Pazar Kasım 10, 2024

HDP, yeni umutlar ile siyasi hayata merhaba dedi.

kaypakkaya-partizan
HDP, hedefi içinde devrim yok ama müzakere ve Kürt sorunun çözüm sürecinde nerede duracağı net ama PKK nasıl bir strateji izleyeceği konusunda netlik yok. Parti, PKK göre nasıl biçimlenecek ve tepki gösterecek işte işin kritik noktası burası olduğunu düşünüyorum...

 

HDP (Halkların Demokratik Partisi) hafta sonu yapılan kongresi ile tabela partisi olmaktan çıktı ve siyasi yaşamımız içinde kendisine biçilen rolü oynamak için yerini aldı. Elbette bundan sonra HDP üzerine bir çok yazı yazılacak ve tartışma konusu edilecektir. Siyasi yaşama henüz yeni adım atmış bir parti hakkında benim önyargımı kısaca yazayım istedim.

HDP parti olmayan parti olarak kurulmuş bir ittifaklar birliğidir. (Bu önyargıma MYK seçimlerine bakarak rahatlıkla söyleyebilirim, HDK’nın (Halkların Demokratik Kongresi) bir izdüşümü gibi) bu ittifakların ne kadarı birbiri ile uyumlu, ne kadarı olaylara ortak pencereden bakıyor bilemiyorum ama yakın geçmişimize bakarak bir biri ile yan yana gelmesi dahi düşünülemeyen yapılar bu ittifak /proje içinde yan yana gelmiş konumunda... AKP ile sıcak ilişki içinde olandan, AKP ile mücadele edene kadar siyasi yapılar bu parti gibi olmayan partinin içinde kendilerine koltuk bulmuş gözüküyor.

ÖDP (Özgürlük ve Dayanışma Partisi) kuruluş aşamasında ki durumuna uygun bir görünüm veriyor. ÖDP kuruluşundan kısa bir süre sonra Kürt sorununa bakış açısı yüzünden parçalandı. HDP ise Kürt sorunu yüzünden parçalanmayacağına inancım tam, çünkü hepsinin ortak noktası Kürt sorununda tek muhatabın PKK (Partiya Karkerên Kurdistan) ve devlet olduğu görüşünde hemfikir. Açılış konuşmasında Levent Tüzel müzakere içinde üçüncü güç olmayacaklarını açıkça ilan etmiş konumundadır.

HDP, Gezi Direnişinin sloganlarını kullanabilir ama “Gezi Ruhunu” içinde taşıyabilecek bir yapısı yok, çünkü gezi; partisi olmayanların seslerini olabildiğince yükselttiği bir platform özelliğini gösteriyordu. Örgütlenme dikey değil, yatay ve her bireyin sesini duyurabileceği platformları içinde barındırıyordu odak noktası Kürt sorunu değildi. HDP ise partilerin ve siyasi yapıların bir ittifakı konumundadır, o yüzden HDP, gezi partisi denilemez.

Devletin ‘akil insanları’ ile PKK seçtiği ‘akil insan’ olduğunu söyleyebileceğimiz insanlar bir araya gelmiş ve yeni bir propaganda aracı olarak kurulmuş bir parti gibi olmayan parti görünümündedir. Siyasi partiler her ne kadar heterojen yapı göstermiş olsalar da, ortaklaştıkları ve amaçları yönünden homojen bir yapı özelliği gösterirler. Her bir üyesinin duruş ve bakış açısı farklı olan siyasi yapıların oluşturduğu bir siyasi parti, siyasi hayatımız içinde bir iki deneme dışında olmamıştır. Parti, ideolojik ve çıkar birliği olanların bir araya geldiği bir örgütlenme biçimdir. HDP bu anlamda çıkar birliğini Kürt sorunu üzerine kurmuş gözükmektedir. Türkiye’yi kucaklayamayan BDP (Barış ve Demokrasi Partisi), HDP ile Türkiye’yi kucaklamak ve “çözüm süreci”nde görüşlerini geniş tabana anlatma arayışının bir sonucu olarak ortaya çıkmış gibi izlenim vermektedir. Almanya’da olan bir siyasi parti CDU ve CSU örneğinin Türkiye’ye uygulaması olarak bir anlamda karşımıza çıkmaktadır.

HDP kuran bileşenlerin aynı zamanda hala yasal olarak açık olan siyasi partilerin bir temsilcisi ve organik ve ideolojik bağları devam etmektedir. HDP içinde o partilerin bir temsilcisi konumundalar. HDP, gerçek anlamda bir parti olduğunda diğer partilerin HDP çatışı altında birleşmesi beklenmektedir. Bu birleşme oluncaya kadar HDP yukarıda da sözünü ettiğim gibi parti olmayan parti özelliğini koruyacaktır.

ÖDP, kuruluş sürecinden bugüne kadar parçalana parçalana küçülmüş ve kalanların yeniden sokaklarda sesini yükseltmek için politikalar ürettiği zaman dilimi içinde (Gezi direnişi kısa öncesi ve sonraki süreç) ; ürettiği sloganların (radikal söylemlerinin) ağırlığını parti örgütlenmesi kaldıramadı, çünkü ona göre örgütlenmiş bir yapısı yoktu. Gezi direnişi sırasında bu sloganların hayat bulacağı her türlü koşullar hazırdı ama parti bir anlamda olayların gerisinde kaldı ve çöktü... (Çok iddialı söz olduğunun farkındayım ama ne yapayım ki o günden beri ÖDP medyada eş genel başkanın görünmesi dışında pratikte bir politika üretmediği gözlemime dayalı olarak oluştu. Parantez içinde parantez açmış olacağım ama yanlış anlaşılmaları en aza indirmek ve sonrası tartışmamak için vurgulayayım; Gençlik Muhalefeti ve BirGün Gazetesi satışı ve değişik olaylarda isimlerinin duyulması partinin çalışması anlamına gelmiyor, sadece bir biriminin başarısı olarak öne sürülebilir, ki BirGün Gazetesi ÖDP yayın organı değildir.)  Üretilen sloganlar ve söylemler devrim üzerine olduğunda ona göre örgütlenmek gerektiğini pratikte gösterdi.

HDP, hedefi içinde devrim yok ama müzakere ve Kürt sorunun çözüm sürecinde nerede duracağı net ama PKK nasıl bir strateji izleyeceği konusunda netlik yok. Parti, PKK göre nasıl biçimlenecek ve tepki gösterecek işte işin kritik noktası burası olduğunu düşünüyorum...

Siyasi yaşamımıza katılan HDP’ye karşı önyargılarımdan bahsettim ama ne olursa olsun yeni kurulan parti hayırlı uğurlu olsun... Yeni bir deneme ve bu projeyi hayata geçirenler umarım hedeflerine ulaşırlar demekten başka elimden bir şey gelmiyor...

İsmail Cem Özkan

2832