
Heğna Yaya’yı karşımıza aldık, anılarını dinledik. Onun hatırladıkları, Ermeni halkının 1915’ten bugüne yaşadıklarının izdüşümü gibi. İyi ki varsın Heğna Yaya, dualarında bizi de hatırla…

Podemos’un bugün İspanya Endülüs bölgesi seçimlerinde aldığı oy hem kendisinin hem de İspanya’nın geleceğini belirleyecek. Podemos başarılı olursa tıpkı Yunanistan’da SYRIZA’nın yazdığı gibi tarih yazacak…

Şimdi okuyacaklarınız daha önce hiçbir yerde yayınlanmadı. Çünkü olanları anlatabilecek hiçbir kurban sağ kalmadı. Bu bilgileri katliamı gerçekleştirenlerden birinin torunu vasıtasıyla elde edebildim.

Tarih: 16 Mart 1988… Irak savaş uçakları Halepçe’yi bombaladı. Ortalığa keskin bir elma kokusu yayıldı. Çocuklar kokuya doğru koştu. Son sözleri ‘Daye behna seva te’ yani ‘Anne elma kokusu geliyor’ oldu. Sonra da birer birer öldüler.

'...militan proletaryasının bu adamda yitirmiş bulunduğu şey, tarihsel bilimin bu adamda yitirmiş bulunduğu şey, ölçülemez' Dünya proletaryasının ölümsüz önderi Karl Marx'ın ölüm yıldönümü vesilesiyle Engels'in mezarı başında yaptığı konuşmayı yayınlıyoruz:

Hrant Dink olayında uyandım.. O yıl, siyasette tamamen ayıldığım yıldır. Her gün gazete okumamı, siyasetle bu kadar içli dışlı olmamın sebebi, takip ettiğim, sevdiğim yazarları okumama vesile olansa Gezi’dir.
Sayfalar

9’u tutuklu 26 ESP’linin yargılandığı davada 7 kişiye müebbet hapis 'cezası', diğer kişilere ise 31 ile 7 yıl arasında değişen hapis ‘cezaları’

HKP (Maoist) Merkez Komitesi 9. Kuruluş yıldönümü vesilesiyle yayınladığı bir açıklamada son bir yılda 150’ye yakın şehitlerinin olduğunu ve önlerindeki görevin partiyi Bolşevikleştirmek olduğunu açıkladı.

“Onlar başından örtüyü çekip alanlar değil mi?’ ‘Sana küfredenler değil mi?’ gibi tepkiler geliyor. Ben onların kimliğine saygı gösterdiğim gibi onlar da benim kimliğime saygı gösterecektir. Elbette iniş çıkışlar, istemediğimiz sıkıntılar olacaktır ama bunları yine birlikte aşacağız.”

Bundan dört yıl sonra Öcalan, ABD Başkanı Bill Clinton’a yazdığı 13 Ekim 1995 tarihli mektupta, kendilerinin komünist olmadığına yemin billah ediyor ve dünya halklarının bu baş düşmanlarından barış, demokrasi ve istikrar sağlaması yolundaki beklentisini şöyle dile getiriyordu:

Komünist önder İbrahim Kaypakkaya son süreçte devrimci demokrat düşüncelere ilgi duyan gençlerin yanı sıra devrimci demokrat güçler ve burjuva yazarlar tarafından daha sık bir şekilde konu edilmekte ve incelenmektedir

„Yapılmamış, unutulmuş itirazlar mı vardı? Şüphesiz vardı böyle itirazlar. Gerçi yerinden oynatılamazdı mantık, ama yaşamak isteyen kimseye de karşı duramazdı. Neredeydi yargıç? Neredeydi yüksek mahkeme? Konuşacaklarım var! El kaldırıyorum işte!“ Franz Kafka

Özgür Üniversite'nin Başkanı ve yazar Fikret Başkaya, Türkiye'de modernleşmenin gerçek manada hayata geçmediğini söylüyor. Cumhuriyet'in Türkiye'de güdük kaldığını söyleyen Başkaya buna rağmen mevcut yapının görece yerine oturduğunu belirtiyor. Başkaya, bir yandan Siyasal İslam'ın bu duruma bağlı olarak başarılı olamayacağını söylerken, salt Cumhuriyet kazanımları üzerinden yürütülen bir politikanın da şansı olmadığını

Sevgili ODTÜ’lü gençler,
Bizlerin de yolu aynı sıralardan, o yurtlardan geçti…
Bizler de hep Taylan’ın, Yusuf’un, İnan’ın izini sürmenin sorumluluğunu taşıdık…
Semih Erbek’in, Ertuğrul Karakaya’nın, İbrahim Baloğlu’nun anıları, acıları bugün gibi yüreğimizde…
Şuna inanın, “yıllardan sonra yollardan sonra” o günlerin coşkusu, gururu, onuru hâlâ anlam dünyamızın baş köşesindeki yerini koruyor…

Kurtuluş Savaşı’nın dünyada ilk olduğunu söyleyenler, bu savaşın nedenlerine bakarlarsa bence Kürtlerin savaşını daha iyi anlayıp hak vereceklerdir. Kurtuluş savaşı olmasaydı bu halkın bir kısmı Fransızca, İngilizce vs. gibi değişik diller konuşacaktı. Aynı Hindistan, Pakistan ya da Kıbrıs gibi kendi dillerini bozuk ama ingilizceyi neredeyse ana dilleri gibi konuşacaktı.

HDP, hedefi içinde devrim yok ama müzakere ve Kürt sorunun çözüm sürecinde nerede duracağı net ama PKK nasıl bir strateji izleyeceği konusunda netlik yok. Parti, PKK göre nasıl biçimlenecek ve tepki gösterecek işte işin kritik noktası burası olduğunu düşünüyorum...

İkrar Sarısülük: Ethem bir devrimciydi. Her haliyle işçi sınıfının bir temsilcisiydi.O, polis kurşunuyla katledilen Ethem’in kardeşi… Tüm acılara rağmen dingin, dik başlı, daha çok da asil bir Anadolu türküsü gibi bir iz bırakıyor anlattıklarıyla…

Bugün proleter saflarda proleter ideoloji ile küçük burjuva ideolojisi arasındaki her türden fark ve ayrılık bilinmeli, tanınmalı ve bu tanıma üzerinden ciddi bir sorgulama ve pratiksel ayrışıma gidilmelidir. Küçük burjuvazi gerek teorik-ideolojik olarak gerekse pratikte ortaya çıkış biçimleri iyi tanınmalı, bilinmelidir.