Dalkavuğun cenneti :Hektor Vartanyan
“Palyaçonun Cehennemi”
Etyen Mahçupyan’ın 26/08/2014 tarihli yazısının başlığı yukarıda tırnak içinde belirtilen ifade. Palyaço tabiriyle kastettikleri ise kendisi gibi düşünmeyen Ermeniler.
Etyen Mahçupyan dalkavukluğun günümüz Türkiyesinde en yağlı kazanç kapısı olduğunu idrak ettiğinden beri muhafazakar despotizm olarak tanımlayabileceğimiz Tayyipizm’ in kalemşörlüğünü yapıyor. Kendini muhafazakar camiaya kabul ettirebilmek için ise, ısrarla içinden geldiği Ermeni Cemaati’ni ve genelde bütün azınlıkları nefretengiz bir biçimde hedef gösteriyor. Bazen “Sözcü okuyan ve İslam düşmanı bir Yahudi” oluyoruz, bazen de “Burnu havada, Hrant Ahparig’in katlini sömüren cehennem palyaçosu Ermeniler.” Tabi ki Ermeniler olarak da ”İslam’dan ve müslümanlardan nefret ediyoruz.“
Etyen Mahçupyan’ın ancak “Malum cinayet” diyebildiği, Hrant Dink’in devlet eliyle katline karşı hak arayışı içinde olduğumuz için, sirklerde milleti eğlendiren palyaçolara benzetiliyoruz.
“Derin entelektüelimiz” Etyen Bey, gözlerindeki dalkavukluk bağını çözmeye tenezzül etse; asıl, devletin pespaye bir sirke dönüştüğünü idrak etme fırsatına nail olabilecek. Bu öyle bir sirk ki; dalkavuklar mahkemelerde hukuk katlediyor,
Türkiye tarihinin en büyük yolsuzlukları hukuk dışı bir karşı operasyonla bastırılıyor, iktidara oy vermeyen kesimi düşman ilan ediliyor, ayrımcılığın her türlüsü Etyen Bey’in “devrimci” olarak nitelediği Erdoğan tarafından topluma zerk ediliyor.
Bu sirk hiç eğlendirmiyor Etyen Bey.
Bu sirk çadırının içinde gencecik evlatlarını toprağa gömen annelerin feryad-ı figanı yankılanıyor. Bu sirkte eli kırbaçlı bir diktatör tarafından insanlar terbiye ediliyor. Bu sirkte görevini layıkıyle yapmaya çalışan onurlu ve azimli gazeteciler, avukatlar, hakimler, savcılar ve bürokratlar ateş çemberlerinin içine atılıyor.
Bu sirkte sizin de fırsat buldukça yakındığınız Kemalizm daha gaddar, daha zalim ve daha güçlü bir şekilde hortlatılıyor Etyen Bey! Bu sirk hiç eğlendirmiyor!
“Azınlıkların kendi zihinleri ve küçük dünyaları” diyerek bizleri aşağıladığını düşünüyor Mahçupyan. Dokunduğu her puntoya devasa bir kibir parçası iliştiğini idrak edebiliyoruz.
Evet, azınlıklar olarak küçük bir dünyamız var. Emin olunuz ki ben de gönülden arzu ederdim daha büyük bir dünya kurabilmeyi. Mesala bu ülkede 80.000 Ermeni olmak yerine 8 milyon Ermeni olmak isterdim. 2.500 kişi bırakılmış Rumlar yerine 25 milyon Rum olmayı isterdim. Bir mahalle dahi kuracak kadar nüfusu kalmamış Yahudi olmak yerine birkaç milyon Yahudi olmak isterdim.
Beni küçük bir dünyaya hapsetmeye yemin etmiş bir devlet ideolojim olmasın isterdim. 1915 hiç yaşanmasın isterdim Etyen Bey!
Varlık Vergisi adı altında gerçekleştirilen eziyet ve soygun hiç olmasın isterdim. 6-7 Eylül yağmacılığı değil bizlerin bu dünyada hiçbir insan evladının başına gelmesin isterdim. Kıbrıs meselesi yüzünden binlerce Rum göçe zorlanmasın isterdim.
Ben Hrant Ahparig’le tanışamadım Etyen Bey. Biliyorum bu memlekette düşünebilen onurlu insanları yaşatmazlar ama en azından ben tanışıp bir el sıkışına kadar Hrant yaşasın isterdim. “Devrimci Erdoğan”ın, Hrant’ın katillerini terfi ettirmediği, ulusal kanallardan “Affedersiniz” le başlayan hakaretler etmediği daha geniş bir dünyam olsun isterdim.
Lakin midem kaldırmıyor Etyen Bey. Siz her satırına bize duyduğunuz nefreti iliştirdiğiniz yazılarınızı yazarken nasıl oluyor da zerre kadar utanmıyorsunuz merak ediyorum doğrusu.
100 yıldır sistemli bir ötekileştirmeye tabi tutulmuş insanların kimseye güvenememelerini ve can havliyle kendi kendine yeterlilik içinde yaşabilme uğraşını nasıl oluyor da “İslam’a duyulan nefret” e indirgeyebiliyorsunuz? “Yaşasaydı Ak Partili olurdu” dediğiniz Hrant Dink’in, devletçe işlenen bir suikaste kurban gittiğini bile bile nasıl oluyor da “malum cinayet” diyebiliyorsunuz? Benim küçük dünyamda kavramaya muktedir olamadığım bir ruh hali içindesiniz Etyen Bey!
Roboski katliamını örtbas eden, polis şiddetinin aramızdan aldığı gencecik çocukları “ölmüş geçmiştir” cümlesiyle yad edebilen, öldürülen çocukların annelerini miting meydanlarında yuhalatabilen,Cumhurbaşkanı seçildikten sonra açıkça anayasayı çiğneyen, Ortadoğu’yu IŞİD’e adeta tepside sunan, devleti keyfince ve diktatörce yöneten bir lidere “Devrimci” demek entelektüelitenin ne yanına denk düşmektedir? Tarihin en büyük yolsuzluklarından birini zorbaca bastıran despot bir adama “dünya lideri” muamelesi yapmak mıdır büyük bir dünya sahibi olmanın bedeli?
Yelkenleriniz ve cebinizi dolduran bu rüzgar bir gün elbet dinecek Etyen Bey! Ve siz halkın estireceği o tatlı meltemde ölü bir yaprak gibi savrulup gideceksiniz.
Palyaçoluk meselesine gelince. Öğrencilik hayatım boyunca sık sık yaptım ben bu işi. Elimde gitarım ve kırmızı burnumla şarkılar söyledim, çocukları eğlendirdim. Bazen doğum günü pastasını kestiğim bir çocuğa içimden umutlu yarınlar düşledim.
Siz o çocukları katleden ve “kindar bir nesil düşleyen” bir sistemin savunuculuğunu yapmaktasınız Etyen Bey! Palyaço olmak da ayıp değil insanları eğlendirmek de. Hele onurlu bir gazeteci, bir yazar olduğunuz için yazacak bir gazete köşesi bulamamak da ayıp değil Etyen Bey.
Sizin için bütün kalbimle, dalkavukların yalancı cennetinden, palyaçoların hakiki cehennemine hicret edebilmenizi diliyorum Etyen Bey.