Cuma Eylül 20, 2024

Suriye’de Sivil Savaş /Sempozyumdan Notlar- Hülya Yetişen

kaypakkaya-partizan
Kürd Enstitüsü’nün düzenlediği ‘ Suriye’de Sivil Savaş-Bölgesel Çarpışmalar ve Perspektifler’ adlı sempozyum 14 Aralık Cumartesi Günü Fransız Senatosu’nun Clamenceausalonunda yapıldı.
 

Sabah saat 10’da başlayan toplantının sabahkù bölümün başkanlığını emekli profesör Joyce Blau yaptı. Konuşmacı olarak bu bölümde CERİ’den Bayan Myriam Benraad –Suriye’deki çarpışma ve çatışmaların Irak üzerindeki etkisi-EHESS’de Araştırma direktörü olan Hamit Bozarslan Suriye’deki çatışmaların Türkiye üzerindeki etkisi,  IISMM-EHESS’de etüt Müdürü olan Bernard Heyberger ‘Suriye’deki Hiristiyanların durumu, 7.ci Paris Üniversitesi’nde profesör Bayan Azadeh Kian İran Suriye ilişkileri,  College France’la ortak araştırma yürütenMatthieu Rey Irak ve Suriye deneyimleri, Cenevre’den Uluslararası Yüksek Eğitim ve Gelişim Enstitüsü’nde profesör -Araştırmacı Jordi Tejel  ise, Suriye’deki Kürdlere Bakış üzerine birer konuşma yaptılar.

 

Sempozyumun öğleden sonraki bölümünün başkanlığını da  Paris Kürd Enstitüsü BaşkanıKendal Nezan Yaptı. Nezan Bu bölümün başkanlığını yaptığım için çok şanslıyım. Bugün yanıbaşımda önemli konuklarım var diyerek katılımcıların isimlerini tek tek okuyarak uzun tanıtımlarını yaptı.İsmail Beşikçi’nin adını anmaması ve ondan hiç bahsetmemesi dikkat çekti.

 

Sempozyumun öğleden sonraki bölümüne konuşmacı olarak katılanlar ise,  Siyaset Bilimleri  Profesörü Joseph Bahout, Bölgesel politika uzmanı Gerard Chaliand,  Hırvatistan’da görev yapmış eski Amerikan Elçisi Peter Galbraith,Kürdistan Başkanlığı Kabinesi Müdürü Fuad Hüssein ve Eski Avrupa ve Fransız Dış İşleri Bakanı Bernard Kouchner’ di.

 

Profesör Bahout, iki yıldan bu yana Suriye’de devam eden savaşın ağır sonuçlara yol açtığını, birçok şehrin yıkıma uğrayıp yok olduğunu, yüzbinden fazla insanın öldüğünü yaklaşık iki milyon insanın da çeşitli ülkelere yığınsal olarak göç ettiğini söyledi.

 

Profesör, Aralık 2013 verilerine göre, Suriye’den Irak’a 5054 (HYetisen: Bu rakam yanlış. Sadece Güney Kürdistan'da 217 bin, toplam olarak Irak'ta 600 bin) Türkiye’ye 539.761 kişi, Ürdün’e 567.111, Mısır’a 129.618, Lübnan’a 841.243 kişi ve Afrika’ya 10.052 kişinin sığındığını belirtti.

 

2.ci Cenevre toplantısının 22 Ocak’ta yapılacağını artık bundan sonra Cenevre 3,4,5 diye bu tür toplantıların muhtemelen devam edeceğini, katılacak tarafların belli olduğunu söyledi. Rusya,  Suriye Esad yönetimi ve muhalif güçlerden bir grubun da katılacağını açıkladı.  Konuşmasında profesörün Kürdler'in adını anmayıp sürekli olarak Suriye demesi Batı Kürdistan ve PYD’den hiç bahsetmemesi ilgi çekti! Sorular  toplantı bitimine ertelendiği için Profesöre  Suriye'de muhalefet olarak kimleri kastettiği sorulamadı.

 

Kendal Nezan, Eski Amerikan Elçisi Peter Galbraith’le  nasıl ve hangi koşullarda tanıştığından bahsederek Amerikan elçisinin Kürd dostu olduğunu söyleyerek mikrofonu Elçi'ye uzatti.

 

Elçi, Başkan Obama’nın ve ABD’nin, Suriye ile ilgili politikasında değişikliğe gittiğini, Irak’tan sonra artık bir ülkeyi işgal etme düşüncesinin olmadığını belirtti.Amerika’nın Suriye’ye müdahale etmeyeceğini, .Suriye’deki  Kürdler'in Özerklik istemlerine karşı da sessiz bir duruş sergilediğini söyledi.Güney ve Batı Kürdleri’nin biraraya gelip, konfederasyon oluşturmalarının iki taraf açısından hayırlı olacağını belirtti.

 

Nezan sonra sözü Kürdistan Başkanlık Kabinesi Müdürü Fuad Hussein’e verdi.

Fuad Hüssein, Suriye’den çok sayıda Kürd'ün kendi ülkelerine geldiğini, bunun kendilerine büyük sorumluluklar yüklediğini, Batı Kürdistan’da yaşananların Kürd halkının geleceğini etkilediğini söyledi. Dört parçadaki Kürdlerin sorunlarının  tüm Kürd halkının sorunları olduğunu belirtti. Bu nedenle 16  Kürd grubunu Kürd Ulusal Konseyi adıyla biraraya getirerek, bir toplantı organize ettiklerini anlattı. Daha sonra Batı Kürdistan’da PYD’nin siyasi ve askeri olarak güçlendiğini, Erbil Anlaşması imzaladıklarını ama bunun sonuç vermediğini belirtti.

 

Suriye bölünürse Kürdlerin durumları ne olacak diye soran Fuad Hussein şöyle konuştu.

‘ Siyasal haritaya baktığımızda, Suriye’deki itilafın birçok nedeni olduğunu görürüz. Suriye’de yoğunlaşan el-Kaide, Hizbullah gibi  radikal dinci muhalif grupların dünyanın her yerinden Suriye’ye geldiğini görüyoruz.Bunlar büyük desteklerle geliyorlar.Katar, Suudi Arabistan gibi ülkeler bu grupları destekliyor. Kürd grupları kendi aralarında birleşmeyi mutlaka sağlamalıdır. Bu gruplar dışında bir de Kürd siyasi partileri var. Suriye itilafının devam edeceğini düşünüyoruz. Cenevre 2 toplantısı, Batı Hükümetleri için halkla ilişkiler toplantısı olacak daha çok. Ve belki ikincisi, üçüncüsü yapılacak. Aynı zamada Suriye’deki çatışmalar devam edecek. Bir taraftan toplantılar devam edecek, bir taraftan da çatışmalar.Bu nedenle  bizim ne yapmamız gerektiğini iyi bilmemiz gerekecek..Sanıyorum bizler daha önceki stratejimize geri döneceğiz.Bu hem bölgesel hem de uluslararası bir çatışma. Ama asıl olarak bu bizim iç çatışmamız.İnsani yardımı kesmemizin doğru olmadığını düşünüyorum.

 

Eski Dışişleri Bakanı Bernard Kouchner de şiddetin yoğunluklu yaşandığı Orta-Doğu coğrafyasında demokrasinin nadir olarak Irak Kürdistanı’nda hayat bulduğunu büyük güçlüklerle yapılan eylül seçimlerinde kazanan 3 büyük partinin yakında Bölgesel Kürdistan Hükümeti'nin idaresi için biraraya geleceklerini söyledi.

 

Irak’taki Amerikan Savaşı’nın on yıl sonra tek olumlu yanı, Irak’ın kuzeyinde gözle görülür bir gelişmenin yaşandığı ve  barışın inşasında önemli adımların atıldığıdır.  Kouchner, Irak Kürdistan’ında 4 milyondan fazla insanın yaşadığını, buraya sığınan Hiristiyanların ve Alevilerin nüfus açısından önemli bir yer tuttuğunu belirterek sözlerine şöyle devam etti.

 

Suriye sorununda Batı ne yapabilir ? Bu konuda çok şey bekleyen kişiler var salonda. Evet tabloyu sen tamamlayacaksın. gelecek için bize ümit vereceksin. Sayın büyükelçi, çünkü salonumuzda bir büyük elçimizde var.Masadaki elçiyi söylemiyorum özellikle selamlamak istediğim salonda başka bir büyükelçi var. Kürdler'in işlerini izleyen bir elçi bu.Kürdistan’dan bahsederken anne kendi çocuğunu tanımaz hale geldi..Birkaç temel bilgi vereyim madem uluslararası bir analiz yapmam gerekiyor biz bunun üzerinde Fuad’la, Peter Gabraith’le birlikte çalışıyoruzki öbür taraf iyi olsun.Önce Lübnan’dan bahsedelim.En büyük tehlike göçmenler.Aslında bu 2.ci Dünya savaşı’ndan sonra yaşanan en büyük göç hareketi.2 milyon göçmen sonsuza kadar süremez.Bir merhamet yorgunluğu vardır. Göçmenlere yardım ediyordunuz ama artık böyle birşey yapamıyorsunuz.O kadar çok varki ve Orta-Doğu o kadar karmaşıkki,herkes birbiriyle savaşıyor.Bir yardım yok artık bu insanlara.Kızılhaç var ama bu çok ağır bir durum.Özellikle Lübnan için, çok mezhepli olduğu için,farklı sebeplerden dolayı tehlike yaşayan bir yer. Bir sivil savaş bekleniyor.Geldi bile sivil savaş.Hizbullah’tan korkuluyor.Ama parçalanma tehlikesi bence olmayacak.Çünkü Lübnanlılar daha önce bunu biliyorlar gördüler.Ama tehlike her zaman var.Sizin üzerinde durmadığınız konu,bu ülkelerde heryerde el kaide’nin bir gölgesi var. El kaide’nin yerel olduğu zannediliyordu,bugün önemli bir endişe kaynağı haline geldi. Müslümanların ve onlardan korkan müslümanların..El kaide’nin gençler içinde etkili olduğunu görüyoruz.

 

Sizi şaşırtmayacağım kuşkusuz.Kürdler'in geleceğini, bir Kürd halkının olabileceği militanlar için bir hayaldi.Peter Gabraith’in bu konudaki mükemmel tarifini gördüğümüz zaman, konumun değiştiğini ancak işin neresinde olduğumuzu bilemiyoruz.Daha büyük bir otonomi isteği var.Belki bağımsızlık isteği var.Özellikle Irak Kürdistanı’nda. Soruyu soruyorum.cevap verebilir miyim bilmiyorum.Peki şimdi mi bunları ifade etmek lazım.Daha fazla özerklik istemek mi lazım.Yoksa federal bir hükümet mi talep etmek mi lazım.Daha da ileriye gitmek lazım mı ?Kürd dostlarımızda düşünenler var. Konfederasyon düşünüyorlar.Yani daha fazla özerklik,tam bağımsızlık, Kendi Kaderini Tayin Hakkı askeri ve ekonomik olarak bağımsızlık. Peki bu o kadar tehlikeli mi ?Yani yangına körükle gitmek çok mu zor olurdu ?Patlamayı mı da beraberinde getirir miydi bilmiyorum.Ama böyle bir istek var olmaya devam ediyor.Fuad Hüssein’i duyduktan sonra Suriye parçalanır mı, Irak parçalanırsa ne olur ?Her halukârda Kürdler birleşmeli diyorum.Zor bunu tespit ettim ben.Birlikte tespit ettik.çok küçük etkimize rağmen,zaten danışmanlar pek götüremiyor bu işi,elimizden geldiğince Suriye Kürdleri ve Irak Kürdlerini birleştirmek gerekir. Ortak çalışılmalıdır.

 

Irak Kürdistanı’ndaki bir kampı gezdim.Hiçbir zaman kamplar iyi değildir biliyorum, ama ben hiçbirzaman böylesine iyi yönetilen bir kamp görmedim. Yalniz 250 bin kişi yaşıyor orada.Yalnız dediğim için bağışlayın ama 1 milyon da olabilirdi.Bu alanda çalışmak iki tarafı birbirine yanaştırmak ,çok önemli gerçekten.

 

Bağımsızlık perspektifi,egemenlik perspektifi açısından baktığımda,Kürd halkıyla ilgili olarak, bir dizi tarihi konferansta bununla bağlantılı .Hemen demiyorum,İran tarafında zorluklar var Türk tarafında da zorluklar var.Ama birşeyler sürekli hareket ediyor zaten.

 

Diyarbakır'daki düğünü düşünün,600 kişi bu düğünde evlendi.Başkan Barzani geldi Başbakan Erdoğan geldi.Siwan da geldi.Şarkı söyledi galiba değil mi ?Sizleri biraz eğlendirmek için anlatıyorum bütün bunları.Çünkü fazla ciddisin burda.Bunu birkaç yıl önce hayal bile edemezdik. Gidip Erbil’de ya da Süleymaniye’de.%10’luk kalkınmayı görmek lazım. Biz %3-4 lerdeyiz. Bunların bilinmesi lazım. Yani Fransa Le monde’da iyi bir makale vardı dün. Özet bir makaleydi ama Orta-Doğu’nun mutlu tek ülkesi demiş Irak Kürdistanı için..Günlük gazetelerde bu yönüyle bahsedilmiyor.Hep muhalef gruplar, hep çatışma şiddet,herşeyi izliyoruz.Şiiler Sunniler arasındaki bu çatışma,gerçekten olan bitenin temelidir. Evet mi hayır mı ?Sunniler ve Şiiler birbirlerini öldürüyorlar.Onlar şavaşa devam ederken El Kaida da  hayalet gibi etrafta dolanıyor.Daha cani insanlar.Bir başkan kendi mahallesinde asayişi sağlayamıyorsa,musluktan su akmıyorsa,buna uzun süre dayanamazsınız

 

Irak Kürdleri Türkiye’ye yanaşmak istedi. Ama Suriye ile sorunlar yaşıyor.Talabani artık konumundan dolayı siyasi bir rol oynamıyor .Bir dengesizlik var.Irakt'a gayet kontrollu bir hükümet var. Ama halen bir düzensizlik de mevcut.

 

Son olarak da sayın Obama’yla neler oluverdi ? Amerikan politikasında değişiklikler oldu, Önce şunu görmemiz gerekiyor.  Artık asker gönderme süreci bitmiştir. Suriye’ye asker gönderme ortadan kalkmıştır.. Bunu artık kolay görmeyeceğiz.Kürd devletini görmek konusunda önemli bir rol oynayacak.

 

2.ci Cenevre perspektifi var. Tüm bunların sonucu olarak bir politika değişikliğine gidilecek.Biz izlemeye başladık. Çünkü tam bilmiyorduk. Fransızlardan bahsediyorum. Ama ilk defa Uluslararası temsil olayı, müslümanların temsil edilmesi,sadece Sunniler tarafından yapılmıyor. Şiiler de var,İranlılar da var,Maliki Irak’ı  da var, Hizbullah da var….Bütün bunlar karışık tabi…Ama sonuçta barış yapılacaksa,yapılır.Atom silahı çözülecekse çözülür sayın Rohani’ye güvenerek bazı şeyler yönetilebilir. Bildiğiniz gibi Tahran’da Rohani kral gibi karşılandı. Demekki burada bir ümit var. İran’la komşuları arasında bir yumuşama var.Yeşil harekete nefes aldıracak bir durum var.

 

Muhalefetleri biliyorsunuz bunlar tamamen çelişkili. Şiiler Sunnilerin yaptıkları yalnışlarla besleniyor. Türkler çok zor bir durumda. Türkler Kürd dostlarımıza dayanabilmeliler. İki gündür petrol akıyor .Bu İran’dan Irak’tan bağımsız olmak demektir. Bir de kime karşı dönecekler ? Avrupalılar Fransa hariç bu hareketin dışında kaldılar.

 

Kürdlerin de bir iradesinin olduğunu deklare etmesi zamanı gelmiştir. Önde olduğunuz için önem kazanabiliyorsunuz..Irak’ın parçalanmaması için konfederasyon fikri her halukârda halen geçerlidir.Irak’ta bir konfederasyon olabilir. Yine de birleşik bir Irak’ın içerisinde bir Şii bölgesi bir Kürd bölgesi. bir Sunni bölgesi olur. Hareket var. Ama fazla uzun zaman beklenirse, bu derin değişiklik, Brack Obama’nın kararı, sanıyorum herkes haberdar değildir John Kerry belli bir politikayı izledi.İran’la olan bu sorunu çözmeden  yani bomba tehdidi atmadan…

 

Orta Doğu’da demokratik olan tek bölge konumunda olan Irak Kürdistanı’nın artık herkes tarafından önemsenmesi gerek. Türkler bundan vazgeçemezler sanıyorum. 18-20 milyon Kürd var Türkiye’de.Bunu da görmek lazım her halukârda, ne kadar demokratik, ne kadar akıllı, ne kadar zengin, ne kadar istikrarlı olursanız, o zaman onu daha iyi bir şekilde hissetirebilirsiniz. dünyaya.Daha kardeşçe biraraya gelebilirsiniz.Suriye Kürdleri'ne yardımcı olunmuyor. İnsani bir yardım da yok. Silahlar yetersiz,  ama bir şekilde buluyorlar. Herhalde Türkiye’den geçiyor bu silahlar. Her halukârda da bu iki birimi birleştirmek siyasi açıdan önemli bir örnek teşkil ederdi.

 

Sorular bölümüne geçildiğinde saat 16h20’yi gösteriyordu. İsmail Beşikçi’nin  sempozyumun kapanış konuşmasını normalde 16.30’da yapması öngörülüyordu. Soru-cevap bölümünün uzaması nedeniyle Beşikçi kürsüye 16.45’te çıktı.Senato yönetmeliğine göre de 17.00’de salonun  boşaltılması gerekiyordu.

      

İsmail Beşikçi kendisine ayrılan zamanın kısalığına rağmen kürdlerin yakın bir tarihte nasıl ve kimler tarafından dört parçaya bölündüğünü, Türkiye'nin Suriye'de izlediği politikanın Esad'a karşı değil, asıl olarak Kürdlere yönelik olduğunu anlattı.

 

Batı Kürdistan’da Kürd Partileri arasında PYD’nin gittikçe büyüyen bir güç olduğunu, büyük başarılar elde ettiğini görmezlikten gelinemeyeceğine değindi.

 

Beşikçi konuşmasında  Bayan Mitterand’a (vefat) ve Kouchner’e Kürdlere olan yakın ilgileri için teşekkür etti. Ama bunun yeterli olmayacağını, öncelikli olanın 1920’lerde Kürdler'in ve Kürdistan'ın bölünmesinde büyük rol oynayan ülkeleri  Fransa’yı eleştirmeleri gerektiğini söyledi.

 

Beşikçi  Fransa ve İngiltere’nin Kürdlerin başına çorap ören iki emperyal güç olduğunu anlatırken,  Kouchner’in yüz renginin değiştiği ve  huzursuz olduğu gözlemlendi. '

 

Beşikçi; "Şu an bu bu sempozyumun yapılmakta olduğu salona adı verilen Clamenceau'da Kürdler'in hayrına pek de iyi işler yapmamıştır. 1920'lerde Kürdler'in başına örülen o lanetli çorabın baş mimarlarınan biridir. Ne ilginçtir ki bugün Kürdler onun adıyla anılan bir salonda toplantı yapıyorlar" deyince Kendal Nezan ve salondakiler hocayı alkışladı.

………..

 

Beşikçi konuşmasına devam ederken Jeopolitik uzmanı Gerard Chaliand yerinden kalkarakŞiwan’ın yanına gitti yanaklarından öptü.  Salonda önce büyük bir şaşkınlık yaşandı daha sonra da dikkatler dağıldı. Hoca belli bir süre daha konuşmasına devam etti. Saatin dolduğu kendisine iletilince konuşmasını keserek kürsüden indi.

 

Gün boyunca Beşikçi’nin isminin iki bölümde de anılmaması, konuşma süresinin kısıtlanması, Hoca konuşurken,Gerard Cahhiand'ın yerinden kalkarak en önde Şıvan Perwer'i kucaklayıp öpmesi, salondakilerce hoş karşılanmadı tepkilere yol açtı.

 

Oysa Beşikçi seminerin başlama saati sabah 9.30' dan akşam seminerin bitiş saatine kadar  tüm konuşmacıları sabırla saygıyla dinlemişti. İktidara ve iktidar biçimlerine yıllarca karşı duran İsmail Beşikçi'ye   iktidar uygulandığı söylendi.

 

Beşikçi, her zamanki alçak gönüllüğü ve bilgeliğiyle, uluslararası bu sempozyumda da tüm ezberleri bozdu.

 
2567