Cumartesi Kasım 9, 2024

Bağımsız Kürdistan fikri çöpten geri alınır-Hasan Bildirici

kaypakkaya-partizan
2011 genel seçimlerinde cezaevindeyken milletvekili seçilen, daha sonra milletvekilliği Türk mahkemesi tarafından gasp edilen Hatip Dicle,

 

Cumhuriyet gazetesine verdiği röportajda "bağımsız devlet fikrini çoktan çöpe attıklarını," söyledi. Bağımsız devlet, dolayısıyla bağımsız Kürdistan fikrini çöpe atmış olabilirler, ama bir çok insan evini çöpten ve eskicilerden kuruyor. Ayrıca çöp, zenginliktir. Batılı ülkeler çöplerini çok iyi değerlendiriyorlar. Bunun için de çok büyük ve zengin çöp firmaları kurulmuş.

Bağımsız devletleri veya bağımsız ülkeleri iç koşullardan ziyede genellikle dış koşullar belirliyor. Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarınından sonra ortaya çıkan devletler haritasına bakıldığında bu durum daha iyi anlaşılır. Türkiye'de dahil Ortadoğu'daki devletlerin sınırları Batılılar tarafından çizilmişti ve yine onlar tarafından yıkılacak.

Ortadoğu'daki devletler, bacakları ve kolları açlıktan zayıflamış takatsiz gövde üzerindeki iri kafaları andırıyor. Ne dünya onları taşıyabiliyor ne de halklar... Gideri haddinden fazla olan, ancak hiç bir getirisi olmayan yirminci yüzyılın iri kafalı bu devletlerini Batı, tek tek harcıyor. Sovyetler Birliği, Romanya, Arnavutluk, Çekoslovakya'daki devletler de sadece partili yandaşlara hizmet sunan birer iri kafalı devleti, çöktüler. Tunus, Libya, Irak, Suriye... Türkiye de dahil Ortadoğu'daki hiç bir devlet yıkılmaktan kurtulamayacak.

Bir devleti yaşatacak olan halkının ona gönülden bağlılığı, güçlü demokratik yasalar ve gider azlığıdır. Türk devletinde üçü de yoktur. Gider sıralamasında dünyanın en masraflı devletlerinden biridir. Uzun yıllar Türk memurların maaşlarını İMF ödedi. Ordusu Amerika'nın kullanıp attığı eski silahlarla donatıldı. Batı desteği olmasa, Türk devleti bir ay dayanamaz. Ama Amerika da dahil, Türkiye ile ilişkide olan Batılı ülkeler artık aşırı masraflı bir Türk devleti istemiyor. Bu devleti kendileri için ticari de bulmuyorlar. Bu devletin bütün organlarıyla birlikte küçülmesini, eğer küçülme imkanı yoksa diğer devletlerde olduğu gibi çökmesini istiyorlar. Hiç bir şirket, gideri gelirinden yüksek şubesini sür git ayakta tutmaz. Komünizme karşı gideri yüksek Türk devletine ihtiyaçları vardı, şimdi o ihtiyaç yok.

Türk halkı, devletine bağlı bir halk değil. Devletine sadece çıkarı ölçüsünde bağlıdır. "Devletin malı deniz, yemeyen domuzdur," lafı Türklere aittir. Ve AKP örneğinde olduğu gibi, her iktidar partisi devlet hazinesini yağmalamaktadır. Türk memurluk, generallik ve bürokratlık sistemi bir kaç ay maaşını almasın devletini satar.

Yirmi milyon civarında olan Kürtlerin Türk devletini sahiplenmesi haklı olarak Türklerden çok daha zayıftır. Cizre, Şırnak, Diyarbakır, Lice veya Silopi 'de Türk devlet mallarını ve kurumlarını koruma arzusu var mıdır? Yoktur. Memurları, askerleri ve devletten faydalanan bir avuç Kürdü çıkarırsanız, geride kalan yüzde doksanlık bir kesimin devlet çıkarı umrunda değildir. Bu nedenle en fazla kaçak elektirik Kürdistan'da kullanılır.

Bir devleti ayakta tutacak olan diğer önemli husus ise yasaların demokratlığıdır. Türk devlet yasaları demokrat olmadığı için zaten Kürt ve Türk halkı devleti fırsat bulduğunda yağmalamakta, silahını gördüğünde ise kaçacak yer aramaktadır. 

Türk devletinin ve insanlarının şu andaki psikolojisini, çökmesine bir ay kala komünistlerin hala Sovyetler Birliği yıkılmaz demesine benzetiyorum. Balkondan Amerika'ya av tüfeğiyle ateş eden Saddam da hiç yıkılmayacağına inanıyordu. Geriye dönüşü olmayan bir hastanın göğsündeki güçlü kalp vuruşları hastanın sadece acı çekmesini uzatır. Bu tür hastaların başucunu bekleyen yakınları, bir an önce kalbin durmasını ve hastanın acıdan kurtulmasını isterler. Babam da aynı durumdaydı, geriye dönüşü mümkün olmayacak bir şekilde gitmişti, sadece kalbi atıyordu, sürgünde, telefonun başına oturmuş, bir an önce kalbinin durmasını bekliyordum. Kardeşlerimden babamın kalbinin nihayet durduğu haberini bir müjde olarak aldım ve üç gündür örtüsüne dokunmadığım yatağıma girip derin bir uyku çektim.

Gideri fazlasıyla yüksek, sürekli yağmalanan, demokratik yasaları çıkarma takati olmayan, her iki halkın göstermelik bir bağlılık duyduğu Türk devleti, bir çok organı iflas etmiş ölümcül bir hasta olarak kıvranıyor ve sürekli acı çekiyor. Geriye sadece dış besin olarak bağlanan serumun çekilmesi kalmış ki, pek uzak olmayan bir zamanda o serum da çekilecek.

İnsan bazen, topraklarına olan bağlılığı, savaşa ve yıkıma olan tepkisi yüzünden Türk devlet organlarının halkı ve toprağı için namuslu şeyler yapacağını ümit etmek istiyor. Türk İstihbarat Teşkilatı MİT İmralı ile görüşmelere başladığında, hani olur ya, bunlar da, Sovyetler Birliği Gizli Teşkilatı KGB gibi, sistemin yürümediğini görür ve gerçekten çürümüş sistemin altını üstüne getirirler diye bir an için umutlu olmak istiyorsun. Sonra bakıyorsun ki, velev ki, İmralı ile görüşen ekip Paris'te üç Kürt kadınını öldürmüş. İşte o zaman diyorsun, hayır, bunlar halka ve toprağa karşı namussuzdurlar.

Kürt halkı üç nedenden dolayı pek yakın zamanda sömürgeci devletlere güç vermeyecek ve onlardan kopacak.

Birincisi, sadece üst düzeyde çıkar sahibi bir avuç Kürdün Fars, Arap ve Türk devletleriyle iyi ilişkileri var. Kürdistan halkının yüzde doksanı için bu devletler hiç bir şey ifade etmiyor ve bağlılığı da yok. Var olan bağ da korku bağıdır.

İkincisi, Kürdistan halkı ulusal açlık çekiyor, ulusal açlık çeken bir toplum, ulusal doygunluk yaşamadıkça, kendisini sömürgeleştirmiş üst bir ulusla kaynaşmaz. Kaynaştırma projeleri genellikle başarısızlıkla sonuçlanır. Avrupa, en şiddetli ulus çatışmalarının ve yeterince yaşanmış ulusal doygunluğun ardından aradaki sınırları kaldırabildi. Ortadoğu'nun o noktaya gelmesi için Kürtlerin ulusal doygunluğuğu yeterince yaşaması, Fars, Arap ve Türk ulusculuğunun da yeterince ulusal terbiye edinmesi gerekiyor.

Üçüncüsü, Kürtler, iktidarsız olmaktan dolayı kişisel bencilliği yüksek bir toplumdur. Toplumsal dayanışma çok zayıftır. Bireysel bencillik zaman içinde mutlak olarak kendi iktidarını kurmayı gerektirecektir. Kürtlerin kurumsal değil, bireysel çıkarcılığına sayısız örnek vermek mümkündür. Kendilerine ait olmayan iktidarlardan ilkin bu psikolojiyi yaşıyan toplumlar kaçarlar. 

Dünya artık bağımsız Kürdistan fikrini içine sindirmiş. Sadece diğer iki parçanın, İran ve Türkiye devletlerinin alacağı yeni şekle göre, bağımsız Kürdistan sınırlarının nasıl olacağı muğlaklığı var. Yoksa çoktan karar verilmiş.

20 senedir Avrupa'dayım, hiç bir zaman yeni yatak ve koltuk takımı alamadım. On ev kurmuşsam onunun da ihtiyacını çöpten ve eskicilerden karşıladım. Çöplükten bazen piyasadakinden daha iyi eşyalar da çıkıyor. Vakti geldiğinde, "Bağımsız Kürdistan" fikri çöplükten alınır, üstündeki tozlar temizlenir ve halkın kullanımına açılır. Eminim o zaman Hatip Dicle, "bağımsız Kürdistan"ın da önemli siyasetçilerinden biri olur. Böyle bir durumda bizlerin hala  evlerimizi eskicilerden kurmamız gerekir mi bilmiyorum. En azından kendi köy ve kasabamızda, üstüne can korkusu olmadan huzur içinde uzanacağımız bir minder olursa, sırf bunun için bile bağımsız olmaya değer.

Hiç bir güç sömürgeci Türk devletinin çöküşünü ve bağımsız Kürdistan'ın yükselişini durduramayacaktır. Geçici siyasal kavramlarla kafanızı bozup, onları ilahi terimler olarak algılamayın lütfen.

bildiricihasan@hotmail.com

1942