Cuma Eylül 20, 2024

İşte bu topraklardaki kanli tarih...

kaypakkaya-partizan
Kan koktu bu topraklar 12 Mart 1971 muhtırasının ardından Mahir Çayan, Deniz Gezmiş ve İbrahim Kaypakkaya başta olmak üzere, bu ülkenin yürekleri aydınlık devrimci gençleri katledildiğinde…

1800′LERDEN 2013′E… ÖLDÜRENLERİN İSİMLERİ DEĞİŞTİ, AMA NE DÖKTÜKLERİ KAN NE DE ZULUMLERİ DEĞİŞTİ

Bu topraklarda yüzyıllardır bitip tükenmek bilmeyen ve bir türlü gitmeyen kan kokusu bir tesadüf değildir…

Genetik bir miras gibi, sadece hastalıklar geçmez nesilden nesile…

Katliamcılık, soykırımcılık, hırsızlık, kan emicilik de geçer…

Babadan oğula bir miras gibi, egemenden egemene bayrak devir teslimi gibidir…

Egemenler ellerindeki kirli kanın kokusunu miras bırakırlar, bir sonrakine…

Kişiler farklıdır ama amaçları aynıdır, kaskatı kesilmiş karanlık ruhları da…

 

İnsanlık suçu işleyenler dün Kürt Bedirhan, Sultan Mahmud, Padişah Abdülhamid, Talat Paşa, Enver Paşa, Mustafa Kemal, Kenan Evren, Süleyman Demirel, Tansu Çiller, Mehmet Ağar ise bugün de Recep Tayyip Erdoğandır…

 

Her dökülen kanda, zaman dursa da insanların yüreklerinde, dünya dönmeye, saat işlemeye, takvim ilerlemeye devam eder…

 

Suçluların isimleri değişir ama yaptıkları değişmez aslında…

 

Kan koktu bu topraklar, 1842- 1844 yılları arasında Hakkâri’de Botan miri Kürt Bedirhan tarafından 10.000 Nasturi katliama uğrayınca…

Kan koktu bu topraklar 1894- 1896 yılları arasında Hamidiye alayları 200 bin insanı katledince…

Kan koktu bu topraklar, 1909’da iktidar olan Jön Türkler Adana’da 30 bin Ermeni’yi katlettiğinde…

Kan koktu bu topraklar, hırslarıyla Osmanlı’yı 1. Emperyalist Paylaşım Savaşı’na katan İttihat ve Terakki yöneticileri yüzünden onbinlerce kişi Yemen’de, Trablusgarp’da, Kafkasya’da Çanakkale’de öldüğünde…

Kan koktu bu topraklar, 1914’te Ege’de 500 bin Rum sürgün edilerek, malları talan edildiğinde…

Kan koktu bu topraklar, 1915’te başta Talat Paşa, Enver Paşa, Cemal Paşa, Dr. Bahattin Şakir olmak üzere İttihat ve Terakki Cemiyeti yöneticilerinin soykırımı kararıyla 1.5 milyon Ermeni öldürüldüğünde…

Kan koktu bu topraklar, 1915-1922 tarihleri arasında 500 bin Süryani soykırıma uğratılıp katledildiğinde…

Kan koktu bu topraklar Mustafa Kemal’in bizzat verdiği emirle 1919-1923 yılları arasında 353 bin Pontos (Karadeniz) Rumu soykırımı sebebiyle öldürüldüğünde…

Kan koktu bu topraklar 1921’de Koçgiri’de binlerce Kürt katledildiğinde…

Kan koktu bu topraklar 1922’de İzmir’de İttihat ve Terakki ile Kemalist çeteler Ermeni ve Rumlar’a ait kilise, ev ve işyerlerini yaktıklarında… Rum halkını denize döküp öldürmelerini her 9 Eylül’de kutladıklarında…

Kan koktu bu topraklar 1923’te Lozan’da 1 milyon 250 bin Rum mübadeleye tabii tutulup doğdukları topraklardan sürgün edildiğinde…

Kan koktu bu topraklar, Mustafa Kemal’in emri ile 1924’te Hakkari’de 20 bin Süryani katledildiğinde…

Kan koktu bu topraklar, 1930’da Ağrı Zilan’da 15 bin Kürdü katlettiklerinde…

Kan koktu bu topraklar, 1934’te Trakya bölgesinde 15 bin Yahudi baskı, şiddet ve tecavüzle zorla göç ettirilip mallarına el konulduğunda…

Kan koktu bu topraklar 1938’de Dersim’de 30 bin Alevi Kürdü öldürüldüğünde…

Kan koktu bu topraklar, 1942-1944 yılları arasında çıkarılan Varlık Vergisi ile yüzyıllardır bu ülkede yaşayan halkların mallarına el konulduğunda, sürgünde yokluktan, çaresizlikten ölmelerine göz yumulduğunda…

Kan koktu bu topraklar, 1955 yılında yaşanan 6-7 Eylül olaylarında Rum ve Ermenilerin işyerleri, evleri basılıp talan edildinde, kadınların hayatları tecavüzlerle karartıldığında…

Kan koktu bu topraklar 12 Mart 1971 muhtırasının ardından Mahir Çayan, Deniz Gezmiş ve İbrahim Kaypakkaya başta olmak üzere, bu ülkenin yürekleri aydınlık devrimci gençleri katledildiğinde…

…Ve 1 Mayıs 1977’de İstanbul Taksim’de, Ankara Bahçelievler’de, Maraş’ta, Çorum’da kontrgerillanın karanlık eliyle pırıl pırıl gençler, kadınlar, erkekler öldürüldüklerinde…

…Ve 1980’de yapılan faşist darbeyle ülke bir hapishaneye dönüştürüldüğünde, başta Diyarbakır, Metris, Mamak ve Sağmalcılar olmak üzere birçok cezaevinin işkencehaneye, dönüştürülmesinde…

…Ve 1990’larda sokaklarda, evlere yapılan baskınlarda devrimciler katletildiğinde, gözaltında kaybedildiğinde…

Sivas’ta aydınlar diri diri yakıldığında, Gazi’de halk sokak ortasında tarandığında, 19 Aralık 2000’de devrimciler hapishanelerde kurşunlanıp, bombalanıp, katledildiğinde…

Roboski’de 34 Kürt köylü genci bombalarla paramparça edildiğinde…

 

Bütün bunları yapanlar, Osmanlı’ydı, İTC’ydi, Kemalistlerdi, AKP idi; egemen sınıflar idi; Türk, Kürt, Rum, Laz, Çerkes, Gürcü, Arap, Ermeni, Alevi, Süryani, Müslüman, Hristiyan değillerdi; onlar kan emici bir avuç asalak ve onlara hizmet eden güruhtan ibarettiler.

 

Kimi zaman Talat Paşa idi adları, kimi zaman Mustafa Kemal, kimi zaman İnönü, kimi zaman Menderes… Evren oldular, Çiller oldular, Ağar oldular, Tayyip Erdoğan oldular…

Adları değişse de, ezilen tüm uluslardan emekçi ve yoksulların düşmanı oldular.

Yalan söylediler.

Halkları birbirine düşürmek istediler…

Nefret tohumları ektiler…

Yaktılar, yıktılar…

Kan döktüler…

 

Yüzyıllardır kan ağlayan, kan kokan bu topraklarda biz seyretmeye devam ettikçe, resmi tarihle hesaplaşmadıkça, egemenlerin halkları ezmesi, katletmesi de sürecek…

Gökyüzü kararacak, toprak verimsizleşecek, meyvelerin tadı bozulacak, sular çürüyecek…

 

Eğer biz seyretmeye devam edersek, bu topraklarda yüzyıllardır tesadüf olmayan bitip tükenmek bilmeyen ve bir türlü gitmeyen kan kokusu devam edecek…

Dünden bugüne kan kokan bu topraklar, bu gökyüzü, bu deniz, bu ülke, bu dünya aydınlanmayacak…

 

En önemlisi de bizler çocuklarımıza miras olarak ezilmeyi ve seyretmeyi bırakacağız…leylapoyraz61@gmail.com

2649