Mustafa Kemal’in has paşa’sı Koçgiri ve Pontos kasabi sakalli Nurettin Paşa
Böyle diyordu izahnamesinde, yaptığı zulmün haklılığını ispat etmek için. O, hem Koçgiri’de hem Pontos’da kadın, erkek, çoluk çocuk ayırmaksızın kan döken Mustafa Kemal’in sadık askerlerinden Merkez Ordusu komutanı Nurettin Paşa, namı diğer Sakallı Nurettin Paşa idi. Adı daha sonra İzmir’in yakılmasında da geçecekti.
11 Ağustos 1921 günü TBMM gizli oturumunda söz alan milletvekilleri (İsmail Şükrü Efendi, Osman Fevzi Efendi, Zekai Bey) Koçgiri’de yaşananların sorumluluğunun Nurettin Paşa’ya ait olduğunu söylediler. (2) Koçgiri’de yüzlerce insan sorgusuz sualsiz tutuklanıyor, teslim olanlar dahi kurşunlanıyorlardı.
4 Ekim 1921 günü TBMM gizli oturumunda ise bu kez Koçgiri’nin yanısıra Pontoslu Rumlara yönelik uygulamalar gündeme getirildi ve tartışıldı. Milletvekillerden bir kısmı yapılanlarda Nurettin Paşa’yı sorumlu tutarak görevden derhal alınmasını isterken, bazıları da Nurettin Paşa’nın asılmasını istediler. Mustafa Kemal’in karşı çıkmasına rağmen meclis, Nurettin Paşa’nın görevden alınmasına ve muhakeme edilmesine karar verdi. Ayrıca Koçgiri ve Pontos ’İsyanları’nı yerinde incelemek için bir araştırma heyeti kurulmasını kararlaştırdı. (3)
GÖSTERMELİK SORUŞTURMA VE SORUMLULARIN AKLANMASI
Nurettin Paşa’nın görevden alınmasına ve hakkında soruşturma açılmasına neden olan suçlamalar şunlardı:
1) Koçgiri, Samsun ve sair yerlerde gayr-i mesul kuvvetler kullanmak,
2) 30 bin liralık rüşvet almak,
3) Rum sevki sırasında herkesin gözü önünde yağmacılığın yapılması,
4) Pontusçuların dağlara çıkmasına meydan vermek,
5) 56 kişiyi Samsun’da alıkoymak,
6) Meclis Başkanlığı’ndan tasdik edildi diye beyanname neşretmek,
7) Üstlerini ve astlarını dikkate almadan iş yapmak,
8) Kardeşini Tokat Mutasarrıfı, damadını erkan-ı harbi yaparak aile hükümeti kurmak,
9) Ümraniye İsyani’nda halk dehalete hazır iken, Topal Osman’a milleti kırdırmak,
10) Ordu mutasarrıfına yetkisi olmadığı halde emir vermek. (4)
Onbinlerce Rum’un katline sebep olan Nurettin Paşa ve Merkez ordusu hakkında soruşturma açılmasının sebebi, İttihatçıların Ermeni Soykırımı sonrası tüm dünya kamuoyunca gördükleri tepkiydi. Kemalistler, Ermeni soykırımından dersler çıkarmış ve bu kez yapılan soykırımı sözde soruşturmalarla ört bas etmeye çalışıyorlardı. Kaldı ki bu soruşturma sonucunda Nurettin Paşa sadece Merkez ordusu komutanlığı görevinden alınmış, Karadeniz’deki soykırımı uygulamaları devam etmişti. Bu, Anadolu diye tabir edilen topraklardan müslüman olmayanların ’’temizlenmesi’’ operasyonuydu. Ama egemenler, olan biteni birkaç ’’kötü niyetli’’nin fevri davranışı olarak göstermeye çalışıyordu. Kaldı ki bu örnekte olduğu gibi katliamcılar göstermelik soruşturmalarla adeta aklanıyor ve ödüllediriliyordu da.
SOYKIRIMINA KARŞI ÇIKAN NAMUSLU İNSANLAR
Pontos Rum Soykırımı, ortada anti emperyalist bir kurtuluş savaşı varmış gibi gösterilerek meşrulaştırılmaya çalışıldı. “Rumlar emperyalistlerle işbirliği yapan hainlerdi ve bu uygulamaları hak ediyorlardı.’’ Bu propagandayla müslüman kitleler de bu soykırımın faili yapılmak isteniyordu. Oysa müslüman olanların da birçoğu daha önceden din değiştirmek zorunda kalmış olan Rumlardı. Nitekim Nurettin Paşa kendisine yönelik açılan soruşturma gerekçelerinden biri olan ‘’56 kişiyi (müslüman) Samsun’da alıkoymak’’ maddesine ‘’İzahname’’sinde yanıt verirken, o kişilerin ‘’Pontusçulara yardım ettiğini’’ bazılarının da din değiştirmiş Rumlar olduğunu söyleyecekti.
‘’Pontos teşkilatı kayıtlarında, bazı İslamların Rum muhibbi olduğu, bazılarının ırken Rum olduğu, hamilerinden Servet Bey’in metropolit ile teşviki mesai ettiği bilinmektedir.’’ Nurettin Paşa’nın İzahnamesi /5.Maddeye dair açıklamasından (5)
Nurettin Paşa 3 Ocak 1922’de TBMM’e sabık merkez ordusu komutanı imzası ile sunduğu yeni belgelerden ‘’5.maddeye lahikadır’’ başlığı ile yazdığı bölümde:
‘’Bu 56 kişinin içerisinde masumların da olabileceği ancak bu yüzden önce masumların ve suçluların tespitine girişildiğini bildirmiştir. Müftü ve belediye reisi, heyeti tahkikiyenin sorularına cevap vermemek ve orduyu tahkir etmek cüretini göstermiştir.’’ (6) diyerek müftü ve belediye reisinin de ‘’Pontusçulara yardım etmek’’ suçundan alıkoyulduğunu itiraf ediyordu. Bu soykırımı boyunca müslüman halkın ve namuslu birçok kişinin Rumların karşısında olmadığına bir örnektir bu anlatılanlar. Hapishane kaçkınlarından oluşan çeteler ve Mustafa Kemal’in askerlerince gerçekleştirilen cinayetler, işkenceler, yakıp yıkma, yağmalama eylemlerinden müslüman halk uzak durmuştur.
Soykırımı uygulamalarına karşı çıkan herkes ya Rum muhibbi olmakla suçlanmış ya da zaten ‘’ırken Rum olduğu bilinmektedir’’ denerek, cezalandırılmaları meşrulaştırılmak istenmiştir.
SOYKIRIMINDA ÇETELERİN KULLANILMASI
Nurettin Paşa hakkındaki bir diğer suçlama ‘’Koçgiri, Samsun ve sair yerlerde gayr-i mesul kuvvetler kullanmak’’ idi. İzahnamesi’nde bu konuya dair:
‘’Ümraniye ve Koçgiri hadiselerinde kullanılan Osman Ağa’yı, ordu davet etmiş değildir. Şark mıntıkasına dahil Giresun’da, E.H.U. (Erkanı Harbiyeyi Umumiye) emrindeki Giresun Alayı EHU’ce verilen emirle isyancılara karşı getirildi. EHU önce Giresun Alayı’nın büyük kısmını Kocaeli’ne gönderdi. Fakat, 15. Fırka Garp Cephesi’ne gidince, Giresun alayı burada kaldı. Bir taburla Osman Ağa kuvvetleri Ümraniye’ye gelmiştir. 4. Taburun kumandanı olmakla beraber, Osman Ağa Giresun Alayı’nın Fahri Kumandanı’ydı. Kendisine bu unvanı Merkez Ordusu dahil, EHU ve Müdafaai Milliye Vekaleti vermiştir. Merkez Ordusu emrine ithal edilmiştir. Mevcudu dolgundur. Onun nizamiye kıtası haline sokmak için, Samsun’da Giresun Alayı’ndan, bir taburdan üç taburlu bir alay teşkili ile 47 numarasını verdik. Samsun’da iki taburlu Giresun Alayı da bir tabur ilavesi ile 42. Alay adını alarak, Giresun Alayı namı kaldırıldı. İki alay yapılmıştır.Ümraniye ve Pontus asilerinin tedibi ve Samsun sahillerinin muhafazasında ve Garp cephesinin ihtiyacı üzerine, Sakarya muharebesinin kazanılmasında faydalı oldular. 42. Alay Kumandanı Hüseyin Avni Bey, Sakarya’da şahadet, Osman Ağa da 47. Alay Kumandanı olarak Garp Cephesi emrinde ve cephededir.
Bu kuvvetleri orduya EHU ve Müdafaai Milliye Vekaleti tahsis etti.
Osman Ağa’yı evvela tanımazdım. Birliği Şark Cephesi’ndeydi. Koçgiri hareketini bastırma sırasında orduya verildiğini öğrendim. Hüsni idare ile kendisini istihdam ettim. Bu alayın toplarını almak için isyancılar Refahiye’ye baskınlar yaptıysa da, başaramadılar. İsyancılar Azimet Bey, Refahiyeli isyancılara yazdığı mektupta, Osman Ağa kuvvetlerinden endişeye düştüklerini yazmıştı. Osman Ağa çok hizmet etti. İsyancılara karşı Kemah halkının yardımına Osman Ağa koştu.
Bölgedeki Türk halka, emniyet teşkilatlarını kurdurdu. Kavak’tan 600, Bafra’dan bin Silahlı Kanunlar Dairesi’nde istihdam edilmiştir.
Mehmetçe Bey adlı biri, Rumlara karşı gizli bir teşkilat kurdu. Beni ‘kurdurdu’ dediler. Halbuki bu Mehmetçe Bey ve arkadaşlarının elinde, dahiliye vekaletinin izin belgesi vardı. Eskiden verilmişti.’’(7)
Açıkça Topal Osman ve çetesiyle birlikte faaliyet yürüttüğünü, ancak Topal Osman’ın zaten kendi başına hareket etmediğini, Erkanı Harbiyeyi Umumiye’nin bilgisi dahilinde Karadeniz’de Rumlara ve Koçgiri’de Kürtlere karşı, gayr-i mesul kuvvetler olarak kullanıldığını söylüyor. Bir taraftan da ‘’gayr-i mesul kuvvetler’’ olarak anılan bu çetelerin, düzenli ordu dahilinde rütbeler verilerek ‘’Kurtuluş Savaşı’’ kahramanları olmalarının sağlandığını da itiraf ediyor.
RUMLAR YILANDIR. BU YILANLARIN ZEHİRLERİ KADINLARDIR
Nurettin Paşa 3. Maddeye yani ‘’Rum sevki sırasında herkesin gözü önünde yağmacılığın yapılması’’ suçlamasına yönelik ‘’izahlarının’’ bir bölümünde kadınlardan ve yaşlılardan sözediyor. Kadınlara, çocuklara ve yaşlılara yönelik zalim tutumunu şu cümlelerle savunuyor:
‘’Kadınlara gelince: Pontusculukla meşbu, erkeklerine fikren, bedenen, malen muavenet ettikleri hakikattir. Yataklık, muhbirlik, cinayete teşkar kadınlar da mahkemelere sevk edildiler. Fikrimizce, memleketimizdeki Rumlar bir yılandır. Bu yılanların zehirleri kadınlardır. Bu yüzden erkeklerle aynı şeyi yaptık. Çocuklarından da ayırmadık. İhtiyarlara gelince; Gümenez’de ihtiyardır diye sevk edilmeyen 65 yaşındaki bir Rum, Yunan torpidosuna bayrak sallamış, onlar da sandallarla sahile çıkmışlardır. Bafra’dan bir grup ahali kuvvetleriyle yetişmişler. İhtiyar Kel Nikola astırılmış ve düşman donanması def edilmiştir.’’ (8)
Dördüncü maddeye yönelik açıklamalarında ise şu rakamları veriyor Nurettin Paşa: ‘’Eşkıya 3 bin 342 maktul, 78 mecruh vermişlerdir. 457 kişi yakalanmıştır. Bir o kadar da şurada, burada kalan mecruh ve maktul vardır. 50 bini mütecaviz Rum bölge dışına çıkarıldı.’’(9)
9 Aralık 1920’de Amasya’da Pontoslu Rumları imha amacıyla kurulan Merkez Ordusu Komutanı Nurettin Paşa 3 Kasım 1921 yılında bu görevden azledilmişti. Sadece kendi İzahnamesinde verdiği sayılara bakıldığında 7 bin partizanın katledildiği, 50 bin kişinin sürgün edildiği (ki bunların tümü çetelerce katledilmiştir)görülmektedir. 9 Aralık 1920 ile 3 Kasım 1921 tarihleri arasındaki 11 aylık sürede Nurettin Paşa’nın inisiyatifinde 57 bin Pontoslu Rum katledilmiştir.
MUSTAFA KEMAL, PAŞASINI SAVUNUYOR
Nurettin Paşa’nın izahnamesi Meclis’in 16 ve 17 Ocak 1922 tarihlerindeki gizli oturumlarında üyelere okundu. Başkomutan ve TBMM başkanı Mustafa Kemal, yaptığı konuşmada; sözkonusu izahnameyi okuduktan ve araştırma heyetiyle konuyu görüştükten sonra Nurettin Paşa hakkında verilen muhakeme edilme kararının ağır olduğunu ve bu kararın kaldırılmasını istediğini söyler. Üyelerden bazılarının itirazına rağmen, meclis Nurettin Paşa’nın muhakeme edilme kararını kaldırır. (10)
1922′de Ali İhsan Paşa’nın görevden alınması sonrasında Refet Paşa ve Ali Fuat Paşa’nın komutanlık teklifini reddetmesi üzerine 29 Haziran 1922 tarihinde 1. Ordu komutanlığına atanır. Yunanlıların Anadolu’yu terketmesinden sonra Ferikliğe (11) terfi eder.
Nurettin Paşa’nın İzmir’in yakılmasında da parmağı olduğuna dair Gazeteci Fevzi Çakmak’ın Çankaya kitabındaki iddialar daha sonra Fevzi Çakmak tarafından da doğrulanır…
(1) İki İsyan Pontos, Koçgiri; Bir Paşa Nurettin Paşa, Prof.Dr. Mustafa Balcıoğlu, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, Haziran 2000, Sayfa 275
(2) TBMM Gizli Celse Tutanakları, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Cilt 2, 1985 Ankara, Sayfa 204, 205
(3) TBMM Gizli Celse Tutanakları, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Cilt 2, 1985 Ankara, Sayfa 252-287
(4) İki İsyan Pontos, Koçgiri; Bir Paşa Nurettin Paşa, Prof.Dr. Mustafa Balcıoğlu, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, Haziran 2000, Sayfa 272-273
(5) İki İsyan Pontos, Koçgiri; Bir Paşa Nurettin Paşa, Prof.Dr. Mustafa Balcıoğlu, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, Haziran 2000, Sayfa 277
(6) İki İsyan Pontos, Koçgiri; Bir Paşa Nurettin Paşa, Prof.Dr. Mustafa Balcıoğlu, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, Haziran 2000, Sayfa 282
(7) İki İsyan Pontos, Koçgiri; Bir Paşa Nurettin Paşa, Prof.Dr. Mustafa Balcıoğlu, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, Haziran 2000, Sayfa 273-274
(8) İki İsyan Pontos, Koçgiri; Bir Paşa Nurettin Paşa, Prof.Dr. Mustafa Balcıoğlu, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, Haziran 2000, Sayfa 275
(9) İki İsyan Pontos, Koçgiri; Bir Paşa Nurettin Paşa, Prof.Dr. Mustafa Balcıoğlu, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, Haziran 2000, Sayfa 276
(10)TBMM Gizli Celse Tutanakları, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Cilt 2, 1985 Ankara, Sayfa 626-650
(11)Ferik, Osmanlı Devletinin son dönemi ve Cumhuriyetin ilk yıllarında kullanılan Mirliva ile Birinci Ferik rütbeleri arasında olan ve günümüz rütbelerinden Tümgeneral ile Korgeneral rütbeleri arasında bir askeri rütbe.
Tamer Çilingir / Devrimci Karadeniz