Cuma Eylül 20, 2024

Kim terörist?

kaypakkaya-partizan
”Bu binaya havayı uçurmak ve çöküşü altnda kalmaya karar verdik. Bu ne bir delilik ne de intihardır. Kendimizi Ermeni halkının özgürlüğü için feda ediyoruz. Barışçıl yollardan halkımıza 1915 yılında yapılmış olan Soykırımı’nı duyurmaya çalıştık ancak bu yol başarılı olmadı. Silahlı mücadeleyi tercih etmemizin sebebi budur. Sarkis Abrahamyan Setrak Ajemian Vatche Daghlian Ara Kuhrjulian Simon Yahniyan 27 Temmuz 1983 Lizbon”

 

ASALA’NIN LİZBON BEŞLERİ

Sarkis Abrahamyan
Setrak Ajemian
Vatche Daghlian
Ara Kuhrjulian
Simon Yahniyan

Onlar İttihat ve Terakkicilerin katlettiği 1milyon 500 bin Ermeni’nin torunlarından sadece beşiydi. Soykırım hikayeleri ile büyümüş, yıllarca hergün, 1915′de yaşananları tekrar tekrar yaşamışlardı.
3000 yıllık topraklarından koparılmış, aileleri katledilmiş, mallarına mülklerine el konulmuştu.
Katiller Talat Paşa’nın, Cemal Paşa’nın, Enver Paşa’nın, Topal Osman’ın torunları ise soykırımı inkar ediyorlar, öte yandan içerde kendilerinden olmayan tüm halklara kan kusturmaya devam ediyorlardı.

ASALA (ERMENİSTAN’IN KURTULUŞU İÇİN ERMENİ GİZLİ ORDUSU)
Ermeni Soykırımı bugün tüm dünyada kabul edilmiş ve insanlığın vicdanında mahkum edilmişse, bunun için onyıllarca mücadele yürütüp bedeller ödemiş ASALA (Armenian Secret Army for the Liberation of Armenia / Ermenistan’ın Kurtuluşu için Ermeni Gizli Ordusu) sayesindedir…

ASALA, 1975-85 yılları arasında yaptığı silahlı eylemleriyle Ermeni Sorunu’nu dünya kamuoyunun gündemine sokmuş ve özellikle 1915 yılında yapılan Ermeni Soykırımı’nı reddeden Türkiye Cumhuriyeti’ni uluslararası kamuoyunca baskı altına alınmasını sağlamıştır. (Bu noktada çeşitli emperyalist devletlerin parlamentolarında Soykırımı kabul eden kimi yasaların çıkarılmasından yola çıkarak aslında bu işin arkasında emperyalist güçlerin olduğunu iddia edenlerin bu safsatalarının tam aksine, bahsi geçen bu emperyalist ülkelerdeki aydın, devrimci güçlerin ve halkın etkisiyle bu parlamentolarda bu kararlar alınabilmiştir.)

ASALA adı Anadolu’daki egemenlerce en basitinden ”eli kanlı Ermeni terör örgütü” olarak anılır. ASALA’yı kimse ama hiç kimse savunmaya dahi cesaret edemez.
Birincisi Ermeni’dir, ikincisi silahlı mücadeleyi temel alan bir örgütlenmedir.

Egemen sınıfların kendilerine yönelik hareketlere, hangi nitelikte ve güçte olursa olsun aldığı tavır her zaman aynıdır. Kendisine karşı çıkanlar, dış güçlerce yönlendirilirler, teröristtirler, düşünceleri yoktur, masum insanlara zarar verirler vb…

TC BÜYÜKELÇİLİKLERİ VE KONSOLOSLUKLARI
Evet ASALA silahlı mücadele yürüten bir örgütlenmedir ve hedefleri de Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni temsil eden büyükelçilikler ve konsolosluklardır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin o yıllarda ve halen bütün uluslararası temsilcilikleri MİT’e bağlıdırlar. Büyükelçilerden, temizlikçisine kadar tüm çalışanlar kontrgerilla faaliyetleri içindedirler. Bulundukları ülkelerdeki özellikle kendilerine muhalif kesimlere yönelik en basitinden karşı istihbarat faaliyeti içindedirler. Türkiye’de idam cezasıyla yargılanan ya da aranan birçok katil, Avrupa’da da bu faaliyetlerine büyükelçilikler ve konsolosluklar aracılığıyla devam eder ya da korunurlar…
ASALA’nın bu kurumlara yönelik eylemleri Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nce ”terör, anarşi, katliam vb.” biçiminde propaganda edilmiş, özellikle içerde eylemlerin amacı, detayları, ASALA savaşçılarının açıklamaları gizli tutulmuş ve yalan üzerine kurulu resmi tarih, yalanlarla yazılmaya devam edilmiştir.

Aslında Anadolu’daki sosyalist, devrimci örgütler de egemenlerce benzer tanımlara maruz kalmışlardır ve hala da durum aynıdır. Ve bu nedenle de ASALA’nın yanında en çok onlar yeralmalı iken, adeta onlar da böyle bir örgüt hiç olmamış gibi davranmayı tercih etmişlerdir, tıpkı uzun bir zaman Ermeni Soykırımı ve Pontos Soykırımı’ndan sözetmedikleri gibi. (Pontos Soykırımı’ndan hala sözedememe ya da etmeme tavrını sürdürüyorlar)

27 TEMMUZ 1983 LİZBON

O sabah Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Portekiz’in başkenti Lizbon’da bulunan büyükelçiliği beş ASALA savaşçısı tarafından işgal edilmesi amacıyla yapılan eylem girişiminde Lizbon polisiyle ASALA savaşçıları arasında çatışma çıktı. Çatışma sırasında büyükelçilik müsteşarı Yurtsev Mıhçıoğlu’nun eşi Cahide Mıhçıoğlu hayatını kaybetti. Bunun üzerine savaşçılar büyükelçilik çalışanlarının kaldığı lojmana çekildiler. Taleplerini duyurmak için basınla görüşmek istediklerini söylediler.
Lizbon Polisi, hiç bir taviz verilmeyeceğini, hemen teslim olmaları, aksi halde beşini de öldüreceklerine dair çağrılar yapıyordu. O sırada başbakan olan Mario Soarez’in tavrı, efendisi emperyalistlere kendisini ispat etmek için bu beş devrimciyi de katletme eğilimindeydi.
Bir gazetecinin çok kısa süreli savaşçıların taleplerini dinlemek için lojmana girip çıkmasının hemen ardından büyük bir patlama oldu…

Başta Anadolu Ajansı olmak üzere Türkiye Basını, olayı flaş haber olarak geçtiler. Elçilik 5 örgüt üyesi tarafından basılmış, içerdekiler rehin alınmış, büyükelçilik müsteşarı öldürülmüş, ardından da Portekiz başbakanı ve polisin kararlı tavrı üzerine 5 ASALA militanı ölü ele geçirilmişti.

LİZBON BEŞLERİNİN BASINA VERDİĞİ NOT
Oysa onlarla görüşmek üzere yanlarına giden gazeteciye savaşçılar tarafından verilen notta başka şeyler yazıyordu:

”Bu binaya havayı uçurmak ve çöküşü altnda kalmaya karar verdik. Bu ne bir delilik ne de intihardır. Kendimizi Ermeni halkının özgürlüğü için feda ediyoruz. Barışçıl yollardan halkımıza 1915 yılında yapılmış olan Soykırımı’nı duyurmaya çalıştık ancak bu yol başarılı olmadı. Silahlı mücadeleyi tercih etmemizin sebebi budur.
Sarkis Abrahamyan
Setrak Ajemian
Vatche Daghlian
Ara Kuhrjulian
Simon Yahniyan
27 Temmuz 1983 Lizbon”

Bu eylem ya da buna benzer birçok eylem yapan ASALA örgütüne ve yöntemlerine karşı Türkiye devleti büyük bir kara propaganda faaliyeti yürüttü ve yürütmeye devam ediyor.
Onların her eylemde masum insanları korumaya çalışan tavırları hep görmezden gelinip, bilinçli olarak onların masum insanları katlettiği yazıldı, söylendi.
Ama en önemlisi de Ermeni Soykırımı’nın inkarı sürdürülmeye devam edildi.
İşte bu örgüt ve eylemleri tüm dünya kamuoyunda 1915 yılında yapılan Ermeni Soykırımı’na dair vicdanları sorgulattı.
Tüm dünya Ermeni Soykırımı’nı ASALA ve onun genç, kararlı, 20.yüzyılın ilk çeyreğinde kendilerine karşı yapılan zulmü teşhir etmek için kendilerini feda eden bu insanlar sayesinde öğrendi.
Onlar, tozlu raflarda duran belgelerin yeniden açılıp, okunmasını sağladılar…

Ve biz kaç nesil Ermeni ve Rumlara karşı çocukluğumuzdan başlayarak tüm hücrelerimizle düşmanlıkla büyütüldük? Hala bu zehir damarlarımızda dolaşıyor…

Tamer Çilingir / Devrimci Karadeniz

2237