Çarşamba Şubat 26, 2025

1918 Bir aşk destanı

1918'de Kars, Iğdır ve Ağrı'da, asırlar boyu kapı komşu olan Kürtler, Türkler ve Ermeniler arasında patlak veren korkunç savaşta hazin bir aşk yaşandı. Lilya, güzeller güzeli Erivanlı bir Ermeni kızıydı; Zürbe ise Lilya ile aynı köyden olan bir Kürt delikanlısıydı.

"Akılları ve vicdanları esir alan bu korkunç savaşın

Bir gün kendi hayatlarını da yağmalayacağını bilmeden

Zorbalığın hükümdar olduğu o dehşet dolu günlerde

Mezun oldular

Cıvıl cıvıl hayallerle süsledikleri Tiflis Üniversitesi’nden"

                Yöre halkı arasında dünmüş gibi anlatılan Lilya ile Zürbe'nin destansı aşkı Aras nehri yaşadıkça hikâyesini anlatmaya devam edecek.  Ben bu acıklı aşkı, Ermeni jenosidinin ve değişik ülkelerden yoksul halk çocuklarının acımasızca ölüme gönderildikleri Çanakkale savaşının konuşulduğu bugün yeni tamamladığım 1918 Bir Aşk Destanı adlı romanımla yazılı tarihin emin ellerine emanet ediyorum.

                Lilya şimdi kendi vatanı Ermenistan'da, Zürbe ise Kars'ın Halefoğlu köyü mezarlığında sonsuzluk uykusunda yatmaktadırlar.

İşte romandan bazı cümleler:

“Volkanik bir ateştir aşk

Okyanuslara meydan okuyan

Yanmamışsa

Tanışmamışsa aşkın çılgın ateşiyle bir insan

En zengini de olsa dünyanın

Bir kibrit çöpü bile etmez hayatı

Hayat dediğin ne?

Zamanın çelik fırçası siler durur geçmişimizi daha saniyesi geçmeden

Geçmiş sonsuzlukta yitip gitmiştir

Gelecek ise göklerin arkasında meçhul

Bugün var yarın yok bir pamuk ipliğine bağlı hayat

Cebinde padişah mührü bile olsa kimseye yok bir vaadi

Göz kırpışı bir zamanda geçen ömrün

Boşa geçen uzun senelerin değil

Dünyaya aşkın sihirli gücüyle iyilikler saçtığımız mutlu anların toplamıdır hayat

Baharın bitişini haber veren cevapsız soruların çiği düşmüşse bir âşığın gönül bahçesine

Yeşermez artık aşkın ateşten gülleri

Ruhu sönmüş âşığın çorak kalbinde

*                             *                             *

1917'in güneşli bir sonbahar gününde

Devirdiler Rus ezilenleri

Çürümüş bir ağaç gibi

Çar 2. Nikolay istibdadını

Coşkuyla selamladılar dünya emekçileri ve ezilen halklar

Lenin'in önderliğindeki sosyalist devrimi

"Aziz ülkemiz ezilen tüm dünya halklarının evidir,"dedi Rus devrimcileri

Nereden bileceklerdi ki

Güzel ülkelerinin bir gün tekrar başka çarların hâkimiyetine gireceğini

Lenin,

"Tüm dünya halkları eşit ve kardeştir,"dedi

Ve verdi o tarihi emrini

Boşalttı Rus ordusu eskiden Osmanlı işgalinde olan toprakları

Fırsat bildi bunu

Tüm işleri mazlum halkları çatıştırmak olan kışkırtıcılar

Girdiler halkın içine

Gün gâvurları yok etme günüdür

Siz öldürmezseniz onları

Onlar sizi öldürecek diye kopardılar yaygarayı

Ateşledikleri düşmanlık kıvılcımı

Bir anda yangın yerine çevirdi Kars'ı, Ağrı'yı ve Iğdır'ı

*                             *                             *

Karapét kederle iç geçirdi bitince Zürbe’nin sözleri

“Herkese yazık oldu,”dedi

Kendi kendisiyle konuşur gibi

Sonra şu filozofça sözlerle süslendi iyilik dolu sesi:

"Akıl ve mantık vurulmuşsa eğer çarmıhına cehaletin

Kudretlilerin kimseye hayat hakkı tanımadıkları vahşi bir ormana dönüşür dünya

Kördür cahil adamın aklı

İşitmez kulakları

Görmez gözleri

Umursamaz bilge adamların işaret ettiği yolu

Koyunlar nasıl koşarsa kaval sesine

Cahil insanlar da öyle koşar savaş zenginlerinin beslendikleri kan cehennemine

Bilmezler ki savaşmazsa fakirler

Kalmayacak yeryüzünde bunca can alan

Ocak söndüren kanlı savaşlar

Çünkü katiyen savaşmazlar savaş kararları verip kanla semirenler.”

Yaşlı adam Zürbe’nin kalbinin sesini döküyordu sanki söze

Dalgın dalgın devam etti Karapét kederli bir sesle:

“Ama ne cehalet, ne de başka bir şey mazur gösterebilir savaş denen köpek dalaşını

Kara cahil de olsa bir insan

Öğrenmeli kendi felaketinin önüne geçmek için aklını kullanmanın yolunu

İnsanlık girmedikçe aklın ve mantığın gösterdiği ışıklı yola

Bu vahşi kavgalar asırlarca sürüp gidecek kıtadan kıtaya

Ah ne yazık

İnsanlar savaşmayacağız demedikçe, asırlar boyu sürüp gidecek bu savaşlar

Zorbaların hüküm sürdüğü bir kan cehennemi olacak bu güzel dünya.”                                                         

100258

Mahmut Alınak

Eski kürt milletvekillerindendir.Çeşitli kitapları bulunmaktadır.Aralık 2011 yılına kadar sitemizde sürekli yazılar yazan Mahmut Alınak,Aralık 2011'de KCK tutuklamalarına maruz kalarak tutsak edilmiştir.Temmuz 2012'de tahliye edilmiş olup,zaman zaman yazıları ile okur kitlesine ulaşmaktadır.

alinakmahmut@hotmail.com

Mahmut Alınak

ALEVİLERİ İSTİSMAR ETMEKTEN VAZ GEÇİN, SAMİMİYETLE LAİKLİĞİ TALEP EDİP SAVUNUN!

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, katıldığı bir etkinlik vesilesiyle, şöyle demekte: “(…) Cemevleri ile ilgili taleplerimiz yıllardır ortadayken, bir yanda bu ülkede anayasaya göre her yurttaş eşitken, Sünni bir yurttaşın ibadethanesi camilerin her ihtiyacı karşılanırken, aynı vergiyi ödeyen; vergi verirken eşit ama hizmet alırken eşit olmayan Alevi yurttaşlarımızın ibadethaneleri Cemevleri, devlet nezdinde ibadethane kabul edilip, camiye ne yapılıyorsa Cemevine de  aynısı yapılacağı güne kadar bu talebinizin sonuna kadar arkasındayım.” (T24, 21.07.2024)

Kendi topraklarında özgür yaşayamayanlar (Nubar Ozanyan)

Nasıl bir adalet, nasıl bir vicdandır ki yüzyıldır Kürtler kendi topraklarında özgür yaşayamıyor? Nasıl bir kara zulümdür ki, on binlerce gerilla canını feda etmesine, on binlerce tutsak kör hücrelerde ömür çürütürcesine özgürlüğe ellerini uzatmasına karşın karanlık iş başında kalmaya devam ediyor? Ve yüz yıldır Kürt halkı bunca büyük bedel ödemesi karşısında sanki bir şey olmamış gibi duran Devlet, utanmadan elini “kardeşlik” adına DEM’e uzatıyor? Tarihte böylesine aymaz bir düşman görülmüş mü?

Nobel Ekonomi Ödülleri Hangi "Bilimsel" Buluş İçin Verildi?

Emperyalist sistemin içinde bulunduğu durumdan liberal ekonomistler, liberal entellektüellerde memnun değiller. „Eşitsizlikler“ büyümüş, „doğanın tahribatı alarm“ veriyormuş, „demokrasiler“ gerilemiş, „ekonomiler teknolojik gelişmelerin gerisinde“ kalıyormuş. „ekonomik büyümeler yavaşlamış“ vs. vs. En büyük buluşu 2005-2006'dan beri dünyada „demokrasi“lerin gerilemesiymiş.

SAVAŞA AKTARILAN PARA, EMEKÇİYE YAŞATILAN YOKSULLUĞUN BAŞLICA NEDENLERİNDENDİR!..

“Çözüm sürecinin en önemli sonuçlarından biri de kesinlikle ekonomik göstergeler, ekonomik nedenler olacaktır. Yapılan bir hesaplamaya göre, terörün Türkiye’ye son 29 yıldaki maliyeti yaklaşık 300 milyar dolardır. Çözüm süreciyle birlikte canları tehditten kurtardığımız kadar, ekonomiye de can suyu olacak yeni bir dönemi, yeni bir süreci başlatmış olacağız.”

“Filistin’de direnişin bir yılı ve Bahçeli’nin sözleri”(Deniz Aras)

7 Ekim Aksa Tufanı hamlesinin üzerinden tam bir yıl geçti. Bu süre içinde Ortadoğu, emperyalistlerin askeri, siyasi, lojistik ve istihbarat desteğiyle adeta bir koçbaşı olarak işlevselleştirdikleri Siyonist İsrail tarafından kan gölüne çevrildi.

İmha ve İnkar Politikalarına Karşı Direniş Sürüyor

Türk devletinin kuruluş süreci aynı zamanda Kürdistan coğrafyasında imha ve inkâr politikalarına sistemlilik kazandırma sürecidir. “Tek vatan, tek bayrak, tek millet” söylemi bu ırkçı, inkârcı politikanın en açık ve özlü ifadesidir.

Ve aynı zamanda bir devlet politikasıdır. Dolayısıyla Kürt coğrafyasına dönük saldırıları dönemsel görmek veya kimi burjuva partilerinin izlemiş olduğu politikalarla açıklamaya kalkmak yanılgılı bir tutum olur.

3. Dünya Savaşı riski hâlâ “güçlü olasılık” mı yoksa artık “kaçınılmaz akıbet” mi?

Son bir yılın ve ama özellikle de son ayların olguları öyle gösteriyor ki 3. Dünya savaşı artık sadece “güçlü bir olasılık” olarak değil; “kaçınılamaz bir akıbet” olarak ele alınmayı gerektiriyor. Bu hızlı tırmanış ise esasen şu iki ana etmen üzerinden yaşanıyor: Birinci etmen Rusya-Ukrayna Savaşı iken; ikinci etmen ise İsrail saldırganlığının tırmandırdığı savaştır.

Önderlerin Ardından… (Nubar Ozanyan)

Kafkaslar’ın en ileri devrim beyni ve en güçlü çarpan sosyalist yüreği, zulmün gölgesinde yaşam bulmaya çalışan Ermeni halkının yetiştirdiği en kalifiye önder kadrolardan olan ISTEPAN ŞAHUMYAN’IN başına gelenler bütün Sovyet devrim önderlerinin başına gelenler gibi oldu. Yok sayılmak, yaşanmamış kabul edilmek, itibarsızlaştırılmak, unutturulmak, nefret, işçiler ve ezilen halklar için yaptıkları büyük fedakarlıklarının ters yüz edilmesi, kahramanların hain olarak tanıtılmaya çalışılması kötülüklerin en büyüğüdür. Acıların en derinidir.

Emperyalizm Üzerine Notlar-7

Yarı-Sömürgeciliğe“ Sığnan Sosyal Şovenist Teoriler

Başka ülkelerin işçi ve emekçilerini sömüren bir ülke yarı-sömürge olamaz. Eğer bir ülke içinde yüksek düzeyde tekelleşme gerçekleşmişse, başka ülkelere sermaye ihraç ediyor, oralarda yatırım yapıyor, işçi çalıştırıyor, maden ocakları açıp işletiyor, banka açıp mevduat topluyor, kredi veriyorsa ve  bu ülke, ML literatürde, kapitalist sistem içinde  emperyalist bir ülke olarak adlandırılır.

Düşünüş ve Hareket Tarzında Devrimcileşmek

Kürt ulusuna, diğer azınlık milliyetlere uygulanan baskı ve asimilasyon politikalarına karşı sessiz kalıp harekete geçmemek, özünde işçi ve emekçilerin birliğine, ortak yürüyüşüne zarar vermektir. Dolayısıyla bu yönlü yapılan çağrılara kayıtsızlık ya meselenin özünü yeteri kadar kavramamaktan ya da bu demokratik istemlere karşı samimi bir tutum sergilememekten kaynaklanmaktadır. Çünkü samimi bir birlik istemi, ortak mücadele anlayışı Kürt ulusunun ulusal demokratik haklarını savunmayı, bu yönlü yapılan tüm saldırılara karşı net bir tutum almayı gerekli kılmakta.

Bay Özkök gibilerinin vicdan muhakemesi

Ertuğrul Özkök; “Akıl ve vicdan Orta Doğu’yu terk etti. Geriye sadece fanatizmi bıraktı.” Sözleriyle, kendince bir durum tespiti yapıyor. Ve “Hadi artık soralım” diyerek, T24’deki yazısında soruyor: “Orta Doğu’yu kim harabeye çevirdi; İsrail F-35’leri mi, Hizbullah Fadi füzeleri mi?” (25 Eylül 2024)

Sayfalar