Gezinin yildönümü yaklasirken bir kürt olarak nerede olmaliyim /Ali Buran
Dünyada, bölgemizde ve Kürdistan’da çok hareketli günler yaşıyor ve değişimlere tanık oluyoruz. Ve bu durum bir takım sorulara yanıt vermemizi gerektiriyor.
Örneğin Ortadoğu’da, Araplara, Filistin’e ve İsrail’e nasıl bakmalıyız?
Araplar ve Filistin Kürtlerin özgürlük mücadelesine nasıl bakıyor ne kadar yakındır?
Suriye, Irak ve İran üçgeninde olan biteni nasıl değerlendirmeliyiz?
Ayrıca bir Kürt olarak içeride Gezi ve 1 Mayıs’a nasıl bakmalıyım?
ARAPLAR VE FİLİSTİN KÜRDİSTAN’IN BAĞIMSIZLIĞINA KARŞIDIR
Bunlara kısaca değinelim; Kürtler,İsrail’e karşı hep Filistin davasının yanında olmuştur ve Kürt gençleri Filistin mücadelesi için bedel ödemişlerdir. Ancak Kürt Ulusal mücadelesinde Araplar ve Filistin, Kürt halkını desteklemişler mi? Hayır,destek vermedikleri gibi Kürt mücadelesine karşı Irak İran Suriye ve Türkiye yanında yer almışlar. Örneğin HALEPÇE soykırımında Yasar Arafat dahil Arap ülkeleri kan emici Saddam’ı kınamamışlardırbile. İlginç olan ise İsrail hem katliamı kınamış hem de sağlıkla ilgili yardımda bulunmuştur. Sömürgeci devletlere karşı Kürtler hangisi ile mücadele etse diğerleri Kürtlere karşı birlik olmuşlar ve oluyorlar… Çünkü Kürdistan’ın yer altı ve yer üstü servetinin paylaşımında ortak çıkarları vardır. Tıpkı Kerkük’te Irak ve Türkiye’nin Petrol çıkarları gibi. Bu yüzden sömürgeci devletler ve bu devletlerden nemalanan diğer devletler Kürdistan bağımsızlığını asla istemezler. Örneğin birinci dünya savaşında Güney Kürdistan‘da özgürlük mücadelesi veren Kürt önderleri Şex Mahmud‘a karşı Arap despotları İngilizlerle ile işbirliği yapmışlardır.
KÜRDİSTAN GANİMETİ İÇİN SÖMÜRGECİLER HEMEN BİRLİK OLURLAR
Öyle ki Kürt mücadelesine karşı, zaman zaman Irak kral Faysal , İngilizler ve kısmen Osmanlı/Türkiye hep işbirliği içindedirler. Şex Mahmud‘u etkisiz hale getirdikten sonra Büyük Barzani’nin abisi Şex Abdulselam mücadeleye başlar ancak ne hazin ki Kürt asıllı olan Musul Valisi Süleyman Nazif tarafından idam edilir. Yerine efsane komutan lider Mele Mustafa BERZANİ mücadeleye başlar.
ADALETİ BİR VARİL PETROLE SATTILAR
Örnekleri çoğaltabiliriz, bilindiği gibi 1946 Kürdistan Mahabad Kürt Devleti, İran ,Sovyetler ve kısmen Türkiye’nin ortak çabaları ile ortadan kaldırılmıştır. Büyük Berzan’ın deyimiyle ‘’Dünya, adaleti bir varil petrole satmıştır’’. Örneğin yüzyıla yakın süren Güney Kürdistan mücadelesinin kazanımı, bazılarına göre ABD yardımı ile bu güne gelmiştir. Elbette dış dinamiklerin; özellikle Ortadoğu ve Balkanların çok önemi vardır. Ama unutmamalı ki yakın tarihe kadar kan emici Saddam, ABD’nin adamıydı. ABD’yi Irak’a ne Kürtler çağırmıştır ne de Kürtlerin hatırı için gelmişlerdir. Berzani geçenlerde yaptığı bir açıklamasında ‘’iki defa bağımsızlık ilan edecektik, ABD engel oldu’’ diyor. Diğer yandan sömürgeci devletlerin hangi konuda iç siyasi çelişkileri olursa olsun, sorun Kürt mücadelesine gelince hemen ulusal çıkarları için birlik olurlar. Bu şoven, ırkçı ve riyakacadır.
CAHŞ’LAR
Diğer çok vahim olan durum ise, sömürgeci güçlerin Kürtlerin iç çelişkileri kullanarak yanına CAHŞ yandaş bulmalarıdır. Güney Kürdistan da 66 CAHŞ diye anılan 1966 Kürt devrimine ihanet edip BAAS yanında yer alanlar gibi yine Kürdistan’da korucular ve 1937’de büyük komutan Ali Şer ile eşi kahraman Zarife hanımın başını kesip katliamcı komutana getiren KAYBER ile yine 1925 direnişin de Şex Said’in bacanağı Binbaşı Kasım gibi ihanet edenleri hep kullanılmıştır. Sonradan ne olmuştur ? Sömürgeci güçler bu hainleri tekler teker yok etmişlerdir
Bağımsız Kürdistan sözü edilince sömürgeci devletlerin sağcısı solcusu, liberal,i dincisi hepsi koro halında karşı çıkarlar ve Kürtleri milliyetçilikle, bölücülükle itham ederler ,ama Türk, Arap, Acem’in milliyetçiliği meşrudur, vatanseverliktir onlara göre. Sömürgeci ülkelerde iç ve dış sorunlara dair yapılan miting ve toplantılara karşı Kürtler hep duyarlıdır ama tek şartla; ‘’devlet çıkarlarına asla ters olmamak’’.
GEZİ
Örneğin ,Gezi olaylarına baştan beri olumlu bakmadım çünkü eğer ağaç sorun ise, Kürdistan’da dağ taş ağaç Türk ordusu tarafından bombalanmadığı yer kalmamış. Demokrasi sorunu ise, Kürdistan’da ve heryerde işkence ve zulme uğrayan Kürtler ve bir avuç diğer solculara yapılan antidemokratik uygulamalara karşı bugüne dek sesiniz çıkmamış.
Gezi’de ‘’M.Kemal’in askerleriyiz’’ sloganları ulusalcı darbe çağrıları değil miydi? Hükümete karşı çıkarken alternatifi M. Kemal’ın askerleri ise bu çok daha vahim bir durum değil midir? Onun için ben, baştan Kürtlerin bu eylemlerden uzak kalmalarını istedim ve yazdım.
1 MAYIS
Her 1 Mayıs’ta, partiler, demokratik kitle örgütleri ve sendikalar 1 Mayıs gününe yaraşır bir şekilde Taksim’de olmalı idiler, ama sadece semboller ve flamalar taşındı, bildik sloganlar atıldı, marşlar söylendi ama Kürtlerin adı yine yoktu. Hatta Kadıköy’de, alanda bir Kürt genci Öcalan resmini taşıyınca linç edilmek istendi. Gerçekten Öcalan bir yana, bu da Kürtlere karşı ırkçılığın ulusalcı sol görünümlü cepheden göstergedir. Üstelik de bu sol, sosyalist parti ve derneklerinin katılımcılarının çoğu Kürtlerdir.
Mersin de 1 Mayıs’ı uzaktan izlemekle yetindim. Çünkü buralar da hiçbir şey Kürdlüğümü temsil etmiyordu. Güya uluslararası işçi sınıfı dayanışma günü kutlanıyordu, oysa ki burada hem katılan kitle örgütleri hem de işçi sendikaları bir Kürt olarak beni dışlıyor ve varlığıma tahammül edemiyorlardı.
Sonuç olarak bir Kürt olarak her zaman kendimin, halkımın ve ezilen halkların yanında olmalıyım. Onun için de, egemen devletin pençesinde yok olmaya maruz kalan Ermeniler, Rumlar, Lazlar, Çerkezler, Gürcüler Süryaniler ve diğerler ile birlikte beraberlik ve Kürdistan’i ruh bizim için tek yoldur.