Perşembe Kasım 28, 2024

Adıyaman'dan Paris'e ,Bir Özgürlük Savaşçısı,Misak Manuşyan

1 Eylül 1906'da Adıyaman'da yoksul bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Ailenin en küçüğü olan Misak Manuşyan dört kardeşlerdi.1915 Ermeni Soykırımı yıllarında ilkin babasını,daha sonra annesini kaybetti.Öksüz ve yetim kalınca komşularından bir Kürt ailesi Misak Manuşyan'a sahip çıktı.Büyük Felaket yıllarında çocuk olan Manuşyan sağ olarak kurtuldu.Tehcir ve katliamlardan sağ kalan,kimsesiz çocukları Ermeni kilisesi toplarken,Manuşyan'a da ulaştı.Kilise Manuşyan'a sahip çıktı.Kilise Manuşyan ile ağabeyini alıp Suriye'de Cunye'ye götürüp yetimhaneye yerleştirdi.Fransa'ya gelinceye kadar 20 yıl boyunca ağabeyi ile burada kaldı.

1917 Ekim Devrimi'nin yankıları tüm Rusya'da kendini gösterdi.12 Aralık 1920 yılında Ermenistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti ilan edildi.İlk devlet başkanlığına Aleksandr Miasnikyan atandı.Batı Ermenistan'da  ise 1,5 milyon Ermeni'nin ölümü ile sonuçlanan tarihin ilk soykırımı ile bir ulus yokedildi.Devrimden yeni çıkmış,ekonomik olarak çok zor bir dönem geçiren Ermenistan ,Diaspora Ermeni'lerine çağrıda bulunarak, Yardım talebinde bulundu.

Yunanistan,Bulgaristan,Fransa,İngiltere,İran,Almanya,Amerika'ya ...savrulan Ermeni'ler bu çağrıya uyarak örgütlenmeler oluşturuldu.Fransa'da Yardım Komitesi bu görevi üstlendi.Misak Manuşyan Ermenistan için oluşturulan Yardım Komitesi'nde çok sevdiği,sevgilisi,eşi,hayat arkadaşı,yoldaşı ve her şeyi olan Meline ile tanıştı.Evlendiler.Meline'nin de hayatı tıpkı Manuşyan gibidir. O da öksüz kalmış,yetimhanede kalmış,yetimhanede büyümüş tek varlığı ablası ile kalmıştı.Babasını küçük yaşta kaybettiği için Adapazarı'na yerleşti.Burada bir Amerikan okuluna kaydoldu.Aslında burası yetimhanedir.18 yaşına kadar burada kaldı.Sonra İzmir'e taşındılar.Katliam,baskı ve Tehcir yıllarında , korkudan İzmir'i terk etmek zorunda kaldılar.İzmir'de çoğunluğu oluşturan Ermeni ve Rum azınlıkları, her zaman bir tehlike olarak gören Kuvay-i Milliye birlikleri kaos,panik ve yıldırma politikaları ile göç ettirme niyetindeydiler.Meline'nin okuduğu okulun nöbetçisi bu arada öldürüldü.İzmir ateşe verildi.Ermeni'ler ve Rum'lar göç etmek zorunda kaldılar.Meline ve ablası Yunanistan'a kaçarak canlarını zor kurtardılar.

Manuşyan ile Meline artık bir davanın yol arkadaşıydı.Birlikte Yardım Komitesi'nde çalışırken okuyan,siyasal sorunlara kafa yoran devrimciler oldular.Ermeni Diaspora çevresinde Kültür, Sanat ve Edebiyat alanında dergiler çıkardılar.Başarılı da oldular.Fakat maddi sorunlar yüzünden bu işi bırakmak zorunda kaldılar.Misak Manuşyan Almanya'da  iktidara gelen Hitler faşizminin tehlikeli bir biçimde,dünyayı çatışmalı,savaş ortamına sürüklediğini gördü.Korkunç şeylerin olacağını fark etti.Faşizme karşı savaşmak gerektiğini,bunun için hazırlıklı olunmasını söyledi.Fransız Komünist Partisi'ne giderek 1934 yılında üye oldu.Artık faşizm İtalya,İspanya'da iktidara gelmiş başta komünistlere ,toplumun her kesimini baskı altına almıştı.Fransa'da aktif olarak gösteri,yürüyüş ve siyasi faaliyetlere katılan Manuşyan herkes tarafından sevilen birisi haline geldi.Dikkatleri üzerine topladı.İspanya'da faşizme karşı verilen mücadelede,Cumhuriyetçilere yardım için oluşturulan tugaylara yazıldı.Savaşa katılmak istedi.Fakat FKP bünyesinde kadro boşluğu,yetersiz adam oldu ğu için müsade edilmedi.Fransa'da kaldı.

Göçmenlerin en çok kaldığı ülkelerin başında Fransa gelir.Her ulustan insanlara rastlamak mümkündür.Faşizm'den kaçan insanların sığındıkları Fransa'da Nazi'lere ve İşbirlikçilerine karşı mücadelede herkes birleşti.Çek,Macar,İspanyol,İtalyan,Roman...enternasyonal ruh ve azimle faşizme karşı mücadele komiteleri kuruldu.Bu ara Manuşyan yakalandı.Paris'te bulunan Sante cezaevine konuldu.İçeride bir an olsun durmadı.Kin ve mücadele isteğiyle dolu olan Manuşyan cezaevi müdürü ile konuşur. Faşizme karşı savaşmak istediğini söyler.Cezaevi idaresi bu talebi kabul eder. Manuşyan serbest kalır.

Daladier hükümeti Nazi'lere boyun eğmiş,koşulsuz her istediklerini yerine getiriyordu.Gestapo'ya binlerce komünist ve direnişçilerin listesini vermişti.Her an tutuklanabilirlerdi.20-25 yaş ları arasındaki herkes zorunlu olarak Alman fabrikalarında Nazi'ler için çalışmaya götürülüyordu. Çalışmalardan kaçanların tek sığınağı direnişçilerin saflarıydı.Manuşyan Marsilya'dan kaçarak direnişe katılmak için Paris'e geldi.İkinci sefer yine tutuklandı.Her zaman Manuşyan'ın arkasında olan Meline onu yanlız bırakmadı.Ziyaretine gitti.Bir keresinde ziyarette askerlerden açılan kurşunlarla yüzyüze kaldı.Tesadüf eseri kurtuldu.Gestaponun elinde tutsak edildi.Ama hakkında ayrıntılı bilgi olmadığı ,ispatlanamadığı için serbest kaldı.

              PARİS'TE     FAŞİZME   KARŞI   SAVAŞ

 Paris'te direniş guruplarını örgütleyen Manuşyan ilk eylemini bizzat kendisi gerçekleştirdi. Bir SS  kışlasını hedef  aldı.Her sabah iştima yapan,marşlar söyleyen,buradan görev yerlerine dağılan askerleri tespit eder.Soğukkanlı ve cesareti ile askerlerin arasına el bombasını atmasıyla onlarca askeri öldürdü ,birçoğunu da  yaraladı.Hiç bir kayıp ve zaaiyat vermeden bölgeden izini kaybetti.Bu eylem Paris'te büyük yankı uyandırdı.Nazi'ler daha da saldırganlaştı.FKP bu eylemden sonra Manuşyan'ı Paris bölgesi askeri sorumluluğuna getirdi.Manuşyan yeni bir eylem hazırlığı içerisine girdi.En büyük sansasyonel olanı Paris SS Nazi Komutanı'nın cezalandırma eylemidir.Halk tarafından teşhir olmuş,herkesin kin beslediği,her infazda imzası olan Van Schaumber’dir.Bu eylem de Manuşyan gurubuna verilir.Bombalama ve silahla taradıktan sonra cani hak ettiği cezaya çarptırıldı.Yine Julius Ritter 600 bin işçinin çalışması için Almanya'ya gönderilmesini örgütleyen,halk gözünde katil çetesinin başı,Manuşyan gurubu tarafından Halk adına ölüme mahkum edildi.Berlin'de yankı bulan eylemler Adolf Hitler'i çok üzer.Almanya'da bir günlük yas ilan edilir.

Yoldaşı Meline geçmişte çok iyi daktilo kullanabilen,matbaa makinesi işletebilen gazete ve dergide çalışmış,yetenekli bilgi birikimine sahip usta bir Partizan'dır.FKP bildirileri ile eylemlerin propagandasını basıp çoğaltan,koyu baskı koşullarında Manuşyan'a destek olmuştur.Sayısız sabotaj,cezalandırma eylemlerinden sonra Manuşyan yakalandığında 50 suikast,150 öldürme,600 yaralama eyleminden sorumlu tutulur.

Gestapo'nun yoğun saldırıları,operasyonlarından Partizan'lar da etkilenir.Binlerce yakalan malar olur.Bunlardan çoğu hemen infaz edilir.Gestapo daha ileri gelenlerini yakalamak için bazılarını salıverir.Korkunç takipler,uykusuz geceler atlatırlar.Ama siyasi komiserin ihanetine uğrar.1943 yılında yakalanır.Tek değildir,beraberinde 22 kişi artık Gestapo'nun elinde tutsaktır.

Bu sefer meşhur Fresnes cezaevine hapsedilir.Üç ay boyunca burada kalır.İşkencelerden geçerler.Kendilerine kucak açmış olan Fransa'ya karşı görevlerini yerine getirdiklerini söylerler.Eylemleri niçin yaptıklarını anlatırlar.Savunurlar..Pişman olmadıklarını her koşulda haykırırlar.İnsan olma görevlerini yerine getirdiklerini ilan ederler.hepsi de işgalci faşistlere karşı savaşmalarının zorunlu aynı zamanda kutsal bir görev olduğunu  söylerler.Direnişçiler mahkeme salonuna getirildikleri vakit salondan küfürler edilir.'' haydut '', '' katil '' diye karşılanır.Manuşyan'ın sakin olgun davranışları,mahkeme heyeti tarafından takdirle karşılanır.Zeki ,iyi eğitimli denilerek kişiliği övülür,saygı duyulur.Mahkemenin atadığı avukatı reddeder.Savunmasını kendisi üstlenir.Manuşyan savunmasının bir bölümünde şöyle der :  ''Almanlara söyleyecek hiç bir şeyim yok,ben size karşı koyup savaşarak görevimi yap tım.Yaptığım hiç bir şeyden pişman değilim.Şimdi rolünü oynama sırası sizde.Elinizdeyim.Fransızlara dönerek,fakat size gelince sizler Fransız'sınız,biz Fransa için bu ülkenin kurtuluşu için savaştık.Sizse vicdanınızı ve ruhunuzu düşmana sattınız.Siz Fransız uyruğunu miras aldınız,bizse bu uyruğu hak ettik.''

             TEHCİR' DEN KURTULDU,NAZİ KURSUNLARINDAN KURTULAMADI ;

 Mahkeme yargılama sonucu 23 'leri ölüme mahkum etti.Son defa pişman olup olmadıklarını öğrenmek ister.Hepsi Manuşyan'a bakarak hep bir ağızdan HAYIR derler.Aradan bir gün dahi geçmeden aynı gün  23'ler Valerien Tepesine götürülerek kurşuna dizilirler.İçlerinde sadece Olga Bancıc ( Rumen ) kadın direnişçi,Fransız yasalarına göre kadının kurşuna dizilmesi olmadığı için Almanya'ya gönderilir.Orada giyotine vurularak öldürüldü.Manuşyan kurşuna dizilmeden önce aceleden eşine bir mektup yazar.Hüzünlü ve o kadar anlamlı mektup  sonradan Meline'nin eline ulaşır.

 '' Canım Meline'm,sevgili küçük yetimim ,21 Şubat 1944 Fresnes satırlarıyla başlayan mektubunda son defa seslenir ;

 Bir kaç saat içerisinde artık bu dünyaya ait olmayacağım.Bugün öğleden sonra saat 3'de idam edileceğiz.Birazdan 23 yoldaşımla birlikte vicdanı rahat bir insanın dinginliği ve cesareti ile öleceğim,

Bizden sonra yaşayacaklara ve yarının özgürlüğünün,barışın güzelliğini tadacaklara ne mutlu.Ölüme bunca yaklaşmışken ne Alman halkına ne de başka bir kimseye  kin duymadığımı ilan ediyorum,herkes layık olduğu cezayı ve mükafatı bulacak,

Bir çocuğumuz olsun çok isterdim.Senin de hep istediğin gibi,onun için senden ricam sa vaştan sonra muhakkak evlen.Bana kötülük eden veya kötülük etmek istemiş olan herkesi affediyorum.Bağışlamadığım tek kişi kendi postunu kurtarmak için bize ihanet edenle bizleri satanlar hariç.

Seni ve senin yanısıra kız kardeşini uzak yakın tüm dostları sımsıkı kucaklıyorum.Hepinizi kalbimin bir köşesine yerleştiriyorum.Elveda,dostun,yoldaşın ve kocan.Misak Manuşyan '' diye sonlanır.

Misak Manuşyan 21 Şubat 1944'de 23 arkadaşıyla kurşuna dizildi.Hayatlarını Fransa'nın Özgürlüğü ve Faşizme karşı mücadelede İnsanlığa armağan edip ölümsüzleştiler.

            Thomas Elek  ( Macar )                                 Roger Rouxel ( Fransız )

            Wolf Wajsbrot ( Polonya )                             Rino Della Negra ( İtalyan )

           Maurıce Fıngerwajg ( Polonya )                    Leon Goldberg ( Polonya )

           Robert Witchitz ( Fransız )                           Georges Cloarec ( Fransız )

           Marcel Raymon ( Polonya )                          Spartaco Fontano ( İtalyan )

           Cesare Luccarini ( İtalyan )                           Jonas Goduldig ( Polonya )

           Calastıno Alfonso ( İspanyol )                       Willy Szapiro ( Polonya )

           Olga Bancic ( Romen )                                  Amedo Usseglıo ( İtalyan )

           Szlana Gızywacz ( Polonya )                         Stanıslav Kubackı ( Polonya )

           Joseph Bpczov ( Romen )                              EmerıcGlasz ( Macar )

           Antoıne Salvadorı ( İtalyan )                          Arpen Tavityan ( Ermeni )

           Yine tutuklandıktan sonra değişik şekilde öldürülen Ermeni Direnişçilerin adları ;

           Vahrıc Vacaraganyan  1942'de öldürüldü,

           Luzia Aslanyan ( Lass ) Krematoryum'da yakılarak öldürüldü,

           Arpiar Aslanyan  Toplama kampına götürülerek öldürüldü,

           Avedis Tulumcuyan    Toplama kampına götürülerek öldürüldü,

           Hayg Tıbıryan  Kurtuluş'tan birkaç saat önce işkence edilerek öldürüldü.

Şu anda Misak Manuşyan Paris'te Ivry Mezarlığında yatmaktadır.Ermeni'lerin yoğun olarak yaşadığı semtlere,bulvarlara Manuşyan'ın ismi verildi.Savaştan sonra 23 'ler için İvry'de Anıtları dikildi.Meline yaşamına Ermenistanda devam etti.Ermenice öğretmenliği yaptı.Sonradan tekrar Fransa'ya döndü.Fransa Devlet Başkanı Françoise Mitterand tarafından,Fransa'nın en büyük nişanı olan Legion  d'Honneur ile onurlandırıldı.Manuşyan , ''evlen'' demesine rağmen evlenmedi.1989 yılında hayata gözlerini yumdu.Misak Manuşyan'ın yanına defnedildi.

Ölümünün 70. yılında Misak Manuşyan ve 23'leri Faşizme karşı savaşta toprağa düşen tüm Direnişçileri saygıyla anıyoruz.

                21 Şubat  2014

93641

Agop Ekmekciyan

Özellikle azınlıklar üzerine yazdığı yazılarıyla tanıdığımız yazarımız,diğer birçok konuda da makaleleriyle tanınmaktadır.

agop@kaypakkaya-partizan.net(Hazırlanıyor)

Agop Ekmekciyan

ALEVİLERİ İSTİSMAR ETMEKTEN VAZ GEÇİN, SAMİMİYETLE LAİKLİĞİ TALEP EDİP SAVUNUN!

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, katıldığı bir etkinlik vesilesiyle, şöyle demekte: “(…) Cemevleri ile ilgili taleplerimiz yıllardır ortadayken, bir yanda bu ülkede anayasaya göre her yurttaş eşitken, Sünni bir yurttaşın ibadethanesi camilerin her ihtiyacı karşılanırken, aynı vergiyi ödeyen; vergi verirken eşit ama hizmet alırken eşit olmayan Alevi yurttaşlarımızın ibadethaneleri Cemevleri, devlet nezdinde ibadethane kabul edilip, camiye ne yapılıyorsa Cemevine de  aynısı yapılacağı güne kadar bu talebinizin sonuna kadar arkasındayım.” (T24, 21.07.2024)

Kendi topraklarında özgür yaşayamayanlar (Nubar Ozanyan)

Nasıl bir adalet, nasıl bir vicdandır ki yüzyıldır Kürtler kendi topraklarında özgür yaşayamıyor? Nasıl bir kara zulümdür ki, on binlerce gerilla canını feda etmesine, on binlerce tutsak kör hücrelerde ömür çürütürcesine özgürlüğe ellerini uzatmasına karşın karanlık iş başında kalmaya devam ediyor? Ve yüz yıldır Kürt halkı bunca büyük bedel ödemesi karşısında sanki bir şey olmamış gibi duran Devlet, utanmadan elini “kardeşlik” adına DEM’e uzatıyor? Tarihte böylesine aymaz bir düşman görülmüş mü?

Nobel Ekonomi Ödülleri Hangi "Bilimsel" Buluş İçin Verildi?

Emperyalist sistemin içinde bulunduğu durumdan liberal ekonomistler, liberal entellektüellerde memnun değiller. „Eşitsizlikler“ büyümüş, „doğanın tahribatı alarm“ veriyormuş, „demokrasiler“ gerilemiş, „ekonomiler teknolojik gelişmelerin gerisinde“ kalıyormuş. „ekonomik büyümeler yavaşlamış“ vs. vs. En büyük buluşu 2005-2006'dan beri dünyada „demokrasi“lerin gerilemesiymiş.

SAVAŞA AKTARILAN PARA, EMEKÇİYE YAŞATILAN YOKSULLUĞUN BAŞLICA NEDENLERİNDENDİR!..

“Çözüm sürecinin en önemli sonuçlarından biri de kesinlikle ekonomik göstergeler, ekonomik nedenler olacaktır. Yapılan bir hesaplamaya göre, terörün Türkiye’ye son 29 yıldaki maliyeti yaklaşık 300 milyar dolardır. Çözüm süreciyle birlikte canları tehditten kurtardığımız kadar, ekonomiye de can suyu olacak yeni bir dönemi, yeni bir süreci başlatmış olacağız.”

“Filistin’de direnişin bir yılı ve Bahçeli’nin sözleri”(Deniz Aras)

7 Ekim Aksa Tufanı hamlesinin üzerinden tam bir yıl geçti. Bu süre içinde Ortadoğu, emperyalistlerin askeri, siyasi, lojistik ve istihbarat desteğiyle adeta bir koçbaşı olarak işlevselleştirdikleri Siyonist İsrail tarafından kan gölüne çevrildi.

İmha ve İnkar Politikalarına Karşı Direniş Sürüyor

Türk devletinin kuruluş süreci aynı zamanda Kürdistan coğrafyasında imha ve inkâr politikalarına sistemlilik kazandırma sürecidir. “Tek vatan, tek bayrak, tek millet” söylemi bu ırkçı, inkârcı politikanın en açık ve özlü ifadesidir.

Ve aynı zamanda bir devlet politikasıdır. Dolayısıyla Kürt coğrafyasına dönük saldırıları dönemsel görmek veya kimi burjuva partilerinin izlemiş olduğu politikalarla açıklamaya kalkmak yanılgılı bir tutum olur.

3. Dünya Savaşı riski hâlâ “güçlü olasılık” mı yoksa artık “kaçınılmaz akıbet” mi?

Son bir yılın ve ama özellikle de son ayların olguları öyle gösteriyor ki 3. Dünya savaşı artık sadece “güçlü bir olasılık” olarak değil; “kaçınılamaz bir akıbet” olarak ele alınmayı gerektiriyor. Bu hızlı tırmanış ise esasen şu iki ana etmen üzerinden yaşanıyor: Birinci etmen Rusya-Ukrayna Savaşı iken; ikinci etmen ise İsrail saldırganlığının tırmandırdığı savaştır.

Önderlerin Ardından… (Nubar Ozanyan)

Kafkaslar’ın en ileri devrim beyni ve en güçlü çarpan sosyalist yüreği, zulmün gölgesinde yaşam bulmaya çalışan Ermeni halkının yetiştirdiği en kalifiye önder kadrolardan olan ISTEPAN ŞAHUMYAN’IN başına gelenler bütün Sovyet devrim önderlerinin başına gelenler gibi oldu. Yok sayılmak, yaşanmamış kabul edilmek, itibarsızlaştırılmak, unutturulmak, nefret, işçiler ve ezilen halklar için yaptıkları büyük fedakarlıklarının ters yüz edilmesi, kahramanların hain olarak tanıtılmaya çalışılması kötülüklerin en büyüğüdür. Acıların en derinidir.

Emperyalizm Üzerine Notlar-7

Yarı-Sömürgeciliğe“ Sığnan Sosyal Şovenist Teoriler

Başka ülkelerin işçi ve emekçilerini sömüren bir ülke yarı-sömürge olamaz. Eğer bir ülke içinde yüksek düzeyde tekelleşme gerçekleşmişse, başka ülkelere sermaye ihraç ediyor, oralarda yatırım yapıyor, işçi çalıştırıyor, maden ocakları açıp işletiyor, banka açıp mevduat topluyor, kredi veriyorsa ve  bu ülke, ML literatürde, kapitalist sistem içinde  emperyalist bir ülke olarak adlandırılır.

Düşünüş ve Hareket Tarzında Devrimcileşmek

Kürt ulusuna, diğer azınlık milliyetlere uygulanan baskı ve asimilasyon politikalarına karşı sessiz kalıp harekete geçmemek, özünde işçi ve emekçilerin birliğine, ortak yürüyüşüne zarar vermektir. Dolayısıyla bu yönlü yapılan çağrılara kayıtsızlık ya meselenin özünü yeteri kadar kavramamaktan ya da bu demokratik istemlere karşı samimi bir tutum sergilememekten kaynaklanmaktadır. Çünkü samimi bir birlik istemi, ortak mücadele anlayışı Kürt ulusunun ulusal demokratik haklarını savunmayı, bu yönlü yapılan tüm saldırılara karşı net bir tutum almayı gerekli kılmakta.

Bay Özkök gibilerinin vicdan muhakemesi

Ertuğrul Özkök; “Akıl ve vicdan Orta Doğu’yu terk etti. Geriye sadece fanatizmi bıraktı.” Sözleriyle, kendince bir durum tespiti yapıyor. Ve “Hadi artık soralım” diyerek, T24’deki yazısında soruyor: “Orta Doğu’yu kim harabeye çevirdi; İsrail F-35’leri mi, Hizbullah Fadi füzeleri mi?” (25 Eylül 2024)

Sayfalar