiliyle çekilmiş video görüntüleri yayınlandı.

Bu olay çok tartışıldı. Ancak, baktığımızda görüyoruz ki, Deniz Baykal hala bir milletvekili ve hala siyasettin içinde…

Ancak gönül ilişkisi olduğu söylenen kadın, artık milletvekili değil ve nerede olduğu dahi bilinmiyor.

Coğrafyamızda kadına yönelik erkek egemen ve toplumsal cinsiyetçi bakış açısı söz konusu olduğunda, Kemalistlerle İslami görüş yanlıları arasında hiçbir fark olduğunu düşünmüyorum.

O nedenle, Hüseyin Çelik’in Gözde Kansu’nun kıyafetiyle ilgili yaptığı açıklamayı, Kemalist kimliklerine yediremeyip bağırıp çağıranları hiç de haklı bulmuyorum.

Yerleşik Türk-İslam sentezci resmi ideoloji, kadına bakışta bir çizgi getirmiştir. Bu çizgi de aynı sistemin, “kırmızı çizgilerine” benzer.

Bu bakış açısı, Kürdistan sorununda, Ermeni soykırımı konusunda, otoriter laiklik konusunda, Kıbrıs’taki askeri işgal konusunda, nasıl, “dar ve çözümsüz” bir anlayışa sahipse, kadın özgürlüğü konusunda da aynı bakış açısına sahipti.

Aslında, bu konuda herkesin, yani kendilerini muhalefet tarafından tanımlayanlarında, kendilerini sorgulamaları gerekiyor.

Bizim kendi sivil toplum derneklerimizde, siyasi partilerimizde, siyasetin belirlenmesi konusunda ve karar alma mekanizmalarında kadın sayısı erkeklere oranla ne durumda?

Bizim örgütlerimiz, kadına yönelik şiddete nasıl yaklaşıyor?

Eşcinsellere, travesti ve transseksüellere nasıl bakıyoruz?

Bunlar hep sorgulanması gereken konular…

Şunu hiç unutmamak gerekiyor; “ahlak” ve “normal” denilen şeyleri sadece iktidarlar belirler.

Oysaki gerçekler, iktidarların çizdiği sınırların içine hapsedilemez.  Avukat Eren Keskin

 

Kaynak: http://www.marksist.org/yazarlar/eren-keskin/13023-ahlak-normal-ve-iktidar

2177